Midyat, taş avluların gölgesinde bir kederi kucaklamıştı; rüzgâr, kuru hışırtısıyla tozları savuruyor, yaslı sedirlerin üzerine bir matem örtüsü seriyordu. Berdan, Midyat’ın sokaklarında bir gölge gibi dolaşıyordu, yüreği öfke ve kederle yoğrulmuş, zihni töreden intikam alma planıyla tutuşuyordu. Ailelerin sırlarını ifşa etme niyeti, bir kıvılcım gibi içinde büyüyordu, ama henüz nasıl bir yol izleyeceğini bilmiyordu. Eylül, konağın bir odasında, bir mahkûm gibiydi; Berdan’ın haykırışları kulaklarında yankılanıyor, vicdan azabı ruhunu kemiriyordu. Töre, onu bir zincirle bağlamıştı, ama içinde bir isyan filizleniyordu: Berdan’a bir işaret göndermeliydi, ne pahasına olursa olsun. Eylül, odasının dar duvarları arasında, bir çıkış arıyordu. Babası Hacı Mahmut’un gölgesi her yerdeydi; konağın h

