Cana Kasıt

742 Words

Eylül, Midyat’taki taş konakta, avlunun kenarındaki sedire oturmuştu. Hava serin, rüzgârda toprağın eski kokusu vardı. Yirmi yaşını henüz geride bırakmıştı; ama içindeki huzur, sanki yıllar önce yitip gitmişti. O sırada, binlerce kilometre ötede, Boston’da, Berdan üniversitenin kalabalığında yürürken derslere girip çıkıyor, ama zihni hep Midyat’ta gezinip duruyordu. Ailelerin sessizce aldığı kararlar, iki gencin hayatını kökten sarsmıştı. Son günlerde Eylül’ün evliliği evin ana konusu hâline gelmişti. Bir akşam, sofrada, babası Hacı Mahmut çatık kaşlarla dönüp ona baktı: “Yarın nikâhın var,” dedi, sesi taş gibi sertti. “Bir ağa oğluyla evleneceksin. Ailenin onuru buna bağlı.” Eylül, neye uğradığını bilemeden, “Kim?” diye sordu. Ama babası göz temasından kaçındı. “Sorgulama,” dedi. “Bu tör

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD