“Ne zaman doğurdun kız sen?” Diyerek şaşaladı. “Ben doğurmadım. Kapıda buldum.” Alparslan’ın kapısı cami avlusuna benziyordu galiba... “Ve bu kadar sevinçlisin? İnsan bir hayret eder?” bir an durdu ve idrak ederek sıçradı. “Bu ne gazete mi buldun da böyle kaldırıyorsun sevinçle?” “Üşüdü çocuk çekil,” diyerek içeri girdi Türkan. Ardından da Beyazıt. Salona geldiklerinde daha yeni doğmuş görünen bebeği sarsmadan pusetten çıkartarak sevmeye başladılar. Alparslan da pusetin içinde bir not falan arıyordu. “Çantaya bak sende Beyazıt. Bırak şimdi bebek sevmeyi!” Dayanamayarak puseti ters çevirdi ve doğum belgeleriyle bir de yazı olan kağıt düştü. Daha dün doğmuştu sabi. Alparslan notu okudukça şekilden şekle girdi. “Beyazıt şunu bir oku ben yanlış mı okuyorum?” Beyazıt da aynı tepkile

