Zühre'nin Başına Gelenler

2327 Words
Heyecanla durağa doğru yürüyordum. İlk defa birinin elini tutmuştum. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Gelen ilk otobüse bindim. Ve eve gitmek üzere yola koyuldum. Ağzım kulaklarımdaydı. Eve dönene kadar kendimi toparlamalıydım. Derin bir nefes aldım. Telefonuma mesaj gelmişti. Ferdi'den olduğunu umuyordum. Ama mesaj annemdendi. -" Nerede kaldın.? Baban gelmek üzere " yazıyordu. Anneme ; -" Otobüsteyim anneciğim, gelmek üzereyim,merak etmeyin " diye cevap yazdım . Ama endişelenmeden de edemiyordum. Acaba bizi birisi görmüş müydü ? Ya bir tanıdık ya da akraba bizi Ferdi ile gördüyse, ya babama , abime söylerse diye düşünüyordum. Abimin çevresi çok genişti . Attığım Her adımdan haberi oluyordu normalde. Zaten bu buluşmayı Şirin Kafe' de yapmak istememin sebebi de buydu. Abimin veya çevresinin gözünden uzak olmaktı. Şirin kafe ; merkez dışında olan , pek bilinmeyen bir Kafe idi. Artık ineceğim durağa gelmiştim. İndim ve korkak adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Annemin ilk bakışı ve kurduğu ilk cümle benim için çok önemliydi. Birşey bilip bilmediklerini gözlerinden ve sözlerinden anlayabilecektim .. Eve ulaştım. Dış kapıdan içeri girdim ve o anda bir sesle irkildim. Ses ağabeyimin sesiydi. -" Nerden geliyorsun böyle.?" dedi arkamı döndüm ve gözgöze gelmiştik. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Korku iliklerime kadar işlemişti. Gözlerindeki öfkeyi görebiliyordum. Tam cevap verecektim ki . Annem olaya dahil oldu. İki elini birleştirmiş bir şekilde -" Gel kızım hoşgeldin , sende hoşgeldin oğlum " dedi. Ağabeyim yine kaşları kalkık ve öfkeli ses tonuyla ; -" Kızın bu saatte nerden geliyor böyle anne.?! buna nasıl müsaade edersin.?" dedi. Ben aralarında kalmıştım. Sinirden Gözlerim dolmuştu. 19 yaşında reşit bir genç kızdım. Ve benim de dışarıya çıkıp arkadaşlarımla dolaşmaya hakkım vardı. Neydi bu baskı böyle. Ne olursa olsun haketmiyordum böyle bir baskıyı. Annem de bunu farketmiş olacak ki bana dışarı çıkmam için izin verdi ve ağabeyime karşı da beni savundu. Annem ; -" Seni ilgilendirmez benim haberim var " dedi şok olmuştum. Annemin bu sözleri tartışmayı alevlendirebilirdi. Ağabeyimden yanıt gecikmedi parmağını bana doğru sallayarak ; -"Sen şımartıyorsun bu kızı hep anne ...! Başına bir iş gelirse senden bilirim " dedi. Ben ağlayarak odama gittim. Annem yüksek sesle ağabeyime ; -" Kızıma güvenim tam. Birdaha üzerine gittiğini görmeyeyim. " dedi. Ardından annem de odama gelerek saçlarımı okşadı ve ; -" Sen onun lafına bakma kızım .Ben senin kötü birşey yapmayacağını biliyorum . O da biliyor aslında ama dışarıdaki kötü insanlardan seni korumak için böyle davranıyor." Dedi. Annemin cümlesi beni canevimden vurmuştu. Ailem bana çok güveniyordu. Ama ben bugün Ferdi ile buluşarak aslında onların bana olan güvenlerini kırmıştım. Nasıl olur da Ferdi ile daha ilk buluşmamızda bu kadar yakınlaşabilirdim. Annemin yüzüne bakamıyordum... Annem beni öperek odadan çıktı. Ve abime bağırmaya başladı. Allah'ım aylar sonra dışarıya çıkmam evde büyük bir kavgaya sebebiyet vermişti. Belki de bu kadar geç saate kalmasam böyle olmayacaktı. Ama zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamamıştık. Birden akşam oluvermişti. Geldiğimde böyle bir olayla karşılaşacağımı bilsem evden dışarıya bir adımı mı dahi atmazdım. Arkadaşlarım hergün sahil kenarlarında, kafe köşelerinde gezerken ben evde ders çalıştığım halde kimseye yaranamıyordum. Ailemin gözünde ben evden dışarıya çıkması yasaklanan biri gibiydim adeta. Akıllarında ki tek düşünce beni hayırlı bir eşle evlendirmekti. Sadece annem bir meslek sahibi olma yönünde beni destekliyordu. Babam ise ne düşündüğünü bir kere bile anlayabilmiş değilim. Bazen ' ne okuması' deyip kestirip atar bazen de okumam için destek verir. Böyle kafası karışık bir ailenin içinde büyüyüp de, üniversiteyi kazanmak benim için hayalden öteye gidemeyecek gibi gözüküyordu. Zaten Ferdi de hemen evlenmekten bahsetmişti. Odamdan sabaha kadar çıkmayı düşünmüyordum. Beni merak etmemesi için Ferdi'ye ; -" Ben evdeyim aşkım , haberin olsun . Ben yazmadan bana mesaj yazma " diye mesaj gönderdim... Ferdi ile mesajlaşırken abimin odama girmesinden korkmuştum çünkü. Zaten sinirli olduğu için. Telefonumu isteyip mesajlarıma bakabilirdi . Bu konuda çok katıydı. Arada sırada telefonumu karıştırır, biriyle görüşüp görüşmediğimi anlamaya çalışırdı. O gecenin stresi ile ağlaya ağlaya uyumuştum. Sabah olduğunda ilk işim Ferdi' ye mesaj atmak olmuştu. -" Günaydın aşkım " diye mesaj gönderdim. -" Günaydın , gün ışığım ". Dedi. Ve Hemen ardından dün eve gidince ne yaşadığımı ve neden öyle bir mesaj gönderdiğimi sordu. -" Dün akşam evde sorun olmadı değil mi aşkım ? " dedi. Tüm samimiyetimle olanlardan bahsettim. Bu durum onu da üzmüştü. -" Eve geldiğimde ağabeyim geç saate kadar dışarıda olduğum için kızdı. " diye cevap verdim. -" Sesini duymak istiyorum , gerçekten iyi olduğuna emin olmalıyım " dedi. Ferdi' yi arayarak ; En huzurlu ses tonumla , gülümseyerek, -" Ben gayet iyiyim aşkım, beni merak etmene gerek yok, derdim ile seninde üzgüysem özür diledim " dedim. Sesini bir anda yükselterek ; -" Senin derdin mi.? " Diyi çıkıştı bana. Sinirlenmiştim ve sinirden tırnaklarımı yemeye başlamıştım. -" Neden bana sesini yükseltiyorsun " dedim. -" Hayır beni yanlış anladın. Seni kırdıysam özür dilerim aşkım. Senin artık derdin yok derdimiz var ve biz birlikte olunca üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz olamaz." Dedi ve " Seni çok seviyorum hayatım , senin canını sıkan her türlü sorun , artık benim de sorunum oluyor." Diye ekledi. Utanmıştım, gözlerim yaşardı. Gözlerimin yaşını kırmızı kazağımın koluna silip ; -" Seni yanlış anladığım için özür dilerim aşkım. Seni çok seviyorum " Dedim. Ardından görüşmeyi sonlandrdık . Dün yaşadığımız olayın stresini üzerimden atamamıştım belli ki. Hırsımı Ferdi' den çıkarmaya çalışmıştım. Şimdi kendimi toparlayıp ders çalışmam gerekiyordu. Derince bir nefes aldım ve lavabonun yolumu tuttum. Elimi , yüzümü yıkamadan kendime gelmeyecektim. Ellerimi buz gibi soğuk suyla güzelce yıkadım, ardından da yüzüme su çarptım. Suyun soğukluğunu kirpiklerimin diplerine kadar hissetmiştim. Bu bana bayağı iyi gelmişti. Birden aynadaki çehrem dikkatimi çekmişti. Ne kadar da yorgun ve bakımsız duruyordum. Hemen yüzüme birkaç kez daha su vurdum . Soğuk su yüzümü iyice gerginlestirmişti. Hemen makyaj malzemelerimi aldım. Önce güzelce gül kokulu nemlendiricimden yüzüme sürdüm. Yumuşacık olmuştum.. Ardından hafifçe bir makyaj yaptım. Saçlarımı düzleştirdim. İşte şimdi kendimi daha güzel hissediyordum..! Ailemin tepkisini Merak ediyordum. Çünkü beni evde makyajlı görmeye pek alışık değillerdi. Ama bu durum pekte umrumda değildi. Çünkü önemli olan ben ve benim ne hissettiğim idi. Derin bir 'Ohh.! ' çekip. Masama oturdum. İyi hissettiğimden Ferdi' nin de haberi olmalıydı. Hemen ona bir selfie çekip gönderdim. Ve -" Beni iyi hissettirdiğin için teşekkürler " dedim. Ferdi ; -"Senin iyi hissetmen benim kalbimde çiçekler açtırıyor. Ömrümün sonuna kadar senin mutluluğun için çabalayacığım " dedi. Ardından. Ders çalışmaya koyuldum. Paragraf sorularını çözmekte çok zorlanıyordum. Sorular öyle uzun paragraflardan oluşuyordu ki, sonuna gelene kadar başını unutuyordum adeta. Hatta bazı paragraflar da aşktan, sevgiden bahsediyordu . Ben de uzaklara dalıp gidiyordum... Akşam olmuştu artık. Akşam yemeği için annem sesleniyordu. -" Haydi gelin yemek hazır, davetiye mi bastırmam gerekiyor gelmeniz için " diyordu. Mis gibi yemek kokuları sarmıştı tüm salonu. Hemen mutfağa geçtim hazır olan masada yerimi aldım. Masayı süzdükten sonra anneme ; -" Ellerine sağlık anneciğim ". dedim. Ağabeyim öfke ile odaya girdi ve yanıma oturarak beni ittirmeye başladı. Annem yüksek sesle kaşlarını çatarak ağabeyimi uyardı ; -" Kavga istemiyorum. Babanız gelecek şimdi. sessizce yemeğinizi yiyip kalkın. " dedi. Ağabeyim öfke ile elini masaya vurdu ve masadan kalktı. Annemin gözlerinin içine baktım. Annem " Kendisi bilir " diyerek ağabeyimin tabağını sofradan kaldırdı. Ardından sofraya babam dahil oldu. Eli ile masayı göstererek ; -" Yemek saatinde ne bu gürültü.? , Neden eksiğiz.? " diye sordu. Annem ; -" Oğlun tok olduğunu söyledi, yemeyecekmiş " dedi . Babamın dikkatini çekmeden yemeğimi yiyip masadan kalkmalıydım. Hemen yemeğimi yedim ve odama çekildim. Üzerimde bir halsizlik ve yorgunluk vardı. Odama girer girmez bacaklarım birbirine dolandı ve yere yığıldım. Kendime geldiğimde hastanedeydim . Annem başımda ağlıyordu. Annemin elini tutmak için kolumu kaldırdım ama kolumda serum takılı olduğunu fark ettim . Başımda da şiddetli bir ağrı vardı. Kalbim sıkışıyor, göğüs kafesimdeki kemikler sanki ciğerime batıyordu. Anneme neden ağladığını sormaya korkmuştum. Ne olmuştu bana birdenbire. Abim ve babam odanın kapısında belirmişti. Babamın sırtında yıllardır giydiği siyah kaşe kabanı vardı. Ağabeyimde ise girdiği ilk işten kazandığı parayla aldığı deri ceketi. Çok düşünceli görünüyorlardı... Sonunda cesaretimi toplayıp anneme ; -" Neyim var anneciğim, neden ağlıyorsun böyle .?" Diye sordum. Sesimi duyan babam ve ağabeyim hemen yanıma gelmişlerdi. Gözlerinden anlaşılacağı üzere onlarda ağlamıştı. Babam benden gözlerini kaçırıyor, abim ise her zaman ki gibi işi dalgaya vuruyordu. Babam ; -" Nasılsın benim güzel kızım .? " Diye sordu. -"Başım ve vücudum ağrıyor onun dışında iyiyim babacığım " dedim.. O esnada odaya hemşire hanım girerek ; -" Birazdan Doktor Bey gelip sizinle hastanızın hakkında konuşacak " dedi ve çıktı. Annem ve babam birbirlerine baktı ve öylece kaldılar. Ağabeyim anneme ve babama kaşlarını kaldırmış birşeyler işaret etmeye çalışıyordu. Neydi benden sakladıkları hastalık. Bana bişey söylememiş olmalarına sinirlenmiştim... " Doktorumla ben kendim konuşacağım " dedim. Annem ; -" Hayır kızım, doktor sadece hasta yakınına bilgi verebileceğini söyledi. Sana bilgi vermesi doğru olmaz . " Dedi. Babam ve ağabeyim de annemi onaylar şekilde başlarını sallamışlardı. O an sessizliğimi korudum. Yalnız bu sessizliğim doktor geldiğinde bozulacaktı... Annem hafif tebessüm ederek yanıma yaklaştı ellerimi tutarak ; -" Korkma kızım, herşey geçecek " dedi. Neyin geçeceğinden bile haberim yoktu. Ama annemi de üzmek istemiyordum... Sessizliğimi korudum. Doktorun gelmesini bekliyorduk. Sonunda doktor bey geldi ve -" Zühre Tekin ' in yakını sizler misiniz .? Diye sordu. Babam ; -" Evet hocam " diye cevap verdi. Babamın o an terlediğini fark ettim. Alnında boncuk boncuk terleri vardı. Sıcaklamış olacak ki siyah kaşe kabanını çıkarıp başucumda duran kırmızı deri koltuğun üzerine koydu. Ve doktora ; -" Buyrun hocam dışarda konuşalım " dedi. Ben o anda olaya dahil olup. -" Hayır ne konuşulacak ise yanımda konuşulacak . Bana neler olduğunu bilmek benim en doğal hakkım. " dedim. Doktor beni onaylar şekilde başını salladı. Ve ; -" Tabiki en doğal hakkın güzel kız. Ama prosedür gereği önce ailene bilgi vermek durumundayım. Sonra seninle de durumun hakkında detaylı konuşacağız." Dedi. Başımı önüme eğip. -" Peki " dedim ve odadan çıktılar. Kaç saattir hastanede olduğumu bile bilmiyordum. Ferdi beni merak etmiştir diye düşünüp. Anneme ; -" Telefonum nerede anneciğim biliyor musun.?" diye sordum. Annem ; -" Bilmiyorum kızım, biz seni hastaneye nasıl yetiştirdiğimizi bile anlamadık. Apar topar çıktık. " Dedi. -" Tamam " deyip serum takılı olan koluma masaj yapmaya başladım. Çok ağrıyordu. Serum da bitmek üzereydi. Annem hemşireye serumun bittiğini haber vermek için odadan çıktı. Odada ağabeyim ile yalnız kalmıştık. Bana ; -" Neye canını sıkıyorsun bu kadar herkes okumak zorunda değil, bak ben çalışmayı seçtim. " Dedi. Ağabeyim lise 1 de sınıfta kalmış. Sınıf tekrarına kalınca da okumak istemiyorum deyip çalışma hayatına atılmıştı. Haklıydı aslında herkes okumak zorunda değildi. Herkes okuyarak ekmeğini kazanmıyordu sonuçta. Ama tesbiti yanlıştı, ben hiçbir şeyi kafama takmıyordum ki. Aksine son 3 aydır daha da mutluydum. Ağabeyime cevap vermek istemedim. Sadece ona doğru bakıp gözlerimi kısıp ,derin bir nefes aldım. Abime cevap vermemekle doğru karar vermiştim. Çünkü eğer cevap verse idim sorularının ardı arkası kesilmeyecekti. Başım ve vücudum o kadar ağrıyordu ki. Hiç ağabeyimin soruları ile uğraşacak halim yoktu. Aniden odaya hemşire hanım girdi. -" Hadi bakalım güzel kız emar çektirip gelelim seninle " dedi. Ardından kolumdaki serumu çıkartıp koluma girdi . Hemşire hanım siyah kısa saçları ve kısa boyu ile oldukça tatlı görünüyordu. Birde kahkülleri vardı. Bende hep kahkül kestirmek istiyordum ama yakışmaz ise diye cesaret edememiştim. Ama hemşire hanıma çok yakışmıştı kahkül . Bana o kadar sıcak davranmıştı ki. Bunu ona söylemekten çekinmedim. -" Saçlarınız çok güzel , ayrıca kahkül de size çok yakışmış " dedim. Gülümsedi ve -" Teşekkür ederim cici kız " dedi. Koridorda Babamla Doktor bey i görmüştüm. Babamın endişeli hâli gözlerden kaçmıyordu . Yanlarına gitmek istedim ama hemşire hanım önce emar çekinmem gerektiğini söyledi. Sağlığım hakkındaki endişelerim gittikçe artıyordu. Emar cihazının olduğu odaya gelmiştik. Hayatımda ilk defa emar çekinecektim ve bundan fazlasıyla korkuyordum . Hemşire hanım odaya girdi ve bana -" Üzerinde metal eşya kalmayacak şekilde soyun, istersen bunu giyebilirsin. " Dedi ve ameliyat için kullanılan kıyafete benzer bir kıyafet uzattı. Kısa kollu Arkasında da cırt bantı vardı. Hemşirenin söylediği şekilde hazırlanıp odaya girdim. Cihazı gördüğüm de korkuya kapılmıştım. İçerisi aşırı derecede dardı. Nasıl nefes alabilirdim o cihazın içinde . Hemşireye korkumu belli ederek; -" Ne kadar sürecek " diye sordum. Hemşire hanım ; -" Korkma canım çok uzun sürmeyecek , girecek ve hemen çıkacaksın. Eğer içeride kendini kötü hissedersen bana seslenmen yeterli . Ben seni hemen çıkarırım içerden." Dedi. Bunları duymak içimi rahatlamıştı. Samimiyetine inandığım Hemşire Hanım' a güvenerek cihaza girmek üzere uzandım. Hemşire hanım ellerimden tutup bana destek olmaya çalışıyordu. Artık tamamen cihazın içindeydim. Hemşire Hanım ; -" Çok güzel ,böyle kalmalısın. Ben hemen çekip geliyorum .". Dedi. Ve hızlıca uzaklaştı. O odadan çıkar çıkmaz kendimi boşlukta hissettim. Kalbim çarpmaya başlamıştı. Tam Hemşire Hanım' a seslenecektim ki kendisi geldi ve işlemin bittiğini söyledi. Ve beni cihazdan çıkarttı. Derin bir nefes aldım,ardından Hemşire Hanım' a teşekkür ettim. Hemşire Hanım ile beraber odamın yolunu tuttuk. Odama doğru ilerlerken beni rahatlatmak için olsa gerek -" Saçlarının rengi çok güzel acaba bana da sarı renk yakışır mı .? " Diye sordu. Bende ; -" Bence yakışır , denemelisin..! " deyip ekledim. ' bende hep bir kahkül kestirmek istemişimdir ama hiç cesaret edemedim. Sizce kahkül bana yakışır mı .? " Diye sordum. Hemşire Hanım gülerek kahküllerini düzeltip -" Neden olmasın ki .? Denemeye değer " dedi. Çok eğlenceli biriydi. İçim ısınmıştı. Biz gülüşürken koridorun sonuna yaklaşıyorduk. Odam koridorun sonundaydı. Upuzun ve onlarca odası vardı. Hemşire Hanım ile sohbet ederek odama geldik. Ailem beni gülerken görünce oldukça mutlu olmuşlardı. Aileme Hemşireyi çok sevdiğimden bahsettim. O sıra da ağabeyim ; -" İyi bari sürekli o baksa sana keşke " dedi ve ağzını eliyle geri kapattı... Annem ve babam ise abimin patavatsızlığının üzerini kapatmaya çalışıyorlardı. Ama ne söylediklerini duymuyordum bile. Beynim o kelime de takılı kalmıştı. " Sürekli " demişti... Ne demek istemişti. Hemen Doktor Bey ile görüşmeliydim. Artık hastalığımın ne olduğunu öğrenmeliydim. Bu benim en doğal hakkımdı. Annem, babam ve abim dışarıya çıktılar. Abime eve gitmesini söylüyorlardı. Abim ve babam eve dönmüş biz annemle hastanede kalmıştık. Anneme ; -" Lütfen babamı arayıp telefonumu ve birkaç test kitabı getirmesini söyler misin.? " Dedim. Annem babamı arayarak istediklerimi söyledi. Babam sabah beni ziyarete geldiğinde getireceğini bu gece dinlenmem gerektiğini söylemişti. Gün boyu Ferdi' den haber alamamıştım. O da beni oldukça merak etmiştir. İçim içimi yiyordu. Bir şekilde ulaşmalıydım Ferdi' ye. Ama nasıl...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD