19. Bölüm Rüyalar Gerçek Olsa...

1886 Words
19. Bölüm Rüyalar Gerçek Olsa Yorum ve desteklerinizi bekliyorum. Başkalarına da tavsiye edermisiniz bu hikayeyi? 🙏☕❤️ Hanna ; 💫 “Koray parmağıma nişan yüzüğünü taktığın da ; Kalbimdeki eksik tamamlanmıştı…”❤️💍 Hanna; Gözlerimi Koray’ın gözlerinden ayırmadan hafifçe gülümsedim. O an, parmağıma takılan nişan yüzüğü ile birlikte kalbimde uzun zamandır hissettiğim boşluğun bir anda dolduğunu hissettim. “Koray…” diye fısıldadım, sesim hem heyecanlı hem de biraz titrek. “Kalbimdeki eksik… seninle tamamlandı.” Koray, yüzünde hafif bir tebessümle elimi sıkıca tuttu. Koray; “Hanna, bu daha başlangıç… birlikte tamamlayacağız her şeyi.” O an, zaman sanki yavaşladı; etraflarındaki dünya kaybolmuş, sadece ikisi ve aralarındaki sessiz ama güçlü bağ kalmıştı. Koray cebinden çıkardığı gülü bana uzatmak üzere elini kaldırdı, ama bir anda geri çekti. Gülü tek tek yaprak yaprak kopararak yemeye başladı. Benim, gözlerim kocaman açıldı, kalbim hızla çarpmaya başladı. “Ne yapıyorsun sen?” diye fısıldadım, sesim hem şaşkın hem endişeliydi. “Kendine gel… İyi misin?” Koray sadece hafifçe tebessüm etti, hiçbir şey söylemeden yaprakları yemeye devam etti. Sapın dikenlerini de ısırmaya başladığında benim gözümden yaşlar akmaya başladı. Sanki birden deprem olur gibi titredi, tüm ev vücudum sallanıyordu. Tam elimi Koray’a uzatırken gözlerimi açtım… Ve her şey kaybolmuştu. Koray’ın garip davranışı, gülün yaprakları, dikenler… Hepsi rüyaymış. Ama kalbimdeki o tuhaf boşluk, hâlâ oradaydı. Hanna derin bir nefes aldı ve gözlerini ovuşturdu. “Neden böyle bir rüya gördüm ki?” diye düşündü kendi kendine. Kalbinin derinliklerinde, Koray’a duyduğu sevginin yanında, bir tedirginlik, bir korku da vardı. Rüya, ona hem arzularını hem de kaygılarını göstermişti. Yaprakları koparıp yiyen Koray, sanki Hanna’nın kontrol edemediği duygularının bir yansımasıydı. Dikenleri ısırması, aşkın yanında var olan acı ve riskin simgesiydi. Hanna, yavaşça yatağından kalktı, pencereden dışarı baktı. Güneş doğuyordu; her şey aydınlığa kavuşuyordu, ama rüyanın bıraktığı ürperti hâlâ omuzlarında taşınan bir gölge gibiydi. Kalbi hâlâ hızla atıyordu, ama bu sefer hem heyecan hem farkındalık vardı. Rüyalar bazen uyarır, bazen öğretirdi… Bu rüya da onun için hem bir uyarı hem de bir keşifti. Hanna ; Ayşe denen kız… resmen psikolojimi bozmuştu. Onu bir şekilde alt etmem gerekiyordu. Elim titreyerek telefonumu açtım ve Koray’ın sosyal medya hesabına girdim. Uykum çoktan kaçmıştı; gözlerim ekranın soğuk ışığına alışmaya çalışıyordu. Ve işte… Koray ve Ayşe’nin yan yana çekilmiş fotoğrafı ekranda belirdi. Ellerinin üzerinde sonsuzluk işareti vardı. Kalbim birden sıkıştı. “Bu ne demek oluyor?” diye fısıldadım kendi kendime, sesim neredeyse duyulmuyordu. Neden gece vakti böyle bir fotoğraf paylaşmıştı Koray? Bir anda aklıma binlerce soru doluştu. Acaba bana yalan mı söylüyordu? Ayşe’ye takıntılı demişti. Yoksa kendisi mi takıntılıydı? Bu fotoğraf neyin nesiydi? Hanna, bir süre telefon ekranına bakakaldı, nefesi hızlanmıştı. İçindeki kırgınlık ve güvensizlik bir anda öfkeye dönüştü. Kalbi hem aşk hem şüpheyle çarpıyordu. Gözlerinde çaresizlikle karışık bir hüzün vardı; sanki dünyası bir anda alt üst olmuş gibiydi. Hemen ekran görüntüsünü aldım ve Koray’a yolladım. Saat umurumda değildi. Benim uykum kaçtıysa, onunki de kaçmalıydı. Hanna💫 “Benimle dalga mı geçiyorsun?” diye yazdım. Eğer hâlâ Ayşe’yi unutamadıysan, neden bana açıldın ki? Ayşe ile devam etmek istiyorsan… beni hayatına neden aldı? Ben gönül eğlendireceğin biri değilim. Benimle gönül eğlendirmene izin vermem. Hâlâ Ayşeyi seviyorsan size mutluluklar dilerim. Parmaklarım ekranda hızla dans ederken, ağzıma gelen her şeyi yazdım. Öfkem kelimelere dökülüyor, cümlelerim hem sert hem kırıcı hem de tamamen dürüsttü. Mesajı gönderdikten sonra derin bir nefes aldım. Şimdi tek yapmam gereken beklemekti. Koray’ın cevabı ne olacaktı? Kalbim hem korku hem öfke ile çarpıyor, ama bir yandan da merak içinde kıvranıyordu: Onun gerçek niyeti neydi? Gördüğüm rüyanın bu kadar çabuk gerçekleşmesi beni korkutmuştu. İç sesim yeni yeni uyanıyordu. “Allah’ım… kör oldum resmen. Gözlerim yandı! Kızım, Koray bunu paylaştıysa ekmek bıçağını alıp kalbine saplıyorsun, içinde iyice çeviriyorsun,” diye söylenmeye başladı. “Neyse, bu Ayşe’nin bir oyunu da olabilir. Hesabı patlattıysa, mağazada olanların intikamı da olabilir. Çok işimiz var yine. Bu SS’i hemen entrikaya at, sonra yatıp uyu. Sabah kızlar çözer bu işi. Benim çok uykum var tatlım.”😴 Ama iç sesimdeki tembellik beni deli ediyordu. “Uyuma adam… elden gidiyor. Bir çaresine baksana, anca millete iş kitliyorsun!” diye homurdandım, hem öfkeli hem de çaresiz bir şekilde. Telefonum titredi. Koray’dan gelmişti. Ekranı açtım ve mesajını gördüm: Koray🌙 “Fotoğrafı yeni gördüm… Ama o fotoğrafları silmiştim hep, Hanna. Bilmiyorum, nasıl oldu bu… Müsaitsen aramak istiyorum, anlatmak isterim.” Kalbim bir an duracak gibi oldu. Mesaj, hem şaşkın hem de içten bir tonda gelmişti. “Demek… gerçekten bilmeden paylaşmış,” diye düşündüm, içim hem biraz rahatlamış hem de hâlâ temkinliydi. Parmaklarım ekrana dokunmak için titredi, ama bir yandan da merak içindeydim. Koray’ın sesiyle durumu duymak… belki de her şeyi netleştirecekti. İçimde bir karmaşa koptu. İç sesim bana savaş açmıştı. “Ara kızım izin veririyorum. Yoksa uyumayacaksın daha da huysuz ve sinirli olacağım. ” diye mırıldanıyordu. Kalbim hızla çarpıyor, öfke ile merak birbirine karışıyordu. Hanna; “Belki de gerçekten bilmeden paylaştı… Ama ya bu sadece bir oyunsa? Ya hâlâ Ayşe’ye takıntılıysa?” İç sesim; “Hanna, ara şu manken gibi çocuğu bile isteye Ayşenin kollarına mı atacaksın? Aferin böyle devam et, ağladında ben olmam yanında iyi halt ettin der kahvemi içerim. Ayşe de boy boy resim paylaşır. Endamına yandığımın oğluyla.” Bir yandan da Koray’ın sesini duymak istiyordum. Onun dürüstlüğünü, şaşkınlığını ve niyetini anlamak… ama korkuyordum. “Ya bana yalan söylüyorsa? Ya bir açıklaması yoksa? Ya yine kırılırsam?” Parmaklarım ekrana doğru uzandı, geri çekildi. İçimdeki çatışma bir an dinmek bilmedi. Nefesimi derin aldım, kendime geldim ve bir karar verdim. “Tamam,” diye mırıldandım kendi kendime. “Arayacağım bakalım ne anlatacak. Konuşup, anlamaya çalışacağım. Artık beklemektense harekete geçmeliyim.” Parmaklarım titreyerek ekrana dokundu ve Koray’a mesaj yazdım: Hanna💫 “Tamam, konuşalım. Şuan müsaitim arayabilirsin.” Mesajı gönderdiğimde kalbim hem heyecan hem de hâlâ hafif bir tedirginlikle çarpıyordu. Artık top onun sahasındaydı, ama ben de kendi içimde bir adım atmıştım. Telefon titredi; Koray arıyordu. İç sesim hemen devreye girdi: “Ne diyorsun sen? Kulaklarımı kapatayım mı, Koray aradığında? 😏🫣🙉 Özel konuşacaksan ben şey etmeyeyim… Gözümü kapatırım da, görünürde Koray yok zaten.” Kendi kendime gülümseyip, biraz da utandım. Kalbim hem heyecan hem de hafif bir panikle çarpıyordu. Telefon elimde dururken bir an tereddüt ettim: açsam mı, açmasam mı? Ama derin bir nefes aldım ve karar verdim. “Tamam, konuşacağım,” diye mırıldandım kendi kendime. “Ama önce kendimi hazırlamalıyım. Hem kalbim hem aklım için. Sonuçta ben aramasını istemiştim.” Telefonu açtım. Ekranda Koray’ın adı parlıyordu. Hanna💫 “Merhaba…” dedim, sesim titrek ama kontrollüydü. Koray 🌙 “Hanna… seni bu saatte rahatsız ettiysem özür dilerim,” diye başladı Koray. Sesi ekranda bile içime işliyordu. Koray 🌙 “O fotoğraf… gerçekten ben paylaşmadım. Ayşe ile hiçbir şeyim yok. Sadece bir anıydı, anlamı yok. Bende ona ait ne bir resim var ne de his. Ama bu resim nasıl paylaşıldı, bilmiyorum. Hesaba girip silmek istedim, olmadı. Sanırım Ayşe’nin iş güzarlığı bu. Sana yalan söylemiyorum.” Hanna; Kalbim bir an duracak gibi oldu. İçimde öfke, hafif bir şaşkınlık ve rahatlama karışımıyla erimeye başladı. Hanna 💫 “Yani… bana yalan söylemiyorsun?” diye mırıldandım. Koray derin bir nefes aldı, telefonu sıkıca tutuyordu sanki: “Hanna… sen benim için farklısın. Kalbim seninle, sadece seninle. Eğer istersen, her şeyi anlatabilirim. Hiçbir şeyi gizlemeyeceğim. Hakkımda ne bilmek istiyorsan sor, yalansız anlatırım. Ayşe ile bir şeyler yaşadık ama onu sevemeyeceğimi anladığım anda uzaklaştım. Başlarda hoşlanmıştım, ama Ayşe bana uygun biri değildi, her şeyi bana ters geliyordu. Yemin ederim, ona hiçbir hissim yok. Kalbime ve gönlüme düşen sensin. Hesabı kapatırım, kullanmam sorun değil. Ama bana inan lütfen. İstersen sen bana hesap aç, onu kullanırım, şifre sende de olur.” Bir an sessizlik oldu. Sadece ikimizin nefesi vardı. Kalbim hızla çarpıyordu. İçimde hem korku hem umut, hem de heyecan vardı. Hanna💫 “Tamam Koray… senin gerçekleri söylediğine inanıyorum. Sadece sözlerle değil, davranışlarınla da,” diye cevap verdim. Sesi duydukça, içimdeki gerilim yavaş yavaş eriyor, yerine sıcak bir huzur geliyordu. Ve o an anladım ki, bu konuşma sadece bir açıklama değil, aynı zamanda kalplerimizi birbirine daha da yaklaştıracak bir başlangıçtı. Telefonu kapattım ve bir süre öylece oturdum. Kalbim hâlâ hızlı hızlı çarpıyordu, ama bu kez öfke yerine bir sıcaklık vardı. Koray’ın sözleri, şaşkınlık ve güven karışımı bir his bırakmıştı içimde. “Demek… gerçekten bilmeden olmuş,” diye düşündüm kendi kendime. İçimde hâlâ bir kıskançlık kırıntısı vardı, ama onu hemen geri itiyordum. Onun dürüstlüğünü hissetmek, bu kırgınlığı eritiyordu. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Koray’ı düşündükçe, kalbimde küçük bir titreme hissettim. Bu his, heyecanla korkunun birleşimiydi; ama artık öfke, endişe ve şüphelerimden daha güçlüydü. “Kalbime ve gönlüme düşen sensin,” diye mırıldandı bir yerlerde Koray’ın sesi zihnimde. O söz, rüya gibi ama bir o kadar da gerçekti. İçimde bir huzur dalgası yayıldı. Onun dürüstlüğünü hissetmek, sanki yıllardır taşıdığım yükü hafifletmişti. Bir yandan da kendime itiraf ettim: onu gerçekten seviyordum. Ve bu, korkularımı ve geçmiş kırgınlıklarımı bir nebze unutturacak kadar güçlüydü. Şimdi, tek yapmak istediğim onun yanında olmak, her anını hissetmekti. Kalbimde bir umut doğmuştu. Bu konuşma sadece bir açıklama değil, aynı zamanda bizim hikayemizin yeni bir başlangıcıydı. Ve bu kez, adımlarımızı birlikte, birbirimize güvenerek atmaya hazırdım. Koray’ın :😳🥺🤔 Derin uykumdan, telefonumun titreşimi ile uyandım ve ekranda Hanna’nın adı belirdi. Bir an duraksadım; kalbim hafifçe hızlandı. Gözlerimi ovuşturup, doğru mu görüyorum diye ekrana tekrar baktım. Ama sonra ekran görüntüsü geldi… Ekranı açtığımda, Hanna’nın gönderdiği SS’i gördüm ve adeta şaşkına döndüm. “Bu… nasıl oldu?” diye mırıldandım kendi kendime. Fotoğraf… ben paylaşmamıştım. Ayşe ile hiçbir bağım yoktu, ama Hanna bunu gördü. İçimde aniden bir panik dalgası yükseldi. Hesaba girmeyi denedim, fotoğrafı silmek için uğraştım ama başaramadım. Hesap izin vermiyordu; fotoğraf hâlâ oradaydı. Bir yandan içim kıpır kıpır, bir yandan da endişeliydim. Neler yazmış mesajda haklıydı aslında. Hanna’nın aklına ne gelmiştir kim bilir? Bu fotoğrafı görüp öfkelenmiş belli. Ya bana kızdıysa… ya bana güvenmiyorsa… Derin bir nefes aldım ve karar verdim: aramalıyım. Sesimi duyması, her şeyi kendi ağızımdan açıklamam gerekiyordu. Mesajla yazmak yetmezdi; içimdeki endişeyi ve şaşkınlığı hissettirmeliydim. “Tamam Koray, aramalıyım,” dedim kendi kendime. “Hanna’yı sakinleştireceğim ve her şeyi anlatacağım. Artık beklemeye tahammül edemem.” Telefon elimde Hanna’dan gelecek olan onayı bekliyordum, ama bir yandan da Hanna’yı duymak için sabırsızlanıyordum. O an fark ettim ki, tek yapmak istediğim, Hanna’nın içindeki tüm şüpheleri kendi sözlerimle silebilmekti. Telefonu Hanna açtığında kalbim hızla çarpıyordu. O an gözlerimin önünde sadece Hanna’nın yüzü vardı. “Lütfen yanlış anlama…” dedim kendi kendime. Her kelimemi özenle seçtim, onun güvenini kaybetmek istemiyordum. Ayşe ile ilgili fotoğraf… gerçekten ben paylaşma mıştım, biliyordum ama Hanna bunu gördüğünde öfkeleneceğini tahmin ediyordum. İçimde pişmanlık ve endişe karışımı bir his vardı. Ama dürüst olmalıydım. “Her şeyi anlatmalıyım, gizleyecek hiçbir şeyim yok,” diye düşündüm. Derin bir nefes aldım, telefonu sıkıca tutarken söyledim: “Hanna… sen benim için farklısın. Kalbim seninle, sadece seninle. Eğer istersen, her şeyi anlatabilirim. Hiçbir şeyi gizlemeyeceğim. Ayşe ile bir şeyler yaşadım ama onu sevemeyeceğimi anladığım anda uzaklaştım. Başlarda hoşlanmıştım, ama Ayşe bana uygun biri değildi. Yemin ederim, ona hiç hissim yok. Kalbime düşen, gönlüme düşen sensin. Hesabı kapatırım, kullanmam sorun değil. İstersen sen bana hesap aç, şifre sende de olur.” Bir çırpıda söylemiştim bütün bunları. Hanna’nın cevabı beni mutlu etmişti. Bana inanmak istediği her hâlinden belliydi. Ayşe’ye sıkı bir ders vermenin zamanı gelmişti. Hanna’nın yaptığı hamleyle Ayşenin cevabı bu şekilde olmuştu. “Seni çıra gibi yakmazsam bende adam değilim” bugün Ayşe’nin defter tamamen kapanacaktı. Aklımdan geçenleri uygulamanın vakti gelmişti… “Hanna’cım Hızlandırılmış versiyona geçiyoruz güzelim, mecbur bana ayak uyduracaksın.”😏😎💍
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD