Bölüm 2 – Sessiz Yakınlık

368 Words
Ofisten çıktığımda akşam çoktan çökmüştü. Camlardan yansıyan şehir ışıkları, gün boyunca içimde biriken gerginliği biraz olsun hafifletmişti. Ama aklım hâlâ oradaydı. Cam duvarların ardındaki adamda. Mert Karahan. Eve vardığımda bile onun bakışlarını unutamadım. Sert, ölçen, sanki herkesi ama özellikle beni bir sınavdan geçiriyormuş gibi. Buna rağmen… o kısa “teşekkürler” sesi zihnimin bir köşesinde yankılanıyordu. Ertesi sabah ofise herkesten erken geldim. Sessizlik bana iyi geliyordu. Masamı düzenledim, bilgisayarımı açtım ve bugünkü toplantı için hazırlıkları gözden geçirmeye başladım. Dakikalar sonra cam kapının açıldığını fark ettim. O gelmişti. Takımı kusursuzdu her zamanki gibi. Adımları net, yüzü ciddi. Ama bu kez beni görünce durdu. “Günaydın,” dedim içten bir sesle. Bir anlık tereddüt ettiğini hissettim. Sonra başını hafifçe salladı. “Günaydın.” Bu tek kelime bile dünle arasında bir fark olduğunu gösteriyordu. Toplantı saatine kadar odasından çıkmadı. Evrakları düzenleyip son kez kontrol ettim ve dosyaları koltuğumun altına alarak kapısını çaldım. “Girin.” Masasına doğru ilerledim. Dosyaları önüne koyarken ellerimin titrememesi için kendimi zor tuttum. İncelerken kaşları çatıldı. İçimde tanıdık bir endişe yükseldi. “Bunu kim hazırladı?” diye sordu. “Ben,” dedim net bir sesle. Dosyalara tekrar baktı. Sessizlik uzadı. Kalbim hızlandı. Sonunda başını kaldırdı. “Detaylara dikkat etmişsiniz,” dedi. “Bu iyi.” O an içimde bir şey gevşedi. Gülümsedim. Bu kez saklamadım. Gözleri bir an için yüzümde kaldı. Bakışlarında garip bir duraksama vardı. Sonra tekrar dosyalara döndü. Toplantı beklediğimden daha iyi geçti. Notlar aldım, soruları yanıtladım. Mert Karahan konuşurken herkes susuyordu. Otoritesi tartışılmazdı. Ama ben artık sadece sert bir patron görmüyordum. Kontrol etmeye çalıştığı bir yalnızlık vardı sanki. Toplantı bitince herkes yavaş yavaş dağıldı. Masama dönüp bilgisayarımı kapatırken onun odasından çıktığını gördüm. Yanımdan geçerken durdu. “Bugün iyi iş çıkardınız, Elif.” Adımı bu kadar net söylemesi içimi titretti. “Teşekkür ederim,” dedim. Başını salladı. Gitmek üzereydi ama bir an daha durdu. “Burada disiplin önemlidir,” dedi, “ama… uyum da.” Bu, ondan duyduğum en uzun cümleydi. Cam kapı arkasından kapandığında derin bir nefes aldım. İçimde beliren şey sadece heyecan değildi. Meraktı. Yakınlaşan bir şeyin habercisi olan o sessiz his… Anladım ki bu ofiste yalnızca kariyerim değil, kalbim de sınanacaktı. Ve Mert Karahan, bunu benden önce fark etmiş olabilir miydi… bilmiyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD