Suratında, endişe, kırgınlık ve kızgınlığın bir mozaik gibi yer aldığını gördüm. Kapının girişinde ayaklarını yere çivilemişlerdi sanki. Kız kardeşi İnci ve sevgilisinin birbirlerine sarılmış mutlu hallerini izlerken her an kalp krizi geçirecekti. Onu oradan uzaklaştırmamın ardından, gözleri bana kaydı, içinde fırtınalar kopuyordu.
"Sakın ters bir hareket yapma," diye uyardım onu. "Bu onun en özel anı. Şu an evlilik teklifi aldı ve kabul etti. Eğer gidip onlara kızarsan veya bağırırsan, sana kırabilir."
Gözlerini gözlerime dikti. "Az önce onları öpüşürken gördüm," dedi, sesinde belirsiz bir hissiyatla.
Derin bir nefes alıp söze girdim. "Senin için zor bir durum olduğunu anlıyorum, ama oraya gidip ona kızarsan - ki bence kızmaya hakkın yok- o sana tavır alır. Tavır almakla da haklı olur.
