Bölüm 5

2079 Words
Hava şartları her geçen gün daha da soğuk olmaya başlamıştı. Kışın bile on derecenin altına çok düşmeyen bir şehirden gelince buradaki soğukluk bana iyi hissettirmemişti. Koşarken ağzımdan çıkan nefesin önümde oluşturduğu buharı görebiliyordum. Tempomu bozmadan koşmaya devam ettim. Karşıdaki dağların üstünde gök gürlediğinde sıkıntıyla sweatshirtümün kapüşonunu çekiştirdim. Bu havada koşuya çıkmak iyi bir fikir değil gibi görünüyordu. Bulunduğum yerden ilerideki yurtların bulunduğu yere baktım. İnsanlar kaçarcasına yurtlara doğru koşuyordu. Öğrenci evlerinin olduğu kısımdaki sokakta neredeyse kimse kalmamıştı. arkama dönüp kendi yurdumun olduğu tarafa baktı. Yurdum en aşağı iki kilo metre geride kalmıştı. Gök tekrar gürlediğinde geri dönerek koşmaya başladım. Yürüyüş parkında benden başka kimse yoktu. Rüzgar esti. Ağaçların yaprakları yüksek sesle hışırdadı. işte şimdi korkmaya başlamıştım. Parkın içinde dış yola doğru çıktım. Hızla koşarken “Lena” diye ismimi bağıran birini duydum. arkama dönmeden adımı seslenen kişi yanımdaydı. “Ne yapıyorsun bu havada dışarıda” diyen Addy beni kolumdan tutup caddenin karşı tarafına yönlendirdi. “Addy bırak kolumu” derken kolumu ondan kurtarmaya çalıştım. Addy beni karşıdaki kapısı açık olan eve doğru sürüklerken “Bak bana olan kırgınlığını bir kenara at şuan can güvenliğin daha ön planda olmalı” dedi. “Can güvenliğim ön planda zaten. Yurda gitmeye çalışıyorum” derken durmak için çabalasam da Addy çok güçlüydü. En sonunda beni kaldırıp omzuna attı. Ben çığlık atarken Addy “Kahretsin be bebek, düşündüğümden ağırsın sen” dedi. “Addy bırak beni ne yapıyorsun” diye bağırırken nasıl bir anda bu hale düştüğümü anlamıyordum. Az önce koşarken şimdi bir anda Addy’in dik poposunu izler konuma gelmiştim. Bir ay önce yaşadığım utancı hatırlayınca o popo sana açık değil diyerek hatırlattım kendime. “Seni fırtınadan kurtarıyorum” diyen Addy, beni yere bıraktı. “ne fırtınası” dediğimde şiddetli bir rüzgâr esmiş dışarıda gürültü çıkartmıştı. Rüzgârla önüme uçan saçlarımı çekip dışarı baktım. Addy kapıyı kapatmadan önce ağaçların neredeyse yere kadar eğildiğini gördüm. “Aman Tanrım” derken ağzım açık kalmıştı. Herkesin neden kaçtığını şimdi anlamıştım. “Ad şu kızın kıçını kurtardıysan buraya gel artık. Bu piçler beni yeniyor” diye bağıran sesi tanıdım. Sapık Ti de buradaydı. Addy “Hadi gel bir süre buraya tıkılı kaldık” diyerek içeri yöneldi. İlk başta kapının yanından ayrılmasam da dışarıdan gelen gürültüler beni ürküttü ve Addy’i takip ettim. İçeri girdiğimde şaşkınlığım daha da arttı. Bir oda dolusu erkekle bu evde sıkışıp kalmıştım. Dört kişi köşedeki langırt masasının başındaydı. Ti ve Addy ile iki kişi de koltuklarda oturmuş oyun oynuyorlardı. Merdivenlerden gelen ayak sesiyle kafamı çevirdim. Gördüğüm çocukla yutkundum. Bu çocuk okuldaki en tehlikeli çocuklardan biriydi. Bir daha rezil bir duruma düşmemek için okuldaki her dedikoduyu öğrenmiştim. Çocuk bana dikkatle bakarak aşağı indi. “Hangi pislik benim evime kız aldı” diyen çocuk gözlerini benden ayırmamıştı. Ağzımdan “Ops” diye şaşkınlık dolu bir nida döküldü. Charlie Hunter’ın evindeydim. Kızların asla kabul edilmediği mafyanın evi… “Ah o Lena Charlie merak etme diğerleri gibi değildir.” bunları diyen Addy’e baktım. Koltukta oturmuş rahatla oyununu oynamaya devam ediyordu. Onu eve getiren o değilmiş gibi korkusuzdu. Oyun oynayan diğer çocuk “Kız yaklaşan fırtınadan habersiz sokakta deli gibi koşuyordu adamım. Ben bizimkilere sokakta bir deli olduğunu söylediğimde Addy hemen dışarı atılıp kızı kahramanca fırtınadan kurtardı” dedi. Evet utangaç bakireden sonra sokaklarda koşan deli kız olmuştum. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Elimi ağzıma götürüp tırnaklarımı yememek için kendimi zor tuttum. Charlie Hunter yanımdan geçip salona girdi. Addy bana dönerek yan taraftaki büyük koltuğu işaret edip “Fırtına bitene kadar orada dikilmeyi düşünmüyorsun herhalde Li. Emin ol ayakların sızlayacaktır oturmalısın” dedi. ona “Seni geberteceğim” demek istiyordum ama tüm erkeklerin ilgisi benim üstümdeydi. Hiçbirine bakmadan Addy’in gösterdiği yere oturdum. Onlar oyun oynamaya devam ediyordu. Büyük koltuğun köşesine oturup ellerimle koltuğu kavradım. Etrafı merak etsem de Charlie Hunter’ın bakışlarını üzerimde hissettiğim için kafamı kaldırıp bakamıyordum. Yanımda birini hissettiğimde kafamı çevirdim. Sarışın bir çocuk elindeki birayı bana uzatarak “İster misin?” diye sordu. Kafamı iki yana sallayarak teşekkür ettim. Çocuk yanımda rahat bir şekilde otururken “Sen birinci sınıfsın değil mi? Seni daha önce hiç görmemiştim” dedi. Kısaca “Evet” diyerek onu cevapladım. Çocuk bana doğru eğilirken “Hangi bölümsün?” diye sordu. Biraz geri çekildim. Çocuğun omzuna inen bir el onu geri itti. Kafamı kaldırdığımda Addy çocuğu koltuktan kaldırıp “Başka kapıya dallama Li sana gelmez” dedi. Çocuğu kaldırdığı yere kendi otururken kolumu önünden itip kafasını bacaklarıma yerleştirerek koltuğa uzandı.  Kaşlarım havalanmış ona bakarken çocuk “Tercihlerini bilmesen kızı sahiplendiğini düşüneceğim Ad” diyerek Lena’nın düşüncelerine tercüman oldu. “O benim en yakın arkadaşım Black, ondan uzak dur” diyen Addy yeşil gözlerini gözlerime çevirdi. Tek kaşımı kaldırıp “En iyi arkadaş?” dediğimde Addy sırıtarak “Fırtınadan seni kurtardığım için beni affettin. Unuttun mu?” dedi. Kahkaha atarak güldüm. Kafamı kaldırdığımda Charlie Hunter’ın bakışlarıyla karşılaşınca gülümsemem silindi. Addy kafasını çevirip Charlie baktı. “Charle, kızı korkutma” dediğinde Charlie ona bakıp gülümsedi. Addy de aynı şekilde karşılık verdiğinde Charle koltuktan kalkıp langırt oynayanların yanına gitti. “Siktir…” diye bağıran Ti, dikkatimi çekerken Ti kucağındaki yastığı alıp bize doğru fırlattı. “Hep senin yüzünden kancık beyinli” derken hedefinde Addy olduğu belliydi ama yastık bana doğru geldi. Kolumu kaldırıp yastığı savuştururken Addy “Ben gelene kadar oyunun içine etmişsin ahbap. Beni suçlama” diye karşılık verdi. Ti ona cevap vermek yerine oturduğu yerden kalkıp yanımıza geldi. Diğer tarafımdaki koltukla benim aramda kalan küçücük boşluğa iri poposunu zorla sığdırarak oturdu. Bedeni neredeyse vücuduma yapışmıştı. Onun çıplak halini hatırlayarak kızardım. Kıkırdadığını duyduğumda kafamı kaldırıp ona baktım. Bana gülüyordu. “Ne haber Cherry?” derken saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Parmakları yanaklarımın daha fazla alev almasına sebep olmuştu. Bunun farkında olan Ti güldü. Şerefsiz piç utangaçlığımdan zevk alıyordu. “İyi Sakıp senden ne haber?” dediğimde Ti sırıttı. Köşeli çenesindeki gamzesi ortaya çıkarken siyah kirpiklerinin gizlediği aynı renkteki gözleri parlıyordu. “Bir daha ne zaman geleceksin. Bize kahvaltı hazırlaman için sabırsızlanıyorum” dediğinde yüzümü buruşturdum. O günü hiç hatırlamak istemiyordum. “Ah yoksa seni utandırdım mı?” diye fısıldadı. Dudakları kulağıma yaklaştı. Konuşurken tenime değen sıcak nefesi tüylerimi diken diken etmişti. Ti karşısındaki kadının tutkularını ortaya çıkarmayı iyi biliyordu. “Ad’in farklı takım için çalıştığını duyunca hayal kırıklığına kapılmışsındır” derken cümlesinin aksine sesi davetkardı. Gözlerim direk karşıya baktığı için Charlie Hunter ile göz göze geldim. Langırt oynayanların arkasındaki duvara yaslanmış kollarını göğsünde bağlayarak bizi izliyordu. Gözlerim ona takılı kaldığı için Tyler de kafasını çevirip oraya baktı. Charlie’yi selam verip bize dönerken hala kucağımda yatan Addy’e doğru eğildi. Koluyla omzumun üstünden destek alıyordu. Kafası tam göğsümün önündeydi. Ensesindeki maça dövmesini gördüm. Onun kafasından Addy’in yüzünü göremiyordum. “Senin kız Charle’nin dikkatini çekti” derken sesi çok kısıktı. Kafamı kaldırıp duyan var mı diye etrafa baktım. Herkes kendi halindeydi. Charle ile yine göz göze gelip hemen kafamı eğdim. Tyler’ın ensesine bakarken Addy “Fark ettim. Onu öpmelisin” dediğinde gözlerim irileşti. “Ne?” diyen Tyler kafasını çevirdi. Göğüslerimle yüz yüze gelirken kazağımın üstündeki Sünger Bop’a gözlerini kırpıştırıp “Selam Sünger Bop” dedi. Gülmeme engel olamadım. Gülüşümle doğruldu. Yüz hizamda dururken hala bacaklarımdaki yerini koruyan Addy’in gülümsediğini gördüm. Ona bakıp gözlerimi Tyler’a kaldırdığımda dudakları dudaklarımın üstüne kapandı. Gözlerim sonuna kadar açıldı. Çok yakından gördüğüm siyah gözlerin güldüğüne yemin edebilirim. Şerefsiz piç diye homurdanmak istesem de homurtum dudaklarının arasında boğuldu dışarıya inleme sesi olarak çıktı. Diğerleri ıslık çalıp alkışladılar. Utançtan geberiyordum. Tyler’ın ısrarcı dudakları daha fazla baskı uyguladığında dudaklarım aralandı. Tyler’ın omzumun üstündeki eli enseme kaymıştı. Parmakları tenimi okşayarak beni rahatlattığında alt dudağını dudaklarımın arasına aldım. Ah kahretsin ağzı cehennem gibi sıcaktı. Kontrolümü tamamen kaybetmeden onu ittim ve geri çekildi. Yüzüme bakarken apaçık sırıtıyordu. Derin derin nefes alırken az önce yaşadıklarıma emin olamadım. Gerçekten az önce Tyler ile öpüşmüş müydüm? Kafamı eğip Addy’e baktım. Hala gülümsüyordu. Tyler’a baktığımda aynı sırıtan ifadeyle bana bakıyordu. Öfke damarlarımda gezindi ve tepemin tasını attırdı. Bir elimle Tyler’ı itip diğeriyle Addy’in kafasını kucağımdan attım. Hızla ayağa kalktım. Etrafımı adeta kırmızı görüyordum. Hızlı adımlarla evin içinde dolandım. Dışarı kaçamayacağımı bildiğim için karşımda gördüğüm büyük kapıya ilerledim. Arkamdan birinin “kız Tyler’ı reddetti” diyerek kahkaha attığını duyuyordum. Büyük kapı mutfağa çıkıyordu. Büyük bir mutfaktı. Kocaman da penceresi vardı. dışarıyı görebilmek için oraya doğru ilerledim. Gökyüzüne bakıp biraz sakinleşmek istedim. Arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda Addy olduğunu düşünerek “defol git Addy” diye bağırdım. Kollarımı göğsümde kavuşturmuş dışarıda rüzgarla dans eden ağaçlardan gözlerimi ayırmadım. Arkamdan ayak sesleri yaklaşmaya devam ettiğinde öfkemi ona kusmak için döndüm. Tyler’ın göğsüyle burun buruna geldim. Bana doğru bir adım attığında geri kaçtım. Pencereye çarpınca durmak zorunda kaldım. Kollarımı göğsümde bağlı tutmaya çalıştım. Bir elini pencereye yaslarken aramızdaki mesafe tamamen kapanmıştı. Gözlerimi göğsünden ayırmadım. “Seni öptüm ve beni ittin” dedi. Sesinde sanki bunu olmuş olması imkansızmış gibi bir hava vardı. o zaman gözlerimi yukarı kaldırıp ona baktım. Addy’in sevimli bir yakışıklılığı vardı ama Tyler’ın yüzü sertti. Bir heykeltıraş tarafından oyulmuş gibi net ve keskin yüz hatlarına sahipti. Kesinlikle tehlikeliydi. Onu gördüğüm ilk günkü davranışları olmasa da yüzüne baktığımda uzak durulması gereken erkeklerden olduğunu anlardım. Çünkü Sage bana bu konuda yeterince bilgi vermişti. Bir erkek ölümcül derecede yakışıklıysa arkana bakmadan kaç kızım derdi. Tyler’ın yakışıklılığının bu tanıma girdiğine emin olabilirdiniz. O gün çıplaklığından dolayı ne kadar yakışıklı olduğunu fark edememiştim ama sonrasında okulda onu gördüğüm sayılı zamanlarda ne kadar yakışıklı olduğunu fark etmiştim. Etrafında sürekli kızlar vardı. Hiçbir zaman onu tek bir kızla görmemiştim. Biri kucağında oturuyorsa diğer yanında duruyor ellerini onun üstünde tutuyorlardı. Işığa çekilen cırcır böcekleri gibi kızlar Tyler’ın etrafına çekiliyordu. Onu bu kadar çekici kılanın yakışıklılığı dışında ne olduğunu merak ediyordum. Çünkü kızların onun yanında durabilmek için kavga ettiklerini dahi duymuştum. Tyler “Neden beni ittin?” diyerek sorusunu tekrarladı. Yüzüne öfkeyle bakarken “Ne yapmamı bekliyordun?” diye bağırdım. Beni pencere ile arasına sıkıştırdı. Aramıza mesafe açmak için parmak ucunda yükseldiğimde yüz yüze geldik. Kalçalarını kasıklarıma bastırdı. Yoga taytımın üstünden pantolonunun fermuarının sertliğini ve başka şeyleri hissedebiliyordum. Yüzümle birlikte bedenimde alev aldı. Tyler bir bacağını bacaklarımın arasına yerleştirip araladı ve kendini istediği konuma yerleştirdi. Elimi omuzlarına koyup onu itmeye çalıştım. Aslında onu itecek kuvvete sahiptim ama onun bunu bilmesini istemiyordum. Elleriyle boynumu kavrayıp yüzümü kaldırdı. “Beni öpmeni, çölde susuz kalmış gibi dudaklarımdaki ıslaklığı emmeni, bacaklarını ayırıp daha fazlası için yalvarmanı” bunları derken gözleri karanlıktı. Az önce eğlenceyle parlayan gözlerde şimdi farklı bir parıltı vardı. Kalçasını oynattığında dudağımı ısırdım. Karnımın alt kısımlarındaki kasları harekete geçiren eyleminden etkilenmemiş gibi yapmaya çalışırken kafasını eğip dudaklarımı öptü. Tyler‘ın dudaklarına karşı koymak güçtü. Kafamı kaldırıp dudaklarımı araladım. Dili damağıma değdiğinde Tyler kalçalarımı kavradı. Dilini dudaklarımla kavradım ve inledi. Boğazından çıkan kalın ses tüylerimi diken diken etti. Diliyle biraz oynadım ve dişlerimi yumuşak etine geçirdim. Tyler anında geri kaçtı. Bana nefes alacak kadar alan bıraktığında derin bir nefes aldım. Tyler öfkeyle bana bakarken kollarımı göğsümde kavuşturup ona sırıttım. “Kusura bakma senin altına yatabilmek için ölüp bitmiyorum” Yüzündeki öfke dağıldı. Dudakları kıvrılırken “Neler kaçırdığını bir bilsen seni arkandaki pencereye dayayıp becermem için yalvarırdın” dedi. Gözlerimi devirdim. Ne kadar iyi o işi yapıyor olursa olsun kimseye bunun için yalvaracağımı düşünmüyordum. Bana yaklaştığında elimi göğsüne koyarak onu durdurdum. Göğsündeki elime baktı. Elimin altındaki kalp atışlarının hızlı olduğunu fark etmiştim. Az önceki yaşadığımız tutku dolu anlar onu da heyecanlandırmış görünüyordu. Gözlerini elimden çekip bana baktı. “Seni öptüğüm için kendini bir bok sanma” dediğinde kaşlarımı kaldırdım. “Addy istediği için seni öptüm. Charlie seni gözüne kestirmişti. Onu vazgeçirmenin tek yolu buydu” “Ne alakası var.” Dediğimde “Charlie bakireleri becermeyi sever tatlım. Ve senin her hareketin ben bakireyim diye bağırıyor. Fazla utangaçsın. Buraya girdiğin ilk an birimize yavşamak yerine hepimizden uzağa kaçtın. Charlie bunu fark etti ve seni hedefi yaptı. Emin ol onun kızı olmak istemezsin. Charlie benim becerdiğim kızları becermez. Addy’in arkadaşı olduğun için bende seni ondan kurtardım” diye açıkladı. Son sözlerinde ona minnet duymam gerekiyormuş gibi çıkmıştı sesi. “Az önce burada Charlie yoktu. Neden beni tekrar öptün?” diyerek ona meydan okudum. Yüzündeki gülümseme büyüdü. “Tadın hoşuma gitti tatlım” diyerek göğsündeki elimi tutup bana doğru eğildi. “Dudaklarının tadı gibi kadınlığının tadının da mükemmel olduğuna eminim” diye fısıldadığında nefesim kesildi. İma ettiği şey bir an zihnimde canlandı ve beni ateş bastı. Kahkaha atarak geri çekildi. “Ah Cherry şuan alev aldın. Seninle uğraşmak çok zevkli” derken hala gülüyordu. “Orospu çocuğu” diye tısladım. Hepsini beni utandırmak için yapmıştı. Pencereden dışarı baktığımda fırtınanın dindiğini gördüm. Yanından geçip mutfaktan çıktım. Dış kapıya ilerlerken Addy’in adımı seslendiğini duysam da durmadım. Hepsi birer kaçıktı. Tyler’ın sözlerini hatırladığımda tekrar Orospu çocuğu diye bağırdım. Fırtınanın dağıttığı cadde de yurda kadar ona küfür ederek koştum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD