ŞİİR|

1564 Words
Yaman masada oturan herkese başıyla selam verdi ve kendinden emin bir şekilde kendisine ayrılan yere oturdu. Yakından tanıdığı bir kaç kişiyle göz göze geldi ve başıyla yavaş ağır bir selam verdi. Ortam karanlıktı yukarıdan sarkan tek bir lamba vardı, duvarlar siyah ve bütün eşyalar metaldi. Normal bir toplantı değildi büyük güçlerin toplandığı karar verecekleri, konuşup tartışacakları ve sonunda verdikleri kararları uygulamak için harekete geçeceklerini belirleyecek bir merciydi burası. Kendi canlarından hayatlarından öte başta ülkeleri milletleri daha sonra haksızlığa uğrayan ve zorda kalan bütün insanlar için varlardı. "Hepiniz hoş geldiniz. " Tok ve ağır ses tonuyla konuştu toplantıya başkanlık eden kırkların sonunda ama yaşına rağmen dinç gözüken adam, "Ani bir toplantı oldu işinizden ettiğim için kusura bakmayın. Ama dediğim gibi acil. Ekranda" Masanın etrafında seçkin insanların bulunduğu onbir kişilik grup önlerinde beliren görüntülere baktı. "gördüğünüz fotoğraflar dün elimize ulaştı. Araştırıp doğruluğu ne derece diye baktık. Maalesef bu resimde gördüklerimiz doğru. Ağır silah taşımacılığını bir süre askıya aldık hemen. Bu sorun çözülmeden yollar güvende olmayacaktır, sevkiyat olmadığı için de tabi zaman kaybına ve çeşitli kaoslara neden olacağı için bir an önce çözülmesi gerekiyor." Hakan bey başkanlık ettiği toplantıda herkesin duruma karşı reaksiyonlarını ölçtü. Hepsi de aynı duygular içerisinde oldukları belliydi. Fakat Yaman Karamanlı yı her zamankinden daha öfkeli ve kabuğuna sığmaz görünce sordu. "Karamanlı sen ne düşünüyorsun? Bu aralar pek iyi değilsin diye duydum. Yeğeninin bazı sorunlarıyla ilgileniyormuşsun." Yaman saygı duyduğu fakat özel hayatını takip ettiği için rahatsız olduğu adama el verdiğince ters bakmaya çalıştı. Bu masaya oturmak için bazı şartlara tamam demesi gerekmişti ama en çok şu aile hayatında olanları dahi bilinmesinden hoşnut değildi. İşine döndü, fire gemisi İtalya açıklarında bir kaç gün demir atacaktı mutlaka, yabancı bir ülkenin limanında yapılacak baskın çok dikkat çekerdi, gemi İtalya ya varmadan baskın yapılması gerekiyordu. "Bir kaç saate baskın yapabilirim." Yaman Karamanlı kendinden, aklından ve gücünden emin rahatlıkta düşüncesini söylerken rahatsız edici soruları es geçti. "Ne çabuk baskın dedin evlat. Evet senin verdiğin kiralık gemiler bu işte ama biraz daha etraflıca düşündüğümüzde büyük şirketlerin sıradan insan kaçakçılığına tenezzül edeceğini zannetmiyorum. Bunun altında başka nedenler olabilir." Başka saygın bir adam konuşmuştu. Yaman da aslında bu ihtimali düşünmüştü ama araştırmak ve beklemek bu insanlar için her an ölüm demekti. Hatta şuan bile burda nefes alıp verirken o konteynırlarda kaç insan ölüyor dehşeti yaşıyordu. Beklenen her saniye giden bir can olacaktı. "Aslında ben de Karamanlı gibi düşünüyorum zamanın bir saniyesi bile çok değerli. Aç susuz ve nefessiz insan kaçakçılığı yapmak bu tür şirketlerin düşeceği pozisyon değildir araştırılması gerekir fakat onlardan daha önemli olan o canlandır." Masa başında toplanan insanlar baskın ve araştırma yapmak konusunda tartışırken Yaman önünde ki ekrandan resimlere tekrar baktı. Afrika kökenli bir çok insanın üst üste yığın bir şekilde cansız bedenleri büyük bir konteynırın içinde öylece duruyordu. Genç, yaşlı, kadın, çocuk ve hatta küçük bebekler bile vardı o onlarca fotoğraflarda. İçi bir süre sonra alamadı ve kapattı ekranı. Yüreğinde hissettiği ağırlık çökertmişti onu olduğu yere. İnsanlığın geldiği nokta artık onu bile korkutur hale getirmişti. Vicdan diyordu insan ama artık bu zamanda insanda kalpte akıl da yoktu. Vicdan ve ahlak uzun yıllar önce insanları terk etmişti. "Beyler tamam anlaşıldı ortak karar alındı, yarın akşam baskın yapılacak Karamanlı ve ekibi tarafından ama o zamana kadar bir kaç araştırma yapılacaktır. Eğer baskın duyulursa elimize hiç bir şekilde delil geçmez ve biz yine bu resimlere başka zaman bakmak zorunda kalırız. O yüzden baskın sadece yirmi dört saat sonraya ertelendi ve bu süre zarfında bilgiler elde edilecek, bakalım ne çıkacak. Daha sonra silahlar güvenli bir şekilde yola çıkacaktır.Allah yolumuzu açık etsin." Herkes hem fikirken Yaman öfkeyle kasılıp kalmıştı. Hemen şimdi buradan çıkıp o gemide bu pisliğe ortak olanları ve bu işi düzenleyen alçakları bulup kafalarına sıkması gerekiyordu. Derin bir nefes aldı. Yavaş yavaş insanların çıktığını görünce o da ayağı kalktı sinirle. "Karamanlı seninle konuşalım biraz." Hakan bey Yaman a başıyla yan odayı işaret etti. Girdikleri o da diğer toplantı odasından nispeten küçüktü. Oturmadı Yaman ayakta bekledi başkanın ne söyleyeceğini. "Yıldırım dan sonra seni burda görmek iyi oldu sessizsin ama daha çok dikkat çekiyorsun. Yaptığın işlerle büyük taktirde topluyorsun. Yıldırım genellikle konuşkandı sorunları konuşarak halledebilirdi ama sen aklından geçenleri söylemiyor sadece sonuç belirtiyorsun." Yaman Hakan beyin asıl meseleye gelmesini bekledi. "Bileğinin kuvvetine güvenme her zaman Karamanlı, öyle bir şey olur ki rüzgar ters eser o yumruğun kendi gözünün üstüne iner. Nefretin gözlerini kör, yüreğini sağır ve insanlığını inançsız bırakmasına izin verme! Konuş, anla ve medeni bir şekilde tartış ve ortak sorun çözülür. Hayatın her alanında!" Yaman arabasına bindiği an Hakan başkanın söylediği sözleri düşündü. Adam hayatına o kadar hâkim olmuştu ki neler olup bittiğini en ince ayrıntısına kadar biliyor gibiydi. Aslında gibiydi azdı her şeyi biliyordu ve en önemlisi üstü kapalı onu uyarmıştı. Hayatına karışan ve müdahale etme yetkisini kendinde gören tek kişi Hakan beydi olabilirdi ama o da Yaman Karamanlı ydı kaybetmeyi göze alamayacakları en büyük korkusuz güçleriydi. Baş belası bir kızı kendisine tercih edemezlerdi. * Yaman toplantıdan geç saatlerde çıkmış ve hemen yalıya dönmüştü. Kapıda Samir onu bekliyordu endişeli ve gergin gözüküyordu. Gecenin bu vaktinde Yaman ne oldu dercesine baktı. " Yaman bey hoş geldiniz. Yavuz.." Samir söyleyemedi bir an. "Küçük beyin çok ateşi var. Sayıklayıp duruyor. Teyzesini soruyor durmadan." Yaman daha fazla dinlemeden bir hışımla merdivenleri çıktı. Yavuz onun en hassas noktasıydı, ona bir şey olacak olması veya düşüncesi bile korkunç derecede onu üzüyordu. Saniyeler içinde yanına vardığı çocuğa baktı. Üzerinde sadece iç çamaşırı ile yatağında baygın bir şekilde uzanıyor arada hafif titremeler vücudunu yokluyordu. Koca ellerini başına koyduğunda yandığını hissetti, hemde öyle bir yangındı ki koskoca adamın yüreğine sıçramıştı o ateş. "Kuzey fırtınası! Nasılsın? Gözlerini aç Yavuz!" Yaman ın sesine ilk defa korku sızdı. "Yaman bey doktor geldi üşüttüğünü ciddi bir hastalığının olmadığını söyledi. Fakat ateşinin üç gün süreceğini ilaçlarla ve yirmi dakikada bir duş ile düşürmeye çalışmamız gerektiğini belirtti. " Samir Yaman ın burada olmadığı saatlerde olan biteni anlattı. Yaman endişeyle hala Yavuz a bakıyordu. Kendisi olmasa da Samir in Yavuz a gözü gibi bakacağını biliyordu. Terden sırım sıklam olmuş çocuğun uzun kıvırcık saçlarını eliyle düzeltti Yaman. Küçük çocuk şimdi de sayıklıyor bir yandan da ağlıyordu. "Teyze, bırakma beni! Teyze! Teyze annem gitti... sen bırakma beni! Söz vermiştin, gelecektin! Teyze, teyze, teyzemi istiyorum." 'Annem gitti ..sen gitme!' Yaman ın içi öyle bir acıdı ki göğsüne yeniden o darbenin indiğini hissetti. Yavuz terk edildiğini zannediyordu. Akşamdan beri ağrıyan kolunu öfkeyle sıktı. Yavuz un döktüğü gözyaşlarında geçmişte kendi akıttığı göz yaşlarındaki çaresizliği ve yalnızlığı gördü. Terk edilmek hem de canından terk edilmek en büyük çaresizlikti. Samir, Yaman ın yanına geldi."Efendim izninizle Yavuz'un ateşi yine yükseliyor hemen duş aldırmamız gerek." Küçük çocuğu kırılgan bir eşyaymış gibi taşıyan Samir, bakıcı ve yardımcıları Neslihan ile birlikte banyoya götürdü. Yaman az önce Yavuz un ağzında dökülen sözlerin verdiği hissiyatla öylece yerine çakılı kalmıştı. Yavuz babası tarafından terk edilmiş ve hemen iki yıl sonra annesi tarafından da terk edilmişti şimdi de teyzesi tarafından terk edildiğini düşünüyordu. Ağrıyan kolunu daha çok sıktı, küçük bir çocuğun yaşayabiliceği en ağır şeyleri yaşıyordu. Tıpkı kendisi gibi. Banyonun kapısı açıldı ve Samir Yavuz un su içindeki bedenini yatağın üstüne dikkatlice bıraktı. "Kurutmamamız gerek ateşi daha çabuk düşecektir. " Yaman dinledi ama ne tepki vereceğini ne yapacağını bilemedi. "Yaman bey biz bütün gece başında olacağız. Siz dinlenin isterseniz." Yaman başıyla hissisce onayladı. Bir kere daha Yavuz a baktı. Bedeninde küçük su damlaları ile titreyerek yatıyordu. Sayıklamaları devam ederken duymayı beklediği o sözcüğü tam gidecekken duydu ve yanına yaklaştı. "Amca... " "Burdayım kuzey fırtınası söyle bir şey mi istiyorsun?" "Amca teyzem... Teyzem gelecek mi? Söz vermişti gelecekti!" Yaman oturduğu yerden Yavuz un başını okşayarak kalktı. Amcası yanındaydı ömrü boyunca ona her şeyi verecek olan amcası yanındaydı ama yeğeni iki gündür tanıdığı ve gördüğü teyzesini istiyordu. Öfkesini fazla belli ettirmeden çıktı odadan. Şermin kocası Yalın a bakmış Yavuz un yanına gidiyordu o sıra Yaman ı sinirli bir şekilde çocuğun odasında çıkarken gördü. "Yaman cım Yalın a baktım şimdi Yavuz un yanına gidiyorum bütün gece başında olacağım merak etme. Sen git dinlen bütün gün çalışıyorsun." Yaman durdu yengesini sessizce dinledi ve başıyla onayladıktan sonra odasına geçti. Öfke ile üstündeki çeketini çıkardı attı. Hırsını alamamıştı hızla gömleğinin düğmelerini çözdü ve odanın ortasında dolanırken çıkarıp yere attı. Çıplak bedeniyle bir kaç turu kabına sığmaz hiddetiyle atarken boğaza karşı yatak odasında devasa pencerenin önünde durdu. Kolu ağrıyordu. Canı sıkkındı ve en beteri bilmediği bir şey onu boğup duruyordu. Başını pencerenin pervazına sertçe vurdu. Yavuz amcasını bilmiyor o iki günlük zavallı kızı kendisine tercih ediyordu! Sinirle sıktığı yumruğunu pervaza geçirdi. Aslında bir yanı, çocukluğunda kalan parçası anlıyordu Yavuz un yaşadıklarını ve ilacını biliyordu ama şimdi ki Yaman asla böyle zayıflıklara boyun eğmeyecek kadar güçlü olduğu için kestirip atmasını da biliyordu. Ama Yavuz en büyük zaafı olduğu sürece gücünün hiç bir hükmü tesir etmiyordu kendi istek ve katı kurallarına, etmeyecek gibiydi de. Yavuz un ızdırap çekerek yaşadığı bu çaresizlik o siyah gözlerinde kıvranıp durduğu an Yaman içinde ördüğü duvarlardan kendi elleriyle bir tuğla indiriyordu. Keşke şu içinde ki merhameti bazen ölü taklidi yapsaydı. Gece ordan oraya savrulan düşünceler içinde geçerken sabaha karşı Samir gelmiş Yavuz'un iyi olduğunu söylemişti. Yaman bir ara küçük çocuğa baksa da hep uyku halindeydi yapacağı bir şey yoktu. En son sabah yine kontrol için gittiğinde o küçük bedenin kimsesizliğiyle birlikte küçülüp yatağın üstünde öylece uykuya daldığını gördü. Rengi yerine gelmişti. Üstünde bir tişört ve şort vardı. Saçları kuruydu. Ama Yavuz un yüzüne değen ifade Yaman ı bir adım geri çekilmesine neden oldu hem davranışında hem de düşüncelerinde. Planladığı ne varsa hepsini Yavuz için sildi aklından. ***
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD