Kor
Bu Pars denen herifi bir gün tenhada kıstırıp ağzını burnunu kıracağım bakın siz şahit olun. Saat 11'de kliniğe gelin ne demek olduğunu elbette biliyorum ama eşek sudan gelinceye kadar dayak yiyeceğimi bilmiyordum. Bana sırf bir kızı tersledim diye böylesi dayak atmaz.. Gaddardır, acımasızdır amenna ama bize karşı değil. Sesimi de çıkaramıyorum çünkü Pars'ın öfkesi volkan patlaması gibidir. Yüzyıllarca sakin kalabilir ama patladığı anda içindeki lav boşaldıkça boşalır. Öyle bir an farkındayım bu sebeple edebimle sopamı yiyorum.
Yalnız güzel ezdi.. İtiraf edeyim sağlam ezdi.. Yakışıklı yüzüm darmadağın oldu eminim ama karşı koyamıyorum gıkımı çıkarırsam daha beter hale gelirim biliyorum.
Beni kaç dakika dövdü bilmiyorum, döverken ben sövmeye bayılırım mesela stres atıyorum bunda o da yok, çıtını çıkarmaz avının parçalanışını izlemekten zevk alır gibi. Bir an geldi baktım yumrukların ve tekmelerin arkası kesildi göz ucuyla baktım uzaklaşıyor.
"Otur!" dedi, nasıl piç nasıl, kalkabiliyor muyum acaba?
"Yardım et de kalkayım, bacağıma çalıştın hep"
Geldi tuttu kolumdan kaldırdı tekli siyah deri koltuğa oturttu beni, sonra pansuman yapmak için malzemeleri getirdi. Bakın az evvel bana bunları yapan o değilmiş gibi bir sakinlik yaralarımı silerken kendi canı acırmış gibi bir iç çekme hali. Bu adamdan korkuyorum aga!
"Anlat"
"Neyi?"
"Ne istiyorsan onu anlat"
"Çocukluğuma mı ineceksin"
"Her anına şahit olmasam inmek gerekebilirdi, zira davranışların çocukça"
"Pars en az senin kadar 28 yaşındayım, izin verirsen neyi niye yaptığıma kendim karar vereyim!"
"Yaptıkların sadece seni etkileyecekse yap Kurt, ama etkisi tüm aileme yayılırsa karışırım."
"Şimdi anlat, o kızla nasıl bir derdin var?"
Karşıma oturdu, mimiksiz bir yüzle bana bakmaya başladı.. Gözlerimi kaçırmayı da erkekliğe sığdıramıyorum ama delip geçiyor bakışları, zaten ağrımadık yerim yok.
"Bir derdim yok Pars, gidip kurtardığımız onlarca insandan biri sadece ama hem annemin hem babamın kıza ailemizden biri gibi davranması saçma. Bence benim tavrım değil sizin tavrınız incelenmeli Ne oldu da birden bire kendinize yeni bir kardeş bulmuş gibi oldunuz."
"Kardeş olarak görmek zorunda mıyım Kurt.. Kan bağım yok"
"Ne diyorsun lan sen" dedim ama az kaldı atlayacağım üzerine. Zaten gece onda kalmış olmasını aşamıyorum hala..
"Benim ne dediğimi boşver sen soruma cevap ver! Sen kimseye karşı böyle bir tavır takınmazsın bu kızda seni rahatsız eden şey ne? En nihayetinde peşinde olan sendin. Bir yanlışını gördüysen söyle de biz de kendimize dikkat edelim"
"Beni manipüle ediyorsun Pars.."
"Hı hı ediyorum.."
Bıkkın bir nefes aldım. Bu herifle konuşmak zor günün sonunda ne duymak istiyorsa onu söyletiyor çünkü..
"Ne duymak istiyorsun bilmiyorum Sarp ama o kızla bir derdim de bir alakam da yok! Gittim kurtardım getirdim hepsi bu!
"Kurt annem Gülçin teyzemi görüyor o kızda bunu neden anlamak istemiyorsun.."
"Pars ne alakası var ya. Bir de öyle olsa bile tamam... Elimizden geleni yaptık işte daha sofraya kadar evlerimize kadar sokmanın ne manası var" dedim evlerimiz kısmını bastırarak..
"Anlaşıldı Kurt.. Gidebilirsin"
"Beni bu kadarla bırakmazsın sen! Ne oldu da bıraktın bir anda.."
"Kişisel bir problemin var mı yok mu bunu anlamaya çalıştım sadece ama anladığım kadarıyla yok. Bunu duymak güzel."
"Bunu duymak senin için neden güzel olsun ki"
"Dün gece bende kaldı, biraz sohbet ettik de aşırı hoş sohbet bir kız.. Takdir ettim açıkçası ve öyle bir kızla kardeşimin sorunu olsun istemem."
Dişlerimi sıkmaktan kıracağım şimdi. Ne bu hayran bakışlar ya. Ne bu tavırlar. Hani sen de aşka inanmıyordun!!!
"Anlaşıldı Pars anlaşıldı, bu kızda hepinizin görüp benim göremediğim o cazibe nedir çözemedim gitti."
"Yorma kafanı sen boşver, holdingi çok boşlamışsın artık işine başına geç biraz"
"Sen ne yapacaksın bugün, başka hasta alma dedin Betül'e."
"Şimal'le buluşacağız"
Hasbinallah!!
"Şimal ne alaka"
"Annem mesaj atmış onunla alışveriş yapacağız, yani onun alacakları varmış da yalnız gitmesine gönlü razı olmamış sen eşlik dedi"
"Tabi tabi et, arada pışpışla hatta ağlamasın bebek ya"
"Olur!"
"Ya sabır" çeke çeke çıktım onun kliniğinden, şerefsiz mahvetti beni. Bir hastaneye gideyim en iyisi diyerek İnci'nin hastanesine gittim. Bu arada İncim doktor hoş Gülçinim de doktor ama biri beyin cerrahı yani Gülçin. İnci genel cerrah, şimdilik o işimi görür herhalde.
Hastaneye gittiğimde direkt İnci'nin odasına çıktım ama bu olmaz... İşte bu olmaz.
Moretti... Kardeşimle bayağı sohbet ediyor!
"İncim?"
"Aaa abi hoş geldin de ne bu halin"
"Ufak bir dalaşma önemli değil de hastan mı vardı"
"Evet ama bitirdik zaten"
Moretti'yle göz göze geldim, o bakışıyla beni tehdit etti beni bakışımla onu öldürdüm!
"Sizi tanımak çok güzeldi İnci Hanım, her şey için teşekkür ederim"
"Rica ederim Massimo Bey geçmiş olsun" deyince o it çıktı. İte bak bana kardeşim üzerinden gözdağı veriyor. Öyle olsun Moretti bey savaşı ben başlatmadım!!!
🥀
Şimal
Gülce Hanım bana bugün biraz alışveriş yapayım evime bakayım diye izin verdi malum ve biz de Kadir'le beraber geziyoruz. Gülce Hanım istersen ben geleyim dedi ama o kadar işin gücün arasında istemedim ne yalan söyleyim. Bu sebeple önce Gülce Hanımın dediği eve geçtik. Bu ev hayallerimde bile sahip olamayacağım kadar güzel. Kocaman, ferah en ufak bir masrafı yok ve her oda güneş alıyor. Hayal gibi. Eve aşık oldum resmen. Ben hayran hayran evi gezerken Kadir'de bana güldü.
"Bir eve böyle bakanı ilk defa görüyorum"
"Önceki kaldığım evi görsen ve sonrasında ..." dedim ama hemen sustum, sonrası yok, sileceğim o mahzen gibi odayı da o zamana ait anıları da..
"Yani evimiz eskiydi bayağı ve güneş almazdı, kışın ısıtmak çile oluyordu, gider kokusu ve küfü de söylemesem olmaz.."
"Anladım kolay bir hayatın olmamış"
"Evet öyle denebilir."
"Eski evinden eşya getirecek misin?"
"Yok kıyafetlerimi aldım zaten ama Gülce Hanımın şirketi için uygun değil hiçbirisi bu sebeple alışverişe gideyim hiç değilse 3-4 parça kıyafet alayım da dönüşümlü giyerim."
"Tamam o zaman evle aşk yaşaman bittiyse çıkalım mı?"
Güldüm öyle deyince dışarıdan bakınca öyle görünüyor farkındayım..
"Çıkalım çıkalım" dedim birlikte bir alışveriş merkezine doğru yola çıktık bir iki mağaza gezdim ama her şey o kadar pahalı ki, al nasıl alacaksan.. Mecburen 3 tane elbise beğendim bir tane de yelek pantolon takım aldım 2 tane de ayakkabı alınca zaten avansımın tamamına yakını gitti. Yol parasına ve aylık mutfak masrafına da para ayırmam gerektiği için daha fazla bir şey almadım. Maaş alana kadar bunlar beni idare eder artık. Epey yorulunca Kadir yemek ısmarlayacağım diye ısrar etti, ben de hayır diyemedim hani. Birlikte yemek katına çıktık yiyecek bir şeyler almak için sıraya girdik ama Kadir asla susmuyor ve o kadar komik ki tutamıyorum kendimi, sürekli gülüyorum...
Tabi çok sürmedi bu gülüşüm bir anda karşımda Pars Beyi gördüm ama bana öldürecek gibi bakıyor birkaç adımda yanımıza geldi.
"Pars Bey ne oldu size böyle, ay mahvolmuş yüzünüz"
Gözlerini sıkıca kapatıp açtı, sanki kendine zor hakim oluyor gibi.
"Kurt ben bayan baş belası Pars beyciğiniz değil"
Yüzüm düştü bu herif olduğunu anlayınca, ya diğerleri nasıl ayırt ediyor bunları ama ya of. Tıpatıplar!
Neyse hiç değilse bir süre bunu karıştırmam, suratını çarşamba pazarına çevirmişler. Yönümü döndüm ben Kurt deyince, malum benimle aynı ortamda bulunmaya tahammülü yok.
"Hayırdır Kadir pek mutlusun"
"Estağfirullah abi"
"Kurt Bey gülmek yasak mı acaba. Herkes sizin gibi mi olmak zorunda"
Kadir'e çıkışınca dayanamadım. Hödük herif!
"Ben nasılmışım Şimal Hanım"
Burun kıvırdım.
"Soğuk, anlayışsız ve kibirli"
"Hah ne kadar da komiksiniz.. O zaman ben neşenize neşe katayım. Moretti burada.."
Duyduğum isimle kalbimin hızlandığını hissettim, benim mutluluğum daimi olmayacak mı hiç ya!!!!
"İyi ya kurtulmuş olursunuz.. Sizin bu durumdan memnun olmanız lazım"
Ben böyle söyleyince kaşları çatıldı, yüzü gerildi..
"Bana bak kenar mahalle dilberi sana ne olduğu sikimde bile değil ama o it benim kız kardeşimin yanındaydı bugün. Açık bir gözdağı verdi bana. Senin yüzünden onların kılına zarar gelirse ne sen kalırsın ortada ne Moretti!"
Kenar mahalle dilberi.. Laftaki ağırlığa bakar mısınız.. Eskiden fahişelik yapanlar için kullanılırdı bu söz. Halbuki en iyi o biliyor benim kimseyle olmadığımı. Yine de önce can demişler değil mi? Onun kardeşi kıymetli ama ben bir hiçim.
"Birincisi ben kenar mahalle dilberi değilim, ikincisi kız kardeşiniz yaşamayı ne kadar hak ediyorsa ben de o kadar hak ediyorum, zengin ve güçlü bir ailede doğmadım diye neden ölmesi gereken ben oluyorum!"
"Senin ne olduğun da kim olduğunda umurumda değil biri benim kız kardeşimin saçının teline dokunsa o saç telini urgan yapar boynuna geçiririm."
Daha fazla konuşacak bir şey kalmadı aslında.
"Kadir ben yemeyeceğim rica etsem beni götürür müsün?"
Tüm konuşmayı başından bu yana dinledi, yumruklarını sıktı farkındayım ama kendine mani oldu..
"Olur Şimal gidelim"
"Şimal derken Kadir?"
"Evet Kenan Kurt Bey.."
"Hanıma ne oldu?."
"Bu sizi ilgilendirmiyor Kurt Bey, Kadir benim arkadaşım ve ben adımla hitap etmesini istiyorum. Müsaadenizle" deyip ayrıldım yanından.
Kadir'de arkamdan geldi onun yanında kendimi tutsam da daha fazla mani olamadım ağlamaya başladım. Benim ona bir zararım olmadı, bana yaptığına rağmen dedim ki can borcum var, o sır bende kalacak ama adam sanki ben düşmanıymışım gibi davranıyor..
Kadir beni kendi evime bırakana kadar ağladım tek kelime konuşmak gelmedi içimden.
"Şimal ben de geleyim ister misin?"
"Teşekkür ederim Kadir, biraz yalnız kalsam iyi olur"
"Tamam bir şey olursa beni ara, telefonuna numaramı kaydettin değil mi?"
"Evet evet, telefon için tekrar teşekkür ederim"
"Rica ederim güle güle kullan"
"Teşekkür ederim"
Onu uğurladıktan sonra oturdum koltuğa içim çıkana kadar ağladım, bir ara saate gözüm kaydı gece 3 ü gösteriyordu.. Hayatımda ilk defa birini kıskandım.. O adamın kız kardeşini.. Ne olurdu benim de arkamda böyle duran biri olsaydı.. Ne olurdu sanki..
Artık yatmak için odama geçtim, sabah ilk iş günüm. Bilmiyorum bir kazancım olacak mı ama çabalamak istiyorum..
Yatağıma girince alarmı kurdum komodine bırakacakken bir mesaj geldi telefonuma.. Hadi şimdi boşa koy dolsun doluya koy alsın Şimal nasıl yapacaksan...
"Hayallerimden bir an bile çıkmıyorsun Poleessa.. Yakında görüşmek üzere. Massimo Moretti"