Lucy, mağaranın huzurlu sessizliğinde uykuya dalmıştı, ama bilinçaltı onu yine huzursuz bir yolculuğa sürüklüyordu. Gözlerini açtığında kendini yoğun bir sisin içinde buldu. Her yer griydi, ne bir başlangıç ne de bir son vardı. Üşüyordu, sanki sisin kendisi soğuktan yapılmış gibiydi.
“Lucy…”
Bu sesi tanıyordu. Dönüp baktığında Medyum Uno, sisin içinde beliriverdi. Uzun cübbesi rüzgarda dalgalanıyor, gözleri keskin bir kararlılıkla Lucy’ye bakıyordu.
“Seçim yapma zamanı yaklaşıyor,” dedi Uno, sesinde bir uyarı tonu vardı.
Lucy, ne dediğini anlamaya çalışarak bir adım attı. “Ne seçimi? Neler oluyor?”
Uno’nun yüzü bir anda ciddiyetle sertleşti. Elini kaldırıp sisin içini gösterdi.
Lucy, sisin içinde bir şeylerin şekillendiğini gördü. Önce bir yüz belirdi: Alfa Alex. Gözleri alev gibi parlıyor, yüzünde karanlık bir çekicilik vardı. Ona bir adım daha yaklaşan Lucy, Alex’in dudaklarının kıvrılışını ve o tahrik edici bakışlarını gördü.
Tam o sırada sis bir kez daha dalgalandı ve başka bir yüz belirdi. Bu kez Alfa Leon’du. Çenesi sıkılmış, yüzünde hakimiyet ve güç dolu bir ifade vardı. Gözleri Lucy’nin içine işliyordu, sanki onu olduğu yere çiviliyordu.
İki yüz de gerçek gibiydi, o kadar yakın ve somut hissediliyordu ki Lucy hangisine bakacağını bilemedi. Kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı.
“Tanrıça sana bu gücü ve seçimi verdi, Lucy,” dedi Uno’nun yankılanan sesi. “Onu akıllıca kullan.”
Lucy ne diyeceğini bilemedi. İçindeki karmaşa, rüyanın atmosferiyle birleşip bir fırtına gibi büyüyordu. Tam Uno’nun anlamını kavramaya çalışırken sisin içindeki iki yüz tekrar şekil değiştirdi. Alex’in karanlık cazibesi ve Leon’un güçlü varlığı aynı anda Lucy’nin üstüne geldi.
Birdenbire gökyüzü çatırdadı, şimşekler etrafı aydınlattı ve rüzgar Lucy’yi savurmaya çalışıyordu. “Dur! Bu ne anlama geliyor?!” diye bağırdı Lucy.
Ama Uno’nun sesi bir kez daha yankılandı: “Seçimini yap, Lucy.”
Rüya bir anda karanlığa gömüldü. Lucy, mağaranın içindeki battaniyenin üstünde ter içinde soluk soluğa uyandı. Kalbi deli gibi atıyordu ve nefesi kesikti. Karanlık mağaraya gözleri alışırken nerede olduğunu fark etti. Ama bu ona bir nebze de olsa rahatlık getirmedi. İçindeki korku ve karmaşa, rüyanın verdiği mesajla daha da büyüyordu.