Artık bahane duymak değil, gerçekleri öğrenmek istiyorum. Mary gerçekleri bildiğimi anlamış olmalı ki endişelendi. Daha onun inkar etmesini beklemeden ayağa kalkıp tüm her şeyi büyük bir kinle döktüm ortaya.
"Ben daha fazla aptal yerine koyulmak istemiyorum! Sen o gece... Benim doğum günümde gece sevgilimle buluşmak için gittin! Sakın inkar etme, ben her şeyi biliyorum!"
Ne kadar şaşırdığı bariz belliydi. Benim böyle bir şeyi öğrenmemi beklemiyordu belki de. Benimle beraber o da ayaklandı bir anda, tam karşımda dikildi. Yüzünde hayal kırıklığı ifadesi var, ama bu ifadeyi takınması gereken tek kişi benim.
"Sen en yakın arkadaşına nasıl bir ima yaptığının farkında mısın? Tamam, bugüne kadar doğru hareketler yapmadığımın ben de farkındayım. Ama en yakın arkadaşımın sevgilisine göz dikecek kadar kötü biri değilim ben!
Sen beni tanımıyor musun? Benim ben, en yakın dostun! Nasıl bana böyle bir şey yakıştırıyorsun Sofia, beni bu kadar mı düşük görüyorsun sen en başından beri? Nereden çıkardın bunu, nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin?"
Hâlâ kendini iyi niyetli gösterme peşinde, hâlâ benim arkadaşım olduğunu sanıyor. O kadar öfkeliydim ki gözümden yaşlar aktı. Hem sevgilimi elimden almak istemişti, hem de kendisi ajitasyon yapıyordu.
"Sen en başından beri benim için o kadar değerliydin ki... Ben senden böyle şeyler hiç beklemezdim. Yanlış yolda olduğunu biliyordum, ama o kendini tehlikeye atmaz, akıllı davranır dedim. Sonra öğrendim ki en yakını olduğumu düşündüğüm kişi, çoğu gece evimde kalan kişi benim erkek arkadaşımla ilişki yaşıyormuş!"
Bu dünyanın en büyük acısıydı. Acı olan sevgilimden ayrılmam falan değil, böylesine büyük bir darbe yiyor olmam. Mary bir anda bağırmaya başladı, bağırsın bakalım!
"Ya bana bir kanıt sun, şu yüzden böyle diyorum de! Ortada hiçbir şey yokken nasıl böyle bir şey söylersin? Yapmadım ben öyle bir şey, sana yemin ederim ki yapmadım! Sadece neden böyle düşündüğünü söyle, ben ne yaptım da sen böyle bir çıkarımda bulundun?"
Demek her şeyi açık bir şekilde ortaya dökmem gerekiyor olayları kabul etmesi için. O zaman ben de onun nasıl bir utanmaz olduğunu yüzüne vururdum.
"Gel ben sana sebepleri anlatayım ya! Ama tek bir kez lafımı bölmeye çalışırsan seni bu evden atarım, ama sağ bir şekilde atar mıyım hiç bilmiyorum! Ben sevdiğim adamı bile öldürdüm, seni mi öldüremeyeceğim bu saatten sonra?"
Ne kadar tüm bunlar rüyada olsa da ben öldürmüştüm onu, bu yüzden Mary artık gözümde hiçbir şey değil. Gözleri şok içinde büyümüştü, benden yana bir adım geri atarken ben ona ilerledim ve kollarından tuttum sertçe.
"Korkuyor musun benden? Daha önce korkacaktın, korkup sevgilimden uzak duracaktın en başından!"
"Sofia, sen kafayı yemişsin! Önce bir sakinleş, bana nasıl böyle bir kanıya vardığını söyle sadece! Bak kafayı yemek üzereyim şu an, böyle bir durumda bana nasıl davrandığının farkında mısın sen?"
Kafayı yedim, evet! Beni aptal yerine koymaya çalışması tabi ki kafayı yedirtir! Artık susmayacağım.
"Onunla beraber ne kadar süredir ilişki yaşadığını hiç bilmiyorum, bildiğim tek şey bunu doğum günümde net bir şekilde fark etmiş olmam! Alex senden nefret ediyor sandım hep, ama o meğer sana aşıkmış! Sürekli onun sana yakın olduğunu fark ettim, sen gidiyorsun, o peşine takılıyor. Sizin benim yanımda birbirinize takılmalarınız, Alex'in sürekli seni izlemesi... Kabul et artık, sürtüklüğünü ona da yaptığını kabul et Mary! Lanet olsun, ben sana gerçekten de güvendim ya! Bana bunu yapmanı beklemedim, en yakın arkadaşımın sevgilime göz dikmesini beklemedim. Dünyada başka erkek yok muydu, neden onu seçtin Mary?"
Deli gibi ağlıyorum, bir yandan da kollarından tutmuş bir şekilde sarsıyorum onu. Başını olumsuz anlamda salladı hızla, ardından elimden kurtuldu.
"Sana her şeyi anlatacağım, yemin ederim ki anlatacağım. Ama öncelikle şunu söylemeliyim ki benim sevgilim o değil Sofia, yemin ederim ki o değil. Ben ne kadar kötü kadın olarak görünsem de böyle bir şey yapacak karakterde de değilim. Anlıyor musun? Alex seni çok seviyor, sana böyle bir şey asla yapmaz! Şu an çok boktan bir durumun içindeyiz, ikimiz de sakin bir şekilde konuşalım, daha sonra kavga etmemiz gerekirse yine ederiz."
O böyle söyleyince bir an duraksadım. Kararsız kalmıştım, ama konuşup bana her şeyi anlatması gerekiyor. Eğer yalan söylerse... O zaman ona göre davranacağım!
Onu bırakıp koltuğa geçerken gözlerimi kuruladım. Sert bir ifadeyle yüzüne bakarken o da karşıma geçip oturdu. Ben daha bir şey söylemeden o anlatmaya koyuldu.
"Senin tarafından bakınca her şeyin nasıl göründüğünün elbette farkındayım, sana bu yüzden kibar konuşacağım! Bak, ben yanlış bir ilişki içine girdim, bu yüzden Alex beni uyarmak zorunda kaldı. Alex aslında seni aldatmıyordu, sadece beni o yanlış ilişkiden kurtarma derdindeydi. Çünkü bana değer verdiğini çok iyi biliyor, bu yüzden de bana bir şey olmasına izin vermek istemiyordu. Bunu beni düşündüğü için yapmadı yani, bunu sen benim ölümümle üzülme diye yaptı!"
Bunlar doğrular mıydı? Eğer doğrularsa Alex yaşıyor demektir, ama yaşamıyorsa...
Bu rüya değildi. Mary gerçekten benim sayemde hayatta kalmıştı, eğer o rüyada başarısız olsaydım o zaman ben gerçekten ölecektim. Bu da demek oluyor ki öldürdüğüm kişi şu an yaşamıyor, o ölmüştü! Peki benim öldürdüğüm kişi aslında kim?
"Madem açık konuşacağız... Sen aslında gerçekten öldürüldün Mary! Bu bir şaka değil, bu bir rüya değil! Sen gerçekten de öldürüldün biri tarafından, bu kişinin kim olduğunu da çok iyi biliyorsun ama korumaya çalışıyorsun. Rüya diye anlattığın şey aslında gerçekler, orda gördüğün kişi de senin asıl katilin! Şimdi bana bunun kim olduğunu anlat!"
Mary donup kaldı. Tabi detay vermeden anlattığım için böyle oluyor. Ama böyle bir şeye insan nasıl detay verebilir ki? Ben bunu nasıl anlatayım şimdi, böyle bir saçmalığa kim inanır sanki? Mecburen ona başından anlattım her şeyi.
"Doğum günümden sonra Alex ile yattık, sabah uyandığımda o yoktu. Sen beni aramıştın ve o açmama izin vermemişti. Yani hiçbir şekilde sana ulaşmadım, sanki Alex bunu istemiyor gibiydi. Sadece bu da değil aslında, Alex sanki korkuyordu bir şeylerden. Yani bir şeyler olduğunu düşündüm, ama bana söylemedi. Zaten sonra senin ölüm haberini aldım, ne hikmetse senin öldürüldüğün saatlerde Alex evde değildi, yani ortalardan kaybolmuştu. Anlıyor musun Mary? Yani bu demek oluyor ki Alex senin sevgilin, sana bunu yapan o! Şimdi sana son kez söylüyorum, bana gerçekleri anlatacak mısın?"
Mary derin bir iç çekti. Yutkunduğunda ne kadar korktuğunu anlamıştım. O mücadele vermeden öldürülmüştü, ama ben iki kişinin hayatını aynı anda kurtarmak için büyük bir mücadele vermiştim.
"Sen gerçekten ne dediğini bilmiyorsun. Hadi ama, bana gerçekten öldüğümü söyleyemezsin! Öyle bir şey olsa sence ben şu an nasıl karşında olacağım? Mantıklı bir teorin olduğunu düşündüm, ama şu an bunların bir saçmalık olduğunu anlıyorum. Biliyor musun, şu an konuşmaya bile gerek yok bence!"
Bunu söyleyip ayaklanmaya çalıştı, ona gerçekleri tamamen anlatmadan anlamayacak.
"Doğum günü partimden çıkıp bir ormana geldin, sevgilin seni öldürmek istedi, seni boğazından keserek öldürdü. Kaçmadan önce beni aramak istedin, ama ben açmadım. Katile karşı direndin, hatta cesedinde tırnağında katilin eldiveninin plastiği bulundu. Katil sana kafayı fena şekilde takmış, çünkü onunla oynadın. Daha ne anlatayım Mary? Sadece katilin adını vermedim farkındaysan!"
DHA fazla gizleyecek bir şey kalmamış olmalı, umarım bu kez anlatmaya karar verir. Az önce kalkacak gibi olduğu yere geri çökerken rengi de atmıştı, titriyordu bacakları.
"Beni şu an gerçekten korkutuyorsun Sofia, bunları nereden çıkardığını anlayamıyorum!"
Doğruları söylediğimi anlamıştı artık, bu yüzden inkar etmek yerine sadece korkmayı tercih ediyor.
"Çünkü sen bunları yaşadıktan sonra mahvolmuş bir şekilde yalvardım tanrıya, sana ikinci bir şans vermesi için deli gibi yalvardım. Uyandığımda senin bedenindeydim Mary, senin için savaşıyordum! Bir ses eğer bu sınavı geçemezsem benim de seninle beraber öleceğimi söyledi. İkimiz içinde savaşıp katilinden kurtulmaya çalıştım. Ondan kurtuldum, o beni öldürmeden önce ben onu öldürdüm. Ama bu kişinin kim olduğunu görmedim, sanki her bakışımda değişti yüzü, her seferinde adam daha karmaşık bir hal aldı. Ne yüzü, ne sesi, ne tarzı... Hiçbir şey bu adamın kim olduğunu ele vermeye yetmedi. Şimdi sana soruyorum artık Mary, bana bu adamın kim olduğunu söyleyecek misin?"
Böyle bir şeyi ona anlattığım için elbette utanıyorum. Çok saçma bir şey gibi geliyor kulağa, ama bu saçma gelen şeyleri ben ciddi şekilde yaşamıştım!
Mary ağlarken başını olumsuz anlamda salladı. Sanki doğruları söylediğimi biliyor da bir türlü bu durumu yediremiyor gibi.
"Bu gerçekten de deli saçması! Böyle bir şeyin gerçek olması... Ciddi değilsindir umarım Sofia, bu gerçekten de delilik! Hadi ama, beni gerçekten korkutuyorsun şu an!"
Ahmak! Hâlâ durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamıyor. Beni şaka yapıyor sanıyor belli ki, ama ben çok ciddiyim.
"Kork zaten, çünkü şu an anlattığım her şey gerçek. Senin yerine geçip katiline meydan okudum. Onu yendim, onu öldürüp kurtuldum. O öldükten sonra... O ölünce ben kendimi yatağımda buldum, uyuyordum. İlk başta bende inanmadım, ama sonra vücudumda bunun izleri olduğunu fark edince yaşadığım şeylerin gerçek olduğunu anladım. Anla artık Mary, ben sen oldum bir süreliğine!"
Bunu kabul etmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum, kulağa deli saçması gibi geldiğinin de farkındayım. O halde benim yaşadığım şeyler ne oluyordu, bunlar ne anlama geliyordu?
"Lanet olsun ki bunu inkar etmeyi çok istiyorum, ama yapamıyorum! Çünkü... Çünkü ben haftalardır uyuyor gibi hissediyorum kendimi. Sofia, ben hiçbir şey anlamıyorum!"
Deli gibi ağlıyor, o da çok korkuyor bu durumdan, belli. Bende aynı şeyleri yaşadığım için onu anlıyorum, her ne kadar katilin kim olduğunu bilmesem de.
"Tanrı bize bir şans verdi Mary, şimdi benim sayemde karşımda oturuyorsun, bunun farkında olmalısın! Sen gerçekten de haftalardır bir ölüsün, haftalardır yoksun Şu an benim sayemde hayata döndün. Bunu sana söylüyorum çünkü katilin kim olduğunu söylemen gerekiyor. Bu adamla bende savaştıysam benim de bilmeye hakkım var."
Mary bana inanıp inanmama konusunda kararsız kalmış gibi duruyor. Birkaç dakika sonra pes etmiş bir halde gözlerini yumdu.
"Bu gerçekten de saçmalık, öte yandan yaşanılan her şeyi düşünürsek... Lanet olsun ki sen doğruyu söylüyorsun, sanırım gerçekten ben öldüm ve geri geldim. Off, bunu söylemek bile çok değişik Sofia! Kafayı yemek üzereyim, bu şaka olmalı!"
İyice sabrım taşıyor olsa da sakin kalmaya çalıştım ona karşı sakinliğimi korumak için. Öne doğru hafifçe eğildim.
"Bunda benimde mücadele ettiğimi anlamış olmalısın, o halde daha fazla direnme ve bana gerçekleri anlat. Bak Mary, bu kişi her kimse muhtemelen şu an yaşamıyor. O rüyada benim yaptığım her şey gerçekti, benim bedenimde bunun izi varsa o adamın bedeninde de bunun izi var. Yani o öldü, hem de benim ellerimden. Bunun kim olduğunu senden duymak istiyorum, ben öğrenmeden sen söyle! Hadi, anlat. Alex, değil mi? Oysa eğer... Sana bir şey yapmayacağım, sadece uzaklaşacağım o kadar!"
Onu tekrar arkadaş olarak saymam mümkün değil haliyle, bu yüzden sadece kaçacağım ondan, daha doğrusu herkesten. Babam benim için buradan gitmeyi bile kabul eder, özellikle benim canımın yandığını duyarsa hiç düşünmeden harekete geçer.
Mary ağlıyor ama bu ağlayış bana hiç inandırıcı gelmiyor! Onca olaydan sonra ona nasıl inanabilirim ki?
"Madem bu kişinin kim olduğunu bilmek istiyorsun, o zaman bende daha fazla gizlemeyeceğim. Belli ki sen onu öldürdüğüne gerçekten eminsin, kim olduğunu da bildiğine göre daha fazla saklamayacağım. Sen zaten büyük olayları çözmüşsün, sadece benden duymakş istiyorsun o kadar!"
Sonunda sadede gelmiştik ikimizde. Başımı tamam anlamında sallarken duyacağım cevap için kendimi hazırlayıp saçlarımı geriye attım. Tabi bir yandan da nefesimi tutuyorum bunun kim olduğunu öğrenmek için. Alex... Onun adını böyle bir şeyde duymaktan çok korkuyorum, her ne kadar bunu tahmin etsem de açık açık söylemesini kaldıramam sanırım.
"Sen benden ve Alex'ten şüphe etmekte haklıydın! Özür dilerim arkadaşım, kalbini kırdığım için ve kırmaya devam edeceğim için çok özür dilerim!"