İHANET Kerem'in zafer homurtusu odanın ağır, seks ve ter kokan havasında kaybolup gitti. Sibel, tavana bakakalmış, göğsü hızlı hızlı inip kalkarken, vücudundaki her kas titriyor, her sinir ucu hâlâ yankılanan şiddetli hazla çınlıyordu. Zihni, bir savaş alanı gibiydi; dumanlar içinde, enkaz altında, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Vücudu ihanet etmişti. Onu aşağılayan, ona hükmetmeye çalışan bu adama karşı koymak yerine, onunla birlikte yanıp kül olmuştu. İçinde derin, kemirici bir utanç yükseldi. Kerem'in eli, hâlâ nemli olan karnına dokunduğunda irkildi. Dokunuşu, az önceki vahşetin ardından beklenmedik derecede sakinleştirici ve sahiplenicıydi. "Gördün mü?" diye fısıldadı, sesi yorgun ama o bildik, tartışılmaz emin tonuyla. "Birlikte yanıp kül olmak... işte böyle bir şey." Sibel cev

