* * Yolların aktığı, zamanın geriden geldiği yetişmeye imkanı olmayan bir varışın içindeydi iki tutsak ruh. Eylemlere dökülen varışın sonu belliydi kalmaktı ama gönüllerine değen pervasız varış ise gitmekti. Vardıkça aslında gideceklerdi birbirlerinden... Hissetmek ve dokunmak iki zincirin birbirine sıkıca geçirilmiş haliydi. Kopmuyor kırılmıyordu. Sağlam ve güçlüydü. Ama zamanın verdiği yıpratılmışlık bağı ansızın kırdığın da hislere acı, dokunmaya ızdırap eşlik ederdi. Her duygunun bütün olacağı başka bir duygu vardır muhakkak. Acısıyla tatlısıyla bulurdu dengini. Bir bütünün yalnız bir yanı da vardı: içi. Sert kabuğunun içinde kimsenin göremediği fırtınaların koptuğu yalnızlığıyla köşesine çekilip sessiz sessiz göz yaşlarını döktüğü bir mabed aslında derinlikleri. Ama güzelliğ

