şehvetin kölesi 2

1103 Words
Adamın vücudunun her zerresi kasıldı. Kollarının şiştiğini ve arkasına değen karın kaslarının gerildiği hissediyordu. Büyüyen erkekliği sırtına baskı yapıyordu. Demek kurtadamlar hakkındaki söylentiler doğruymuş, diye düşündü sersemlemiş bir halde. Şekil bir A oldukça ısrarlı. "İlerle/' diyen adamın sesi hırıltılıydı. Kızın kulağının hemen üzerine doğru güçlükle nefes alıp veriyordu. "Hayatta olmaz. Bir akrep ile sert bir yer arasında kaldım." Dudağını ısmrken arkadaşlarından birinin bunları söylediğini duymuş olmasını diledi. Adam gerileyerek ondan uzaklaştı. "Onu öldürdüm," dedi soluklarının arasından. "Geçebilirsin, sadece sana değmesin." "Neden umursuyorsun ki?" Adamın teması olmadan üşüdüğünü hissedince kaşları çatıldı. "Umursamıyorum. Ama acı seni yavaşlatacak ve ben de senin arkandayım, unuttun mu?" "Sanki bunu unutabilirmişim gibi." Daha sonra adamın duygusuz sözleri içine oturdu. "Hey, kurtadam, avım yemen ya da patilerinle oynaman gerekmiyor mu? Onu sana bırakmamı istemez misin?" "Onu tekrar bulduğum yere koyabilirim, cadı." "Ben de seni kurbağaya dönüştürebilirim." Belki de patlak bir kurbağaya. Adam aniden kızın kuyruk sokumunun yakınındaki siyah dövmesine dokundu. "Bu yazının anlamı ne?" Kız, temasının şokundan çok buna verdiği tepkinin etkisiyle soluğunu tuttu. Eline doğru kıvrılmak istiyor ve bunun nedenini anlayamıyordu. Birden parladı. "Sarkıntılık etmeyi bitirdin mi?" "Bitirdim diyemem. Ne anlama geldiğini söyle." Mari'nin bu konuda hiçbir fikri yoktu. Kendini bildi bileli o işareti taşıyordu. Tek bildiği eskiden annesinin, yazışmalarında o gizemli harfleri kullandığıydı. Ya da en azından annesinin Mari'yi New Orleans'ta terk edip iki yüz yıllık druid inzivasına çekilmeden önce kullandığı harflerdi. Adam parmağıyla yazının üzerinde ritim tutarak, sabırsızlıkla bir cevap bekliyordu. "'Sarhoş ve iddiayı kaybeden' anlamına geliyor. Şimdi, eğer bir amfibi2 olmak istşmiyorsan ellerini üzerimden çek." İleride bir kapı görününce kız hızla oraya doğru emeklemeye başladı ve sonunda ayağa kalktı. Verdiği mücadele yüzünden elindeki fener çılgın gibi sallanıyordu. Yeni odaya doğru yalnızca birkaç adım atmışti ki adam onu bileğinden yakalayıp kendi etrafında döndürdü. Bakışları kızın üzerinde gezinirken uzandı ve omuzlarının üzerine dökülen uzun saçlarının bir tutamını çekti. Başparmağını buklenin üzerinde usul usul gezdirdiğinin farkında değil gibi görünüyordu. "Bu yüz neden bir pelerinin arkasına gizlenir ki?" diye mınldandı, başını bir yana eğip kızı incelerken. "Gördüğüm kadarıyla yüzünde bir sorun yok. Ama bir periye benziyorsun. Bu da ismini açıklıyor." "Bu hoş iltifatlara nasıl karşı koyabilirim?" İsmi konusunda haklıydı. Çoğu peri ismi Mari veya Kari'yle başlardı. Mari saçını tutmasına imalı bir şekilde bakınca adam sıcak bir şeye dokunmuşçasına hemen bıraktı ve sanki suçlu Mari'ymiş gibi kaşlarını çatarak ona baktı. "Şu anda büyü yapmakla uğraşıyorsun, değil mi?" Onu koklamak için uzanmıştı. "Kesinlikle hayır. Eğer öyle olsaydı, inan bana bunu fark ederdin."Adam sanki onu duymamış gibi sözlerine devam etti. "Evet, yapıyorsun." Tavrı bir anda yabanileşmişti. "Zaten bunu yapmak için doğdun." Ancak Mari nedense ürkmemişti. Daha çok... heyecan duymuştu. Adam onun gözlerinde hoşlanmadığı bir şey görmüş olmalıydı ki ansızın arkasını döndü. Adam etrafa bakınırken Mari de görünüşünde seksi bulmadığı herhangi bir şey bulmak için dikkatle onu inceledi ama bulamadı. Bütün ölümsüzler güçlerinin en tepesine ulaşıp en iyi hayatta kalabilecekleri zamanda ölümsüzlüklerinin içinde donakalırdı. Ancak MacRieve, Mari'nin İrfan'da gördüğü diğer erkeklerden daha geç dönüşmüştü. En az otuz beş yaşlarındaymış gibi görünüyordu. Ve lanet olası bu yaş onu çok yakışıklı gösteriyordu. Kıyafetleri iyi dikimliydi ancak serseri bir tarzı vardı. Boynunda kısa bir deriye asılı küçük, antika görünümlü bir madalyon vardı ve büyük bir av bıçağı kemerinden sallanıyordu. Indiana Jones onun yanında sevimli bir taklitçi gibi kalırdı. MacRieve'in yanında aynı zamanda bir de kırbaç vardı ve bunu Hücum'a katılan vampire hazırlıklı olmak için taşıdığından hiç kuşku yoktu. Çoğu iblis soyu gibi, vampirler de ışınlanabilir ya da diğer bir deyişle iz sürebilirdi ve bu da onların yenilmesini imkânsız kılardı. Mari bazı genç vampirlerin kırbaçla yakalanabilip ışınlanmalarının önlenerek kolayca öldürüldüklerini biliyordu. O gece toplantıda MacRieve, Mari'nin daha önce hiç görmediği kadar güzel hareketlerle vampirle kanlı bir kavgaya girmişti. Kavga bir Valkyrie tarafından dağıtılmıştı ama Mari onu saatlerce izleyebilirdi. MacRieve gözle görülür bir şekilde gerilince Mari onun bakışlarım takip etti. Orada, arkadaki duvarın karşısında bir lahit vardı. Başlık da bunun içinde olmalıydı! İkisi birden hızla atıldılar ve tam lahdin önünde çarpıştılar. Adam inleyerek kızı kolundan tuttuğu gibi kenara ittikten sonra bakışları hemen mezara yönelse de durumu sonradan kavrayıp kaşlarını çatarak ona baktı. Kolunu tuttuğu elini gevşetirken artık tam karşısında duruyordu. "Gerçekten benimle oynayabileceğini mi sanıyorsun?" Elleri kızın kollarından aşağı kayarak kalçalarında durdu. Kız titrek nefesini bıraktı. "Neden büyü yaptığımı sanıyorsun?" İhtiyacı olan adrenalin oluşmuş olabilirdi ama bunu odaklayamıyordu. Özellikle de şortunun kumaşmdan geçen sert ellerinin sıcaklığım hissettiğinden beri... "Yüz seksen senedir bir başkasına dokunmadım." Kıza doğru iyice yaklaştı. "Hiçbir kadına ikinci kez bakmadım. Ama şimdi ellerimi bir cadının külotundan çekemiyor gibiyim," diye kulağına hırıltıyla fısıldadı, "Bende, onu öpmenin nasıl bir şey olacağım tatmak için uğrunda ölme duygusu yaratan bir cadı." Geri çekildi, yüzünde bir öfke maskesi vardı. "Bu tabii ki lanet olası bir büyü." Şu anda Mari'yi öpmek mi istiyordu? Neden şimdi? Bunca zaman, ölen eşine sadık kalmışken. Her ne kadar paniğe kapılsa da bu fikir Mari'nin içini ısıtmışti. Peki ya Mari bir büyü yapmışsa? Elianna bir keresinde Mari'ye ne dileyeceği konusunda dikkatli olmasını tavsiye etmişti. Mari herkesin bildiği bu tavsiyeye başım sallayarak karşılık verince de Elianna, "Gerçekten. Dikkatli ol. Güçlerinin sınırını bilmiyoruz ve çoğu cadı yalnızca düşünerek arzularını etkileyebilir," diye eklemişti. Mari, Bowen MacRieve'i öpmeyi onu büyüleyecek kadar çok mu istemişti? Bowen onu lahdin üzerine kaldınp kalçasını bacaklarının arasına soktuğunda Mari öyle yaptığından şüphe etti. Yutkundu. "Neye benzediğini öğrenmeyi planladığım düşünüyorum." Adamın kendiyle savaş verdiği yüzünden belliydi. "Durdur artık şunu, Mariketa." Adamın kendi aksanıyla ismini söyleme şekli Mari'nin içini eritti. Ellerini üzerinden çekti ve kalçasının iki yarana koyduğu koyu renk pençeleri taşın içine gömülene dek kıvırdı. "Neden bu yarışmada olduğumu anlayamıyor musun? Onu tekrar istiyorum ve bunun gerçek olmasını diliyorum." Eşini geri istiyordu. Tabii ki. Thrane'in Anahtarı'nı zamanda geri gitmek ve eşinin ölümünü önlemek için kullanmak istiyordu. Mari bu savaşçının yıllarca ona sadık kalmasına neden olmuş kadına şaşırtıcı bir şekilde kızgındı. "Yapmıyorum... ya da öyle bir niyetim yok... yani sana bir şey yapmıyorum," diye fısıldadı Mari, oysa adamın kokusuna, büyüleyici gözlerine ve bacaklarının arasındaki vücuduna tepki verme biçimi sözlerini yalanlıyordu. Onda, Mari'yi sersemleten ve düşünmesini zorlaştıran bir hava vardı. Bu, sadece erkeksi ateş ve şehvet değildi. Bu kendi yoğunluğu içinde hayvansı, ham cinsellikti ve Mari de buna açtı. Ah, tanrılar aşkına, adamın kendisini öpmesini istiyordu. Bunu tüm benliğiyle istiyor ve adamın bunu yapmasını diliyordu. Beni, seni istediğim kadar şiddetli iste... şimdiye dek kimseyi arzulamadığın kadar arzula. Bowen kızı ensesinden tutarak süzdü. Mari büyülenmiş bir şekilde ona bakarken adamın kehribar rengi gözleri buz mavisine dönüştü. Umutsuzca Mari'de taradık bir şeyler bulmaya çalışıyordu ve bulamayınca da kızın üzerindeki eli titremeye başladı. "Kahrolası cadı, bir başkasını istemiyorum." Mari bir anda iki şeyi birden anladı; adam onu öyle şiddetli öpmek üzereydi ki, bir daha asla kendini eskisi gibi hissetmeyecekti. Ve Bowen bundan sonra kendinden nefret edecek ve sonsuza kadar Mari'yi hor görecekti...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD