7.вσ̈ℓϋм

949 Words
Hadi bir mum da sen söndür.?️ ⚕️ Bölüm şarkımız Ben suratımı darağacında astım (astım) O günden beridir gülemiyorum Ben kibrit çöpüyüm bir kere yandım, kül oldum O günden beridir yanamıyorum (yanamıyorum) Taladro x Eda Sakız- Darağacı }•{ ◾7.BÖLÜM: Kötü Şeyler Yaşadık◾ Karanlık, o kadar karanlıktı ki ellerimi bile göremiyordum. Her şeyi görmek istersin ama gözlerine karanlık bulaşmıştır. O ne görmeni isterse onu görmek zorundasındır. Bir an gökyüzüne bakarsın ve sonra parlayan yıldızları görürsün. Onlar orada asılıdır. Sana kurtarılmak için yalvarıyorlardır. Sen kendi kendini kurtaramamışken onları nasıl kurtaracağını düşünürsün. Karanlığın içinden biri çıka gelir, seni senden alır. Senden dünya ile cenneti bağlayan kanadını alır. Karanlığın içinde kırmızıya bulanmış gelen adama bakarsın, sende onun gibi kırmızıya boyanmışsındır. Üzerindeki bir boya değildir, kendi kanındır. Artık sende kana bulanmışsındır... * Sarışın kadına baktım, üzerindeki beyaz kıyafette gözlerim gezindi. Ona göre hiç kirlenmeyecekti. Bana göre ise çoktan kirlenmişti. Ruhunu satmıştı. Artık ruhu da kirliydi. Sözleri bittikten sonra bizi dinlenmemiz için beyaz odada bırakmıştı. Dört yatağa baktım, sonra ise yan yana dizili üç kıza baktım. Her biri ne yaşadığını düşünüyordu. Hiç biri burada isteyerek değillerdi. Kim burada isteyerek kalırdı ki. Kızlardan göz göze gelmeye çalıştım, ama hepsi gözlerini kaçırıyordu. Ortada beklemeyerek, en sonda duran yatağa oturdum. Üstümdeki atletimsi şeyden rahatsız olmuştum. Diğer kızlarda benim oturduğum gibi yataklara oturmuşlardı. Özlem, ilk yataktaydı. Cansu ise hâlâ ağlıyordu ve Özlemin yan yatağındaydı, ikinci yatağa yerleşmişti. Ayaklarını kendisine doğru çekerek başını bacaklarına gömüştü, ağlıyordu. Melodi, o ise duvara bakıyordu. Bu bakışları biliyordum, intihar bakışlarıydı bunlar. Ama burada ona izin vermeyeceklerini biliyordum. Kafamı kaldırarak tavana baktım. Bir şey yokmuş gibi gözüküyordu ama gizli kamera olduğuna emindim. Melodiye kafamı çevirdim. "Belindeki izler neden var." Duvardan intihar bakışlarını çekerek bana baktı. Siyah gözleri çok asiydi. Bakışları bir insanı öldürecek kadar soğuktu. Belki o da bir insanı öldürmüştü. "Sana bunu anlatmayacağım." Sesi gerçekten de melodi gibiydi. Sanki önceden şarkı söylüyormuş gibi. "Sadece sordum. Hepimizin birbirini tanıması gerekiyor." Bakışları bu sefer kızgınlıkla daha çok koyulaştı. "Neyi anlatmamı bekliyorsun, kimsesizliğimi mi anlatmamı istiyorsun?" Cevabıyla şaşırdım. Böyle bir cevap beklemiyordum. O sırada konuşmaya Özlem de girdi. "Tartışmamıza gerek yok. Hepimiz kötü şeyler yaşadık. Cansu, daha çok ağlama buradan ancak ölümüz çıkar. Kadının dediği gibi." Buradan ölünüz mü çıkar bilmem ama benim ölümün çıkmaması için her şeyi yapacaktım. Benim üç görevim vardı. Birincisi, kaçırılan kızların nereye satıldığı ve kimlerin satın aldığı. İkincisi, liderin kim olduğunu öğren. Üçüncüsü ise liderin yuvasını başına yık. Üçüncü görevi patron vermemişti. Ben kendime vermiştim. Burayı başlarına yıkacaktım. Kimseden ses çıkmamıştı. Sanki kabullenmişlerdi, buradan çıkamayacaklarını. Ama her şeyin bir çaresi vardı. Kimseye güvenmeyen benliğim onlara da güvenmiyordu. Kolayca sırtlarından bıçaklıya bilirdim. Ben buraya hain olarak gönderilmiştim. Özlem yeniden söze girdi. "Evde nefes alacak yer bulamadım ve gecenin bir vakti, pencereden atlayarak sokaklarda gezmeye başladım. Peşime bir kaç adam takıldı onlardan kaçarken beni buraya getiren adamdan yardım istedim. O ise ağzıma bir bez parçası koyarak beni nefesiz bırakmıştı. Nefes almak için çıktığım evimden, daha çok nefes alamadım. Sonra ise bayılmışım. Ne olduğunu anlamadım ve buradayım." Sözlerinden sonra gözlerinden bir kaç damla aktı. Cansu'ya baktım, hâlâ ağlıyordu ama kafasını kaldırarak Özlemi dinlemişti. Burnunu çekerek bize baktı ve ağlayarak yaşadıklarını anlatmaya başladı. "Bbb-en, okuldan eve gelmiştim. Elimde onur belgesi vardı. Babam ise uyuşturucu bağımlısıydı. Elinde para olmadığı için hap alamamıştı galiba ve çok sinirliydi. Eve girdiğimde çok sessizdi ama mutfaktan tabak kırılma sesleri gelmişti. Oraya gittiğimde babam tabakları yere atıyordu. Çok fazla şaşırmıştım ne yapacağımı bilmiyordum. Sonra ise kırdığı tabaklardan bir tanesinin camını alarak kollarına çizik atmaya başladı. İki kolundan da kan akmaya başlamıştı." Sustu. Yeniden gözlerinden yaş akmaya başladı. "Kollarından akan kanlara gülerek bakıyordu. O, o an çok kötüydü. Sonra cam kırıklarının üzerine çöktü. Dayanamayarak yanına gittim. Elimdeki onur belgesini gördüğü an yeniden delirdi ve saçlarımdan tutarak cam kırıklarına yüzümü yaklaştırmaya başladı. 'Senin yüzünden öldü annen.' Dedi, benim annem beni doğururken ölmüştü. Ben annemin katili olmuştum. Babam her zaman bunu yüzüme çarpardı. Ama o gün bir başkaydı." Daha çok ağlamaya başlamıştı. "Elinden zor kurtuldum. Yüzüme bir şey olmamıştı ama kalbime batmıştı o cam kırıkları. Odama girip kapıyı kilitledim. Babam da arkamdan geliyordu. Sonra dış kapı çaldı. Babamın ayak sesleri durmuştu. Sonra dış kapıya doğru gitti. Salondan bağırma sesleri falan geldi. Kilitlediğim kapıyı açarak merdivenlerden indim. Üç adam babamı dövüyordu. Babam elini bile kaldıramıyordu. Sonra gözlerimin içine baktı. 'Kızı alın işinize yarar.' Adamların hepsi bana doğru gelmeye başladı. Bende odama kaçtım. Ve penceremden atladım. Ayağım burkulmuştu, topallaya, topallaya sokaklarda ilerlemeye başladım. Sonra ise kafama bir cisim ile vuruldu. Son gördüğüm ise ejderha dövmeli bir el olmuştu." Cansu kötü şeyler yaşamıştı. Hepimiz kötü şeyler yaşamıştık. Cansu yeniden ağlamaya başlamıştı. Ya kafamıza vurmuşlardı ya da bayıltmışlardı. Hiç bir kıza zarar verilmiyordu. Melodi suskun bir şekilde duruyordu. Hiç bir şey anlatmamıştı. Bu kızda bir şeyler vardı ve kokusu yakında gelirdi. Herkes susmuştu ve beyaz duvarlara bakıyordular. Ben ise kafamdaki planlara bakıyordum. Bu üç haftada bir şeyler öğrenmem gerekiyordu. Çetelerin barış gününde burada bir katliam çıkarmam gerekiyordu. Buradaki kızlardan daha az kötü şeyler yaşamış olabilirdim ama ben hiç pes etmemiştim. Cansu'nun babasının bağımlı olması onun suçu değildi. Özlemin ailesinin onu umursamaması onun suçu değildi. Melodi'nin ne yaşadığını bilmiyordum ama onun da suçu olmadığını biliyordum. Ama ablamın kaçırılmasının suçu ben idim. Benim yüzümden kaçırılmıştı. Eğer donup kalmasaydım ve ablamı uyarsaydım şuan ben burada olmayacaktım. Ama bu kızlar burada olurlardı. Belki de benim görevim tek ablamı kurtarmak değildi. Ben buradaki kızlara özgürlüklerini verebilirdim. Birden ışıklar sönmüştü. Her yer karanlığa batmıştı. Artık uyku vakti gelmişti. Ne kadar uyuyabileceksek artık. Cansu'nun yeniden ağlama sesleri gelmeye başlamıştı. Üstüme hiçbir şey örtmeden cenin pozisyonunda uzandım. Karanlıkta hiçbir şey gözükmüyordu kafamı kaldırıp tavana bakmaya başladım. Ve yanıp sönen beyaz ışığı gördüm. Bizi izliyordular, bizi hep izliyordular. O sokaklara gireceğimizi de biliyordular. Her şey planlıydı. Karanlık, o ne görmeni istiyorsa onu görmek zorundasındır. ?⚕️
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD