Kapı aniden tıkırdadı. Ardil’in eli hâlâ Elvin’in kadınlığında gezinirken, başını kapıya doğru çevirip boğuk bir sesle sordu: “Kim o?” Kapının ardından Aliye’nin sesi geldi, tedirgin ama aceleciydi: “Benim, Aliye… Ağabey, babaannem kızıyor. Hepinizi sofrada istiyor. Çabuk olun dedi.” Ardil, Elvin’in boğazına bastırdığı eliyle onu susturdu. Dudak kenarında sinsice bir tebessüm belirdi. Hiç telaşlanmadan dışarıya seslendi: “Tamam, geliyoruz.” Aliye’nin ayak sesleri uzaklaşırken, Ardil başını yeniden karısına eğdi. Gözlerindeki hoyrat parıltıyla kulağına fısıldadı: “Gördün mü? Beni sofraya çağırıyorlar… ama önce ben seni sofraya yatıracağım.” Ardil, kızın kalçasındaki bacağını omzuna alıp dizlerinde yükseldi. Erkekliğini kadının kadınlığına yasladı. Başını geriye doğru atıp, boğuk bir

