Fehmi Bey olanları duyduğunda bir kahkaha patlattı. Ne kadar Deniz'e ceza vermek istemese de bunu yapmak zorundaydı. Deniz'i catering şirketiyle çalışmaya yolladı. Oğlu bunu duyunca hemen babasının yanına hesap sormaya girdi.
'' Deniz'in yaptıklarını ben yapsam beni kovardın ama Deniz sadece fazla mesai yapıyor. Neden?'' Şevket, Deniz'in bu kadar kolay sıyrılmasından rahatsız olmuştu.
'' Sadece talihsizlik. '' Fehmi, Deniz'i savunmaya devam edecekti.
'' şimdiye kadar bir şey demedim ama bu otelde ve şirkette benimde payım var.'' dedi Şevket.
'' Benim oğlum olduğun için sadece personel üstünde hakimiyetin var o kadar. İşleri sana bırakmış olsaydım şimdiye kadar çoktan batardık.'' Fehmi Beyin de sesi yükselmeye başlmıştı.
'' Bana bir fırsat bile vermedin ki baba. Nerden biliyosun ki'' Şevket, babasına kızgındı.
''Ben sana bir çok kez fırsat verdim ama sen değerlendiremedin. Tamam bu akşam Deniz yüzünden işi alamadık ama bu yemekte yalnız sen olsaydın yine alamayacaktık.''
'' Sen bana hiç inanmadın zaten. Ama unutma sen öldükten sonra her şey bana kalacak.'' dedi ve kapıyı çarparak çıktı Şevket. Fehmi Bey öylece kalmıştı. Oğlu için yaptığı her şey boşunaydı. Artık ona güvenemezdi. Hemen avukatı Latif Beyi aradı. Kararını verdi, öldükten sonra oğlunun işleri batırmasına izin vermeyecekti. Vasiyetini yazdıracaktı.
*** *** ***
Deniz bütün gece çalıştı. Eve geldiğinde saat 5'ti. Annesi ve babası da uyuyamamışlardı kızları gelene kadar. Deniz otelden çıkarken annesini aramış, her şeyi anlatmıştı. Eve geldiğinde babasıyla tartıştı. Babası,Fehmi Beyi zarara uğrattığı için çok kızmıştı Denize.
'' Kavga ettiler. Şevket Bey sinirle burdan geçerken az kalsın düşüyordu'' dedi ikizlerden biri. diğeri hasta olduğu için içerde yatıyordu. o da onun yanına gitti. Deniz resepsiyonda kaldı. Ajandasına not alırken telefon çaldı.
'' Alc otel buyrun.'' Her zaman güler yüzle açmaya çalışırdı telefonu.
'' Fehmi beye ulaşamıyorum. Ordaysa bağlayın.'' dedi telefonun diğer ucundaki adam.
'' Kendisi daha gelmedi. İleteceğiniz bir şey varsa bana söyleyin asistanıyım ben.'' Deniz, karşısındaki adama yardımcı olmaya çalışıyordu.
'' Ne zaman gelir?'' Ve adam kesinlikle Deniz'in söylediklerine cevap vermiyordu.
'' Bilemiyorum. Ama dediğim gibi ileteceği...'' Deniz, hem karşısındaki adama hem de Fehmi Beye bilgi vermek istiyordu ama telefonun ucundaki beyefendi onun lafını kesti.
'' Sizden böyle bir şey istemedim ben. İkide bir aynı şeyleri söyleyip durmayın.'' Yersiz bir şekilde sinirlenmişti adam.
'' Ben sadece yardımcı...'' Deniz'in lafı yine kesilmişti.
'' Yardımcıda olma . senden böyle bir şey istemedim.'' Beyefendi kestirip atıyordu.
'' İyi tamam. Geldiğinde kimin aradığını söyleyeyim.'' Deniz karşısındaki adamla uğraşmanın boşa çaba olduğunu fark etmişti.
'' Cihan Mertoğlu deyin'' Deyip telefonu kapattı ve Deniz telefonun kapandığını sonradan anlamıştı.
'' Tamam iyi.... Aaa suratıma kapattı telefonu,terbiyesiz.''
*** *** ***
'' Hoş geldiniz Fehmi Bey'' Deniz, onu kapıda güler yüzle karşılamıştı.
'' Hoş bulduk kızım.'' Fehmi Bey sandalyesine oturdu.
'' Siz gelmeden yarım saat önce Cihan Mertoğlu diye biri aradı. Size ulaşamamış.'' ona sinir olmuş olsa da bunu belli etmemekte kararlıydı.
'' Ya. Ne zamandır görüşmüyorduk. İyi olmuş aradığı, ben ararım onu.'' Fehmi Bey Cihan'ın ismini bile duyduğuna sevinmişti.
'' Yanlış anlamazsanız kim bu Cihan Mertoğlu?'' Deniz'in de bu adamla ilgili merakı artmıştı.
'' Cihan'ı dokuz yaşındayken tanıdım ben. Sekiz yaşında babası ölmüş. Ben okuttum onu. Seni nasıl kızım gibi seviyorsam onu da oğlum gibi severim.'' İçtenlikle söylemişti bunu.
'' Annesi peki, o da mı öldü?'' Merakı kabarmaya devam ediyordu Deniz'in.
'' Hayır. annesiyle sorunları var. Pek görüşmezler. Her ay düzenli para yollar. İngiltere'de bir şirketin yönetim kurulu üyesi.'' Deniz telefonda konuştuğu bu kaba adamın Fehmi Bey için önemli olduğunu duyunca şaşırdı. Telefonu suratına kapattığını söylemedi. Dün akşamki yemek hadisesinden hiç bahsetmedi Fehmi Bey. Deniz'inde konuşmaya niyeti yoktu çünkü oldukça utanıyordu.
Kapı çaldığında Fehmi Bey hiç beklemeden ' gel ' diye seslendi. İçeriye Şevket girdi, yüzünde koca bir gülümsemeyle.
'' Kolay gelsin.'' dedi Şevket. Deniz'e dönerek '' Dün gece Kemal beye 4 dikiş atmışlar. Geçmiş olsun diye aramamışsın.''
'' Siz bunu nerden biliyorsunuz?''Deniz'de Şevket'e döndü.
'' Senin aksine ben arayıp geçmiş olsun dileklerimi ilettim.Bir-iki gün oturamayacakmış sayende.'' Şevket Deniz'i alt etmenin her yolunu deniyordu.
'' İstemeden oldu. Bile isteye adamın oturma organını parçalayacak değilim herhalde.'' Deniz bun istememişti.
'' Belki. Senin batırdığın işi ben hallettim. Kemal Bey iyileşince tekrar gelecek. '' Şevket başarısını babasının gözüne sokmak istiyordu.
'' Nasıl? Dün olanlardan sonra nasıl kabul etti?'' Diye soru Fehmi Bey ayağa kalkarak.
'' Deniz'in aksine ben ikna edici biriyim.'' dedi. Dün gece babasının yanından ayrıldıktan sonra hastaneye Kemal beyi ziyarete gittiğini anlattı Şevket. Fehmi Bey ne düşüneceğini şaşırmıştı. Oğlu gerçekten işlerle ilgilenmeye mi başladı yoksa aklında başka birşey mi var diye düşündü. Daha sonra Deniz'de Şevket'te odadan çıktılar.
'' Amacınız ne?'' diye sordu Deniz,Şevket'in karşısına geçerek.
'' Kemal Beyle arayı düzeltmek. Başka şirketler senin bu yaptığını duyarlarsa bizimle iş yapmak istemeye bilirler. Sonuçta herkes sağlam yere oturmak ister.'' dedi ve Deniz'i küçük görür şekilde sırıttı ve gitti.