Aşağı indiğinde salonda oturan bir adam görünce aniden duran Meliha, hemen ardında duran Kartal’ın keyifli bir şekilde “Sizinkilerin yerde gökte arayıp bulamadığı adam bu,” demesiyle kaskatı kesildi. “O kadar salaklar ki, bunu bile bulamadılar… Seni de, beni de bulamazlar…” Meliha, adamı süzerken yüzünde tanıdık bir şeyler arıyor, asla bulamıyordu. “Gördük mü sanki, nereden tanıyıp bulalım,” diye mırıldanırken adamı tepeden tırnağa, zihnine kazımak ister gibi süzüyordu. Kartal, “Babam,” dedi. “Gidip elini öp bakalım!” Meliha, adamın önüne dek ilerledi. Adamı süzmeye devam ederken “Türkçe biliyor mu?” diye sordu. Adam, boğuk sesi ve bariz şivesine rağmen anlaşılır bir şekilde konuşuyordu. “Biliyorum kızım!” dedi. Meliha, adamı alayla süzerken “Senin kızın değilim şerefsizin babası!”

