Elvin’in gözleri büyüdü. Adamın ağzında kesinlikle filtre yoktu. Normalde fazla elit ve klas görünüyordu ama Elvin’e gelince tam bir edepsize dönüşüyordu. “Senin şu pis ağzın…” dedi Elvin, öfkeyle. Sonra kucağından kalkmaya yeltendi. Ancak Ardil, karısının omuzlarından iten ellerini yakalayıp arkasına doğru büktü. Tek eliyle iki bileğini birden kavrayıp adeta kelepçeledi. Boştaki elini kızın düğmelerine atıp açmaya başladı. “Biraz müsaade mi etsen acaba? Sürekli aklın uçkurunda,” dedi Elvin, sağa sola kıvranıp adamın elinden kurtulmaya çalışırken. “Ne olacaktı kızım? Daha yeni evlendik. Azıcık karımın tadını çıkarsam… Sen de sürekli karşı çıkmasan,” dedi Ardil, eğilip gerdanını öperek. İlk dört düğmeyi açmayı bitirdiğinde, göğüs oyuntusuna doğru ıslak öpücükler bıraktı. Elvin, kocası

