Bölüm 5: Kendisi Kaşındı

1355 Words
Analise’in Gözünden Annemle babam bir saat sonra ayrıldılar ama bu bile yeterince erken değildi. Babam yanımda oturuyordu, atmam gereken sonraki adımları planlamama yardım ediyordu. Yani Roger’dan mesaj geldiğinde oradaydı. Babam ekranda ‘Koca’ yazısını görünce hırladı herkes bana baktı. Ben de hemen başlığı ‘Roger - cevap verme’ diye değiştirdim, o zaman daha rahatladı. Mesajı açtım çünkü yine bana nasıl yaratıcı bir şekilde yalan söyleyeceğini az çok tahmin ediyordum. Roger [Bebeğim, pazartesi sabahı Paris’e uçuyorum. Yeni bir tasarımcıyı şirkete katmak için bir anlaşma yapmayı umuyorum. Bu senin için de iyi olacak, artık o kadar meşgul olmayacaksın. Tekrar bayılmanı istemem, ayrıca yakında karım olacaksın. Bizi buraya sen getirdin, artık bu kadar çok çalışmana gerek yok.] Ana [Hangi tasarımcıyla konuşacaksın?] Roger [Henüz kim olduklarını bilmiyorum. Burada adı geçen yeni biri hakkında duydum, onunla görüşmek istiyorum. Balayına çıkmadan önce işi yoluna koymak istiyorum. Paris’e gittiğimizde zamanımızın yarıda kesilmesini istemem. Ne yapmaları gerektiğini bilmeleri için erkenden ayarlamak istiyorum.] Ana [Tamam] Roger [Aşkım, geldiklerinde senin tasarımlarını kullanmalarına izin verebilirim. Bu hem onların hem de şirketimizin büyük dikkat çekmesini sağlar. Dikkat hepimiz için faydalı olur, satışları artırır. Bunun senin tasarımların olduğunu biliyorum ama ortak olarak daha önce de kullanmama izin vermiştin. Bu ikimiz için de kârlı değil mi sence? Müşterilerimiz, sen bırakınca şirketimizin zorlanacağını düşünmesin. Bunun işimizi büyüteceğine inanıyorum.] Ana [Düşüneceğim] Roger [Bana kızgın mısın, Aşkım? Bu gece pek kendin gibi değilsin.] Ana [Başım ağrıyor] Roger [Balayımızda başının ağrımadığı sürece sorun yok] Bunu yazdıktan sonra bir de yanına göz kırpma emojisi koymuştu. Sanki onun bana tekrar dokunmasına izin verecekmişim gibi. Artık ellerinin nerelerde olduğunu biliyordum. Sasha’yı tanıyordum ve istediğini elde etmek için neler yapabileceğini de. Onun Paris’e Sasha’yı görmek için uçtuğunu ve onunla yattığını öğrendikten sonra fikrimi değiştirmemi sağlayacak hiçbir şey olamazdı. Seçimini yaptı, ben de bu kararıyla yaşamasından gayet memnundum. Onun açıkça yaptığı kayırmacılığa öfkeliydim ama sakin görünmeye çalıştım. Annemin Gwen ve Emily’ye beni gözlemelerini söylediğini biliyordum. Endişeleniyorlardı ama babam iyi olacağımı biliyordu. Ona çok benziyordum. Bir kere çizgiyi geçtiysen, benim için bitmiştir. Bir Caldwell olarak düğün davetiyeleri çoktan tüm saygın ailelere gönderilmişti. İtibarımızı korumamız gerekiyordu. Asıl sorun buydu: düğün üç hafta sonraya planlanmıştı. Bir şeyin değişmesi gerekiyordu çünkü davetiyeler uzun zaman önce gönderilmişti. Davetiyelerde ismim Wade olarak geçse de işin aslını bilenler kim olduğumu biliyordu. Bu düğünün kim için yapıldığını biliyorlardı, tıpkı annem babamla evlendiğinde olduğu gibi. Şehrin elitleri Cook ailesine önceden haber vermeyecekti. Birçoğu zaten Cook ailesine tepeden bakıyordu. Bunu bizzat ben de görmüştüm. Onlar, olmak istedikleri zengin aile değillerdi. Üst tabakaya ait olduklarını iddia edecek hiçbir hakları yoktu. Bunu benimle başarabilirlerdi ama artık asla. Bunu düşünmek yüzüme bir tebessüm getirdi. Bu yaşadığım her şeyde beni mutlu eden tek şey buydu. Roger’ın annesi ve kız kardeşi bana hep küçümseyerek bakmış, hakkımda kötü konuşmuşlardı. İki ay önce beraber yemeğe çıkmıştık, işte o gün bana ne kadar hor gördüklerini anlamıştım. Gürültücülerdi, kaba saba insanlardı. Görgüleri yoktu. Rol yapmayı seviyorlardı ama onları izleyen biri, anında ait olmadıklarını fark ederdi. Ben sessizce oturmuş, sipariş vermek için Roger’ın gelmesini beklerken oldu. Önce biraz endişelenmiştim çünkü Erika Carrington, aile dostumuz, akşam yemeği toplantısı için oradaydı. Geçerken beni gördü ve başıyla selam verdi. Konuşmadı çünkü kimliğimin düğüne kadar gizli tutulması gerektiğini biliyordu. Annem dostu olduğu için durumu ona açıklamıştı. Ben de başımla selamını aldım, o sırada Roger’ın annesi bana bağırmaya başladı. “Mrs. Carrington’ı tanıyormuş gibi davranmaya nasıl cüret edersin? O bize selam veriyordu, sana değil. Sen bizim yanımızda hiçsin. Artık Roger’ın işi halka arz edildiği için insanlar bizi fark ediyor. Senin hiçbir özelliğin yok, Elizabeth. Sıradan bir yetimsin. Ne sınıfın var ne de sağduyun. Roger’ın neden seninle evlenmeye razı olduğunu asla anlamayacağım ama bil ki biz bu evliliği desteklemiyoruz. Sen ailemizin altında kalırsın, gelecekte de bizi aşağıya çekersin,” dedi Joyce Cook yüksek sesle. “Zavallı, yıllardır abime yapışıp kaldın. Buradan senin umutsuzluğunu koklayabiliyorum. Roger senden çok daha iyisini hak ediyor. Keşke seni defetse de geldiğin çöplüğe geri dönsen,” diye tükürdü küçük kız kardeşi Regina. “Affedersiniz ama ikiniz de yanılıyorsunuz. Ben Ms. Wade’i selamlıyordum. Onu yıllardır tanırım, çok başarılı bir tasarımcıdır. Belki de sağduyuya ihtiyacı olan sizsinizdir. İkinizi de tanımıyorum ama masum bir kadına halka açık bir yerde bu kadar saygısız davranan kimse görmedim. Böyle öfke dolu bir tirada başlamadan önce nerede olduğunuzun farkında olmalısınız. Evde değilsiniz, lüks bir restorandasınız, ona göre davranın,” dedi Erika. O sırada, Mrs. Cook’un bana Erika’ya selam verdim diye çıkıştığını duyunca masaya geri dönmüştü. “Ne oluyor burada?” diye duydum Roger’ın pürüzsüz sesini arkamdan. Erika hemen yanıtladı: “Bu iki kadın arkadaşım Elizabeth’e durup dururken çıkıştı. Ben yanından geçerken ona selam verdim. Anlaşılan bu kadınları çok rahatsız etmiş.” “Eminim yanlış anlaşılmadır, Mrs. Carrington. Lütfen onların fevri davranışlarından dolayı sorumlu tutmayın. İkisi de pişman görünüyor,” dedi Roger aklıselim gibi davranarak. Onu gücendirmeyi göze alamazdı; bu hem onun hem de babasının şirketi için ciddi sonuçlar doğurabilirdi. Erika ülkenin en büyük finans kuruluşlarından birinin sahibiydi. Roger’ın annesi hemen mesajı aldı: “Evet, Mrs. Carrington. Elizabeth’in davranışlarından dolayı size hakaret edilmesinden korktum. Onu tanıdığınızı bilmiyordum. Tamamen benim hatam. Özür dilerim,” dedi Joyce. “Benim kendi adıma konuşamayacağımı mı düşünüyorsunuz? Önce ben ona selam verdim, o da karşılık verdi. Gayet nazikti, bence siz ve kızınızın eksik olduğu şey bu. Oğlunuzun durumu yumuşatma çabasına rağmen yaptığınız şeyin hiçbir bahanesi yok. Birçok şeyle tanınırım, Mrs. Cook, ama ezilen biri olmak bunlardan değildir. Burada ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Hiçbir şeyi yanlış anlamadım. Affınıza sığınarak ayrılmak zorundayım. Elizabeth, bir dahaki müsait olduğunda lütfen bana haber ver. Seninle özel olarak konuşmaktan memnuniyet duyarım, düğününden önce olursa daha da iyi olur,” dedi Erika, gözlerini kadınların üzerinde gezdirip en sonunda Roger’da durdurdu. Bakışları her şeyi anlatıyordu, yüksek sesle söylemesine gerek yoktu. Joyce ve Regina’nın yanaklarına yayılan kızarıklık mesajı aldıklarını gösteriyordu. Erika grubuyla birlikte masadan ayrıldı. Bu da olayı daha da utanç verici hale getirdi. Çünkü azarlarını önemli iş insanlarının önünde yemişlerdi ve bu Roger’a da babasına da kötü yansımıştı. Roger’ın beni savunmasını ummuştum ama onun yerine bileğimi sertçe kavrayarak oturdu. “Ne yaptın sen?” diye tısladı bana. “Mrs. Carrington bana başıyla selam verdi, ben de karşılık verdim. Zaten kendisi de açıkça söyledi. Onu profesyonel olarak tanıyordum. Tek kelime etmedim. Eğer sana açık değilse, onun söyledikleri annenle kız kardeşinin bana söyledikleriydi,” diye karşılık verdim alaycı bir sesle. Neden olayın sebebini benmişim gibi düşündü ki? Ben asla olay çıkarmam. Ama annesi tam tersine, drama yaratmak için yaşıyordu. O zamana kadar bana karşı çok nazikti. Ama hâlâ bana ya da ailesi özür dilemedi. Nasıl bu kadar uyarı işaretini görmezden geldim? O geceki sıkı tutuşu bileğimi morartmıştı. Bir haftadan fazla atel takmak zorunda kalmıştım. Yemekten sonra beni hastaneye götürdü ama asla suçu kabul etmedi. Doktora bileğimin kazayla incindiğini söyledi. Benim tökezleyip düştüğümü, Roger’ın ise beni kurtarmak için bileğimden tuttuğunu, parmak izlerinin bu yüzden çıktığını anlattı. Kendimi en büyük aptal gibi hissediyordum. Onun için kendi sağlığımdan çok itibarını önemsemişti. Ama ben hâlâ ona tutunmaya devam ettim. Sanırım ona, onun bana sunduğu her şeye razı olduğumu, sadece yanında olabilmek için kabul ettiğimi öğrettim. Ne aptalmışım. Bu da bana Erika’yı yemeğe çıkarmam gerektiğini hatırlattı. Ne söylemek istediğini biliyordum, bu yüzden ondan kaçıyordum. Artık kaçmama gerek yok. Zaten iş konuşmamız gerekiyordu. Artık Roger’a yardım etmeyeceğim için, borçların sadece onun üzerine yazılması konusunda Erika’yla konuşmam gerekiyordu. Onu ayağa kaldırmak için ona birkaç milyon vermiştim. Son tasarımlarımız için borç aldı. Hiç kendi parasını şirkete koymadı. Eğer Roger benim çekildiğimi fark ederse, yeni kredi belgelerini imzalamayacağını biliyordum. Bunun farkındaydım. Yatırımlarımı geri almak için hisselerimi gizlice satacağım. Sasha’yı benim yerime getirdiğinde istifamı açıklayacağım. Ayrıca gelecek hafta tasarım ekibinin yaptığı hataları düzeltmeyeceğim. Zaten üretime neyin gideceğine son kararı Roger veriyor, yani bütün sorumluluk onun ve Sasha’nın olacak. Kendimi denklemin dışına çekiyorum. Roger’a yıllardır ona ne kadar yardımcı olduğumu göstereceğim. Gemiyle birlikte batmak üzere olduğunu anlaması için ona bir ders lazımdı. Bu düşünce bile beni gülümsetiyordu. Sevgimi kullanarak beni sömürdü. Baş başayken ya da bana mesaj yazarken nazik ve şefkatliydi. Ben de bunun gerçek olmasını istediğim için kendimi kaptırdım. Şimdi ona karşı hissettiğim tek şey iğrenme. Dur, bu tam doğru değil. İçimde büyük bir öfke, hatta biraz nefret vardı. Bu duygularım bana planlarımı yürütmek için güç verecekti. Ona hiçbir şey borçlu değilim. Hak ettiğinden başka. Çünkü bu durumu tamamen kendi elleriyle yarattı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD