tanıtıcı bölüm,....

848 Words
"Sizde başka hafız var mı?" diyerek konuşmaya devam ettim. "Abim ben ve amcam dışında şuan bitirmiş yok, Buğra ve amcamın oğlu Abdullah yapıyor." "Sizin ev ne kadar güzeldir... Ayetlerle anlaşma falan yapıyorsunuzdur da?" "Abimle amcam çok yapardı... Dedemle babaannem vefat edince amcam evlenene kadar bizde kaldı. Abimle benim aramda beş yaş, amcamla abim arasında sekiz yaş var. Abimin talebeliği amcamla denk gelince evde şifreli konuşmalar olurdu... Amcam yengemle evlenmek isteyince bunu abime ayetle anlatmış... Abim de anneme hadisle... Bende isterdim ama bana nasip olmadı..." "İnşaallah Sende Buğra ile yaparsın." "Bi azmedip bitirsee." "İstemiyor mu?" "Gazla giden cinstenn, geçen anneme dedi ki, nasılsa bana iki şefaat edecek var, ben neden kafamı bu kadar yoruyorum kii, annem de, 'Ben anaları olduğum hâlde bu kadar rahat değilim sana ne oluyor' dedi...sonra da 'bak oğlum, bunların ileride ne olacağı belli olmaz, evlenirler biri karısına diğeri kocasına şefaatçi olur, çoluk çocuk torun ahiret arkadaşı derken arada kaynarsın, ben karışmam... Cennette onlara hafızlık tacı giydirilirken babanla ben altın ve gümüşten olan tahtta onları izleyeceğiz. Hurilerin omuzlarında taşıdığı tahtta ne güzel olacaklar, yüzleri ayın on dördü gibi parlayacak... Neyse sende bi köşede izler tebrik edersin...' deyince Buğra'nın bi suratı vardı o biçim. Sanki akşama kadar aç kalmışta lokantanın önünden geçerken kokusuna kapılmış gibi yutkundu, ağzının suyu akıyordu resmen... Annem son olarak, 'Ayrıca unutma! sana şefaat edecek olsalar bile üç yerde yalnızsın... Kabir, kıyamet, sırat... Bu üç yerde kendime arkadaş istemiyorum diyorsan bırak oğlum. kimse seni zorlamıyor.' deyince Buğra irkildi, 'Daha ne yapacaksın bee, çin işkencesi bile bundan basit kalır." deyip bana döndü 'Ben bu gazla üç aya bitiririm, siz görürsünüz, en çok hası ben yapacağım, her hasa bir huri, benim hurilerim sizden fazla olacak.' dedi..." Şeyma anlatırken yanlarındaymışım gibi hissediyordum. Gülmemi sonlandırarak, "Buğra da mı kursa gidiyor? Okul?.." diye sordum. "Yurtta kalıyor, ikisini birden götürüyor." dedi "Zor olmuyor mu?" "Abimle amcam da öyle okudu onlar zorlanmadı ama Buğra biraz boşladı. Amcamın evlenmesi, abimin evden gitmesi ona yaramadı. Amcamla abim birbirine çok destek olurdu, Buğra yalnız kaldı..." "Toparlar inşaallah." "İnşaallah. Biz de öyle umuyoruz. Abim mahalleye geri dönse toparlar daa..." "Neden gelmiyor?" "Burada çeken bi mıknatıs olmadığı için." Laf bana dönmeden, abisinden de tamamen uzaklaşmadan lafı değiştirmek istedim... "Demek abinde ikisini birlikte götürdü." "Evet... Üç arkadaşıyla birlikte yatılı yurtta hem lise hem hafızlık yaptılar. Abim mühendislik fakültesini kazandı, diğer arkadaşları ilahiyat fakültesi mezunu. Arkadaşının birinin diyanete bağlı kursu var, diğeri de aynı kursta müdür yardımcısı ve hoca olarak görev yapıyor." "Sen kaç yılda bitirdin?" "Sorma yaa, bu hastalık yüzünden üç yıla yakın sürdü. Ben, hem arapça hocalığı yapıp hem ders çalışıyordum zor oldu biraz... Ama abim azmetti iki yaz bir kışta bitirdi çok şükür." "Onlarda ara vermek yok, o yüzden çabuk bitmiştir." "Öyle... İlk zamanlar abimle bu sebepten çok sıkıntı yaşadığımız oldu. Sürekli 'gel çalışalım, ben okuyayım sen dinle yada gel oku ben dinleyeyim, çabuk bitir hadi, gel cemaat olalım namaz kılalım falan." derdi, abi kılamıyorum da diyemiyordum... Bir gün annem, 'abini onların silahı ile vursana kızım.' dedi 'sende ayetle söyle.' Bende ayetin başını söyledim. gerisini o getirdi. Abi mealini de söyle tam olsun dedim. “Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki; o bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun." dediği anda bir yüz ifadesi vardı görmen lazım. Utancından kaçtı. Sonra ki günlerde de ısrar etmedi... Geçen gün iyice sıkıldım, "Ehı nasarat" (abi yardım et) dedim, "gul" (söyle) dedi. 'urid alsafar (gezmek istiyorum) dedim. hasanan daena nadhhab (Güzel olur gidelim) deyince annem de babama şikayet etti, 'bunlar yine bir iş çeviriyor' diye... Abimde 'bilmiyorsan bir bilene danış' ayetini okuyup beni dışarı götürdü..." "Çok iyi yaa..." "Elhamdülillah öyle gerçekten." Artık konuyu tamamen değiştirebilirim diye düşünüp, yanımızdaki çantalara bakarak, "Nuran abla aldıklarımızı beğenir inşaallah." dedim "Beğenir beğenir dee, ben senden bir şey rica edebilir miyim?" "Tâbiii, yapabileceğim bir şey ise?" "Annem çeviremediği için Nuran deyip tanıttı ama biz yengemi Nuran ismiyle çağırmıyoruz, Hatice diye sesleniyoruz. Sende Hatice der misin?" "Olur söylerim, anneme de söyleyeyim adaş desin." "Çok güzel olur... Yengem de sevinir..." "Yengenin adını sen mi değiştirttin?" "Yoookk, amcam... Yengem amcamdan yaş olarak büyük. Düğünde misafirler gidip sadece aileler kalınca yengemin yanına geldi. Mikrofonu aldı, elinden tutup sağ kulağına ezan okudu sol kulağına da üç kere bundan sonra adın Hatice tül Kübra... Bana bu sünneti de yaşatırsan bu acizi çok sevindirirsin.' dedi. Yengem de ismi kabul etti." "Hem yaşının büyüklüğü hemde isim olarak yaanii?" "Eveeett... En son doğan çocukları da erkek olunca, "E be Hatice'm bir sünnet daha istiyordum... Neyse nasip değilmiş.' dedi, yengem de, 'Niyetini halis tut, inşaallah Fatıma Zehra da gelecek tam olacak.' dedi. Bakalım bu aralar bir şeyler olabilir gibimize geliyor." "Hayırlıysa olsun." "Amiiinn... Her şey... Hepimiz için... Hakkımızda en hayırlısı ne ise o olsun... Ben hayatımı Hülya'nın Allah'u teâlâ ya emanet ettiği gibi emanet ediyorum." "Bir şey diym mi? Bundan sonra bende onun gibi dua edeceğim... Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler..." Şeyma'ya doğduğum günden başlayıp bu yaşıma kadar yaptıklarımı kısaca anlattıktan sonra ikindiyi kaçırmamak için oradan ayrıldık. Şeyma zannettiğim gibi yapmamıştı... Abisi yanımıza gelmediği gibi fotoğrafını göstermeyi bile teklif etmemişti. Laf arada abisine dönse de vurgulu bir ton da sezinlememiştim. Bu da, bundan sonra bir yere gitmek isterse tekrar olacağını gösteriyordu...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD