Gece yarısı evin sessizliği içinde tezgâhın üzerinde oturuyordum. Yanımda duran yarım dolu su bardağı ve not defteri, üçüncü sınıf hukuk öğrencisi olmanın getirdiği yorgunluğun ve stresin sembolleriydi. Etraf sessizdi, ama zihnimde fırtınalar kopuyordu. Hayatımın nereye gittiğini düşündüm. Okulu bitirdiğimde ne olacak? Gerçekten iyi bir avukat olabilecek miyim? Ya da sadece babamın gölgesinde, onun olamadığı bir avukat mı olacağım? Babamın ölümünden sonra yaptığım her şey, onun hayalini gerçekleştirmek gibi geliyordu bana. Ablamı düşündüm. Yaşıyor olsaydı şimdi neler yaşıyor olurduk bunu ara ara düşünüyordum. Parayı, alkolü çok seviyordu. Sanırım beni daraltırdı, ben de Batuhan’a daha fazla rezil olmamak adına evi terk ediyor olurdum. Hoş, o beni bırakır mıydı bilmiyorum. Sonra aklıma

