Şok Eden Gerçek!

1681 Words
Kenan Kurt Ben az evvel ne yaşadım ya.. Hayır bakiresin madem neden söylemiyorsun. O kadar fahişe dedim, eskort dedim.. İnsan demez mi ben sadece dans ediyorum diye ama itiraf edeyim hala şoktayım. Dizdar denen herif nasıl bu kıza dokunmamış şaşırdım. Aradığımız kıza yani Şimal'e takıntılı diyorlardı demek ki gözü başka kadın görmeyecek kadar o kızla bozdu kafayı. Manyak herif.. Ama ilginç olan ne biliyor musunuz? Hayatımda ilk defa bakire biriyle oldum ne bileyim bu güne kadar bu benim için hep dikkat edilmesi gereken bir şeydi ama az önce bu yaşıma kadar ki en büyük hazzı aldım. Bu bambaşkaymış. O darlık o sıcaklık.. Off tarifini yapamıyorum. Canının çok yandığını bilmesem devam etmek isterdim ama bayağı kötü görünüyordu rengi falan soldu bir anda. Neyse belli ki o Dizdar iti zorla tutuyor, güvenli bir şekilde istediği yere ulaştırayım da belki o da benimle yeniden birlikte olmak ister ilerde belli mi olur.. Banyoda güzelce duşumu aldıktan sonra yavaş adımlarla geçtim içeriye, uyuduysa rahatsız etmek istemiyorum bayağı yorgun görünüyordu çünkü. Yalnız içeri girince baktım yatakta kimse yok, aşağıya indim hemen ama ne salonda ne mutfakta var.. Koşar adım dışarıya çıktım seslenmeye başladım. "Poleessa" Bir üç beş derken cevap yok. Allah kahretsin lan nasıl böyle bir gaflete düşerim. Nasıl kaçma ihtimalini düşünmem.. Bizim adamlardan birini aradım. "Buyur abi." "Bu evdeki kameralar çalışıyor mu?" "Yok abi aktif değil" "Hay sikeyim yanımdaki kız gitmiş bakın etrafta var mı?" "Hemen abi" Salak kız yemin ediyorum kız salak!!!! Hadi Dizdar bizim elimizde sana ulaşamaz Moretti'den nasıl kurtulacaksın acaba.. Ben yukarı çıkıp üstümü giyineyim dedim ama tişörtümü de giymiş kendi zincirleri burada. Tabi eline aldığı poşet arabada kaldı. Adamlara getirin dedim hemen. Bir yarım saat sonra geldi adamlar ama hiçbir iz yok.. Poşetten de sadece iki parça kıyafet bir de altın kolye çıktı. Göz göre göre kendini ateşe attı. Ben seni çıkarırım dedim... Ne demeye kafana göre hareket ediyorsun acaba.. Neyse yapabileceğim bir şey yok. Kendi düşen ağlamaz gittiyse de gitti yani. Adamlardan yeni kıyafet istedim üzerimi giyinip babamı aradım. "Alo" "Baba naptınız" "Bizde bir değişiklik yok sende durumlar ne?" "Ben de aynıyım, konuşmadı mı Dizdar iti." "Yok ağzı burnu yamulmuş hala o kız benim diyor, nereye sakladığını da bulamadık. Evinde diğer mekanlarında hiçbir yerde yok" "Çaptan düştün be Zemheri Yiğiter" "Öyle mi dersin?" "Öyle öyle bir ben görüneyim bu Dizdar efendiye" "Hadi bakalım senin çapını görelim" "Eyvallah..." Babamla konuştuktan sonra Zeydoğlu oteline geçtim, Dizdar'ın tutulduğu yere girdim. Mal herif pestili çıkmış hala direniyor, geberip gideceksin nerdeyse, kız ne işine yarayacak acaba! "Ooo Dizdar çok yakışıklı olmuşsun lan" Gözü kapanmış ama zorla baktı baktı, onu döven adama baktım. "Naptın lan adama gözünün feri gitmiş, mimiklerini kaybetmiş adam." "Ufak bir estetik abi biraz da dolgu yapmış olabilirim" "Vay vay anlıyorsun bu işlerden" "Evelallah abi" "İyi hadi biraz dinlen arkadaşla ben biraz sohbet edeyim" "Emrin olur abi" "Dizdar Dizdar ne diye direniyorsun oğlum daha sen. Ver kızı kurtul işte." "Vermem, Şimal benim" "Lan sen diye bir şey yok görmüyor musun. Ne olsun istiyorsun illa Zemheri Bey gelsin de bir kelebeklik ömür mü biçsin sana!" "Öldüremezsiniz beni, kızı bulmak için bana ihtiyacınız var" "He öldüremeyiz mal herif ama bu seni pipetle beslenir hale getirmeyeceğimiz anlamına gelmez. Yaşamış mı oluyorsun sen böyle!" "Vermem" "Lan derdin ne derdin? Kız seni seviyor mu? Yok.. Seni istiyor mu? Yok. Zorla tutuyorsun yanında ve ben kibar konuşma faslımı bitirmek üzereyim" "Sevecek, sevmese de fark etmez karım olsun yeter" "Mal herif" "Şimdi sana yeniden dalardım ama zaten feleğin şaşmış, bugün de hala konuşabiliyor olmanın tadını çıkar.." Onu bırakıp çıktım, şu dansçı kız canımı çok sıktı bir de bu itle uğraşamayacağım. Odaya geçip biraz uzansam iyi olur diye düşündüm. Yatağa sırt üstü uzandım, elimde hala o aptal kızın kolyesi var. Aklımdan çıkmamasına ayrı sinir oluyorum, aptal gibi hareket etmesine ayrı.. Moretti'nin eline geçerse, metres olur.. Dizdar gibi de değil. Kurtulamaz onun elinden.. Ben kızın düşüncesiyle uzanırken telefonum çaldı.. Yabancı numara, belki kızın aklı başına gelmiştir de aramıştır diye düşündüm ama numaramı nerden bilsin adımı bile bilmiyor ki.. Yine de İngilizce cevapladım. "Alo" "Kor!" "Moretti?" "Büyük yanlış yaptın..?" "Velev ki yaptım sana giren çıkan ne?" "Bana ait olanı almayacaktın Kor." "Kimmiş sana ait olan?" "Poleessa.. Akşam adamlar görmüş kızı sen almışsın" "Aldım.." "Vereceksin geri." Tek gecelik ilişkilerin çetelesini tutmuyorum Moretti, her yaptığımın da şeceresine bakmıyorum saldım gitti. Git bul nerde buluyorsan" "Bunun hesabını vereceksin Kor" "Beni karşına alabiliyorsan buyur al. Hodri meydan" dedikten sonra kapattım telefonu. Bu kız başına büyük bela aldı haberi yok.. Biraz uyumak için kapattım gözlerimi, dinlenmem şart.. 🥀 Şimal İçim içime sığmaz halde geçirdim yolculuğu, tarifi yok ama muhteşem hissediyorum. Gittiğim yerde beni ne bekliyor bilmiyorum ama hiçbir yer gözüme Dizdar'ın yanı kadar kötü görünmüyor. Taksici verdiğim adrese getirince durdum bir an ama dil bilmiyorum adama bekle parayı o kadın verecek nasıl diyeyim diye düşünürken bir anda kapı açıldı. O kadın. Allah'ım şükürler olsun. "Gel tatlım" deyip elimden tuttu, indim onun yardımıyla taksiciye ödeme yaptı beni de hemen içeri götürdü. Girdiğim yer büyük bir mekan, belli ki iyi müşterisi olan bir yer. Ben ayda yılda bir saçımı kestirmek için kuaför yüzü gördüğüm için pek bilmem böyle yerleri. "Gel güzelim otur şöyle.. Ne bu halin berbat görünüyorsun." "Şey kötü bir gece geçirdim sadece ama mükemmelim. Kurtuldum nihayet." "Çok sevindim senin adına. Gel burada bekleme alt kata inelim. Evim orası benim" "Ben size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum, hayatımı kurtardınız." Gülümsedi.. "Daha bir şey yapmadım, gel hele biraz konuşalım seninle" Dediği yere indik. Salon olduğunu tahmin ettiğim yere geçtik. Sade döşenmiş ama güzel bir yer. "Sen otur ben yiyecek bir şeyler getireyim tamam mı?" "Ben de yardım edeyim" "Bayılacak gibi duruyorsun otur sen" Açım, uykusuzum ve deli gibi yorgunum üstüne üstlük kötü bir gece geçirdim.. Haklı yani. Bir süre sonra elinde tost ve meyve suyuyla geldi. "Hadi ye bunları" Hemen yemeye başladım, gerçekten çok acıkmışım.. Hiçbir şey söylemedi ben yemek yerken. Nihayet bitince arkama yaslandım. "Biraz uyu sen, ben yukarıdayım. Akşam gelirim yanına, evi istediğin gibi kullanabilirsin. Banyo solda, mutfak onun karşısında" "Tamam sağ olun" "Rica ederim" deyip çıktı. Hala cenabet haldeyim. Hemen bir duş almak için dediği yere geçtim. Güzel bir duş aldım keselene keselene abdestimi de aldıktan sonra çıktım, kıyafetim olmadığı için yine o adamın tişörtünü giydim. Aynaya bakınca gülümsedim. Oradaki kız benim işte. Ela gözlerim, açık kahve saçlarım.. Belli belirsiz çillerim.. Kendime hasret kalmışım. Yeniden salona dönüp yattım, biraz uyusam yetecek sanki.. Ne kadar uyudum bilmiyorum ama gözümü açtığımda o kadın yanımdaydı üzerime battaniye örtmüş. "Günaydın canım" "Şey kusura bakmayın ben duymadım geldiğinizi" "Sessiz olmaya çalıştım, sorun değil. Dinlenebildin mi?" "Evet çok iyiyim. Sağolun" "Meryem bu arada adım ama Mary diyorlar burada" "Memnun oldum Meryem Hanım." "Abla diyebilirsin. Şimal biraz konuşalım mı?" "Olur." "Dizdar'ın elinden nasıl kaçtın bilmiyorum ama aklında ne var ne yapmak istiyorsun" "Türkiye'ye dönebilirsem ya da Yiğiterler'e ulaşabilirsem onlar beni alır ama bir sorun var ki ne kimliğim ne pasaportum var." "Konsolosluğa gidebiliriz" "Evet benim de aklıma o geldi ama Dizdar'ın adamları orada bekliyorsa diye korkuyorum. Orada beni yeniden alırlar. Bu sebeple ne yapıp edip Yiğiterler'e ulaşmam lazım." "Tamam canım numaralarını bulalım arayalım o zaman." "Tamam çok teşekkür ederim" Sonra Meryem abla telefonundan internete girdi şirkete ait numaraydı sanırım bulduğu aradım hemen. "Merhaba ben Şimal, Gülce Hanımla görüşmek istemiştim" "Gülce Hanım yurtdışında Şimal Hanım notunuzu iletmemizi ister misiniz?" "Şey yok peki Mert Aslan Bey ya da Esat Beyle görüşebilir miyim. Davama bakmışlardı." "Tabi efendim, numaralarını ileteyim size olur mu?" "Olur olur çok teşekkür ederim" dedikten sonra verdikleri numarayı kaydettim. Hemen onları aramaya başladım ama belki yüz sefer aradım ama kimse cevap vermedi.. "Umudunu kaybetme elbet ulaşacağız tamam mı?" "Tamam tamam.." dedim ama sesimin kırılmasına da mani olamadan "Meryem abla bir şey daha söylemem lazım sana" "Söyle.." "Massimo Moretti diye bir adam da peşimde olabilir" "Neeee, ona nasıl bulaştın.?" "Dizdar yüzünden" "Allah kahretsin bu çok kötü oldu, buraya geldiğini bile anlamış olabilir." "Sanmıyorum korumalı bir yerden geldim" "Anladım canım o zaman sabah ilk iş konsolosluğa gidelim tamam mı?" "Tamam sağ ol" Ondan sonra onunla sohbet etmeye başladık, gece yarısına kadar konuştuk.. Ağladım, anlattım o da benimle beraber ağladı.. Allah iyi insanların sayısını artırsın. Gerçekten çok iyi bir kadına denk geldim. Ondan sonraki 3 gün boyunca Meryem ablanın yanında kaldım, Yiğiterler'e ne yaptım ne ettiysem ulaşamadım. Gülce hanımın cep telefonu numarasını da vermediler özel bilgi diye. Avukata da ulaşamadım. Ertesi gün konuştuğumuz gibi konsolosluğa gittik ama ilerde Victoria'yı görünce anladım adamlar orada içeriye giremeden gerisin geri döndüm.. Şimdi bir yol bulmam lazım, Türkiye'ye dönmek için legal yollardan gidemezsem mecburen illegal yolları deneyeceğim.. 🥀 Bazen hani her şey üste üste gelir ya. Şimal'in durumu tam olarak öyleydi aslında. Hukuk bürosu tadilatta olduğu için geçici süre kapatmışlardı, Gülce kızı İnci'yle yurt dışına gitmişti özel bir davetle ve şirket numarası dışında elinde ulaşabileceği bir numara yoktu. 3 günü Meryem'in evinde geçirdi ama biliyordu bu işin böyle çözülmeyeceğini ne yapıp etmeli bu ülkeden çıkmalıydı biliyordu çünkü Türkiye'ye gidebilirse bir daha dokunamazdı Dizdar, izin vermezlerdi.. Aynı saatlerde bambaşka bir olay yaşanıyordu. Zemheri daha fazla Dizdar'ın konuşmamasına dayanamayınca kontrolü bizzat aldı eline ve yanına gitti Dizdar'ın. 5 gündür işkence ediliyordu ama Nuh diyor peygamber demiyordu, kız kardeşiyle bile tehdit ettiler ama nafile çözülmedi. Zemheri yanına adımladı Dizdar'ın, tanınmayacak haldeydi artık.. "Dizdar, bugün son. Konuştun konuştun, konuşmadın benden günah gitti. Madem yerini söylemiyorsun geber git" "Öldüremezsin beni" dedi zar zor çıkan sesiyle Dizdar ama korktuğu açıktı.. Karşısındakinin istediğinde nasıl bir manyak olduğunu iyi biliyordu... "Peki sen bilirsin. Oğlum elektrikli testere getirin" Dizdar duyduğu şeyle şokla baktı Zemheri'ye vaktinde bir herifi testereyle parça parça ettiğini duymuştu ama hep şehir efsanesi gibi geliyordu bu ona. Zemheri hiç acele etmeden ceketini çıkardı, gömleğinin kollarını katladı o arada getirilen testereyi aldı eline ve emin adımlarla ilerledi Dizdar'a doğru. Anladı Dizdar burası yolun sonu.. Zemheri testereyi çalıştırınca korkuyla bağırdı. "Tamam tamam dur, söyleyeceğim.." "Söyle lan o zaman merasim mi istiyorsun..." Dizdar'ın söylediği isimle Zemheri'nin başından kaynar sular döküldü, bir adım ötesindeydi ve elinden kaçırmış mıydı yani. Hemen Kor'u aradı.. "Efendim baba" "Kenan kızı buldum" "Şükür ya nerdeymiş gidip alalım" Kenan Kurt babasından duyduğu isimle fişek gibi kalktı yataktan. İşte şimdi bitmişti.. Kor yanacaktı, kendi ateşinde.. Bir cümlelik bir ses geldi karşıdan. "O geceki dansçı kız Şimal'miş."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD