Kurtulmak Uğruna....

1989 Words
Gözyaşlarıma mani olamayışım şu hayatta bir et parçası olarak görülmekten öteye geçemeyişime. Güzel bir kızmışım çok duydum çevremden.. Yere batsın bana bu zulmü yaşatan güzellik. Lisede bir arkadaşım şu güzellik ben de olsa vallahi orospu olur paraya para demezdim demişti. Onun ve arkadaşların kahkahalarla güldüğü şeye ben ağzım bir karış açık bakarak cevap verebilmiştim. Bir insan kendine bunu nasıl yakıştırır derdim hatta git üç kuruş aşağı kazan ama namusunla çalış diye de için için kızardım onlara. Şimdi anlıyorum.. Bile isteye yapanlar için düşüncem yine aynı herkesin doğrusu kendine ama bedenini satarak sırf daha çok para için bu işi yapanlara hala kızıyorum ama bir de mecburiyet varmış ki.. İnsanın elini ayağını bağlıyormuş şimdi anladım.. Benim mesela bir suçum var mı? Çalışmak zorunda olmak benim suçum mu? Babama da annelik yapmak, abime de.. Sonra birinin takıntılısı olmak şimdi de ölmemek için birinin altına yatmayı kabul etmek benim suçum mu? Belki çoğunuz ben olsam ölürdüm ama yine de böyle pis bir teklifi kabul etmezdim diyorsunuz.. Demeyin.. Başa gelmeden bilmiyormuş insan. Şimdi bu karşımda bana yardım(!) edeceğini söyleyen adam kim mesela bilmiyorum, yetmez gibi Dizdar'ın arkadaşı.. Benden alacağını aldıktan sonra beni yeniden Dizdar'a verebilir mi evet verebilir ama madalyonun diğer yüzü diyor ki bu hapishaneden çıkış biletin bu adam. Hele bir çık, hele bir esaretin zincirlerinden kurtul elbet bir yol bulursun.. Ben de o sesi dinledim, yeter ki beni şurdan çıkarsın, bana numarasını veren kadını arayabilirsem bana yardımcı olur belki.. Yanımda ne kimliğim var ne pasaportum hatta olur da konsolosluğa gidebilirsem onlar bana kesin yardımcı olur.. İçime doldurduğum umutla yaklaştım adama, epey bir süre yüzümü inceledi. Manyak Dizdar garip bir yılan dövmesi yapıştırdı yüzüme bu yıkayınya çıkanlardan. Sağ kulağımın altından kuyruğu başlıyor yanağım burnumun üstü ve sol yanağımı geçerek boynuma uzanıyor kafa kısmı.. Çok ürkütücü itiraf etmek gerekirse, ama karşımdaki ne dedi. "Yüzündeki dövme, bir insanı bu kadar tahrik edemez." Uçkur düşkünüyüm nefes alsın yeter diyorum demiyor da yok o tahrik ediyor yok bu tahrik ediyor.. Saçlarım kızıl yine, gözlerimde mavi lens var ve yüzümde ağır bir makyaj.. Rahmetli anam gelse, bu kim der öyle bir durum anlayacağınız. Ben ona tamam deyince bir telefon çıkardı cebinden bir arama yaptı.. "Ben çıkacağım bir koridor oluşturun bizim geçişimiz dışarıdan görünmesin" deyip kapattı telefonu.. "Hadi" "Tamam ama üzerimi değiştirecek vakit var mı?" "Hayır, kıyafetlerini yanına al, zaten direkt arabaya geçeceğiz" "Tamam" dedim odama indim Allah'ın belası herifin buraya bıraktığı adam akıllı bir kıyafet yok ki beyaz bir atlet badi buldum onu aldım altına da gri mini bir şort bulabildim. Şimdilik idare eder bunlar beni. Gardiyan gibi başımda beklediği için çok karıştıramadım dolabı 2 dakikada ne kadar olursa işte.. Ayağımdaki topukluları da çıkarıp odada giydiğim terlikleri geçirdim ayağıma. Oh be dünya varmış. Oldum olası nefret ederim topuklu ayakkabıdan zaten boyun 1.75... Cebimde beş kuruş bile yok ama Victoria'nın altın bir kolyesi vardı geçen akşam burada bırakmıştı onu da hemen attım cebime, bence hırsızlık sayılmaz. Bu herifin yanından kurtulduktan sonra o kolyeyi satıp birkaç gün idare edebilirim belki. İşlerimi bitirince derin bir nefes aldım, kollarını bağlamış beni izleyen adamın yanına gittim. "Hazırım" "Nihayet" Ters ters baktım ama umurunda gibi görünmüyor.. Ben yine de korkumdan bornozun şapkasını kafama geçirdim yüzümü de iyice kapattım ki tanımasınlar.. Bornozla bir kadın dışarı çıkıyor ve tanınmıyor, ne ütopya ama... Yine de bu detayları düşünmek istemedim, önümde yürüyen adam yürüyen dağ gibi.. Öyle dimdik yürüyor ki istemsiz güveniyor insan.. "Yanıma gel" Ben onun arkasına saklanmış giderken gelen sesle kafamı kaldırdım, az evvelki o alaycı adam gitmiş kaşları çatılı bir adam gelmiş gibi.. İtiraz etmeden yanına adımladım. Elini belime atınca baştan ayağa titrediğimi hissettim. Çok korkuyorum.. Hak etmediğim halde yaşadığım her bir andan çok korkuyorum, istemediğim bir adamla sırf hayatta kalmak için birlikte olacağım için çok korkuyorum, tekrar bu cehenneme dönerim diye çok korkuyorum.. 19 yaşındayım daha.. Niye ya niyeee... Dik durmaya çalıştım, artık güçsüz görünmek istemiyorum etrafımız 30 kadar adam tarafından sarılmıştı biz onların arasından geçtik.. O son adım var ya.. Bu cehennemden çıktığım son adım.. Orda durdum yanımdaki anlamadı ama o da durdu yüzüme baktı. Son damla gözyaşımı o son adımda akıttım. Yüzümü gökyüzüne çevirdim. "Teşekkür ederim Allah'ım" dedim fısıltı şeklinde, zorla kocaman bir gülümseme yerleştirdim yüzüme ve adımladım.. Oh bee. OH BEEE! Kurtuldum.. Hiç değilse bugün. Hiç değilse şimdi kurtuldum... Arabanın kapısı korumalar tarafından açıldı arka tarafa yan yana oturduk "Saat kaç?" Ben pahalıyım diye bağıran saatine baktı. "4 buçuk" Nerdeyse güneş doğmak üzere, ondan sonra sadece dışarıya baktım. Koca kent yuttuğu onlarca hayatla beraber uyuyor hala. Epey bir süre gittim belki bir saate yakın. Sonra etrafı çevrili bir eve geldik. Şirin bir yere benziyor, ne villa gibi ne gecekondu gibi arada bir şey.. Arabadan inince yeniden belimden tuttu ilerledik birlikte, korumalara seslendi. "Evin etrafına yaklaşmasın kimse" Aldıkları talimatla hepsi uzaklaştı zaten 5 araba geldik buraya.. Biz Kor'la birlikte içeri geçtik ama vakit yaklaştıkça zangır zangır titriyorum.. Korkum ağır basmaya başladı. Salon olduğunu tahmin ettiğim yerdeki kanepeye oturdu bir anda pat diye ben hala ayaktayım.. "Dikilecek misin bütün gün?" "Yok otururum tabi.." deyip koltuğun kıyısına oturdum emanet gibi. Bir süre sessizce bekledik, gözünü benden ayırmıyor farkındayım ben de halıdaki desenleri inceliyorum falan.. "Yatak odası üst katta." Dudağımı ısırmaya başladım hala yüzüne bakamıyorum.. "Çıkayım mı?" "Çık, geliyorum" Sadece kafamı salladım, usul adımlarla üst kata çıktım. Yalnızca yatak odası ve banyo vardı bu katta. Hemen banyoya attım kendimi elimi yüzümü yıkamak istedim ama arkamdan gelen sesle irkildim.. "Yüzünü yıkama, o dövme kalsın istiyorum." "Ta-tamam" Mecburen ellerimi yıkadım enseme su sürdüm biraz iyi geldi. Odaya döndüğümde odadaki tekli koltukta oturuyordu. Ben de dikilmeye başladım karşısında, ne yapmam lazım bilmiyorum, nasıl yapılır Allah kahretsin onu da bilmiyorum.. "Şimdiye kadar beni hazırlamak için bir şeyler yapmalıydın" Hazırlamak ne ya, kıyafetlerini mi çıkarmam lazım öpmem mi lazım.. "Ne yapmam lazım, kıyafetlerini mi çıkarayım" "Ne?" Hemen toparladım kendimi. "Yani kıyafetlerini benim çıkarmam hoşuna gider mi?" Titreme sesim titreme kurban olayım titreme.. "Kulağa hoş geliyor ama önce şu üzerindeki bornozu çıkar da neyin var bir göreyim.." Tutuk hareketlerle bornozun bağcığına ulaştım kördüğüm atmışım adeta, öyle yaparsam kimse açamayacak sanki.. Bağcığı çözünce omuzlarımdan sıyırdım içimde hala vücudumun her yerini ortaya çıkaran zincir çamaşırlar var. Bornozu çıkarınca yutkundu.. "Sen bununla mı çıkıyorsun sahneye?" "No-normalde hayır ama İtalyan bunu giymemi istedi" Uzun bir ıslık çaldı ayağa kalktı yanıma gelip elini belimde gezdirmeye başladı bir yandan da etrafımda dönüyor, put kestim adeta kıpırdayamıyorum bile.. "Enfes bir parçasın Poleessa o İtalyana hak vermemek mümkün değil, herkes sana sahip olmak ister." Dişlerimi sıktım hayır cevap verme Şimal cevap verme.. Elimden tutup yatağa götürdü beni. "Uzan" dedi ben üzerimdekilerle uzandım bir süre sadece izledi, ardından bana bakarak önce ceketini çıkardı sonra tişörtünü çıkardı ardından pantolonunu.. Vücudunu tarif edemiyorum sanki heykeltıraş elinden çıkmış kadar kaslı ve biçimli istemsiz ben de yutkundum.. Gerçekten çok iri bir adam. Bir an için bakire olduğumu söylemek istedim ama sonra ya takıntısı varsa bakireyle yatmamak gibi ve beni Dizdar ya da o İtalyana götürürse diye ses çıkarmadım. Sadece bir an evvel olsun ve bitsin istiyorum şu aptal şey.. İç çamaşırıyla gelip üzerime uzandı, nefesimi tuttuğumu o ana kadar fark etmedim. Kulağımın dibine eğildi. "Nefes al, bana canlı lazımsın" dedi... Kafamı salladım hemen nefesimi verdim dışarı, yavaş yavaş öpmeye başladı boynumu yanağımı omuzlarımı, ağlamayacağım ağlamayacağım.. "Rahatla biraz, çok gerginsin, gören de ilk kez yapıyorsun sanacak" "Çok yorgunum sadece" "Hmm alırım şimdi ben senin yorgunluğunu, yumuşacık olursun" Ondan sonrasında kontrolü tamamen eline aldı, yapamıyorum çünkü elimi kolumu nereye koyacağım bilemiyorum tek istediğim var bu adamın işini bitirip beni rahat bırakması.. Üstümdeki parçayı çıkardı önce. Tenimde gezinen elleri tiksintiyle karışık tuhaf bir his uyandırdı. Midem bulandı, ama vücudum reflekslerle tepki veriyordu hâlbuki pis bir şey bu iğrenç olmalı hatta ama değişik bir haz veriyor bana, daha evvel tatmadığım bir haz ve istemsiz inledim. Sanıyorum bundan cesaret alıp bastırdı kendini bana. Arada da sürekli bir şeyler söylüyor. Çok güzelsin, muhteşem kokuyorsun bla bla bla.. Uzunca bir süre oyalandı alt çamaşırımı çıkarmadan ama kötü bir şey oldu adet zamanım da değil ama iç çamaşırımın ıslandığını hissediyorum. Utanıyorum bir yandan da elin adamı bir de adet kanımı görürse yerin dibine girerim yani ama o pek de öyle değilmiş sanırım. Bir anda elini vajinama attı.. "Offf ıslanmışsın, benim için" dedi.. Bu ne demek bilmiyorum. O kadar mı cahilsin diyebilirsiniz, yemin ediyorum o kadar cahilim ben tüm hayatını günde 4 saat uykuyla geçiren ve o işten öbürüne koşturan bir kız olarak yaşadım. Ne cinsellik geldi aklıma ne tahrik olmanın falan ne demek olduğu.. Sonra alttaki zincirleri de çıkardı eliyle üzerinde gezindi ama bu nasıl bir his, çarşafı sıkıyorum sesim çıkmasın diye elimde değil! Zevk almıyorum yemin edebilirim ama vücudum refleks veriyor. Ne yani zevk mi alıyorum bir de bu durumdan. Hayır hayır... Saçmalık bu, istemiyorum ki birlikte olmak falan.. "Hazırsın.." "Hazırım" Benden aldığı cevapla o da alt çamaşırını çıkardı hemen gözlerimi kapattım, görmek istemiyorum bu manzarayı çünkü ve ben daha ne olduğunu anlamadan içime kendini itmeye başladı, hala sesim çıkmasın diye direniyorum ama öyle zor ki. "Aşırı darsın, biraz gevşe.." "Be-ben bak.." diyemeden bir kere de itti kendini içime.. Allah'ım bu nasıl bir acı öyle bir çığlık attım ki gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Sanki içimde bir şeyler parçalandı öyle bir acı. O da üzerimde dondu kaldı hareketsiz bir biçimde.. İçimden çıkmadan konuştu fısıltı halinde. "Sen bakiresin.." Ağlamaya gücüm yetti sadece tek kelime edemedim.. "Şşş tamam özür dilerim, bilmiyordum ilk olduğunu" deyip çıktı içimden. Böyle bir şeyin zevkli olduğunu söyleyen hangi psikopat acaba! Ölüm gibi... Allah'ım yeniden nefes almış gibiyim. Kalktı hemen iç çamaşırını giydi yatağa baktı muhtemelen kan oldu her yer ben içimden bir şeylerin aktığını hissediyorum çünkü.. "Allah kahretsin, bu bekaret olayını bitirmek istedin amenna da niye ben lan niye ben. Niye bana bu yükü yüklüyorsun" diye bağırmaya başladı odanın içinde.. Çok mutluyum çünkü ben derdim kaçamak yapmak bu bekâret zincirinden de kurtulmak istiyorum da seni buldum. Hayvan herif! Baktı ben yatakta iki büklüm yatıyorum yanıma geldi. "İyi misin?" Kafamı salladım.. "Evet, biraz acıyor sadece." "Tamam bak ilk kez bir bakireyle oldum. Bilmiyordum zaten bilsem asla birlikte olmazdım anladın mı. Şimdi banyoya götüreceğim seni ılık bir duş alacaksın ben de sana krem falan bir şeyler aldırayım" "Tamam" diyebildim ağlarken. Beni kucağına aldı banyoya götürdü "Kendin halledebilir misin?" Bacaklarım titriyor ayakta duramıyorum ama elbette hallederim. "Hallederim" dedim o çıktı. O çıkınca olduğum yere çöktüm suyu sonuna kadar açıp bağıra bağıra ağlamaya başladım. Allah belanızı versin. Alın işte istediğiniz bu değil miydi alın da rahat bırakın beni.. Su üzerimden akarken ben de kendi içimde arındım sanki, bacaklarımdan akan kanı yıkadım, görmek istemiyorum.. Yine de suyun yüzüme gelmemesine özen gösterdim. Buradan çıkıp gittiğimde beni tanımamalı. Temizlendim çıktım dışarıda bekliyordu beni bir krem getirmiş. "Bunu sür tahrişi azaltırmış" "Tamam" deyip yeniden girdim banyoya ilk an kadar acımıyor canım ama sızı var yine de kremi sürdüm çıktım. "Ben de bir duş alayım, sen uyu. Sonra ne yapacağını konuşuruz tamam mı?" "Olur" dedim göz ucuyla baktım ona. Amacıma bu kadar yaklaşmış bu kadar fedakarlık yapmışken vazgeçemem. Hemen komodindeki telefonundan ezber ettiğim numarayı aradım, epey çaldı kapanacakken uykulu bir ses açtı. "Alo" "Be benim Şimal, hani Dizdar'ın od.." "Tamam tamam tanıdım. Kurtuldun mu yoksa" "Çıkabildim oradan ama ne yapacağım bilmiyorum." "Korkma tamam mı, Butterfly Beauty Center'a geleceksin. Taksiye bin parasını ben gelince veririm" "Tamam tamam çok ama çok teşekkür ederim" "Rica ederim" dedi kapattım hemen numarayı sildim kıyafetler arabada kaldı Allah kahretsin yaaa. Gözüme onun tişörtü çarptı hemen giydim onu altıma bir şey yok ama umursayamam zaten uzun oldu tişört idare etmek zorundayım. Kalan her şeyi bıraktım orada çıktım dışarıya Korumaların olduğu arabalar karşıda dizili arka tarafa geçtim ve sadece koştum. Ödüm kopuyor yakalanacağım diye, kasıklarımda hala bariz bir ağrı var, bir yandan da arkama bakıyorum gelen var mı diye.. Koştum.. koştum.. koştum.. Dakikalarca.. Dizlerimde takat kalmadı nefeseyim ama kendi hayatımı geri alabilmek için koşmak zorundayım... Şükür ana yola inince birkaç arabaya el kaldırdım ama kimse durmadı nice sonra bir taksi denk geldi Allah'tan. Hemen binip adresi söyledim. Giderken ise hem kahkahalarla güldüm hem hıçkıra hıçkıra ağladım.. Kurtuldum mu yani şimdi.. Bilmiyordum tabii meğer daha bir şey yaşamamışım..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD