Zaaf👨‍🎓👩‍🎓🧑‍🎓👩‍🎓

1395 Words
BUĞLEM YAREN KARA'DAN Uykuya dalmak üzereyken telefonum çaldı . Gözüm kapalıydı . Telefonumu bulup kulağıma götürdüm . “Alo ,” dedim . Karşı taraftan bir ses bekledim, ama gelmedi . Tam kapatacakken , “Hav , hav . . . ” diye bir ses geldi. Yutkundum . Buna eş zamanlı olarak gözlerim doldu . . . Hemen ardından “dıt dıt dıt . . . ” Arayana baktığımda ise gizli numaraydı . O geldiğinden beri bu ikinci kez başıma böyle bir şey geliyordu . Fakat asıl canımı sıkan şey ,son beş yıl içinde aldığım bazı fotoğraflardı , Bu beni gerçekten geriyordu , Koltuktan kalkıp mutfağa geçtim , bir bardak su doldurup içtim . Tam içeri dönecekken . . . kapım çaldı . Saat akşam sekizdi . Kapıyı açtım. Gelenler belliydi : Benim kızlarım . Selen , “Ooo Buğlem Hanım, yine formundasın ,” dediğinde, aldırmadan koltuğa geri yattım . “Kızlar bana elleşmeyin, yorgunum ,” dedim. “Yorgun musun ?” dedi Alin , Yanıma gelip koltuğa uzanmaya çalıştı. Onu itip yere düşürdüm. Kaşlarım çatık bir şekilde , “Oh , iyi oldu sana ,” dedim. “Canım , neyin var ?” dedi Didem. Derin bir nefes alıp toparlandım ve , “Siz gelmeden önce biri aradı ,” dedim. Kızlar , ‘ ee ? ’ der gibi bakıyordu. Gözlerimi devirerek devam ettim : “Kimse konuşmadı, ama tam kapatacakken bir köpek havlama sesi geldi . . . ” Kızlar şaşkın bakarken ekledim : “Onun köpeği .” Ellerimi saçlarımın arasına daldırdım , ayağa kalktım . Salonda volta atmaya başladım. “Sakin ol Buğlem ,” dediler üçü bir ağızdan . Selen, Didem ve Alin, “Derin nefes al , yoksa yine panik atak geçireceksin .” Ama ben durmuyordum . Sinirlerim gerilmişti . “Hayır , o geldiğinden beri bu ikinci ,” dedim. “İkinci mi ?” dediler , ben de sadece başımı sallayarak onayladım . Derin bir nefes alıp koltuğa oturduğumda, kızlar bana öyle bir sarıldılar ki . . . Yaralarımı sarmak istercesine . Gözlerimden süzülen yaşları sildim , hafifçe gülümsedim . “Selen , bugün geleceğiz demiştin. Ama konu nedir ? Bir sıkıntınız yok değil mi kızlar ?” “Ah , hayır ,” dedi Didem . Sonra eliyle Alin ’ i göstererek, “Bu hanımefendi sana sormadan seni bir projeye dahil etmiş . . . Ve senin onu çiğ çiğ yiyeceğini düşünerek bizi de buraya getirdi ,” dedi. Gözlerimi kısıp , “Evet, bana sormadan kliniğime öğrenci göndermiş ,” dedim. Selen hemen araya girdi : “Sen çocuklarla çalışırken aradı beni . Bu akşam gönlünü alalım dedi .” Alin de işaret parmaklarını birbirine vurarak ,(👉👈) “Özür dilerim . . . Sen bu tarz şeyleri sevmediğini biliyorum . Fakat öğrencilerim zor durumdaydı,” dedi . Başı öne eğikti, bana bakmıyordu . Koltuktan kalkıp yanına gittim . Kafasını kaldırdığımda sinsi sinsi gülümsüyordu . Omzuna hafifçe vurarak , “Sözde üzgündün , pis seni ,” dedim ve güldüm. Gözlerim kedime kaydığında Selen’le aşk yaşıyordu, ama Didem ortalıkta yoktu . “Didem nerede ?” dedim. Selen, gözlerini benden ayırmadan , “Mutfakta pasta kesiyordur ,” dedi . O sırada Alin sırtıma atlayarak , “Yavru ceylanım benim ! Bana kızmadın değil mi ?” dedi . “Kız in sırtımdan !” desem de inmedi . “Kızmadım Alin . Hatta iyi oldu benim için ,” dedim. Sırtımdan inince sordu : “Seminer okulda olacak, biliyorsun değil mi?” Derin bir nefes verdim . “Biliyorum . Büyük ihtimalle seminer salonunda olur ,” dedim. Ama Alin gözlerini kaçırmıştı. Benden bir şeyler gizlediği çok belliydi . Selen ’ e kaş göz yapıyor , “Söyle” der gibi bakıyordu . Tam o sırada salona giren Didem konuştu : “Büyük bir seminer olacak Buğlem . Alin, profesör hocalarla konuşmuş . Bir de sen okulun en başarılı öğrencisi olunca, okul genelinde bir seminer olacak. Kısacası , senin sunacağın seminer psikoloji ve sosyoloji günlerine denk geldiği için büyük ses getirecek .” Şaşkın ve bir o kadar kızgın şekilde bakıyordum . Okul çapında . . . Hem de o hafta . . . Ben çıldıracaktım. Tam ağzımı açıp Alin’e bir şey söyleyecektim ki , ağzıma tıkılan pasta ile susmak zorunda kaldım . Didem devam etti : “Alin sana böyle anlatsaydı , kabul etmezdin .” Başımı salladım . “O zaman sus ve pastanı ye. Ayrıca ne olmuş yani ? Sunum yapsan ne olur ? Biz de geleceğiz seni izlemeye . Belki böylece yurtdışı fikrine sıcak bakarsın . Ya da öğretim görevlisi olursun. Bırak tanısınlar seni ,” dedi. Ama ben başımı olumsuz anlamda salladım. Tanınmak istemiyordum . Ben gizli bir köşede kalmayı tercih edenlerdendim. “Hemen hayır deme . Son beş yıldır saklanmıyor musun ?” dedi Didem . Kafamı evet anlamında salladım . “E o zaman . . . o da geldiğine göre , bırak artık bu saklanmayı .” Ama mesele saklanmak değildi . Sorun çok daha başkaydı , hem de çok . . . Pastamı yuttuktan sonra tam ağzımı açmıştım ki , Didem yeniden ağzıma pasta tıkacakken kaçtım ve konuştum . “Evet , konuşsaydı kabul etmezdim. Çünkü göz önünde olmak istemiyorum. Evet, beş yıldır bunu sakınıyorum ama korktuğumdan değil . İnsanların, ‘ şöyle olmuş ’, ‘ böyle olmuş ’ laflarını duymak istemiyorum ,” dedim . Derin bir nefes verdim . Alin konuşacak oldu , elimle dur işareti yaptım . “Tamam , kabul . Zaten çocukları yarı yolda bırakmam . Fakat okuldaki dedikoduları sen engelleyeceksin ,” dedim ve Alin ’ i gösterdim . Alin başı eğik şekilde , “Tamam . . . ” dedi . Devam ettim : “Beş sene sonra ilk kez oraya gideceğim . Hiçbir dedikodu istemiyorum Alin . Gerçekten , kendimi ifade edebildim mi ?” Kızlar suskun şekilde bakıyorlardı . Pastamızı bitirdik . Tam o sırada Selen ağzının içinde bir şeyler mırıldandı. Anlayamamıştım. Gözlerimi ona diktim. Kendine çeki düzen verdi. “Peki, ne yapmayı düşünüyorsun? Son beş yıldır hem kendi psikolojinle uğraştın, hem de hayatına radikal kararlarla yön verdin . Onunla karşılaşma ihtimalin var. Ne de olsa…” Kendimden emin bir ses tonuyla cevapladım: “Hayatımda yeri yok . Kendimi nasıl topladığımı, ayakta kalabilmek için nasıl mücadele verdiğimi sen biliyorsun . Hayat bana ikinci bir şans verdiyse , o dönüm noktamda kararımı verdim . Ne olursa olsun . . . dönse bile, hayatıma giremez . Girdirtmem bile .” Didem boğazını temizledi . “Biliyorsun beni . . .Şu an açıkçası, e-posta kutum senin ve onunla ilgili haberlerle dolu ,” dedi. Ben her zamanki gibi derin bir nefes alıp koyverdim . “Bu insanların merakını anlamıyorum ,” dedim , başımı iki yana sallayarak ayağa kalktım . “Ben yatıyorum kızlar . Nerede uyuyacağınızı biliyorsunuz zaten,” deyip Selen ’ in yanında olan kedimi kucağıma alarak üst kata çıktım. Pijamalarımı giydim ve kendimi uykunun derinliğine bıraktım . # # # Sabah # # # Günler birbirine girmişti . Kahvaltı masasında , kafamda hâlâ geceyi düşünüyordum. Didem ve Selen erkenden kalkmış , kahvaltı hazırlamıştı . Beni uyandırma görevi Alin ’ e düşmüştü. Ama sabah sabah üstüme atlayınca, haliyle bir posta azar yemişti . Bir yandan çayımı yudumlarken diğer yandan bugün günlerden ne olduğunu ciddi ciddi düşünmeye çalışıyordum. Çayı masaya koydum ve, “Bugün günlerden ne?” dedim. “Salı,” dedi Alin. Kafamı salladım. “Seminer ne zaman?” “Bu hafta başlıyor . Hocalarla konuşup sana dönerim , ama büyük ihtimalle bu hafta sunum olur ,” dedi. Kafasını öne eğmişti yine . Bu hâli sinirlerimi bozuyordu . “Kafanı kaldır Alin . Madem beni seminere yazdırdın , üstüne bir de bana sormadan öğrenci gönderdin . . . Bari arkasında dur ! Tahmin edeyim . . . Kesin haftaya Cuma sunum var . Off !” dedim sitemle . Selen hemen araya girdi : “Buğlem , yeter ama . Yapmış bir kere . Çok da iyi oldu . Hocalar seni defalarca çağırdı , hep bir bahaneyle erteledin ,” dedi . Didem de destekledi: “Alin, sen de bir şey desene!” Alin boğazını temizleyerek , “Zaafını kullandım . Gelmeyecektin yoksa . Hocalar kaç kez söyledi. Ben de olaya el attım ,” dedi , ellerini iki yana açarak . Umursamazca kahvaltısına devam ederken ben hâlâ homurdanarak çayımı yudumluyordum . . .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD