KÜF

1685 Words
Soğuk havanın parmak uçlarına verdiği hissizliğe alışan genç kız gerisinde yürüdüğü adama biraz daha yaklaştı. Yaman Karamanlı kendisini evinde değilde başka yerde görmek isteyişi onu şaşırtmamıştı. Çünkü yıllar önce abisi Yıldırım Karamanlı tarafından kovulmaktan beter halde kapı dışarı edilmişlerdi. En fazla kapının önün kendisini dinleyeceğini düşünmüş ve mecburen kabul etmek zorunda kalmıştı. Ama Meva böyle bir yere gideceğini bilseydi ayak diretirdi çünkü anlamıştı onu neden buraya getirttiğini. Korkutmak ve sindirmek içindi. Kabul tedirgin olmuştu ama asla korkmuyor ve onu gördüğünde de asla korkmayacaktı. Yalının bahçesi küçük bir ormandan farklı değildi. Akşam üstü olmasının nedeniyle çöken koyulukla yağmurlu havanın kasvetli grisi birleşmiş, karanlık sık ormanı esir almıştı. Üstelik çokta üşüyordu. Buz tutmuş parmakları ağrıyınca avuç içlerini kot pantolonuna sürdü. Meva kuşkulu gözlerle etrafa bakarken titrememek için kendini zor tuttu. Fakat ince vücuduna değen soğukluk keskin bir bıçak gibi teninde gezinince titremesine engel olamadı. Sabah evden aceleyle çıktığı için üzerine bir şey almayı unutmuş, günün duygu yoğunluğu ile de kendini umursamamıştı. "Burdan hanımefendi." Adının Samir olduğunu söyleyen adamı yedi yıl önce ablasını görmek için geldikleri sırada kapıyı açarken gördüğünü hatırlıyordu. Hiç değişmemişti. Kibar, soğuk ve profesyonel bir gülümsemesi ile yine karşısında onu görmüştü. Evin kahyası olmalıydı. Ve evin kahyası demek o evin gözü kulağı olmak demekti. Bir yerden başlayacaksa en önemli kilit noktası bu adam olabilirdi. " Ablam ormanda yürüyüş yapıyor muydu Samir bey? Çünkü kendisi doğayı çok severdi." Meva göz ucuyla adama baktı ama kahya aniden durup kendisine dönünce yüz ifadesini sakin tutmaya çalıştı. "Başınız sağ olsun Meva hanım tekrardan. Ablanız çok iyi bir insandı." dedi ve başını başka bir yöne çevirdi sorusunu duymamazlıktan gelmeyi seçti. Meva şüphelense de o da aynı yöne baktı. Korunun belli yerlerine yerleştirilen ışıklar sayesinde ileriyi fark edebiliyordu ama uzaktaki karartıyı tam seçemiyordu. Bir kaç adım attı. Ormanın ortasında bulunan tek katlı dışarıdan neredeyse harabeyi andıran evi gördüğünde şaşırdı. Zenginliğini acımasızca göze sokan İstabul' un en görkemli yalısında yaşayan Karamanlıların bahçesinde bu döküntüyü görmek gerçekten tuhaftı. Müştemilat dedikleri yer de küçük bir saray olur diye tahmin etmişti. "Yaman bey birazdan gelir siz buyurun." Nasıl yani kendisini karanlık ormanın ortasında harabe bir evde yalnız mı bırakacaktı bu adam? Bu düşünce o an Yaman Karamanlı 'yla görüşmekten daha korkunçtu Meva için. Yutkunmak istediğinde bunu yapamadı ve karşısında duran duygudan yoksun adamın gözlerinin içine baktı. "Buyurun Meva hanım." Samir eliyle yol verirken Meva soğuk havadan derin bir nefes alarak gösterdiği eve mecburen yürümeye başladı. Evet şimdi korkuyordu ama bu vicdansız insanlara da korkusunu göstermek istemedi. Karanlıktan korkan bir kız Yaman Karamanlı' yla nasıl baş edecekti yoksa. Eve doğru yürüdüğünde arkasını döndü ve bir ümitle kahyayı görmeyi umut etti ama göremedi. Gitmişti. Ağlamak istedi sanki bir haftadır aralıksız ağladığı yetmemiş gibi. Karanlıktan çok korkardı elinde olan bir şey değildi. Ama şimdi girdiği yolda bunlarla uğraşamazdı. Korkularıyla savaşmalıydı ve savaşırken aklına sevdiklerini getirmeliydi. Ablası, babası ve geride kalan Yavuz için buradaydı. Korkusunu sevdiklerinin arkasına saklayarak kararlı adımlarla eve yaklaştı ve aralık duran giriş kapısını itti. Korkunç bir tiz sesi ormanda yankılandı ve Meva bu sefer soğuktan değil de korkudan ürperdi. Derin bir nefes alarak korkusunu yutkunmaya çalıştı. Ve aklında aynı cümleleri tekrarladı. Ablası içi, babası için ve daha görmediği Yavuz için... Cebinden telefonunu aldı ve fenerini yaktı. Daha içeri adımını atmadan burnuna gelen küf kokusuyla yüzünü ekşitti. Hiç bu kokuyu sevmezdi ve sağlığına da hiç iyi gelmezdi. Adımlarını dikkatli bir şekilde atarken lambanın düğmesini gördü ve bir umutla bastı. Odayı esir alan loş ışık gözünü almış olsa da en azından bir parça rahatlamıştı. Etrafa şöyle baktığı sırada evin baya eski olduğu gözüne çarptı. Bu zenginliğin içinde böyle bir eve neden ihtiyaç duyulurdu ki?! Kırık sandalyeler, duvara dayandırılmış masalar ve bir kaç boş varil dışında ortalıkta eşya namına bir şey yoktu. Savaş halini andıran bir döküntü mevcuttu. Yerler ve duvarlar yer yer koyu kahve rengiyle dolmuştu. Aklına birden izlediği aksiyon filmleri geldi. Kötü adamlar kaçırdıkları insanları böyle yerlerde esir alırlardı. Yoksa Yaman Karamanlı pis işlerini burada mı hallediyordu? Ormanın ortasında kimsenin kimseyi duyamayacağı çöplükte, insan istediği her şeyi yapabilirdi. Zihnine hayal dünyasından düşen görüntüler soluğunu kesmişti. Gözlerini sonuna kadar açarak geri geri küçük adımlar atmaya başladı. Bu manzara karşısında eve girdiğinde ki cesaretini yavaşça kaybediyordu. Neredeyse yerde ki koyu kahve rengi kanların kokusunu alacaktı. Daha fazla kalmak istemiyordu korku filminden farksız bu izbe yerde. Panik halleri çoğalınca hızla arkasını döndü. Dış kapıya yöneleceği sırada karşısında gördüğü adamla olduğu yere çakılı kaldığı vakit korkudan da buz kesildi. Değişmemişti. Ve hala siyahtı. Yaman Karamanlı uzun boyu ve siyahlar içerisindeki bedeniyle kapının girişinde duruyor öfke dolu bakışlarla kendisini hedef alıyordu. Direk gözlerinin içine değen gözleri olduğu yere tutsak etmişti adeta. Koca heybeti ufacık odaya gitgide yayılırken bedeninden akan öfkeyi bütün teninde hissetti. Yine ürpermişti ama bu çok farklıydı. Korkudan daha karanlık bir duyguydu. Yeşil gözlerine acımasızca değen siyah gözler yıllar içerisinde daha da katı bir öfkeye bürünmüştü. Onu ilk ablasını görmek istediği için gittiği evde Yıldırım' ın yanında ayakta pencereden dışarıyı izlerlerken hatırladı. Salona ilk girdiğinde de onu fark etmişti. Hatta hissettiği korku bile aynıydı. Gözleri hep şüphe ve öfke doluydu. Yaman Karamanlı karşısında gördüğü kızın yıllar öncesinde gördüğü küçük kızdan farklı olmadığını anladı. Büyük yeşil gözlerinin içinde çarpışan duyguların hepsini yine eskisi gibi görebiliyordu. Korkusunu, şaşkınlığını, tedirgin oluşunu hatta ağlamamak için direnen göz pınarlarını bile. Sadece bedeni ve asi saçları zamana ayak uydurmuştu. Yoksa daha dünkü çocuk bakışları vardı ince bedeninde. Yaman Karamanlı odaya ilk adımını atarken bile gözlerini bir an olsun genç kızın üstünden ayırmıyordu. Her adımında artan korkusunu büyük bir zevkle fark ediyor daha fazlası için üzerine gitmeye devam ediyordu. İnip kalkan göğsü, titreyen göz bebekleri ve geriye doğru attığı adımlarla karşısındaki küçük kızın gittikçe zayıflıyor oluşu onu tatmin ediyordu. Silahı gördüğünde arkasına bakmadan kaçağına emin olmuştu artık. Meva adamın her adımında kalbinin deli gibi attığını fark etti.Bu adamla böyle bir yerde olmaktan korkmuştu. Sonuçta kendisine zarar verebilecek bir adamdı . Panikle nasıl nefes alacağını bile unuttu. Yutkunup duruyordu. Sakinleşmek için derin nefesler almayı akıl edebildiği sırada adam üstüne gelmeye devam etti.Ve çok geçmeden geriye doğru korkuyla çekilmeye başladı. "Meva Kerimoğlu!" Adı buz gibi dökülmüştü o nefretle keskinleşmiş dudaklardan. Daha önce adını hiç böyle soğuk, duygusuz ve iğrenti dolu bir tonlamayla duymamıştı. Bilmeden tanımadan nefret etmek bu adam için çok kolaydı demek. Odanın ortasında duran ve kendisine hiçmiş gibi bakan Karamanlı' nın gölgesi altında bile yok olurdu. Haline acıdı. Güçsüzlüğü bedenen olabilirdi ama asla mücadeleden vazgeçecek bir karaktere de sahip değildi. Babasının kızıydı.Hiç göğüs göğse savaşmamıştı. Ama direnmeyi çok iyi bilirdi. Hayatında zaten hep sevdikleri için mücadele etmiş miydi? Yokluklarına direnmiş miydi? Bu adam kimdi ki? Bütün güçsüzlüğünü unutup başını dikleştirdi ve kendisini küçük gören adamın duygudan yoksun gözlerinin içine aynı yoksunlukla baktı. "Yaman Karamanlı!" Adını düşmanlarının ağzından da çok duymuştu Yaman. İlk kendisiyle dalga geçer gibi söylerlerdi son duyduğunda da ise o adı yalvarırcasına haykırırlardı. Alışıktı adının korkuyla ağızlardan çıkışına ama bu küçük kız meydan okurcasına adını söyleyişi dikkatini çekmişti. Demek bütün güçsüzlüğüne rağmen onunla savaşacaktı. "Yavuz'u görmek istiyorum!" Haklı çıkmıştı, savaşacaktı. Ama savaşını kendi başına verecekti çünkü Yaman Karamanlı'ya anca ayak bağı olabilirdi. Baş kaldırışı kızarmış burnu kadar gülünç ,meydan okuması korkudan titreyen gözleri kadar korkakçaydı. Üstelik kendisine bir adım yaklaşması kendi eceline susadığının en büyük kanıtıydı. Yaman Karamanlı'nın öfkesi yeniden ruhunda can buluyordu. "Yavuz'u neden görmek istiyorsun?" dedi keskin sözleriyle. "Çünkü ben onun teyzesiyim. Ve teyzesi olarak bazı haklara sahibim. Ayrıca Yavuz bana emanet edildi! Görmeye de almaya da hakkım var!" İşte şimdi Meva Kerimoğlu ölüm fermanını imzalamıştı. Derdi çocuğu görmek değildi onu Yaman Karamanlı dan almaktı. Sinirlenmek öfkeyi tek nefesle içine çekmek anlık bir patlamaydı fakat şimdi hissettiği ne öfke, ne sinir, ne de duygularının hiddetiydi. Yaman baştan aşağı yandığını ateş olup yakmaya hazırlandığını biliyordu. Siyahın parlak ışığını yansıtan gözleri bir anda ateşle birleşti ve ortaya çıkan adam yeryüzünün cehennemi oluverdi. Yaman soğuktan buz tutmuş kızın kolunu tuttuğu gibi küf dolu duvara itmiş ve korkudan titreyen ince bedeni bütün vücuduyla arkasındaki duvara sıkıştırmıştı. Şimdi savaşmak nedir ona gösterecekti. Daha meydana çıkmadan arkasına bakmadan kaçacak bu yüzü anca kabuslarında görecekti. "Bırak beni! Ne yapıyorsun! Canım acıyor! Sana beni bırak diyorum! Kolum!" Puttan farksız Karamanlı' nın aniden değişen tavrıyla Meva kendini küflü duvarla bir bütün olarak bulmuştu. Azıcık kalan cesaretini ona karşı çıkarak kullanmıştı ama nereden bilecekti saniyesinde üzerine geleceğini. Loş ışıkta yüzünün her bir detayını görebiliyordu. Ama en çok o deliye dönmüş gözleri onu korkutmuştu. Bakışlarını kaçırdı. Sakalları neredeyse yüzüne değeceği sırada tekrar gözlerine baktı. "Eğer bir daha Yavuz'un adını ağzına alırsan, seni buradan sağlam çıkarmam!" Sıcak nefesini hissettiği adamdan geri çekilmek istiyor gözlerinden akan nefretten kaçmak istiyordu. Bildiği yada karşılaştığı bir dünya değildi onun gözleri, duyguları, şiddeti... Meva'nın canı yanıyordu, hem de çok...Ama bunların hiç biri Yavuz' dan önemli değildi. Gerekirse bir tarafı eksik çıkar ama yine de Yavuz'suz çıkmazdı. "Yavuz ablamdan kalan parçam! Onu asla sana bırakmayacağım. Ne yaparsan yap asla ama asla Yavuz'u sana bırakmayacağım!" Yaman kızın cesaretinin git gide azalıp yok olacağını zannederken kendisinden gelen her bir darbesiyle yeniden güç kazanıyor oluşuna şaşırdı. Yeşil gözleri artık eskisi gibi korkakça bakmıyor yaptıklarını umursamadan gözlerinin içine rahatlıkla bakabiliyordu. Tuttuğu buz gibi kolu avuç içlerinde ısınmaya başlayınca daha çok kaldırdı ve duvara daha çok yapıştırdı. Kızın ağzından çıkan ince sesiyle nefesi sakallarına karışınca öfkesi daha da harlandı ve o kolu daha çok sıktı. "Sana son kez söylüyorum! Eğer çıkıp gitmezsen buradan sağ çıkamazsın. Azrail olur canını alırım!" Canı çok yanıyordu, gözleri dolmuş ağlamamak için dudaklarını içten ısırıyor bu zorbalığa direniyordu . Yaman da fark etmişti ağlamamak için direnişini fakat dikkatini çeken şey bu soğukta bir şey giymeyip dudaklarını boyamasıydı. Kalp şeklini andıran üst dudağı alt dudağına göre soluk olsa da şekliyle oldukça farklıydı. Üstelik içten ısırdığı için büzüşen dudakları sakallarına neredeyse değecekti. Ne yaptığını bir an idrak edemeyen Yaman Karamanlı küçük bir şok geçirdi. Meselesi kendisinden can almaya çalışan ne olduğu belirsiz kızı korkutup kaçırmak iken o dudaklarının şekline bakıyordu. Öfke..kaçış yolu öfkeydi. Meva vahşi adamın elinden kurtulmak için çırpınırken Karamanlı' nın aniden elini beline götürüp silahını çıkarmasıyla büyük bir şok yaşadı. O parlak silah alnının kenarına değince yukarıda asılı kalan kolunu bırakmıştı. Sızlayan kolunu umursamadı. Şimdi yerdeki kahverengi koyuluklara kendi kanı karışacaktı öyle mi? Ölümden korkusu yoktu ama babası, daha görmediği Yavuz'u ve ablasına verdiği sözleri geride kalacaktı. Korkuyordu ama en çok sevdiklerini yarı yolda bırakmaktan. "İşte şimdi gitmek istesen de gidemezsin!"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD