Serdar, Necmettin’in sinirle beklediği evin önüne gelirken “Sıkma, konuşmadan sıkma…” diye kendi kendine mırıldanıyordu. Adamın oturduğu sandalyenin etrafında bir dünya sigara izmariti döşenmişti. Ayağının dibinde de mahalleden bir herif diz çömüş, salya sümük ağlıyordu. Serdar, adama doğru sert ve seri adımlarla ilerlerken “O bilmez, ne lazımsa bana sor, ben bilirim,” diye seslenerek varlığını fark etmesini sağladı. Necmettin, çocuğun gelişini izlerken istifini bozmamış olsa da adamı, Serdar’ı görür görmez ardından yürümeye başlamıştı. Necmettin’e yeterince yaklaştığını, peşinde de birkaç adamı dışında kalabalık olmadığını anlayınca elini adamın omzuna yerleştirdi. Diğer elindeki silah da adamın beline yaslanmıştı. Bir diğeri duraksamadan üzerini yoklarken diğer adamlar da yanında gel

