Hayatta insanlar her zaman beklemedikleri kişiler yüzünden zarar görürler. Bu zarar fiziksel de olsa ruhsal da olsa kişide mutlaka izler bırakır. Bazıları bu izleri yok sayarak yollarına devam edebilse de bazıları ise bu izleri gidecekleri yolda aynı hatalara düşmemek için bir hatırlatıcı olarak görürler. Ben ikinci tip insanlardan olmuşumdur her zaman. Yaşadığım her olaydan bir ders çıkarmak için çırpınıp aynı yanlışa tekrar tekrar düşmemek için izlerimi gözümün önünden ayırmayanlardan. Bu aslında bir yanı ile doğru bir felsefe gibi görünse de bir yanı ile de kapılarını insanlara kapatmana neden olan bir uyarandır. Benim gibi insanlarda izler güven denen duyguya karşı ön yargılı olmayı sağlayan bir etkendir.
Yaşarken güvenip sırtımı dayadığım , sevip hayatımda baş köşeye koyduğum karımın bana karşı öfkesini gördüğüm için bana verilen bu yaşamda daha da dikkatli olmalıydım. Açıkçası karıma karşı ne yanlış yaptığımı hala anlamamış olsam da bana karşı duyduğu öfkeyi görememek canımı yakmıştı.
Bütün bu düşüncelerimin içinde çardakta yanımda oturan ve şu an annem olarak hayatımda yeri olan kadını korumak için yapacaklarımda geçmişimin izlerinin bana bıraktığı bir refleksti. Bu sırada çardağın yanına uzanan yola gelen büyük siyah araba ile ikimizde yola doğru döndük. Araba durduğunda içinden kısa boylu, hafif kirli sakallı bir adam ile orta boylu zayıf başka bir adam acele ile indiler. Kısa olanın elinde siyah bir evrak çantası olduğunu gördüğümde bu kişinin avukat olduğuna kanaat getirdim. Onlar arabadan indiğinde annem de ayaklandı. Ben de ayağa kalkıp gelenleri karşıladım. Adamlar yanımıza ulaştığında kısa boylu olan cebinden bir mendil çıkarıp alnını silerken anneme hitaben:
" Hande hanım bizi emretmişsiniz. Olabildiğince hızlı geldik." dediğinde annem tebessüm ederek:
" Erkan bey bu kadar çabuk geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Lütfen oturun." diyerek çardaktaki sandalyeleri eli ile işaret etti. Erkan denen adam çardakta annemin gösterdiği yere otururken diğer adam da yanına oturduğunda Erkan bey telaşla söze girdi.
" Hande hanım , bu bey Salih Gökbakar kendisi noter olur. Açıkçası bir noter ile gelmemi istediğinizde şaşırdığımı belirtmeliyim."
" Salih bey öncelikle hoş geldiniz. İkinizi de kızım Asmin ile tanıştırmama izin verin. Zira bundan sonra onunla sık sık muhatap olacaksınız."
Adamların ikisi de bana dönerek selam vermek için ellerini uzattıklarında tek tek tanışıp selamlarını aldım. Selamlaşma faslı bittiğinde annem tekrar konuşmaya başladı.
" Biliyorsunuz, şirkette ben idare etmesem de üzerimde epey yüklü miktarda bir hisse var. Bu hisseleri kendi rızam ile kızıma devretmek istiyorum. Buraya da sizi bir an önce işlemleri başlatmanız için çağırdım."
Erkan isimli avukat kısa bir iç çektikten sonra yüzüne zoraki bir gülümsüme yerleştirdikten sonra :
" Bundan Baran beyin haberi var mı?" dediğinde annemin kaşları anında çatıldı. Annemin çatılan kaşlarına inat ben yüzüme ince bir tebessüm yerleştirerek aralarındaki diyaloğu izlemeye devam ettim.
" Benim hisselerimle ne yaptığım sizi ya da eşimi ne ilgilendiriyor?"
Adam annemin sözleri ile afallasa da geri çekilmedi.
" Şey Baran beyin buna izin vereceğini sanmıyorum efendim. Sizin iyiliğiniz için söylemiştim."
İşte dananın kuyruğunun koptuğu yer burası olmuştu. Annem hışımla yerinden kalktı ve adamın karşısına dikildi.
" İşinizden sıkıldığınızı anlamam için haddinizi aşmak yerine istifanızı vermeniz daha iyi olurdu Erkan bey. Sizin de bildiğiniz gibi o hisseler babamın denetimi ile kullanılmaktadır. Ve sizin bu tavrınızı öğrendiğinde sadece burada değil tüm ülkede avukatlık yapmayı unutmanız gerekecek. Şimdi ya işinizi adam gibi yapın ya da yapacak birini bulacağımdan emin olabilirsiniz."
Adam pişkin bir şekilde sırıtarak anneme cevap verdiğinde işler düşündüğümden daha zevkli bir hal aldı.
" Bu tehditleriniz bana sökmez hanımefendi. Benim elimde kapı gibi sözleşmem var."
" O zaman o sözleşmeyi tekrar okumanızı öneririm. Çünkü babam o sözleşmeye benimle ters düştüğünüzde bana sizi işten çıkarma hakkı veren bir maddeyi son dakikada yerleştirtmişti."
Erkan denen avukatın yüzündeki sırıtışın hızla yok oluşunu keyifle izlerken annem gücünün hakimi olduğunu hepimize net bir şekilde gösterdi.
" Babam bu akşam torununu görmeye gelecekti. Bu davranışınızı ona anlattığımda noter beyin yanında söylediklerinizi tekrarlayınız ki sonuçlarını hep birlikte görelim."
Avukat hemen ayağa kalkarak ellerini önünde birleştirip yalvarma konumuna gelerek konuşmaya başladığında gülmemek için kendimi zor tuttum.
" Hanımefendi sizden çok özür dilerim. Gerçekten beni yanlış anladınız yani siz zor durumda kalmayın diye şey ettim ben."
Annem öfkeli olsa da sükunetini koruyarak yerine oturup başını dikleştirdi. Hayran olunucak kadar mağrur bu kadının burada ne işi olduğunu sorgulamadan edemedim. Bu arada noter olan adam ikiliyi benim gibi dikkatle izlerken bakışlarımız buluştu. Dudaklarını birbirine bastırıp gülümserken sanki olanlara müdahale etmemi ister gibi bir hali vardı. Ben de tartışmanın uzamasını istemediğim için araya girmek zorunda kaldım.
"Anne, istersen daha fazla uzatmayıp işlemlere başlayalım."
Annem karşısındaki adamdan bakışlarını bana yöneltip gülümseyerek tamam dediğinde avukat bazı evraklar çıkardı ve işlemlere başlamıştık.
.......
Bir saat boyunca süren işlemlerin sonunda annem hisselerini hiç bir baskı altında kalmadan bana devrettiğini belirten sözleşmeyi hazırlatmış ve imzalarımızı da atmıştık. İşlemin kalanı yasal bir kaç prosedür olduğundan bize gerek yoktu. Bu arada noter yapılan sözleşmeyi imzalı iki nüsha olarak hazırlayıp birini de bize vermişti. Avukat ve noteri uğurladıktan sonra annem ile konağa doğru yürümeye başladığımızda aklıma takılan soru ile duraksadım.
" Anne, biz konakta herkesle birlikte sofraya hiç oturmadık. Sorun çıkmasın."
Annem güzel gülüşünü yüzüne yayarak:
" Kimse hiç bir şey diyemez tatlım. Baban senin hasta olduğunu bahane edip bizi toplu yemeklerden kurtarmıştı zamanında." dediğinde " Anladım" diyebildim sadece. Bu arada konağın kapısına ulaştığımızda bizimle aynı anda bir araba konvoyu da konağın önüne geldi. Anneme dönüp baktığımda yüzündeki gülümsemenin şaşkınlığa döndüğünü gördüm. Gelen arabaların ikincisinin şoför kapısı açıldığında çıkan adam önünü ilikleyip hızla arka kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında ben boylarda takım elbiseli, dik duruşlu yaşlı bir adam arabadan çıkıp etrafa baktı. Çok geçmeden bakışları bizi bulduğunda yüzünde kocaman bir gülümseme ile kollarını açtı.
" Handem güzel kızım."
Annem şaşkınlığını üzerinden atıp gülümseyerek yaşlı adama doğru hızlı adımlarla gidip açtığı kollarının arasına girdi.
" Babam , canımın içi hoş geldin."
Onların bu halini meraklı gözlerle izlerken annem adamın göğsünden başını çıkarıp bana döndü.
" Baba, bak torunun burada. Sana dediğim gibi sağlıklı."
Yaşlı adam tek kaşını kaldırıp dudağının kenarını bükerek bana bakarken derin bir nefes alıp gülümseyemeye çalıştım. Adamın şüphe dolu bakışlarını anlıyordum çünkü şizofreni iyileşen bir hastalık değildi. Bu yüzden karşımdaki adamın kafasında ya başından beridir oyun yaptığım ya da bu durumun geçici olduğu düşüncesi olmalıydı. Annem , babasının kollarından ayrılıp ikimizin arasında durarak:
" Baba kızım bir kaza geçirdi, başını çarpmış. Şimdi hastalığı da dahil hiç bir şeyi hatırlamıyor." dediğinde adam kaşlarını çatarak bana baktı. Yumuşak yüz hatları gerilirken " Emin misin?" diye sorduğunda annem geldiğimden beri yaptığı gibi hemen beni savunmaya geçti.
" Evet baba, eminim."
Yaşlı adam sakin adımlarla yanıma geldiğinde gerginlikten bayılacağımı hissetsem de yerimden kımıldamadım. O ise yanıma ulaştığında elini kaldırıp yanağıma koydu ve herkesin duyabileceği bir ses tonu ile:
" Asmin, gerçekten iyi misin yavrum?" dediğinde "Evet, efendim." diyebilmiştim. Ama biraz daha yanaşıp sadece ikimizin duyacağı bir şekilde söyledikleri nefesimi kesmeye yetmişti.
"Eğer bu bir oyunsa ve kızımı üzersem torunum olman hiç bir şeyi değiştirmez. Sana yapacaklarımı bilmek istemezsin."
Kararlı ifadesi az önceki gerginliğimi benden almıştı, karşımda güçlü ve kızını korumak için her şeyi yapabilecek bir baba vardı. Asla böyle bir ailem olmamıştı, beni bırakıp gittikleri yetimhanede her gece beni kanatları altına alacak ve güvenle uyuyacağım bir ev için dua etmiştim. Ama yaşadığım hiç bir gün kendimi güvende hissetmedim. Karşımdaki yaşlı adamın kızı için takındığı tavır beni ilk defa hem kıskandırmış hem de güvende hissettirmişti. Bu duyguların verdiği cesaretle söylediklerim yaşlı adamın yüzünde ince bir tebessüm oluşmasını sağladı.
" Emin olun annemi üzen kişi ben bile olsam merhamet göstermenizi istemem."
Yaşlı adam elini yanağımdan çekip omzuma atarak hafifçe sıktı. Bunun hem kendimi hem de annem olan Hande hanımı korumak adına atacağım adımlar için verdiği anlamına geliyordu.
" O zaman Asmin, seninle çok iyi anlaşacağız."