Bölüm 2:Benden ne istiyorsun?

1609 Words
Meliha kendine geldiğinde aradan ne kadar saat geçmiş olduğunu bilmiyordu, ne zaman uyuduğunu da fark etmemişti. Sadece uyumuştu, bunu biliyordu. Kirpiklerini kırpıştırırken elini yüzünde gezdiriyor, ayılmaya çalışıyordu; ancak bir türlü ayılamıyordu. Yataktan kalkmaya çalıştığında kendini aniden dizleri ve elleri üzerinde yerde buldu. Başını sallayıp kendine gelmeye çalışması, durumu olduğundan daha kötü bir hale getiriyordu. Doğrulamadığını fark ettiğinde elini ensesine götürdü. Kartal’la konuşmalarının ne kadarının gerçek, ne kadarının hayal ürünü olduğunu kestiremiyordu. Bakışlarını taş döşeli yerden ayırıp odada dolaştırmaya başladığında, olması gerekenden çok daha farklı bir yerde olduğunu fark edip hayal görmediğine kendi kendini ikna etti. Bu idrak ile beraber içini hem bir korku kapladı hem de rahatlamış bir nefes aldı; ne hissedeceğini bilmiyordu. Elini ensesine tekrar götürdü; parmaklarını teninde hissedemiyor gibiydi. Ama bandajlanmış olduğunu anlayabilmişti. Hava delicesine sıcaktı. Kesinlikle farklı bir yerdeydi. Bakışlarını aynadaki yansımasına çevirmesine rağmen kendisini bile bulanık görüyor, tanımakta zorluk çekiyordu. Baş dönmesinin etkisinden kurtulamadığı için birkaç kez daha ayağa kalkma çabası olumsuzlukla sonuçlandı. Her seferinde yere yığıldı. İnatla zihnini toparlamaya çalışıyor, tüm bedenini ve iradesini zorlayarak ayaklanmaya uğraşıyor, ancak başarılı olamadan tekrar yere düşüyordu. Dizleri ve avuç içleri bu çabası yüzünden kan içinde kalmıştı. Uyuşmuş olmanın tek iyi yanı, parçalanmış derisinin acısını hissedemiyor oluşuydu. Kapı aralandığında, karşısında Kartal’ı bulmayı beklerken bir kadınla karşılaştı. Kadın, onu yerde görür görmez bilmediği bir dilde konuşmaya başladı. Çok hızlı konuşuyordu ve ona doğru telaşla koşturuyordu. Ne dediğini anlamasa da Meliha, kadının birilerini çağırdığını fark etmişti, çünkü kadın konuşurken sürekli içeri girerken kullandığı kapıya bakıyordu. Kadın yanına gelip onu kaldırmaya çalıştığında, hiçbir faydası olmayacağını bilmesine rağmen Meliha tüm enerjisiyle direndi ama pek bir şey yapamadı. Hırsından sinirle bir çığlık attığında, odanın kapısında beliren karanlık silüetin bu kez Kartal olduğundan emindi. Kartal, ona yardım etmek şöyle dursun, halinden memnunmuş gibi neşeli bir sesle, "Temizlik için bir sürü insan var ama görüyorum ki sen yerleri süpürürken başkasına ihtiyaç yokmuş," dedi. Meliha’nın yanına kadar geldi ve onu tutan kadına, kadının anlayacağı şekilde elini kızın üzerinden çekmesini ve onları yalnız bırakmasını söyledi. Kadın odadan çıktığında, Meliha’nın tepesinde dikilerek, "Benimle olmaktansa yerlerde sürünmeyi tercih ettiğine inanmak istemiyorum ama öyleymiş gibi geliyor… Haline bakılırsa," dedi. Kartal daha önce hiç bu kadar haklı olmamıştı. Meliha, zorla da olsa "Seninle olmaktansa bir çöplükte yatmaya bile razı olabilirim," diyerek kendini yere bıraktı. Kelimelerin çoğu anlaşılmaz olmasına rağmen, Kartal ne dediğini çok net anlamıştı. Tek kelime etmeden yerde uzanan kızı izlerken, onun hâlâ ilacın etkisinde olduğunu anlayıp sinirle birilerine seslendi. Meliha’yı kaldırıp yatağa koymak yerine, yatağın üzerinde bulunan örtüyü kızın üzerine attı. Meliha zaten kötü hissederken örtüden dolayı daha da bunalmış hissederek öfkeyle öğürmeye başladı. Kartal üzerini örtmeden önce taş zeminden gelen serin hava, az da olsa iyi hissetmesine neden olup bulantısını bastırıyordu. Şimdi ise giderek daha beter hissediyordu. Durumun örtüden mi yoksa adamın tepesinde dikilmesinden mi kaynaklı olduğunu bilemiyordu. Ondan nefret ettiğini biliyordu ama nefret ediyormuş gibi bile hissedemiyordu. Bu durum kendinden bile tiksinmesine neden olurken, öğürmesini bastırmaya çalıştı. İçi dışına çıkacakmış gibi kasılıp duran midesi yüzünden öne doğru her kasılmasında, Kartal’ın bir adım geriye çekildiğini fark edip hafifçe gülümsedi. Bu yüzden bakışlarını adamın ayağına dikerek kusmayı bile denedi ama başarılı olamadı. Kartal, Meliha’nın bunu bilerek yaptığını anlayınca kuvvetli bir kahkaha atıp birilerini çağırdı. Daha önce seslendiği kişiler kimse, bir kez daha seslendi. Bu kez odaya başka bir kadın girdi. Diğeri gibi etine dolgundu ama çok daha açık giyinmişti. Meliha hala tam olarak kendine gelememiş olsa da önceki kadının sıcağa rağmen kumaşlarla kaplı olduğunu seçebilmişti. Bu kadında ise kumaş yerine bolca bronz ten görüyordu. Aralarında ne konuştuklarını anlamayan Meliha, kadın kapıda kaybolup biraz sonra elinde bir şırınga ile geri döndüğünü fark etti. Hâlâ yerde kıvranmaya devam ediyordu. Kadın üzerine doğru geldiğinde, "Ne yaptığını sanıyorsun?" demeye çalıştı, ama kadın iğneyi boynuna sapladı. Meliha, iğneye engel olacak hiçbir şey yapamıyordu. O an için saplanan iğnenin acısını bile hissetmemişti. Yerde, o şekilde ne kadar kaldığını bilmiyordu. Gözlerini yeniden araladığında çok daha iyi hissediyordu. Baş dönmesi neredeyse geçmişti, mide bulantısı ortadan yok olmuştu, görüşünü geri kazanmıştı. Ellerini ve ayaklarını rahatça hareket ettirebiliyordu. Ensesindeki acı, inlemesine neden olacak kadar şiddetlenmişti. Boynuna saplanan iğnenin acısını da hissediyordu, dizleri ve ellerinden sıyrılan derinin acısını da hissediyordu. Tüm hislerine yeniden kavuşmuştu. Kavuştuğu bir şey daha vardı: zihni. Kartal’ın ona yaptıkları, onu zorla o arabaya sokması, boynuna saplanan iğne... Hepsi teker teker aklına hücum ederken gözlerini kırpıştırarak hızla yatakta doğruldu. Birileri onu kaldırıp yatağa koymuştu. Bu da umurunda değildi. Bulanık bir şekilde incelediği odayı tekrar incelemek için sağa sola bakınırken, adamın yatağın ayak ucunda dikilerek bir heykel gibi ruhsuz gözlerle onu süzdüğünü fark etti. "Kendine geldiğine göre eğlenmeye başlayabiliriz," dedi Kartal. Meliha, hatırladığından bile çok daha iyi durumda olan Kartal’ı nefretle süzerken, "Benden ne istiyorsun?" diye sordu. "Cidden soruyorum, benden ne istiyorsun?" Kartal, duygusuzca gülümseyerek bedenini süzdü. Bakışlarındaki bir şey, Meliha’nın kendini iğrenç hissetmesine neden oluyordu. Adamın bakışlarını takip ederek gözlerini indirdiğinde, üzerindeki kıyafetleri fark ederek sinirlendiğini belli eden bir ses çıkardı. Kartal’ın kendine geldiğinde ona giydirdiği şeylere benzer bir şeyler giydiğinin farkında değildi. Üzerinde neredeyse şeffaf, tuhaf bir şeyler vardı. Ama lütfedip iç çamaşırı da giydirmişlerdi. İç çamaşırı da bedeninin hatlarını saklamaktan acizdi. Çıplak olsa daha az utanırdı. Bu hali çıplaklıktan bile beterdi. Ayak ucunda katlanmış bir örtü vardı ama bedeni saklamak için örtüyü kullanmak, adamın düşündüğü şeyi yapmak olacağı için bakışlarını kaldırdı. Adamın gözlerine tıpkı onun baktığı gibi boş boş bakarken, hiç utanmıyormuş gibi, "Benden istediğini aldığını zannediyordum, bir kez daha mı saldıracaksın?" diye sordu. "Yediğin mermiler yetmedi mi?" Kartal, kızın inatçı halini süzerken, elleri ceplerinde dikilmeye devam ederek sessizliğini korudu. Meliha, onu tiksinerek süzmeye devam ederken, "Benden ne istiyorsun dedim, geri zekalı!" diye bağırdı. Hem de öyle bir bağırdı ki sesi evdeki herkese ulaştı. Odaya girmeden önce kolay kolay sinirlenmeyeceğine dair kendi kendine söz veren Kartal, kızın bağırması karşısında tepkisizliğini koruyamadı. Yüzü sinirle kasılırken, "Kendini hâlâ bir bok zannediyorsun. Hâlâ senden bir şey istediğim için seni kaçırdığımı zannediyorsun. Senden hiçbir şey istemiyorum. Seninle işim bittiğinde senden geriye zaten hiçbir şey kalmayacak," dedi. Meliha, "Uğraşabilirsin, deneyebilirsin ama asla başarılı olamayacaksın," dedi. "Sen ruh hastası bir orospu çocuğundan başka bir şey değilsin. En fazla beni utandırmaya çalışırsın, sindirdiğini zannedersin, kendince kendine bir şeyler kanıtlamaya çalışırsın; belki elinde bir süre daha tutabilirsin, ama eninde sonunda yakayı ele vereceksin. Ailem seni bulduğunda öyle bir hale getirecek ki esas senden geriye hiçbir şey kalmayacak. Tabii o zamana kadar ben seni gebertmeyi başaramazsam," dedi. Kartal sinirden gülerek, "Kızım, ailen aylardır bana dair hiçbir şey bulamadı, bundan sonra da bulamayacak. Eğer istersem senden geriye kalanları bulacaklar, ki çok istiyorum," dedi. Meliha, "O kadar emin olma," dedi. "Ensemdeki takip cihazını çıkarmışsın ama nerede çıkardın? Tahmin ediyorum ki şu an bulunduğumuz yere yakın bir yerde çıkardın. Sen fark edene kadar onlar çoktan benim nerede olduğumu anlamışlardır bile. Beni bulmaları uzun sürmeyecek," dedi. Kartal ona doğru bir adım attığında, Meliha doğru yolda olduğunu düşünerek dişlerini gösteren bir gülümseme kuşandı. "Beni öldürecek misin? Elini çabuk tut. Tekrar canımı mı yakacaksın? Şimdiden başla. Tecavüz mü edeceksin? Hadi yap. Çünkü bir daha bu şansı elde edemeyeceksin!" deyip Kartal’ın sinirlerini daha da geren bir kahkaha patlattı. Yatakta bağdaş kurarak oturdu. Dizinin acısını görmezden gelerek, hiçbir arzu belirtisi göstermeden adamın simsiyah olmuş gözlerine dik dik bakarak, "Bana gerçek amacını söylesene," dedi. "Başından beri neyin peşinde olduğunu söylesene? Madem beni bulamayacaklarından bu kadar eminsin, kendinden bu kadar eminsin, hadi söyle! Neden aileme yaklaştın, neden Ozan’a seni bu pislikten kurtarmasını söyledin? Neden aslında iyi biriymiş gibi rol yaptın?" diye ardı ardına sorular sıralayarak Kartal’ın kafasını karıştırmaya çalıştı. Adamın duruşundan başarılı olmadığını fark edince tarzını değiştirerek hafifçe gülümsemeye başladı. "Söylesene, şu ismini duyunca bile kendini kaybettiğin Selat ile aranda ne geçti?" diye sordu. Kartal, adamın ismini duyunca hafifçe kasıldıysa da belli etmemeye çalıştı. "Kuzeninle evlenmiş, nasıl? Acıttı mı?" diye sordu. “Adamı karşına alıp seninle evlenmesi için yalvarmışsın, kabul etmemiş," deyip hafif bir kahkaha attı. Kahkahasından sonra bir adım daha atarak yatağa biraz daha yaklaştı. Meliha istemsizce yatakta geriye kaydı. Kartal, bu hareketi görüp derin bir kahkaha daha attı. “Bir sürü saçmalık dillendirebilirsin, rol yapmaya devam edebilirsin, korkmadığını da iddia edebilirsin, ama benden köpek gibi korkuyorsun. Gevezeliği bırak, şu yataktan artık çık!” dedi. Rahat gibi davranabilirdi ama asla rahat değildi. Öfkeden titreyen sesi onu el ele veriyordu. Meliha yatakta oturmaya devam ederken “Siktir git!” diye söylendi. “Dediğim gibi istediğin her şeyi yapabilirsin, ama ben de buna rağmen söylediğin, benden istediğin hiçbir şeyi yapmayabilirim. Zorla almaya çalışabilirsin, asla isteyerek istediğini vermemi sağlayamazsın,” dedi. Sesi titrese de Kartal yatağa yaklaşırken sürekli geriye doğru çekilse de aklına koyduğunu yapmaya kararlıydı. O ya da bu şekilde adamın onu bulacağını biliyordu. Artık daha fazla tahammül edemediği zaman o harekete geçmediği için kendisi harekete geçmişti. Planı ters teperse ailesinin onu bulabilmesi için ensesine takip cihazını kendisi yerleştirmişti. Kulağındaki küpede de başka bir takip cihazı daha vardı. Bu kadar hazırlıksız yakalanmak planında yoktu. Kartal onu bulduğu zaman, ona yaklaşmayı denediği zaman, adamı öldürmeyi kafaya koymuştu ama sürekli hazırda bulundurduğu silahı ve bıçakları da yanında değildi. Eline fırsat geçtiği anda, herhangi bir şeyle, kurşun kalem bile olabilirdi bu, adamı öldürmeyi kafasına koymuştu çünkü o yaşarken hayatına devam edemiyordu. Gülümsemiyordu, taklidini yapıyordu. Yediklerinden zevk alamıyordu. Kendi bedenine bakmaya tahammül edemiyordu. Ayna da yansımasını görmeye dayanamıyordu. Sürekli yorgun hissediyordu. Etrafına zoraki gülücükler dağıtmaktan, dik durmaya çalışmaktan, kimse duymasın diye banyoda sessiz sessiz ağlamaktan, iyiymiş gibi taklit yapmaktan öyle çok yorulmuştu ki artık her şeyi bir an önce olup bitsin istemişti. O yüzden Kartal karşısındayken bile, korkudan adrenalinle dolup taşarken bile, öncesine göre daha çok yaşıyormuş gibiydi. Kartal, kızın kıvranan halini keyifle süzerken “Neyi nasıl yaptığımı, yaptırdığımı göreceksin zaten,” diyerek kızın bileğini yakalayıp kendine çekti. Ondan kurtulmaya çalışınca çekiştirerek yataktan düşmesine neden olup peşi sıra sürüklemeye başladı. Meliha’nın tek yapabildiği tırnaklarını adamın eline ve bileğine geçirerek ağzına gelen, daha önce asla dillendirmediği küfürleri ve hakaretleri savurmaktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD