Lucy, ağrıyan başıyla gözlerini açtığında kendini bir ağaca sıkıca bağlanmış halde buldu. Soğuk gece havası tenine dokunuyor, çevresindeki orman karanlık bir gölge gibi üstüne çöküyordu. Ateşin başında iki iri kurt adam konuşuyordu, alçak sesle ama yeterince net bir şekilde duyulacak kadar yüksek.
“Birşeyler yiyip hemen yola devam edelim,” dedi bir tanesi, ateşe odun atarken tedirgin bir sesle.
Diğeri, dudaklarında kurnaz bir sırıtışla, “Merak etme onları atlattık,” diye karşılık verdi.
Lucy, söylediklerini anlamaya çalışırken panik içinde iplerini çekiştirdi. Ancak düğümler çok sıkıydı, kurtulması imkânsız görünüyordu. Dönüşmeye çalışmayı denedi, ama gücü sanki çekilmiş gibiydi; içindeki kurt bile sessizdi. Umutsuzca nefesini düzenlemeye çalışırken karanlığın içinden yankılanan tanıdık bir sesle irkildi.
“Bırakın o kızı,” dedi Alfa Alex, sesi yankılanarak geceyi doldurdu.
Lucy’nin gözleri karanlıkta Alex’i aradı. Nihayet onu gördüğünde, yanındaki Beta Cael ile birlikte ateşin aydınlığında belirdiğini fark etti. Alex’in gözleri, ateşin parıltısıyla parlıyor, tehditkâr bir şekilde kurt adamlara kilitlenmişti.
“Bu iş hemen burada bitecek,” dedi Alex, sesi çelik gibiydi. “Yoksa bunun bedelini ödersiniz.”
Kurt adamlar tereddüt etti, ama birbirlerine bir bakış atarak saldırıya geçtiler. Alex, vahşi bir kükreme ile ileri atıldı. Onun hareketleri kusursuz bir ölüm dansı gibiydi; bir tanesini yere sererken, diğerinin üzerine Beta Cael atladı. Kavga vahşi ve hızlıydı.
Lucy, gözlerini kırpmadan izlerken, Alex’in gücüne ve otoritesine hayran kaldığını fark etti. Beta Cael, rakibini yere serip Alex’in yanına döndüğünde, kurt adamlar yerlerinden kalkıp kaçmaya başladı.
Alex, koşar adımlarla Lucy’ye yaklaştı. Gözleri hâlâ tehdit doluydu, ama sesi sakinleşmişti. “Lucy, iyi misin?”
Cael, Lucy’nin iplerini çözmek için eğildi. İpleri gevşetirken, alçak bir sesle Alex’in kulağına eğilip kısık bir sesle, “İyi işti, ben bile inandım” dedi. Dudaklarının kenarında bir sırıtış belirdi.
Alex, hafifçe başını eğerek gülümsedi, ama Lucy’ye dönerken yüzü yeniden ciddileşti. “Sana kimsenin zarar vermesine izin vermem,” dedi, sesi kararlılıkla doluydu.
Lucy, hem korkmuş hem de şaşkındı. “Ama siz...Siz, beni nasıl buldunuz?”
Beta Cael, sessizce gülümserken Alex onun yüzüne bakarak karanlık bir gülümseme ile, “Çünkü Lucy... sen ne kadar inkar etsen de biz bağlıyız, Ve seni korumak benim için en önemli şey” dedi. Lucy, bu sözlerin ardındaki anlamı çözmeye çalışırken Alex, nazikçe elini Lucy’nin omzuna koydu.
“Artık güvendesin,” diye ekledi Alex. Ancak gözlerinde Lucy’nin anlayamadığı karanlık bir şey vardı.