İbrahim'i arabaya bindiren jandarmalar; ellerini kelepçeledikleri adamın gödeşinin iriliğine tezat, sessizce arabaya binişine hayret ettiler. İşte yine aynı köydeydiler. Yaz kış demeden yılda en az yirmi kez uğradıkları bu köyü de köylüyü de iyi bilirlerdi. Köyde yaşayan, doksanlarına dayanmış şirret bir kadın yüzünden bir ayakları bu köydeydi. Bu kez durum farklıydı. Kadın yerine böylesi sessiz ve başı engin adamı görünce şaşırmışlardı. Her komutan İbrahim’i bilmezdi. Çok komutan değişmişti. Çok asker gelmiş, çok asker gitmişti. Fakat bahsettikleri şirret kadının namı büyük olduğundan her yeni gelen komutan, giden komutanların anlattıklarıyla duruma hakimdi. “Normalde buraların halkı bizden olur, toprak kavgası dışında pek olay olmaz. Fakat şu Söğütlü Köyü dedin mi. İşte olayın hası orada

