15. Bölüm Kafa Karışıklığı 🌙💫

1099 Words
Değerli okurlarıma sizin destekleriniz ile yarının yıldızların da 17. Sıraya geldik. Teşekkür ederim sizlere🙏💐❤️💫🌙Bu bölüm sizler için… 15. Bölüm Kafa Karışıklığı 🌙💫 Koray🌙; Cengiz iş yerinde küçük bir kaza geçirmişti. Teneke kutunun sivri kenarı elini kesmişti. Kanamayı görünce dayanamadım, onu ben hastaneye götürdüm. Dikiş atılırken yanında bekledim, işlemleri bitene kadar da başından ayrılmadım. O sırada telefonum titredi. Hanna’dan gelen mesajı görünce içimde bir sıcaklık yayıldı. Hemen cevap yazdım. Memnun olmuştu, sürprizim hoşuna gitmişti . Bugün güzel geçecek, dedim kendi kendime. Hemen teklifimi de yapıştırdım: “Çıkışta buluşur muyuz?” İçimden de, umarım kabul eder, diye geçirdim. Yaklaşık yarım saat sonra hastanedeki işlerimiz bitmişti. Cengiz’le çıkmaya hazırlanıyorduk ki telefonum yine titredi. Bu kez Hanna’dan gelen mesajı açarken kalbim hızla çarptı. Tamamdır, kesin buluşuyoruz, diye düşünüyordum. Ama ekranda yazan şey bambaşkaydı: Hanna ;💫 “Acil beni ara.” Bir an neye uğradığımı şaşırdım. Ne olmuş olabilirdi? Hemen aradım. Çaldı, meşgule attı. Bir daha denedim. Yine açmadı. İçimde huzursuzluk büyüyordu. Bu iyiye işaret değil, dedim. Aklıma gelen ilk ihtimal Ayşe oldu. Kesin yanındaydı. Sabah bana Hanna’yla ilgili resimli mesaj atmıştı. Kafede buluştuğumuz da çekilmiş bir fotoğrafımızı göndermiş, tehditler savurmuştu. Kuru gürültü sanıp önemseme miştim ama ya gerçekten Hanna’ya bir şey söylediyse? Dördüncü arama da sonunda açtı. Hanna ;💫 “Müsait olduğumda ben seni ararım,” dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Bir süre telefon ekranına öylece baktım. Ne oldu şimdi? Hanna’nın gelgitleri mi vardı, yoksa gerçekten uygun değil miydi? Belki de ilk başta görüşe bilecekken sonradan bir işi çıkmıştı… Kafamın içi karmakarışıktı. Cengiz merakla sordu: “Hayırdır, ne oldu?” Koray🌙 “Yok bir şey,” dedim kısa keserek. Ama içimden, nasıl olsa öğrenirim, diye geçirdim. Fabrikaya dönmeden Hanna’nın yanına gitmeye karar verdim. Vaktim vardı, hem içimdeki bu şüpheyi susturmam gerekiyordu. Cengiz’i eve, bırakmadan önce ondan müsade istemedim. Koray🌙 “ Hanna’ya ayaküstü bir selam verelim, vakit varken,” dedim. O da başıyla onayladı. Ağrısı fazla yoktu, zaten uyuşturmuştu doktor onun etkisindeydi. Üç dikiş atmışlardı eline, bundan sonra daha dikkatli olması gerekiyordu. Bizim iş yerinde böyle ufak tefek kazalar çok olurdu. Araba Cengiz’in di. Onu kafeye bırakma mı istemişti. Onu kafeye bıraktıktan sonra Hanna’nın çalıştığı mağazaya yöneldim. Oraya yakın bir yere park ettim. Önce arabadan inmedim; içeriyi gözledim. Hanna’nın müsait olup olmadığını anlamam gerekiyordu. Vitrindeki mankenlerden hiçbir şey anlaşılmıyordu. İçeride bir hareketlilik vardı ama ne olduğunu seçemiyordum. Dayanamadım, araçtan çıkıp mağazaya girdim. Çalışanlara kısa bir baş selamı verdim. Kasada oturan Dilek Hanım sıcak bir gülümsemeyle karşıladı. Dilek; “Hoş geldiniz,” dedi. Ardından hiç sormamış olmama rağmen ekledi: “Hanna’yı soruyorsanız, o üst katta müşteriyle ilgileniyor. Biraz beklerseniz gelir.” Teşekkür ettim ama içimden, Hanna’yı beklediğimi nereden anladı? Acaba Hanna mı söyledi çıkmaya başladığımızı? diye düşündüm. Biraz mağazada oyalanmaya çalıştım ama ortamda hep kadınlar olunca çekindim, kendimi yabancı hissettim. Dışarı çıkıp bir sigara yaktım. Daha bitirmeden Hanna kapıdan göründü. Hanna💫 “Koray…” dedi. Sadece adımı söylemesi bile içimi ürpertmeye yetti. Koray🌙 “Nasılsın?” diye sordum. Hanna💫 “İyiyim, teşekkür ederim,” dedi. Bakışlarından, sürprizimi beğendiği belliydi. Koray🌙 “Acil ara dediğinde merak ettim,” dedim. “Ama sonra kapattın, bir sıkıntı mı var? O yüzden buraya geldim.” Hanna başını salladı. “İş yerinden izin mi aldın bunun için?” diye sordu. Koray🌙 “Hayır,” dedim. “Cengiz ufak bir kaza geçirdi, onu hastaneye götürmüştüm. Dönüş yolunda sana uğramak istedim. Peki, sorun nedir?” Cevap vermek yerine telefonunu eline aldı, birkaç tuşa bastı, sonra ekranı bana çevirdi. Gördüğüm yüz hiç yabancı değildi: Ayşe. Koray🌙 “Buraya mı geldi?” dedim. Hanna💫 “Evet,” dedi. “Sadece ufak bir ikazda bulunmak istedim. Kusura bakma, seni de alet etmiş oldum.” Tam olarak ne demek istediğini o an anlama mıştım ama yüzündeki ifadeyi görünce tebessüm ettim. Hanna, saf görünüyordu ama aslında zekiydi. Ayşe’nin damarına tam basmıştı. Umarım Ayşe de anlamıştır, diye geçirdim içimden. Koray🌙 “Eğer sana bulaşırsa, arar ya da herhangi bir şekilde rahatsız ederse bana söyle. Hiçbir şekilde muhatap olmanı istemiyorum,” dedim. Hanna💫 “Tamam,” diye onayladı Hanna. Bir süre sonra içeriden bir bardak çay getirdi. Kapının önündeki taburelere oturup birlikte içtik. Sohbetimiz kısa ama tatlı bir mola oldu. Hanna’nın bıcır bıcır halleri içimi ısıtıyordu. Çaylarımızı bitirirken ona döndüm. Koray🌙 “Akşam müsait olduğunda lütfen ara,” dedim. “Sesini duymak istiyorum. Çıkışta bir yerlere gidelim istersen.” Hanna hafifçe gülümsedi. “Keşke,” dedi. “Ama bu akşam evde misafirlerim var, erken gitmem lazım.” Ayşe(Takıntılı eski sevgili): Koray’ı başka bir kızla sevgili olduğunu öğrendiğimde deliye dönmüştüm. Saçımı başımı yoldum, gerçek olduğuna inanmak istememiştim. Çok seviyordum onu. O da beni seviyordu ama araya kıskançlık girince küçük bir ayrılık yaşadık. Ben onu affetmiştim her şeyi geride bırakmaya razıydım ama o bana dönmemişti. Neden? Ona o kadar bağlıyım ki vazgeçmek istemiyorum. Her fırsatta karşısına çıkıyordum ama o beni hiçbir zaman muhatap almıyordu. Koray’ı o kızla gördüğüm andan itibaren peşine düştüm; sosyal medya hesaplarını didik didik ettim. Her şey kapalıydı; adeta kilitli bir kutuydu. Ama ben çözerdim. Tolga’nın asker gecesinde kendimi rezil etmiştim; tahammülüm sınanmıştı. O kız Koray’a yılışık davranıyor, ona sokuluyordu buna asla izin veremezdim. Koray’ı kimseyle paylaşmaya niyetim yoktu. Hanna’nın çalıştığı yeri öğrendim. Önce dışarıdan gözetledim onu; hareketlerini izledim. Çocuksu, kadınsı olmayan bir hâli vardı. Koray bunda ne bulmuştu? Ne bulabilirdi? Güzel de değildi, bakımlı da sayılmazdı; kapalı, kendi halinde, sıradan bir kızdı. Merakım büyüdü. Ertesi gün yine mağazaya gittim; bir gün önce kafede onları izlemiştim, fotoğraflarını çekmiştim. İleride bana gerekirse kullanırım diye saklıyordum. Mağazaya girip Hanna’yı gözlemledim. Kargo kutularıyla uğraşıyordu. Telefonu çaldı ekranda gördüğüm şey kalbimi paramparça etti: Koray’ın resmi, ekran fotoğrafı yapılmış. Koray’ı kaydetmiş, kalp koymuş, hatta hilal koymuştu. Telefonu alıp parçalamamak için kendimi zor tuttum. Kıyafetlere bakıyormuş gibi yapıyordum ama gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Hanna umursamadı; üç kez aradı, üçünde de telefonu meşgule atmıştı. Dördüncü aramada ise açıkça onu başından savdı. Ben Koray için neler yapıyordum; oysa Koray, umursamayan bir kızın peşindeydi. Allah’ım, bu nasıl adalet? Bu kız, Koray’ı elinde tutamaz diye düşündüm. Bunu anlamıştım ama hal ve hareketleri öyle kendinden emindi ki, neredeyse bana meydan okuyordu. En son dönüp, “Ne istemiştiniz?” diye sorduğunda gözlerimin içine baktı. İçimden geçirdim: Benim isteklerimi acaba sen karşılayabilir misin? Koray’ı terk et desem, terk edebilir misin? Nasıl olsa Koray, iki güne seni de aldatır, kapının önüne koyar. Ama bunları ona söylemedim. Sadece, “Hayır, teşekkür ederim,” deyip çıktım oradan. Evet Koray… Hanna’yı fazla ciddiye aldığını sanmıyorum. O kızla fazla takılmayacağına emindim. O yüzden uğraşmaya bile değmez. Asıl önemli olan bendim. Ben yine sana odaklanmaya karar verdim. Açtığım sahte hesaplarla Koray’ı sosyal medyadan izliyordum. Attığın her adımı, yazdığın her sözü, beğendiğin her resmi takip ediyordum. Bakalım ne zaman ayrılacaksınız… İşte ben o anı, sabırsızlıkla bekliyorum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD