Öpüşmemiz büyük bir yangınla devam ederken, beni geriye doğru yürütmeye başladı, Agrej. Kollarını belime sardığı için geri geri giderken zorlanmıyordum. Bacaklarım, bir yere değdiğinde daha ben ne olduğunu anlamadan kendimi mini bar tezgahının üzerinde buldum. Bacaklarımı iki yanıma ayırıp arasına girdi, Agrej. Öpüşmeye devam ederken büyük bir ihtimalle acemice yapıyordum bu işi. İki miydi bu öpüşmemiz, üç müydü bilmiyorum.
Benim kollarım onun boynunda sarılı bir halde dururken o ellerini belimden çekti ve tezgahın üzerine koyup, bana doğru eğildi. Bir taraftan da kasıklarıma doğru arada baskı uyguluyordu. Kanım fena halde kaynıyordu şu anda. Vücuduma ne olduğunu bilmiyordum ve bir tür istekle kıvranıyordum sanki.
Tezgahın üzerindeki ellerini kalçalarıma koydu ve beni kendine doğru çekerken, alt tarafını da bana bastırdı. Ağzımdan ağzının içine doğru kısık sesle inledim. Dudakları iki yanına doğru kıvrılırken, boynuma doğru yönlendi. Ellerini omzuma getirip, elbisemin kollarını sıyırmaya başladı. Açılan her yere öpücükler konduruyordu. Boynundaki ellerimi daha da sıkı sardım ona.
Elbisemi aşağı doğru çekiştirirken kollarımı iki yanıma indirip, elbisemi kollarımdan çıkarmasına yardım ettim. Kollarımdan kurtardığı elbiseyi, göbeğime doğru indirirken sütyenimle kaldım. Elinin biriyle sırtımı okşayarak yukarı doğru çıkıp, kopçaları çözdü. Diğer eliyle çıkarıp, bir kenara attı. Karşısında üst tarafım çıplak bir şekilde dursam da nedense utanmadım. Sanırım onu artık eşim olarak görmeye başladığımın bir kanıtıydı bu. Ne kadar kuma olsam da kocamdı işte.
Çıplak göğüslerime bakarak yutkundu. Her bir ifadesini inceliyordum. Ellerini göğüslerime getirip, sıkmaya başladı. Sert değildi hareketleri. Yavaş ve fazlasını isteyebileceğim bir şekildeydi. “Çok güzeller. Sende olduğu için çok çok güzeller.” Göğüslerime doğru eğilip, birini ağzına aldı. Emmeye başlarken, istemsizce sırtım yay gibi gerildi. Bir elini belime yerleştirip beni tutarken diğeriyle de boştaki göğsümü sıkıyordu.
Aynı işlemi diğer göğsüme de yapmaya başladığında arada kısık kısık inlemeye başlamıştım. Bir müddet sonra geri çekildi. “Hiç bir zerrene doyamam ama tadına bakmak istediğim başka bir yer daha var. Şimdilik bunları bırakıyorum.” Neyden bahsettiğini bilmediğim için öylece baktım yüzüne. Sırıtarak üzerime doğru eğilip, dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
Göbeğime kadar inmiş olan elbisemi kenarlarından tutarak aşağı doğru çekiştirirken, çıkarmak istediği belirtti. Elimi omzuna koyup, destek aldım ve kalçalarımı kaldırdım. Elbiseyi çıkarıp sütyenimi altyapı yere doğru attı. Sadece bir iç çamaşırı kalmıştı altımda. Yanlarından tutup onu da çıkardı. Şimdi tezgahın üzerinde çırılçıplak duruyordum. Agrej ise tamamen giyinikti. Üzerindeki kıyafetlere baktığımı görünce dudaklarıma bir öpücük bırakıp, kulağıma doğru yaklaştı. “Birazdan beni de sen soyacaksın, benim seni soyduğum gibi. Ama ondan önce dediğim gibi, tadına bakmam gereken bir yer var.” Sözlerini bitirip, kulak mememi ısırarak başını geriye çekti.
Aşağı doğru eğilerek tek dizinin üzerine çöktü. Bacaklarımı iki yana ayırarak, bakışlarını tamamen en mahrem yerime kenetledi. Ne yapacağını bilmeyerek bakıyordum. Gözleri her geçen saniye orama bakarken, daha da bir kararıyordu sanki. En sonunda başını kaşıklarıma doğru yaklaştırıp, iç bacaklarıma öpücükler kondurmaya başladı. Bu öpücükler gıdıklanmamı sağlıyordu. Bacaklarımı geriye çekmek istedim ama tutuşunu sıkılaştırdı.
Ellerini ayak bileklerime doğru getirip oradan tuttu. Yukarı doğru kaldırıp, ayaklarımı tezgaha bıraktı. Tamamen karşısında, her yerimi açığa çıkarmış bir şekilde duruyordum. Bana baktı başını kaldırıp. Gözleri hafiften kısılırken, bakışlarını indirdi. Başını vajinama doğru götürdü. Ne yapacağını merakla beklerken, dilini hissettim önce. Yavaş yavaş yalamaya başladı. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Böyle bir şey olabilir miydi? Yani oramı yalaması. Geri çekilmek istedim refleksle, ellerini bacaklarımın iki yanından geçip, belimi buldu ve geri çekilmemi imkansızlaştırdı. Dil hareketleri biraz daha sertleşti. Her yerini yalıyordu ve ben zevk almaya başlamıştım bile. Dudağımı dişleyip inlememek için kendimi kasmaya başladım. “Dudaklarını birbirine bastırma. İnleyebildiğin kadar inle. Bunu duymak hoşuma gider.” Sözleriyle dudaklarımı serbest bırakıp, yüzümü tavana doğru kaldırarak, gözlerimi kapattım.
Tutmuyordum artık kendimi. Hayatımda ilk kez aldığım bu zevkle inliyordum. Her inlememde daha da yavaşlatıyordu yalamayı. Elim beden bağımsız başına gitti, Agrej’in. Saçlarında tutup, kasıklarıma doğru bastırdım. Hangi akılla yapmıştım bunu bilmiyorum ama iyilimde yapmıştım. Dilini içime doğru sokmaya başladı ben bunu yapınca. Bu yalamasından daha çok zevk veriyordu. Şu anda deliğimde bir kaşıntı vardı, dili bu kaşıntıyı anlık olarak yok ediyordu ama halen oradaydı o kaşıntı.
Zaman biraz geçince dilini sokup çıkarmayı bıraktı içime. Vajinama öpücükler kondurmaya hatta orayla öpüşmeye başladı. Ve bu hareketler kaşıntımı daha da arttırıyordu. “Ah, lütfen Agrej.” Son bir dil darbesi atıp, başını kaldırdı. “Ne lütfen, Asmin?” Nefes nefese gözlerine baktım. “Kaşınıyor, dilini geri sok oraya.” Güldü. Ben ne haldeydim ama o gülüyordu. “Çok daha güzel bir şey sokacağım oraya. Seni zevkle inletecek bir şey.” Erkekliğinden bahsediyordu galiba. Olurdu yeter ki kaşıntı bitsin. “Tamam, hemen sok lütfen.” Yavaşça doğrulup, üzerime doğru geldi. Sertleşmiş erkekliğini kıyafetleri üzerinden kasıklarıma bastırdı. “Önce beni soyman gerekiyor ama.” Başımı sallayıp, elimi gömleğinin düğmelerine attım hemen. Acelece çözmeye başladım.
Güç bela sonuncu düğmeyi de çözünce, gömleğini çıkarıp odanın bir yerine fırlattı. Ellerim bu sefer kemerine gitti. Onu da bir şekilde çözmeyi başardım. Pantolonun düğmesini çözüp, fermuarını da indirdim. Kenarından tutup, indirebildiğim yere kadar indirdim. İç çamaşırını da aynı şekilde sıyırdım.
Gözlerim hemen erkekliğine kaydı. Sertleşmiş ve göbeğine doğru kalkmıştı. Onu görünce deliğimdeki kaşıntı daha da bir arttı sanki. “Hadi, soydum işte seni. Bana istediğimi ver artık!” İsyan edercesine söylediklerimle eliyle erkekliğini tuttu. Diğer elini de ağzıma doğru getirdi. “Aslında güzelce yaladım ama yine de ne olur ne olmaz. Kuru olmasın. Tükür.” Dediğini yapıp, avucunun içine tükürdüm. Tükürüklü elini erkekliğine sarıp, bir iki kez sıvazladı. Kökünden tutup, deliğime konumlandırdı. Girişimde hissettiğim sertlikle inledim. Birden bire içime kendini kökledi.
Bu ikinci seferimizdi ve içime girer girmez gözlerimin önünde bir şeyler uçuşmaya başladı sanki. Bir kaç saniye bekleyip, yavaş yavaş gidip gelmeye başladı. Güzeldi ve kaşıntımı da alıyordu. Boynuna kollarımı doladım. Ellerini belime sardı ve hızını arttırdı. “Ahh bunu özlemişim. Bu sıcaklığı, bu darlığı çok özlemişim.” Boynumu emmeye başlamadan önce dedikleri bunlardı. Ben zaten kendimden geçmişçesine, inliyordum. O tezgahın üzerinde uzunca bir süre yaptık. Sonrasında bacaklarımı beline doladı ve beni kucakladı. Hemen yanımızdaki duvara sırtımı dayayıp, o şekilde içime girip çıkmaya devam etti. Ben delicesine inlerken, onu da ağzından değişik sesler çıkıyordu. Az sonra vücudum kasılmaya başladı. Bunu farkettiğinde daha da hızlandı. Alt tarafıma bir şeyler alıp giderken, titreyen bacaklarım belinden sıyrıldı. Hızlıca bir elini bacağıma atıp, bu sefer yatağa götürdü beni. Yavaşça uzandırdı ve hızlıca köklemeye devam etti. Hem incinmemi istemiyordu, hem de düşman gibi sikiyordu.
Odayı benim inlemelerim ve onun boğuk hırlamaları dolduruyordu. İçimden aniden çıkıp, bacağımdan tutarak ters çevirdi beni. Ayaklarım yere basarken, domalmıştım. Kalçama bir kere vurup yeniden girdi ve hızlıca gidip gelmeye devam etti. Bir eli de bacak arama gitmiş, vajinamı okşamaya başlamıştı. “Sana ne demiştim hatırlıyor musun? Zamanı geldiğinde sen kendin isteyeceksin! Bak şimdi altımda nasıl da inliyorsun. Az önce de içine girmem için bana yalvardın.” Sözleri beni daha da tahrik ediyordu. Yine de altta kalmak istemedim. “Kaşınıyordu oram. Ondan öyle oldu. Ahh, yoksa yalvarmazdım.” Boştaki eliyle göğüsümün birini sıkarak beni doğrulttu. “Kaşıntını, sabaha kadar içinden çıkmayarak dindireceğim, merak eyleme.” Sözleri biterken göğüs ucumu sıkmaya başladı. Hafifçe yan dönüp, elimle ensesine tutundum. Bu pozisyon diğer göğsümü ona doğru çevirmişti. Beklemeden ağzına aldı. Her yerim doluydu şimdi. Hızlandıkça hızlandı ve aynı anda az önceki ılıklık, aşağı doğru kayıp giderken, onun da kasılmasıyla içimdeki erkeklik büyüdü ve kendini bıraktı. Nabız gibi atan erkeklikten çıkan dölleri hissediyordum sanki.
Kasılmaları biterken, yatağa doğru yığıldım, o da hemen üzerime yığıldı. İkimizde derin nefesler alıyorduk ve ben altında eziliyordum. Beş dakika kadar o şekilde dinlendik. Agrej, üzerimden hafifçe doğruldu ve sırtıma öpücükler kondurmaya başladı. Dediğini yapacaktı galiba. İçimden çıkmadan beni sabaha kadar becerecekti. Erkekliğinin içimde yavaştan büyümeye başladığını hissetmem de bunun doğruluğunu kanıtlar nitelikteydi.
Gözlerimi açtığımda, pencereden havanın aydınlandığını gördüm. Hangi ara uyuyakaldığımı bilmiyordum gerçekten. Vücudum ağrıyordu ama. Doğrulmak için, hareket ettiğimde, olduğum yerde kalmamak sağlayacak bir şey farkettim. Agrej halen içimdeydi. Başımı yana doğru çevirip, ona baktım. Uyuyor gibiydi ama içimdeydi de. Kendimi yavaş yavaş ileri doğru itmeye çalıştım.
Gece o kadar yapmıştık hatta ben uyuyakalmışım ya da bayılmışım bilmiyorum ama o içinden hiç çıkmayacağım derken sözünü tutarcasına, uyurken bile erkekliğini içime koymuştu. Ve yavaşça içimden çıkarmaya çalıştığımda sert olduğunu da hissediyordum.
Biraz daha kendimi zorlayıp, ileriye gittim ama aniden belimden tutulup çıkardığım azıcık erkekliğinde içime köklenmesiyle neye uğradığımı şaşırdım. “Kaçmaya mı çalışıyordun? Bırakmam seni anlamadın mı hala?” Bir bacağını bacaklarımın üzerine atıp, beni tamamen sıkıştırdı ve köklemeye devam etti.
Dün geceki kaşıntı bitmişti şimdi hafif bir acı vardı ama dayanılmayacak gibi değildi. Başımı omzuna doğru koyup, inlemeye başladım. “Dediğini istikrarlı bir şekilde başardın. Ahh, çıkmamışsın içimden hiç.” Temposu artarken, kulağıma doğru mırıldandı. “Ben her zaman sözümü tutarım, Asmin’im. Bunu anlaman ne güzel.” Seri bir halde gidip gelmeleri devam etti. En sonunda belimden tutup beni kaldırdı ve kucağına tersle oturtup, köklemeye devam etti. Dün gece de görmüştüm boşalması epey bir uzun sürüyordu. Ama canım yanmaya başladığı için yüksek sesle konuştum. “Boşal artık, acıyor.” Bir kaç sert vuruş daha yaptıktan sonra içime boşaldı. Gücüm falan kalmamıştı. Resmen bütün gece seks yapmıştık.
Beni kaldırarak yavaşça çıktı içimden. Yatağa oturmadan ayağa kalktım. Bacaklarıma doğru akan ılıklığı hissettiğimde bakışlarım aşağı kaydı. İçime geldiği dölleri beyaz beyaz akıyordu. “Bu manzarayı her zaman görmek istiyorum.” Ona baktığımda o da bacak arama bakıyordu. Nedense utandığımı hissederken, banyoya doğru koşturdum. Arkamdan kahkaha atıyordu.
Duşun suyunu ayarlayıp altına girdiğimde eve gitmekti tek istediğim. Bir an önce ilaçlarımı almam gerekiyordu yoksa hamile kalabilirdim. Ona alışıyordum, kocam olarak benimsiyordum ama henüz bir çocuk yapmak istemiyordum. Ayrıca okulum da vardı benim. Götürebildiğim yere kadar götürecektim bu ilaç meselesini. Kuma olarak verilmem de söz hakkım olmamıştı belki ama anne olmaya istediğim zaman karar verecektim.
Ben duştan çıkınca, Agrej girdi. Girerken de katılmak isteyip istemediğimi de sordu arsızca. Yüzümü başka tarafa döndüm bunu söylediğinde yine bana güldü.