' Kısılmış dört duvar arasında ruhum. Yumrukluyor duvarları çıkmak için bu ıssızlıktan. Nefes sesleri bile yankılanıp ürkütürken beni, sanki bedenim oradan oraya çarpıp bereler oluşturuyor. Canım yanıyor... Canım yanıyor ama bir çıkış yok. Bunaldım burada kapalı kalmaktan. Paramparçayım. Darmadağın olmuş, toparlanmaya çalışan ama ne çare ki imkansız olan ruhsuz bir bedeviyim ben. Susuz kalmış ruhum ve bedenim. Aç kalmış... Doymamış... Sevgiyi içmemiş, aşkla doymamış bir dervişim ben. Uçsuz bucaksız bir çöl bu dört duvar. Serap görüyorum bazen. Sanki kurtulmuşum buradan. Bu taş, beton, soğuk, ürpertici duvarlara basmaktansa; yağmur düşmüş, mis kokulu toprağa basıyorum sanki. Ciğerlerim bayram ediyor, masmavi gökyüzünü içime çekiyorum sanki. Etrafımı sarıyor kuşlar, kelebekler ve çiçekler. S

