BÖLÜM 8- SESSİZ ÇIĞLIKLAR

987 Words
Nexus Psikiyatri Kliniği’nin gri koridorlarından çıkarken Aleyna’nın aklında hâlâ Elif’in yüzü vardı. Dosyadaki o fotoğraf. Gözleri sanki bir şey anlatmaya çalışıyordu. O karanlık, çözülememiş ama bağıran bir şey. Klinikten çıkar çıkmaz, keskin bir Ekim rüzgarı çenesine çarptı. Burnuna gelen keskin hastane kokusu artık yerini şehirdeki eksoz ve ıslak taş karışımı bir kokuya bırakmıştı. Telefonu cebinden çıkardı. Hasan’ın gönderdiği konum, Şişli’de terk edilmiş bir apartmanı işaret ediyordu. Eski bir müşteri listesinden alınan bilgiye göre Elif, klinikten sonra zaman zaman oraya gidiyordu. Ne için? Tedavi için mi? Kaçmak için mi? Yoksa saklanmak için mi? "Yarım saat içinde oradayım." diye mesaj attı Hasan’a. Direksiyon başına geçtiğinde, içindeki tanıdık sıkıntı yeniden kabardı. Bu his. Yıllardır tanıdığı, tehlikeyi önceden sezen o iç ses yine kıpırdanıyordu. Şüphe her zamanki gibi haklıydı. Apartmana yaklaştığında güneş çoktan kaybolmuş, gökyüzü kirli bir laciverte bürünmüştü. Bina, dış cephedeki dökülen sıvalar, kırık pencereler ve paslı yangın merdiveniyle ölü bir mezarlığı andırıyordu. Hasan, sokağın başında arabasında bekliyordu. Aleyna'nın far ışıkları çakınca arabasından indi. "Gelmen biraz sürdü." dedi Hasan ama sesi sabırsız değil, temkinliydi. "Araya klinik girdi. Orada bazı şeyler öğrendim. Ama daha fazlası için buraya gelmek şarttı." Aleyna gözlerini binaya dikti. "İçeride biri var mı?" "Sanmıyorum. Ama boş diyemem." Hasan sustu. "Burada garip şeyler oluyor Aleyna. Bu bina... içinde uğuldayan bir şey var sanki." Aleyna başını eğdi. "Bunu sevmedim." Binaya girdiklerinde içerideki nem kokusu çürümüş duvar kağıtlarıyla karışıyordu. Merdivenler gıcırdıyor, ayak sesleri sanki duvarlara çarpıp yankılanarak büyüyordu. El fenerini yakarak 3. kata çıktılar. Elif’in en son bu katta bir daireye girdiği söylenmişti. Kapının kilidi kırılmıştı. Hasan eğildi. "Yeni kırılmış." dedi. "Kıymıklı yerlerden anlaşılıyor. Biri senden önce buradaydı." Aleyna eldivenlerini çıkardı, kapıyı itti ve içeri girdi. Loş ışık, tozlu camlardan süzülüyordu. Odanın ortasında devrilmiş bir sandalye, yere saçılmış belgeler vardı. Duvara kazınmış bir şey dikkatini çekti. “Beni dinlemediler.” Bu kelimeler eski boya üzerine çakıyla kazınmış gibiydi. Aleyna gözlerini kısıp harfleri inceledi. Panikle yazılmış gibiydi. Harfler düzensizdi ama bastırılarak yazıldığı belliydi. "Bu Elif'in el yazısına benziyor." dedi Hasan arkadan. "Belki de son çığlığıydı." Aleyna odada biraz daha dolaştı. Sehpanın altında buruşturulmuş bir kağıt buldu. Açtığında üzerine kan lekeleri sıçramıştı. Kağıtta bir telefon numarası vardı ama isimsizdi. Üzerine sadece bir kelime yazılmıştı: "Nokta." Aleyna, cebinden plastik bir torba çıkarttı, notu dikkatle içine yerleştirdi. Ardından telefonunu açıp numarayı sorgulamaya başladı. Aynı anda Hasan’ın sesiyle irkildi. "Biri aşağıda..." Aleyna pencereye yöneldi. Sokağın karanlığında bir siluet belirip kaybolmuştu. "Peşimizde biri var." dedi Aleyna. Hasan silahını beline taktı. "Ben peşine düşeyim." "Hayır. Bu bir tuzak olabilir. Şimdilik burada gördüğümüz her şeyi toparlayalım. Bir de bu ‘Nokta’ meselesini çözmeliyiz." Aleyna son bir kez odaya baktı. "Biri bu genç kadının sesini bastırmak için çok uğraşmış. Ama sessiz çığlıklar da yankı yapar. Biz o yankıyı duymaya başladık Hasan. Ve artık geri dönüş yok." Aleyna, çantasından çıkardığı eldivenlerini yeniden taktı ve dairenin içini titizlikle taramaya başladı. Her adım, yerdeki tozla karışıp iz bırakıyor, mekânın ne kadar zamandır terk edilmiş olduğunu gösteriyordu. Ancak bu izlere yeni çizikler karışmıştı. Kapının kırık kilidinden duvardaki taze oya izlerine kadar her şey, birilerinin bu mekânda hâlâ bir şey aradığını gösteriyordu. Aceleyle ve öfkeyle. Hasan, diğer odalara göz atmak için ayrıldığında Aleyna, eski bir kitaplığın ardına yaslanmış küçük bir kutuya uzandı. Kutunun üstü tozla kaplıydı ama kenarındaki kilidin yakın zamanda kırılmış olduğu belliydi. Kutuyu açtığında içinde eski kasetler, birkaç fotoğraf ve paslı bir anahtar buldu. Fotoğraflar siyah beyazdı. Elif’in çocukluk fotoğraflarıydı bunlar. Arkasında yazılar vardı: "İlk Adım – 2004", "Baba ile parkta – 2006". Aleyna’nın içi burkuldu. Bu kız, kaybolup giden her çocuk gibi hayatın en savunmasız hâliydi. Oysa şimdi, sessiz bir çığlığın parçasıydı. Kasetlerin üzerinde tarih yoktu ama hepsi kalemle numaralanmıştı. Elif’in babasıyla yaptığı terapilerin kaydı olabilirdi. Belki de daha fazlası. Delil torbasına dikkatlice yerleştirdi hepsini. Bu kadar kişisel bir şeyi burada bırakmaları, ya aceleden ya da panikten olmalıydı. Hasan geri döndüğünde yüzü daha da kararmıştı. “Üst katta biri yaşamış gibi görünüyor. Battaniye, konserve kutuları, boş bir su şişesi. Biri bu binayı mesken tutmuş ama uzun süre kalmamış. Aceleyle ayrılmış.” “Gördüğün siluet onun olabilir mi?” “Bilmiyorum ama burayı izledikleri kesin.” Aleyna başını salladı. “Bu artık sadece bir kayıp vakası değil. Biri Elif’in izini örtmeye çalışıyor. Belki de Elif bir şeye şahit oldu. Belki de susturuldu. Ama artık çok geç. Çığlığı yankılanıyor.” Telefonundaki numarayı nihayet sorgulamayı tamamladı. Numara bir sokak telefonuna aitti. Şişli'nin biraz daha aşağısında, terk edilmiş endüstriyel bir bölgeye yakın bir noktadaydı. Haritada işaretledi. “Bu numara bir telefon kulübesine ait. Şu an orada kimse olmayabilir ama iz peşinden iz bırakıyor.” Hasan gözlerini kıstı. “Oraya hemen gitmek ister misin?” Aleyna başını iki yana salladı. “Hayır. Önce elimizdeki kayıtları dinlemeliyiz. Kimseyi boş bir mekânda arayamayız. Önce geçmişin sesini dinleyeceğiz. Belki Elif orada bir şeyler anlatmıştır.” Apartmandan çıkarken yukarıdan bir gıcırtı geldi. Aleyna irkildi ama Hasan kolunu tuttu. “Kedi olabilir.” dedi alçak sesle. Aleyna ona baktı. “Ya değilse?” Cevap vermedi Hasan. Merdivenlerden sessizce indiklerinde sokak yine boştu ama havadaki elektrik hâlâ hissediliyordu. Gözle görülmeyen bir bakış, bir niyet, bir tehdit aralarındaydı. Aleyna arkasına dönüp binaya son bir kez baktı. Gölgeler içinde kaybolmuş pencere camları birer boş göz gibi üzerlerine dikilmişti. Araçlarına döndüler. Yolda giderken Hasan sessizliğini bozdu. “Bu ‘Nokta’ kelimesi bana bir yeraltı ağı çağrıştırıyor. Bazen suçlular iz bırakmamak için isim yerine işaret kullanır.” “Ya da bir anı.” Aleyna fısıldadı. “Bir kişi değil de bir anı olabilir. O anı onları çılgına çeviren, bastırdıkları şey. Elif belki ‘Nokta’ dediği anla yüzleşiyordu.” Hasan düşündü. “O zaman elimizde üç ihtimal var. Nokta, bir yer. Nokta, bir kişi. Nokta, bir an.” Aleyna gözlerini yola dikti. “Ve üçü de ölümcül olabilir.” Aracı merkezdeki adli ses analizi ofisine yönlendirdi. Kasetleri inceleteceklerdi. Bir sesin içinde saklanan fısıltı bile bazen bağırmaktan daha çok şey anlatırdı. Aleyna bunu yıllar önce öğrenmişti. Sözlerin sustuğu yerde, sesler konuşurdu. Ve belki, Elif konuşmuştu. Aleyna şimdi onu dinlemeye hazırdı. Herkes sustursa da, onun sesi bir yerlerde yankılanıyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD