Bölüm3:Isırmak yasak+18

1314 Words
Güneş, çölün kızıl kumlarının üzerinden yakıcı bir şekilde yükseliyordu. Villanın ağır demir kapıları, sessizliği bozan bir gıcırtıyla kapandı. Issızlığın ortasına inşa edilmiş bu yapı, dışarıdan bakıldığında sert, karanlık bir güce işaret ediyordu. İçeride ise Kartal'ın kontrolü altındaki her şey, düzenli bir kaos içinde hareket ediyordu. Meliha, bileklerini sıkan Kartal’ın güçlü elinden kurtulmaya çalışıyordu. Direnişi her adımda Kartal’ın öfkesini daha da alevlendiriyordu. Sert bir hareketle kolunu çekip onu peşi sıra merdivenlerin başına kadar sürükledi. Meliha, topuklarını yere vurarak “Beni bırak!” diye bağırdı. Ama Kartal, hiçbir tepki göstermedi. Yüzündeki kararlılık ifadesi, onu caydırmanın imkânsız olduğunu açıkça belli ediyordu. “Direnmekten vazgeç Meliha. Ne kadar inat edersen, işin o kadar zorlaşacak,” dedi Kartal. Sesindeki sert ton, artık kızın yaptıklarına tahammül edemeyeceğini, işlerin yine kötüleşeceğini bağırıyordu adeta. Meliha onunla savaşmaya devam etti. Ama bu kez, Kartal dayanamayacak kadar öfkeliydi. Bir anda eğildi, Meliha’yı tek seferde omzuna aldı ve sert adımlarla merdivenlerden inmeye başladı. “Ne yapıyorsun? İndir beni! Hemen indir!” diye çırpınsa da, Kartal’ın güçlü kolları onun hareketlerini bastırıyordu. "Şerefsiz! Beni nereye götürüyorsun! Ne yapacaksın!" diye bas bas bağırmaya devam etti. Kartal'ın emriyle herkes kendi köşesine çekilmişti. Kızı duyuyor olsalar da çalışanların çoğu, kızın ne söylediğini anlamıyordu. Ve anlamasa bile kimse ona yardım ederek ölüm emrini imzalamak gibi bir hata yapmazdı. Kartal, ciddi anlamda psikopat bir adamdı. Etrafındakiler onu görünce, onunla olmak zorunda değilse genellikle yolunu değiştirir, ayak altında dolanmamaya, sadece işini yapmaya özen gösterirdi. Meliha, tuzağa düşmüş bir vahşi hayvandan farksızdı. Ama Kartal'ın vahşilerle arası iyiydi... Villanın alt katındaki geniş salonun aralık kapısını tekmeleyerek açtı. Salonun ortasında, yere yayılmış kalın, aşırı pahalı İran halılarının üzerinde, iki devasa yetişkin aslan serbestçe dolaşıyordu. Odada tütsü kokusu vardı, havaya karışan ağır ama sakinleştirici bir kokuydu bu... Perdeler, masalsı desenlerle süslenmiş ve egzotik bir ihtişam yayıyordu. Mobilyalar, oyma ahşap ve zarif işçilikle donatılmıştı. Arka planda, hafif tempolu bir şarkı çalıyordu. Başta Arapça gibi gelen ezgi, Meliha’nın sonradan fark ettiği üzere Acemceydi. Genç kız sonunda Kartal'ın onu nereye getirdiğini anlamıştı. Suriye, Irak, hatta Mısır ve Lübnan dahil her yeri didik didik eden ailesi, onu bulamamıştı çünkü Kartal'ın kaçmasında parmağı olan küçük kardeşi düşündükleri gibi sınıra koşmak yerine, kendine tarlalardan yeni bir yol açıp sahip olduğu helikoptere yetiştirmiş, adamı kendilerinin finanse ettiği bir hastaneye yetiştirmiş, hayati değerlerini stabilize eder etmez sınır dışına çıkartmıştı. Bu nedenle Kartal'ın iyileşme süreci epeyce meşakkatli ve uzun sürmüş, defalarca ölümle burun buruna gelmişti. Yine de hayattaydı. Kafasına taktığı Meliha ise kollarının arasında... İşleri ise hiç olmadığı kadar tıkırındaydı. Meliha’yı yere bırakmak üzere eğildiğinde, Meliha’nın dikkati birden aslanlardan birine kaydı. Hayvanlardan biri, pençesini sert bir hareketle savurup ona doğru hamle yaptı. Pençenin havayı yırtan sesi, Meliha’nın irkilmesine yetmişti. “Ayyy!” diye tiz bir çığlık attı, sesinde her şeyin üzerini kaplayan korkuyu gizleyecek zamanı olmamıştı. Ki gizleyebilecek gibi de değildi. Ölümden korkmuyorum, hiçbir şeyden korkmam naraları atan bir kıza hiç uymayan bu çığlık, Kartal'ın memnuniyet dolu bir şekilde nefeslenmesine neden oldu... Kızı sıkıca tutup hayvanların ani bir hareket yapmaması için bekledi. Bu sırada panikle ne yaptığını bilemeden hareket eden kız, kendisini Kartal’ın göğsüne sıkıca sarılmış halde buldu. Kartal, güçlü kaslı kollarıyla onu dengede tutarken, esmer yüzündeki kararlı ifade bir an yumuşadı. Kısa kesilmiş siyah saçları ve sakalları, yüzüne sert bir karizma katıyordu. Salaş, önü iliklenmemiş beyaz gömleği, bronzlaşmış tenini ve geniş göğsünü açıkta bırakıyordu. Keten pantolonu ve yazlık ayakkabıları, bu ıssız villada bile rahat bir şıklığı işaret ediyordu. Meliha, onun sıcak nefesini hissederken, gözlerinin içine baktı. Kartal’ın koyu siyah gözleri, içindeki öfkeyi gizleyen bir derinlik taşıyordu. “Korkma,” dedi Kartal, sesindeki alaycı ton yerini daha sakin bir ifadeye bırakarak. "Benden başka hiçbir şeyden korkma! Onlar benim sözümden çıkmaz. Ben istemediğim sürece sana hiçbir zarar vermeyecekler...” Meliha hızla kendine gelip geri çekildi. Ama gözleri hâlâ onun gözlerindeydi. Çöl ışıkları altında, Meliha’nın ela gözleri bal rengine dönüşüyordu. Şeffaf, ince kıyafeti ve savrulan saçları, onu hem narin hem de dayanıklı gösteriyordu. Kartal, onun üzerine eğildi ve düşük bir sesle konuşurken hayvanları ona alışana dek kızı bedenine yakın tutmak için bileğini yakalayarak kendine doğru çekti. Bu hareketiyle Meliha'nın tanıdığını sandığı adama daha çok benzemeye başlamıştı. “Burada, bu villada yalnızsın Meliha. Sana kimse yardım edemez. Ne ailenden biri ne de başkası… Yapman gereken tek şey bu oyunu, benimle, kurallarına göre oynamak. Ama unutma, kuralları yalnızca benim belirlerim.” Kartal’ın tehditkâr sesi, Meliha’nın içindeki korkuyu derinleştirirken, onun karanlık ama çekici yanını da açıkça gözler önüne seriyordu. Gözlerinin içine bakarak konuştuğunda, Meliha'nın yavaş yavaş sakinleştiğini fark etti. Kartal, içten içe gülümsedi. Kendisinden bu kadar nefret eden bir kadının bile, sonunda onun gücüne boyun eğeceğini düşünüyordu. Yanılıyordu... "Hadi be oradan!" diyen Meliha, adamdan henüz ayrılmamış olsa da yüzündeki korku ifadesini başarılı bir şekilde gizlemeyi sonunda başarmıştı. Gözleri öfkeyle koyulurken "Oyunu birlikte oynayacaksak birileri sana, senin bana yaptığın şeyleri yapmalı..." dedi. Adamın ona ne yaptığını anladığından bile şüpheliydi. Ölmeden önce anlamasını istiyordu. "Sen, şerefsiz, ağzımı kapattın. Beni yere fırlattın. Sırf başkasına yar etmemek için kendince namusumu kirlettin!" dedi. "Birileri senin de namusunu, aynı haysiyetsiz nedenlerle kirlettiğinde şartlar eşitlenmiş olacak, o zaman adil bir şekilde oynayacağız..." Kartal, elini kızın kalçasına yerleştirdi. Sertçe avuçladı. Kasıklarının yapışmasına neden olurken "Dilini koparıp şunlara yediririm," dedi. Yaptığı şeyi duyması bile üzerinde hiçbir etki uyandırmamıştı. Yüzündeki ifade yine sertleşivermişti. "Adaletten bahsettim mi?" diye sordu. Meliha küfretmeye hazırlanırken, etrafında dolanıp duran iri kedilere aldırış etmeden daha önce yaptığı gibi dudaklarına uzanıp alt dudağını sertçe ısırdı. Kız yüzünü ondan uzaklaştırmaya çalışsa da bedeninden kopmak için hamle yapmıyordu. Bundan bulduğu cesaretle kalçasını sertçe kavrayıp kızı yükseltti. Kıvranmasına aldırış etmeden havalandırdı. Kendini tek kişilik, tahta benzeyen koltuğa bırakırken kızı da kucağına oturttu. Dudağından hafifçe kan sızan kız, kasıkları arasına mesafe koymaya çalışırken sertçe tutup "Beyaz tenin benim kadar hayvanlarımın da ilgisini çekiyor... Ben olsam kımıldamazdım!" diyerek kızı serbest bıraktı. Etrafta kesici, delici hatta böyle bir şeye evrilebilecek potansiyel bir eşya bile yoktu. Planını titizlikle yapmıştı. Kartal, Meliha'yı rahatsız etmek için, çaresizce kıvranmasından sadistçe zevk alarak kıza yavaşça dokunmaya başladı. Ellerini önce kanayan dudağında dolaştırdı. Parmağına bulaşan kanı dudaklarına götürüp keyifle, fazla erotik bir şekilde, açlıkla emdi. Parmağını diliyle temizledikten sonra çıkarıp bir de Meliha'nın dudaklarının arasına itti. "Isırma, em, izlemek istiyorum!" dedi. Meliha başını geriye atıp saçlarının sırtına doğru yayılmasına neden olurken parmağından uzaklaştırmıştı. "Midemi bulandıran şeyin bana verdiğin uyuşturucu olduğunu mu sanıyordun?" derken sesine tiksinen bir ifade yerleşmişti. Kartal'ın sertleşen aletini kadınlığında olduğu gibi hissedebiliyordu ama bu his onu heyecanlandırmıyordu. Ürkütüyor, tiksindiriyordu. Zerre haz duymuyordu. Fazlasıyla dürüsttü. Kartal, "Ya dediklerimi yaparsın ya da beni öldürme şansını yakalayamadan önce bir odaya kilitlenirsin. Yatağa zincirlenirsin. Güneşi bırak, bir lambanın ışığını bile görmeden, zaman kavramını yitirene, artık ne için direndiğini bile unutana kadar seni orada tutarım. Etlerin nemden ve rutubetten kokuşmaya başlamadan önce sık sık gelir, sertçe beceririm... İlkinde yaptığım şeyin amacı farklıydı. Biliyorsun... Bu kez bitmez... Saatlerce içinde kalırım... Neler yapabileceğimi tahmin bile edemezsin. O yüzden, beni sinirlendirmeden dediğimi yap," deyip elini kızın ensesine götürdü. Saçlarını sertçe kavrayıp gözlerine öfkeyle bakarken "Em!" diye bir kez daha emretti. Parmağını kızın berelenmiş dudaklarının arsına itti. "Emmezsen, ben emmeye başlarım... Seni..." diyerek bakışlarını göğüslerine indirdi. Sonra hızla kızın yaşlarla dolan gözlerine çıkarttı. Zerre duygu belirtisi göstermeden bir kez daha, "Em!" dedi. Bu kez bağırtısı Aslanların geri çekilmesine, hatta aralık bıraktığı kapıyı kullanarak odadan çıkmasına neden olmuştu. Meliha, hayvanların gidişinden habersiz dudaklarını araladı. Sonra bir hırsla gözlerinin içine bakarak adamın parmağını kuvvetle ısırdı. Dediğini yapmaktansa aslanlara yem olurdu... Kartal, kızın saçlarına sertçe asılıp elini çekmeye çalışmak yerine gerdanını kendine çekerek onu itmeye çalışan ellerinden etkilenmeden göğsünün sütyenden taşan kısmına dişlerini geçirip sertçe ısırdı. Meliha, adamdan kurtulmak için ısırmayı bırakıp kuvvetiyle iterken ısırdığı yeri yalayıp geri çekildiğinde sinirden titrerken hiç düşünmeden elini adamın gözüne uzattı. Yakalanmasa, çekinmeden gözlerini yerinden sökecekti ama iki elini birden yakalayan Kartal, kollarını sırtında birleştirip gözlerine öfkeyle bakarken "Isırmak yasak!" dedi. Meliha titreyen sesiyle, "Siktir git!" deyince kızın göğsündeki diş izini süzerken "Acaba dişlerini mi söksem?" diye mırıldandı. Bunu ciddi ciddi düşünüyormuş gibi görünüyordu. Kızın bileklerini sıkmaya devam ederken onlara bakmadan geçen, hayvanlarının karnını doyuran adamını fark edince "Karnını doyurmakla başlayayım!" diyerek sırıttı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD