Lucy’nin kürkünden yayılan altın ışık, ormanın karanlığını aydınlatıyordu. İçinde hissettiği güç, tarif edilemez derecede büyüktü. Tanrıça’nın ona verdiği bu armağan, aynı zamanda bir sorumluluktu. Kurt formunda gözlerini kapattı ve zihnini bu güce açtı. Birden, çevresindeki dünya bulanıklaştı ve kendini bir vizyonun içine çekilmiş halde buldu.
Lucy, sislerin arasında bir savaş sahnesinin ortasında duruyordu. Her yer alevler içinde yanıyor, gökyüzü kan kırmızısına bürünmüştü. Alfa Alex, devasa kurt formunda düşmanlarına saldırıyor, her adımı yeri titretiyordu. Ancak bu güç, Lucy’yi korkutuyordu. Alex’in yanında kendini kaybolmuş ve kontrolsüz hissediyordu.
Savaşın şiddeti arttıkça, Lucy birbiri ardına düşen bedenleri gördü. İnsanlar, kurt adamlar, kadınlar ve çocuklar... Hiçbiri ayırt edilmiyordu. Alex’in liderliğindeki bu dünya, kaos ve ölüm getirmişti. Lucy, bir çığlık attı ama onu duyan olmadı.
Sonra Alex’in gözlerini gördü: Soğuk, kararlı ve merhametsiz. Onun gücüne hayran olan Lucy, aynı zamanda bu gücün yok etme arzusuna ilk kez tanık oluyordu. Bu dünya, Lucy’nin istediği bir dünya değildi.
Bir süre sonra Lucy’nin görüşü değişti. Kendini sıcak bir odada buldu. Şömine başında, Leon’un güçlü kollarında huzurla oturuyordu. Alevlerin dansı, odanın duvarlarında titreşiyordu. Gözleri, yerde oynayan iki küçük bebeğe takıldı. Minik kahkahaları ve masumiyetleri, Lucy’nin kalbini sıcacık bir mutlulukla doldurdu.
Leon’un yüzü yumuşaktı. Gözlerinde ona duyduğu derin sevgi parlıyordu. Bu sahne, Lucy’nin arzuladığı türden bir gelecekti: Barış, huzur ve aile. İçinde bir yerde, Tanrıça’nın bu geleceği ona işaret ettiğini hissetti.
Lucy, duru görüden sıçrayarak uyandı ve gözlerini yeniden gerçek dünyaya açtı. Nefesi hızlıydı ve kalbi deli gibi atıyordu. Kendi içindeki bu iki seçenek, artık netleşmişti. Alex’in sunduğu güç ve kaos; Leon’un sunduğu barış ve sevgi. Seçimini yapmıştı.
Gözleri Leon’a odaklandı. Altın kehribar gözleri, tehlikeli bir şekilde parlıyordu. Leon, Lucy’nin bakışlarındaki karanlığı ve kararlılığı hissetmişti ama bu kararın ne olduğunu anlayamıyordu.
Lucy, kurt formundayken Leon’a doğru adım attı. Ağır ve güçlü adımları, yerde bir titreme yaratıyordu. Leon, Lucy’nin bu yaklaşımından tedirgin olmuştu ama kendine güvenini kaybetmedi. Onun kendisine zarar vermesinden çok, yanlış bir seçim yapmasından korkuyordu.
“Lucy, sakin ol,” dedi Leon, sesinde bir karışım vardı: Hem liderlik, hem de onun için duyduğu saf bir sevgi. Ancak Lucy’nin niyeti, kelimelerle açıklanabilecek gibi değildi.
Birden Lucy ona doğru atıldı. Leon, onun kendisine saldıracağını düşündü ve geri çekilmeden bekledi. Ne olursa olsun onunla dövüşmeyecekti. Ancak Lucy’nin amacı başka bir şeydi. Leon’a iyice yaklaştı, hırlayarak dişlerini gösterdi ve Leon'un boynuna derin bir ısırık bıraktı.
Leon, şaşkınlık ve hayranlık içinde olduğu yerde kaldı. Lucy’nin onu işaretlemiş olması, sürü kurallarına göre onu kendisine ait kıldığı anlamına geliyordu. Bu, her iki alfanın da beklemediği bir hamleydi. Lucy, gücünü ve seçimini ilan etmişti.
Leon, boynundaki sıcaklığı hissederken bir an konuşamadı. İçinde derin bir mutluluk dalgası yayıldı. Lucy’nin onu seçmiş olduğunu anladığında, ilk kez gerçekten tamamlandığını hissetti.
Lucy’nin Leon’u işaretlediğini gören Alex, derin bir hırlama ile ormanı inletti. Gözleri öfkeyle parlıyordu ve dişlerini tehditkar bir şekilde gösteriyordu. “Lucy...” diye tısladı, sesinde hem hayal kırıklığı hem de öfke vardı.
Lucy, kurt formundayken Alex’e dönüp kararlı bir şekilde baktı. Alex, onun gözlerindeki kararlılığı gördü ve bir an için irkildi. Onun artık geri dönmeyeceğini anlamıştı.
Alex, son bir kez Lucy’ye baktı. Ardından, öfkeli ve kırgın bir hırlamayla ormanın derinliklerinde kayboldu.
Lucy, Alex’in kayboluşunu izlerken derin bir nefes aldı. İçinde bir yerde, doğru kararı verdiğini biliyordu. Leon’un yanına dönerek başını onun boynuna yasladı. Leon, Lucy’nin hareketine karşılık olarak onu koruyucu bir şekilde sardı.
Lucy seçimini yapmıştı, ama bu seçim beraberinde yeni zorluklar getirecekti. Savaş henüz bitmemişti. Ancak Lucy, artık Tanrıça’nın verdiği güçle ve Leon’un yanındaki yeriyle bu mücadeleye hazırdı.