LİLİ Tam yeşil ve mor ışıkların birleşerek bir huzme oluşturduğu an, oda ansızın soğudu. Tüm büyüsel enerji havada asılı kalmış, zaman durmuş gibiydi. Etrafımızdaki hava yoğunlaşıp bir sis tabakası oluşturdu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan, o sisin içinden devasa bir varlık belirdi. Eros. Onu görür görmez kim olduğunu anlamıştım. Hiç tanışmamış olsak da, hikayelerinden haberdardım. Akis’in soyundan gelenlerin kanında dolaşan gücün kaynağı, gökyüzünün ve aşkın en eski kralı karşımızdaydı. Görünüşü insanüstüydü, altın sarısı gözleri, dağları delebilecek kadar sert bir çene hattı ve sırtından dökülen gümüş saçlarıyla bir tanrı olduğunu her haliyle belli ediyordu. Etrafındaki auradan yayılan enerji, dünyayı yerinden oynatabilecek kadar yoğundu. “Ne büyük bir sürpriz,” dedi Eros, derin

