Adam İt Olabilirmiş...

1209 Words
- Ada sahillerinde bekliyorum. Her zaman yollarını gözlüyorum, seni senden güzelim istiyorum, beni şad et Şadiye başın için. Aaaahhhhhh ulen Ece. Kızım bu saat oldu yolunu gözlüyorum, nerdesin sen? -Yüz yılda bir olan ay tutulmasımıyım lan ben, neyimi bekliyorsun Yusuf Yusuf? - Kızım sana da iyilik yaramıyor he. Ajanstan son dakika bilgilerini ilk sen duy diye bütün boğazın rüzgarını yedim haberin yok. Hem vapur ineli oldu bayağı, bi inerken gördüm, sonra bi baktım kaybolmuşsun. Hayır eve giderken benim önümden geçeceksin çünkü, görmemem imkansız. - Amma kafa açtın be, işim vardı geciktim. söyle hadi ne oldu? - Senin o kazanova Fethi dayın var ya, kuru Nazan'la basılmış tamirhanede. Kim basmış onu bil; Asım abi. Nazan'a bir vurduysa, dayına bin vurmuş. Erkekliği falan gitti diyorlar o derece. - Ohhhhhh iyi olmuş ona. Birinin böylesine hakkından gelmesi lazımdı zaten. Avrupa sınırında berdele kurban gidicem diye ödüm bokumda dolaşıyorum onun yüzünden. - Kız ben seni yem eder miyim berdele falan, kaçırırım, yine de etmem. - Hadi hadi, çok yoruldum ben. Motor buralardaysa atıver beni bizim fakirhaneye. Sen doya doya dayımlan dalga da geçememişsindir, bi kıyak geçeyim sana. Yusuf benim süt kardeşim. Aramızda üç beş ay anca var. Annemin sütü kesilince Yıldız annem emzirmiş beni. Anne sütünden başka bir şey vurduramamışlar ağzıma çünkü. Hazır birbirlerine ahretliğim derlerken bizi de süt kardeş yapıvermişler. Bu vesileyle, zorda kalınca evleneceğim insanı da elimden almışlar meramsızlar. Evlenmem falan diyorum da bakmayın siz, bir yerden sonra insan sinirini çıkaracağı bir ev arkadaşı istiyor. Size Yusuf'un kimin nesi olduğunu anlatırken evin önüne geldik bile. İşte o kadar küçük bir yer Eceabat. Ölü evinin kapısı açık olur diyerekten; dayımın ölen erkekliğine atıf yapıp evin kapısını açık bırakmış bizimkiler. Gireyim de iki dalga geçeyim. - Başımız sağolsun dayı. Arnavut Nahit'in soyunu sopunu kurutmuşlar. - Eceeeeee kaldırma beni ayağa. Kızım sen ne biçim konuşuyon adamların içinde, ayıp değil mi? - Ayıbı sen bugün tamirhanede yapmışsın dayı. Onun üstüne başka kral hareket gelmez benden. Asım abiyi gördüm gelirken. Dedesinin tüfeğini sırtlanmış namussuz avlamaya gidiyorum diyodu. - Ablaaaa. Al şu kızını başımdan. Babası yetmiyormuş gibi bir de bu çıktı başıma. Babam, benim canım babam. Daha genç bir delikanlıykenden beri çeker dayımın kahrını. Bizimkiler yeni yeni sevdalanmışlar birbirlerine. Bu da o zamanlar üç yaşında falan. Annem Fethi'yi gezdirmeye çıkıyom deyip babamın yanında alırmış soluğu. Tabii kanları kaynıyor, gençler, ateşliler o zaman. Biraz fazla yakınlaşmışlar birbirlerine, daha doğrusu babam penyesinin altından annemin memelerini yoğurmaya durmuş; dayım da bunu görüp kaydedmiş kasede sonra da bütün ev ahalisine naklen yayın yapmış. Babam "kendimi nasıl imamın karşısında buldum, bilmem" diye anlatır hep. Arnavut Nahit; yani annemin babası çok sert bir adammış bir de. Millet hep der; seni sevmese alnının çatından vurur, paşa paşa jandarmaya teslim olmaya giderdi diye. Zaten ben doğduktan üç sene sonra da bir kavgayı ayırayım derken düşüp, başını kaldırım taşına vurmuş, oracıkta ölmüş benim efe dedem. Üç kızın ardından onbeş sene sonra dayımı bulunca da soyumun sopumun devamı diye pek bi şımartmış anlayacağınız. Teyzelerim de haliyle, babalarının emaneti diye toz kondurmamış, bir dediğini iki etmemişler. Ama dayım eniştelerinin içinde en çok babamı sever ve asla onun yanından ayrılmaz. Çanakkale'de Sanat Tarihi okudu üstelik. Ama herkes biliyor ki; buralarda rehberlik yapıp kız düşürmek için bitirdi o okulu. Yakışıklı da züppe. Boylu poslu, bir gören döner bir daha bakar. Haliyle ilçenin kızları da Fethi gelse de bizi ellese diye yanıp tutuşur. Onun da canına minnet zaten. - Anneeeeğğ Yakup nerede? Bir dünya şey sipariş verdi, gelip de karşılamadı beni senin o kahpe oğlun. Bidaha da nah alırım dediğini. - Kız sus, kahpe deme çocuğuma. Dayınla uğraşıyoruz sabahtan beri, o yüzden karşılamaya gelemedi seni. Sanki aldığında bi araba eşya. Üç beş poşet sana koyar mı annem? - Koyar mı hiç? Koymaz tabii. Ulan Mürefte'nin pilici güzel oluyormuş diye bana on tane civciv bile taşıttınız be. Sizden her şey beklenir. Zaten kafama göre bir iş bulamazsam tır şoförü olacam ben. Lojistikte mastır yaptım sizin yüzünüzden. Yusuf gel lan sen de kahvenin suyunu koy. Üstümü değiştirip geleyim, sana anlatacaklarım var. - Kızım iş buyurmasana çocuğa. - Anne, elleri aşınmaz, incileri dökülmez. Erkekler de arada bir bizim gibi iş yapabilir, anla artık gözünü seveyim. Vallahi sizin bu zorbalamanız yüzünden ameliyatla çük taktırıcam kendime, çok az kaldı. - Nevzat ne söylüyor bu kızın senin? Vurmadık ağzının üstüne zamanında, laf söylettirmedin hiç. Bak ne oldu sonunda. - Gülfer benim ne suçum var? Ne öğrendiyse senin pezevenk kardeşinden öğrendi. Ortaya asla sulh bulmayan bu meseleyi atıp da sıvıştığıma göre gidip rahatça soyunup dökünebilirim. Ulan ben evdeki curcuna yüzünden bu akşam yaşadığım şeyi bile düşünüp sevinemedim. Eğer adam beni tongaya düşürmeyecekse; bayağı bayağı hayatımın fırsatını yakalamış olabilirim. Allah'ım ne olur Esat efendinin elini kolunu, dilini falan bağla. Beni unutmasın, bensiz bir iş bile yapamasın. İnşallah, aminn. Kim demişti bu, kimin menejeriyim? Dur bi bakayım da öyle gideyim Yusuf'un yanına. Şimdi sıfır futbol bilgimle gidip Yusuf'a hava atarsam ruzi mahşere kadar taşak geçer benimle. He bakayım; "Galatasaray'ın yeni transferi." İşte burada. Barış Günter. Ohaaa tipe bak. Lan bu oyuncu olma kotasını futbol ile mi doldurmuş? Bundan acayip yaz dizisi jönü olur be. Ufff şu omuzların genişliğine bak. Ulan Ece, ulan Ece. Hayatında belki de ilk defa dört ayak üzerine düştün. İlk defa düştüğün için dizlerin acımıyor görüyor musun? Üzerimi değiştirip telefonumu da adibas eşofmanımın cebine attıktan sonra bahçede beni bekleyen ve ilelebet bekleyecek olan Süt biraderimin yanına gittim. Bakın şimdi öküz gibi "Nordo kaldon be kızoom?" diyecek. - Nerde kaldın be kızım? Buz gibi oldu kahveler. - Nasıl da biliyorum ben malımı ama. - Bana bak Ece, mal falan deme bozuşuruz ha. Geçen kızla konuşurken de arkadan saydın döktün zaten. Aramıyor üç gündür beni. - Ah kıyamaaaam. Manitin mi terk etti seni? Lan oğlum onun Çanakkale'de gezmediği adam yok be. Sen onun tarafından yok sayılıyon diye otur da iki rekat şükür namazı kıl. Namaz demişken; bu hafta Cuma'ya da gitmemişsin babam farketmiş, haberin olsun. - Vallahi Nevzat abiye de 40'ından sonra bir keramet geldi, yakaladığı yerde İslam'ın şartlarını soruyor anasını satayım. - Napsın be oğlum, vakit çok geç olmadan ahiretini kurtarmaya çalışıyor işte o da kendince. Asıl ben sana ne diyecem? Akşam neden bekledin beni biliyor musun? Şu cimbomun yeni transferi Barış Günter var ya; ha işte onun menejeri ile karşılaştım. Adam Mehdi'nin yerini arıyordu Bu Barış'ın kafası atmış meğer, basmış gelmiş buraya. Amacı onu alıp, kulüp toplantısına yetiştirmekmiş. İşte ben buna yardım edince dile benden ne dilersen dedi, ben de iş diledim. Adam telefonumu aldı lan. Bana da kendininkini verdi. Hatta dedi ki; "Gel bizim şirkete, önce benim asistanım olursun, sonrasına bakarız." İnanabiliyor musun oğlum, bana dedi bana. - Lan bi dur, sarsma. Te Allah'ım ya, bütün kahveyi döktüm sütüme. Kızım bi oyun olmasın bu. Bak böyle adamlar bu taktiklerle kız düşürüyorlar uyandırayım. Ajansa gel, yok asistanım ol falan. Bana hiç inandırıcı gelmedi. Hem gördün mü sen Mehdi'nin yerinde bu Barış denen iti? - Aaaaa neden it diyorsun çocuğa? - İt de ondan. Kızım sen hiç bakmadın mı buna, aratmadın mı adını? Herifin adı bir taciz davasında geçiyor. Hem de Genç Milli'deyken gittikleri İsviçre kampında. - Yok canım, Barış yapmamıştır öyle bir şey. - Tövbe estağfirullah, tövbe. Allah akıl fikir versin ne diyim. Bana bak lan! Eğer görüşmeye falan çağıracak olursa ben de gelirim seninle. Vallahi de yalnız bırakmam. Kızım kimin ne bok olduğu belli değil bu devirde. Ah be Yusuf'c*m; inşallah çağırırlar da sen de gelirsin...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD