4-Halay başı olurum

1673 Words
Kerem Argun Gitti… Arabaya binerken son kez gördüm onu. Yaptığım itiraf aramızda uçurumlara sebep olmuştu. Sarılamadan, gül kokusunu içime çekmeden gitti… Herkes yolcu etti, ben uzaktan baktım. Bir dal daha sigara yakarken Elif geldi balkona. İki günde üçüncü paketimdi. Ne kadar içersem o kadar onun gül kokusunu hatırlamam, dedim, yaktım. İçersem benden nefret eder de kabul etmemesi için bir sebep daha olur, dedim, yaktım. “Abi…” deyip elini omzuma koydu Elif. Sonra baktığım yola baktı. “Özür dilerim abi.” “Bana kim olduğunu söylemedin ama.” Elif, Canfeza ile konuşurken duymuştum. Mezarlıktaki bırakıp gidişinden sonra Canfeza ağlamış, Elif ne olduğunu soruyordu. Sonra “Ya bir hafta geçti Canfeza, onun için ağlıyorum deme sakın bana.” diye kızınca Elif’i sıkıştırdım. Oğlanın kim olduğunu söylemedi ama sevgilisi varmış, yeni ayrılmış. Zaten bendeki şansa… “Abi, bırakmış gitmiş oğlan. Öğrensen ne olacak? Canfeza’yı da çok düşünme, çok ters zamana denk geldin. Bence zamanla anlar senin ona nasıl âşık olduğunu.” Oturduğum yerden kalktım. Benim ona aşkımı şimdiye kadar anlamamış, itiraf edince yüzüme bakmamış. Bundan sonra sadece kalbimin içinde saklı, Canfeza’nın tenine, kokusuna hasret geçecek günler… “Abi nereye?” “İşimin başına. En iyi yaptığım işi yapmaya. Gönlümün aşkında sınıfta kaldım, vatan aşkımın yanına. Sen de bak, benden bir şey saklama Elif.” “Saklamam abi ama üzülme sen de.” “Tamam bacım.” dedim. Hazırlandım, akşamına da ben veda edip çıktım yola. Ağrı, Doğubayazıt’ın soğuk havası bile söndürmedi içimdeki ateşimi. Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Dayanamadım, Elif’ten aldım haberini. Okula çok iyi başlamış. Bütün ilgisi derslere yoğunlaşmış. Ben de kendi işime odaklandım. Her işte, her eğitimde o kadar detaylı çalıştım ki sırf aklıma gelmesin istedim. * * * Canfeza Şahin Ankara’ya yerleşince babam bizi ilk zaman bırakmadı. “Ankara’yı geziyorum.” ayağına kaldı da kaldı. Aybars amcam “Artık gel.” diye kızınca gittiler. Rana ve ben kaldık baş başa. Tabii arada yanımıza uğrayan bir adet de Poyraz… “Aybars amcam yakalarsa Poyraz’ı ne yapar hiç düşündün mü?” “Ne yapacakmış? Bulmuş Poyraz gibi damadı.” “Allah’ım sabır ver. Ben sizin sevgili olmanıza bile alışamadım daha. Sen damat diyorsun.” “Bir sen alışmadın vallahi, ben çok alıştım.” derken çok rahattı. Cemre’nin Rüzgar’la, Rana’nın Poyraz’la olmasına hâlâ alışmış değilim. Yani bir arada büyüdük ve onlar çok farklı düşündüler birbirleriyle alakalı. Aklıma yine Kerem abi geldi. Hâlâ abi diyorum; bana göre öyleydi. O, bana bağıra bağıra “Âşığım.” demiş olsa bile… “Bilmiyorum ben, aile gibiydik ve siz…” “Ula biz aile dışı miyuz? Ne var aile içi çoğalma bizum ki.” “Gerçi ben de kime diyorsam… Oğlana gidip çıkma teklifi eden sendin.” “Tabi edeceğum. Elimden mi kaçursaydum? Huyunu suyunu bilduğum yakişikli sevgilum o benim.” “O kadar kolay mı ya?” “Zor olan ne Canfeza?” Neredeyse okulu yarıladık. Zanam aktı gitti, Elif kardeşi olduğu için ona da anlatamamıştım. Rana ve Cemre de sadece Uğur’dan ayrıldığımı biliyor. Daha fazla tutamadım içimde. “Kerem abi, bana âşık olduğunu söyledi.” dedim tek nefeste. “Uyy gerçek mi? Çok sevindim ya.” deyip boynuma sarıldı. “Rana kendine gel, Kerem abim diyorum. ABİM!” “Kız, abi deme lazım olur. Hem çok da güzel olursunuz yani. Dur bir dakika… Sen hâlâ abi dediğine göre… Canfeza…” derken bana keskin bakışlar attı. “Sence olacak iş mi? Yıllardır ben ‘abim’ diyorum, o bana tutmuş ‘Âşığım.’ diyor. Yıllarca resmen bana yalan söylemiş ya da benim hakkımda çok farklı hayaller kurmuş. Yani ben onun yanında bu kadar rahatken o, lafını takmak istemediğim elalemin dediği gibi biri olmuş.” “Fazla abarttın be kızım. Kerem abim zaten her zaman bize ‘bacım, kardeşim’ derken sana ‘güzelim’ derdi. Yamuk yapacak olsa çok daha önce yapardı. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım lütfen.” Rana konuştukça zihnimde canlandı eskiler, anılar hızla aktı. Rana benim görmediğim gerçekleri bir anda hatırlattı sanki. Haklıydı… O haklıydı. Ben fark etmemiştim ama yine de kabullenemiyorum. Ben, onu Uğur’un ithamında savunmaya çalışmışken onun bana o şekilde itiraf etmesini sindiremedim. “Eee ne yapayım şimdi? Bana hiç ‘kardeşim’ dememiş diye onunla olacak değilim ya.” “Yani sevmiyorsan olacak değilsiniz ama şimdi karşıdaki de Kerem abim yani.” “Off Rana, seninle niye aynı evde kalıyoruz ki? Yurtta kalsaydım keşke.” “Yurdun önündeki güvenlik bütün yurdu gözetleyecekti. Buradaki güvenlik sadece ikimizi gözlüyor. Kapının önündeki kamerayı anlatmama gerek yok sanırım.” Evet, babamlar bizi bayağı sıkı gözetliyordu. Sürekli peşimizde olan korumaları saymıyorum bile. Rana aklımı bulandırıp çıktı evden. Bir daha bu konuyu açmadı ama benim kafamda da susmadı. Düşünmemek için derslerime odaklandım. İlk seneyi kazasız belasız atlattık. Ara tatillerde gittik ama yaz tatilinde ailemin yanında olmak ayrı güzeldi. Elif ve Cemre’yi de aşırı özlemişim. Herkes vardı, bir o yoktu. Ben gelmeden kısa bir süre içinde gelmiş gitmiş. Zaten görevleri çok oluyormuş. Elif, bazen aylarca sesini bile duymadık, dedi. Ben sormadan anlattı. Bol bol ailemle vakit geçirdik. Son zamanlarda Elif’in tavırları bir değişti; bir telaşlı, bir garip halleri oldu. Sordum ama anlatmadı. Poyraz'ın son yılı olup çalışmaya başlayacağı için Aybars amcama söylediler tabiki Aybars amcam Poyraz’ı kovaladı. Kaçma kovalama işi aşırı komikti. Rana açısından pek öyle olmasa da. Baba kız küsüp ayrıldılar. Rana Ankara'ya gelene kadar laf saydı babasına. “Canım durum pek düzelecek gibi değil sanki” dedim. Omuzlarını silkeledi. “Mecbur düzelecek kız. Babam inatsa ben daha inat. Bakma sen ona Poyraz'ı seviyor sadece naz yapıyor işte.” “En son tüfek elinde pek seviyor gibi değildi.” “İstese kaç defa vururdu vurmadı. Hem düşünsene Poyraz'ın ciğerini biliyor babam başka kime güvenecek de beni teslim edecek. Düşünsene Canfeza, Ahmet amcamın karşısına Kerem abim ve Uğur aynı anda çıksa Ahmet amcam gözü kapalı ‘Kerem’ der.” “O kadar eminsin, tamam Uğur’u bir kaşık suda benimde boğasım var ama yani zaten adil bir karşılaşma olmazdı. Kerem abi aile üyesi sonuçta.” “Bende onu diyorum babalarımız bu adamların b*klu bezine kadar biliyor. Ben çıkıp karşısına Poyraz'ı seviyorum demişim ve babam buna karşı çıkacak. Ara tatilde o yüzük parmağımızda gör bak.” Dedi kendinden emin bir şekilde. Araya da çok güzel Kerem olayını sıkıştırdı. “Tamam sen ne dersen o olsun. Ama sana anlattığıma pişman etme beni, lafı dönüp dolaştırıp oraya getiriyorsun.” “Bunca zaman geçti hiç düşünmedin mi? Yada hiç özlemedin mi be kızım?” “Düşünmedim.” Dedim külliyen yalan. “Ama özledim yani önceden de özlüyordum aşk başka birşey.” “Evet cano aşk onu görünce kalbin sıkışması demek. Hele birde başkasıyla görünce böyle nefesinin kesilmesi demek. Bir gün Kerem abimin davetiyesini almadan aşık olmuş olursun inşallah.” “Ne davetiyesi?” “Düğün davetiyesi hep bekar kalacak değil sende aşkını kabul etmedin bu adam evlenmesin mi?” “Evlensin bende düğününde halay başı olurum sende görürsün.” “Bir şey demeduk da. Tamam aşuk değulsun.” “He değilim Rana aşık ta olmam. Benim tek aşkım mesleğim.” Diye çıkıştım. Yani azıcık merak ettik eski zamanları özledik diye şey olacak değil ya. Abim ya o benim sevinirim o mutlu olunca. Niye üzülecekmişim ki? Okul yine tempolu devam etti. Babam birkaç kere geldi yanımıza. Aybars amcam da geldi. Giderken de o fırlamaya söyle gözüme gözükmesin okul bitince olur ancak diye de ekledi. Ara tatil değil ama yaz tatiline de olsa Rana’nın dediği oldu. Şimdi bunda nokta atışı yaptı da ya bende de haklı çıkarsa. Cemre ve Elif Ankara'ya yanımıza geldi. Elif’den önce Cemre gelince Rana susmadı ona da anlattı. Birdi iki oldular. Bende hangi akla hizmet anlattıysam bunlara. Al birini vur ötekine sonuçta. Yaz başıydı. Hep beraber geze geze gidecektik. Ekibe stajını tamamlayan ikizlerde katılınca iki araba çıktık yola. Karadeniz kıyısından gezerek gidecek ara ara da konaklayıp gezecektik. Elif ve ben arka koltukta otururken mesajlaşması gözümden kaçmadı. Yazarken gülümseyip duruyordu. “Kız sen sevgili mi yaptın?” Telaşla kaldırdı başını. “Yok ay ben mi? Ne münasebet yok öyle birşey. Arkadaşla konuşuyorduk.” “Elif…” dedim bana yaklaştı. “Vallahi sevgili değil. Bizim şu salak Eymen işte eskisi gibi konuşuyor aptal saptal ona güldüm.” “Bu Eymen, şu Yaren teyzemin Eymen mi? Hani Rana’nın kuzeni olan.” “Aynen o.” “Kızım o sana küçükken de takıktı uğraşıp duruyordu seninle. Yurtdışındaydı ne zaman gelmiş?” “Geçen yaz gelmiş Gebze’de sahilde karşılaştık. O beni görür görmez tanıdı. Gıcık şey sonra da bırakmadı yakamı işte.” “İyi hayırlı olsun ne diyim.” Dedim göz kırptım. “Canfeza ya başlama sende. Cemre zaten durmuyor.” Rana benim yanımda Cemre ve Elif de birbirine yakındı. Neyse tek değilim o iki cadı tek benimle uğraşmıyormuş en azından buna sevinebilirim. Yol eğlenceli geçti. Samsun’da mola verdik daha doğrusu konaklayacaktık. Babam yarım saat dolmadan aradı durdu. Pansiyon bulup yerleştikten sonra akşam gezintiye çıktık. Poyraz, “İlk yemek yiyelim.” Dedi. Bize uyardı. Çevresi genişti. Bizi güzel lüks bir restoranın önüne getirdi. “Canım kardeşim burada bize bulaşık değil yerleri bile yıkatsalar altından kalkamayız lan gerizekalı ne diye burda durdun.” “Lan buraya sadece uğradık arkadaşım vardı geçerken bir selam ver dedi.” Diye açıklama yapınca Rana’nın gözleri kısıldı. “Kim bu arkadaş.” “Yavrum tanımadığın değil. Fatih vardı ya liseden. Son sınıfta taşındılar. Geçen hafta onu gördüm Ankara'da. Samsun'a yolun düşerse uğra dedi. Şef garsonmuş burda iki dakka selam verip gelirim sen rahat ol hırçın denizim.” Dedi atladı arabadan. Elif telefonla oynuyor. Cemre ve Rüzgar birbirinden başka kimseyi görecek gözü yoktu. Bende dışarıyı izlemeye başladım. Beklediğimiz restoranın tam karşısında otelden o çıktı yanında platin rengi saçlarıyla tabiri yerindeyse taş gibi bir hatun. Bir an kalbim fazla kan pompalandı yüzüm yanmaya başladı karnım kasıldı nefesim kesildi. Tam banane canım diyecekken kolunu kadının beline atıp kendine çekti eğilip dudağından öptü. Kadının kolları boynuna dolanırken keyiften tek bacağını arkaya kaldırdı. Hani şu filmlerde romantik öpücük esnasında kız ayağını kaldırır ya aynı öyle. Tutup kıracaksın bacağını diye içimden öfkelenirken buldum kendimi. “Sanane Canfeza. Rana demişti bekar mı kalacaktı bulmuş işte mutlu olmuş gider halay başı olursun.” Dedi mantığım ama kalbim sanki birinin elinde sıkışmış gibi nefes alamaz haldeydi. Ben Kerem'e aşık mıydım da bu hisleri hissediyordum? Bu olabilir miydi gerçekten?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD