18. Bölüm Cengiz Ve Elif İlk Tanışma;🎬✨

1136 Words
18. Bölüm Cengiz Ve Elif İlk Tanışma;🎬✨ Cengiz; Fabrikada yine yoğun bir gündü. Gürültü, makinelerin sesi kulaklarımı çınlatırken kısa bir mola verdim. Telefonumu elime aldım, bildirim ışığı yanıp sönüyordu. Sosyal medyadan birisi fotoğrafımı beğenmişti. İsme dikkat ettim: Elif. Merakla hesabına girdim. Fotoğraflarını tek tek inceledim. Çoğu uzak çekimdi, yüzü tam seçilmiyordu ama güzelliği belli oluyordu. İçimde garip bir heyecan uyandı. Düşünmeden takip isteği gönderdim. Çok geçmeden kabul etti. Cengiz😎 “Merhaba.” diye yazdım. Cevap fazla gecikmedi: Elif💌 “Merhaba.” Kısa bir hal hatır sohbetinden sonra muhabbet hızla ilerlemeye başladı. Önce sıradan bir tanışıklık gibi gelmişti. Fakat birden aynı şehirden olduğumuzu öğrendim. Elif💌 “Ben de Aksaraylıyım.” dediğinde istemsizce gülümsedim. Bu hoşuma gitmişti. Biraz daha sohbet ettik, ardından konu bir anda değişti. Elif💌 “Sen Koray’ı tanıyor musun?” diye yazdı Elif, lafı hiç dolandırmadan. Ekrana bakakaldım. Parmağım bir süre klavyenin üzerinde öylece kaldı. İçimden, demek mesele buymuş diye geçirdim. Elif’in asıl amacı sohbet etmek değil, Koray hakkında bilgi toplamaktı. Cengiz 😎 “Evet, tanıyorum.” dedim. Hemen ardından mesaj geldi: Elif💌 “Hakkında ne biliyorsun? Son zamanlarda kimlerle görüşüyor, haberin var mı?” Kafamda çarklar dönmeye başlamıştı. Bu kız kimdi? Neden Koray’ı araştırıyordu? Hanna’nın çevresinden biri olduğu çok açıktı. Cengiz 😎 “Sen neden soruyorsun?” diye yazdım, merakımı gizlemeden. Elif cevap vermekte acele etmedi. Birkaç dakika sonra telefonum titredi: “Öyle bilmem gereken şeyler var. Sen sadece bildiklerini söylesen olmaz mı?” O an anladım ki bu tanışıklık basit bir sosyal medya sohbetinden ibaret değildi. Daha derin bir şeyin içindeydim artık. Telefonum bir süre sessiz kaldı. Mesaj bekliyordum ama Elif’ten uzun süre cevap gelmedi. Tam “herhalde sustu” diye düşünürken ekrana ardı ardına yazılar düşmeye başladı. Uzun bir mesajdı. “Koray ve Hanna tanışmışlar sanırım. Koray, Hanna’ya çıkma teklif etmiş. Ben de kusura bakma ama onun hakkında araştırma yapmak istedim. Hanna biraz saf biridir. Eğer konuştuğu birileri varsa, sonradan üzülmesini istemem. O yüzden özellikle sana yazdım. Koray’ın resimlerinde en çok sen vardın yanında. Yakın arkadaşı olduğunu düşündüm. Eğer Koray’ın konuştuğu, görüştüğü biri varsa, Hanna’ya hiç bulaşmasın. Hanna gerçekten üzülmeyi hak eden bir kız değil.” Mesajı okurken yüzümde istemsiz bir ifade belirdi. Elif’in cümlelerinden samimiyet akıyordu. Sanki bir arkadaşının kalbini korumak için çırpınan biri vardı karşımda. Yine de dikkatli olmam gerektiğini biliyordum. Koray konusunu açan herkesin gizli bir amacı olabilirdi. Başta yine Ayşe’nin yine sahte bir hesap açıp bana yazdığını düşündüm. Ama bu hesap sahte olamayacak kadar gerçekti. Hanna saf olabilir… ama bu kadarını hak etmiyor mu gerçekten? diye düşündüm. Elif’in sözleri kulağıma güvenilir gelse de, içimde bir kuşku kaldı. Telefon ekranına uzun süre baktım, cevap yazmakla yazmamak arasında kaldım. Elif’in uzun mesajını birkaç kez okudum. Söylediklerinde haklılık payı vardı, belli ki Hanna’yı korumak istiyordu. Ama Koray’ı da tanıyordum, onun öyle kolay kolay birini incitecek biri olmadığını biliyordum. Parmaklarım klavyenin üzerinde gezinirken derin bir nefes aldım ve yazmaya başladım: Cengiz 😎 “Bak Elif, Koray hakkında şunu bilmeni isterim. Evet, geçmişte takıntılı birinin Koray’ın başına bela olduğu doğru. Ama onun dışında kimseye kötülüğü dokunmadı. Hanna’yı asla üzmez. Ondan hoşlandığını da biliyorum. İçten ve samimi bir duygusu var. Hanna’yı ben de tanıyorum, mağazadan birkaç kez denk geldik. Gerçekten iyi bir kız. Bence birbirlerine yakışıyorlar.” Mesajı gönderdikten sonra telefon ekranına uzun süre baktım. İçimde garip bir huzur vardı. Sanki Elif’e sadece bilgi vermekle kalmamış, aynı zamanda Koray’ın kakamı da savunmuştum. Hanna’nın saf olduğuna katılıyordum ama belki de bu kez şansı yanındaydı. Mesajı gönderdikten sonra telefon elimde, uzun bir süre ekrana baktım. İçimden “Acaba yanlış mı söyledim?” diye geçiriyordum. Çok geçmeden bildirim sesi geldi. Elif yazıyordu. Elif💌 “Cengiz, söylediklerin beni rahatlattı. Hanna’nın üzülmesini istemem, biliyorsun. Koray’ın iyi biri olduğuna sen güveniyorsan, ben de güvenmeye çalışacağım. Samimi olduğun belli. İyi ki sana yazmışım.” Gözlerim istemsizce gülümsedi. Parmaklarım klavyede hızlıca dolaştı. Cengiz 😎 “Ne demek Elif. Hanna iyi bir kız, üzülmeyi hak etmiyor. Ama Koray da öyle biri değil. İkisine de inanıyorum.” Elif bu kez daha kısa bir yanıt verdi: Elif 💌 “Senin bakış açını sevdim. Dürüst ve sakin birisin. İnsanlara güven veren bir halin var.” Bu cümleyi okuduğumda kalbimde hafif bir sıcaklık hissettim. Daha birkaç dakikadır konuşuyorduk ama sanki çoktan tanışıyormuşuz gibiydi. Cengiz 😎 “Teşekkür ederim. Sen de arkadaşına sahip çıkan, değer veren birisin. Böyle insanlar az bulunuyor.” diye yazdım. Ardından Elif’in gülücük emojisi geldi. Mesajların tonu değişmişti. Koray meselesinden başlamıştık ama şimdi aramızda farklı bir samimiyet doğuyordu. İçimden, belki de bu konuşma bambaşka yerlere gidecek diye geçirdim. Mesajların arasında kaybolmuşken birden siren sesiyle irkildim. Molamın bittiğini haber veren o keskin düdük, hayallerimden beni çekip aldı. Telefonu aceleyle cebime koydum. Yarım kalan cümleler içimde dönüp duruyordu. Keşke biraz daha yazabilseydim… Günün geri kalanında makinelerin gürültüsü, ustabaşının seslenişleri, fabrikanın telaşı arasında aklım hep telefondaydı. Saatler geçmek bilmedi. Nihayet mesai bittiğinde üzerimdeki iş kıyafetlerini çıkarıp telefonuma sarıldım. Ekranı açar açmaz Elif’in yeni mesajını gördüm. Elif 💌 “Yoğun olduğunu tahmin ettim. Rahatsız etmek istemedim. İşin bitti mi?” İçimde tuhaf bir sevinç dalgası yükseldi. Hemen cevapladım: Cengiz 😎 “Evet, şimdi çıktım. Sen nasılsın?” Birkaç saniye sonra ekrana düşen cümleyle yüzümde istemsiz bir tebessüm oluştu: Elif💌 “İyiyim. Seninle konuşmak iyi geldi. Sanki uzun zamandır tanıdığım biri gibisin.” Derin bir nefes alıp gülümseyerek yazdım: Cengiz 😎 “Ben de aynı şeyi düşünüyorum. Bazen insanın hiç beklemediği anda karşısına iyi gelen biri çıkar ya, işte öyle.” Elif’in cevabı daha sıcak ve samimiydi bu kez: Elif💌 “Güzel söyledin. Belki bir gün gerçekten karşılaşırız. Aynı şehirdeyiz sonuçta.” Ekrana bakarken kalbim hafif hızlandı. Henüz birkaç saatlik tanışıklık… ama nedense sanki daha fazlasının habercisi gibiydi. Fabrikadan çıkar çıkmaz ayaklarım ağır ama içim kıpır kıpırdı. Günün yorgunluğu omuzlarıma çökmüştü ama Elif’le konuşma düşüncesi bu yorgunluğu hafifletiyordu. Araca doğru yürürken telefonuma yazdım: Cengiz 😎 “Ne yapıyorsun şimdi?” Anında cevap geldi: Elif💌 “Evdeyim. Çay demledim. Sen?” Cengiz 😎 “Ben de işten çıktım, eve gidiyorum. Bir çayım eksikti doğrusu.” Ekrana düşen kahkaha emojisini görünce gülümsedim. Elif💌 “😁Demek çay düşkünü birisin?” diye yazdı. Cengiz 😎 “Hem de ne! Çaysız yaşayamam. Kahve sevenlere pek güvenmem ben.” Elif hemen atıldı: “O zaman dikkat et, ben kahve manyağıyımdır.” Kahkaha attım, parmaklarım hızlıca klavyede gezindi: Cengiz 😎 “Eyvah! Demek ki sana güvenemeyeceğim.” Elif 💌 “Sen bilirsin, ama çok şey kaçırırsın.” diye cevapladı. Aramızda gidip gelen bu küçük şakalaşmalar sohbeti daha tatlı hale getiriyordu. Sanki eski bir dostla konuşuyormuşum gibiydi. Bir süre sonra konu çocukluğa kaydı. Elif 💌 “Ben çocukken sürekli Aksaray’ın çarşısında kaybolurdum.” dedi Elif. Cengiz 😎 “Ben de çarşı içinde geçti çocukluğum. En çok simitçilerin kokusu aklımda kalmış.” diye yazdım. Elif’in cevabı içimi ısıttı: “Demek aynı sokaklardan geçmişiz. Belki farkında olmadan yan yana bile yürümüşüzdür.” Telefon ekranına bakarken içimden kim bilir, belki de kader bizi şimdi bir sebepten buluşturuyor diye geçirdim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD