Şimal
Nefes almak ne demek diye bana sorun ben de size saatlerce anlatayım.. Ben nefessiz de kaldım çünkü. Biliyorum onun nasıl hissettirdiğini, boğulmak ne biliyorum. Öleceğini sanmak ama ölememek ne biliyorum..
Şimdi nefes alıyorum ya hani gelin de anlatayım size bıkmadan.. Yaşamak nasıl güzel bir şeymiş.. Bu sebeple belki de Kenan Bey yeni adın ne olsun dediğinde tek bir an düşünmeden Nefes dedim.. En çok ona ihtiyacım olduğundan. Biri bana Nefes dedikçe derince soluyabileyim diye belki de..
Nefes Candan.. Adım bu. Hiç bilmediğim bir şehirde bir haftadır kendi hayatımı yaşıyorum. Bakın bu detay önemli KENDİ HAYATIM. Başkasını düşünmek zorunda kalmamak ya da başkasına muhtaç olmamak bir nimetmiş ben şimdi anlıyorum bunu.
Ankara'dayım.. Kenan Bey bana nerede yaşamak istersin diye sordu ama ben hiçbir yer bilmiyorum ki.. Fark etmez dedim.. O da Ankara olur mu dedi. Olur dedim sadece. Aynı saatlerde benimle Ankara'ya geldi, bir arabayla geldik. Mamak'ta bir ev tuttuk 2+1 o bana lüks semtleri saydı ama ben bütçeme uygun istedim. Araştırınca da burada buldum bir tane ve tuttuk. İstemiyorum kendim halledeceğim desem de Kenan Bey 2 saat sonunda bir kamyonla geldi kapının önüne. A'dan Z'ye bütün ev eşyalarını almış.. Ev hediyesi dedi.. Ne eşya umurumda ne başka bir şey. Yerleştirdiler eşyaları. Her şey o kadar güzel oldu ki. Benim evim burası..
İlk defa sadece bana ait bir alan.. Kenan Bey iş bulma konusunda da epey ısrarcı oldu ama hayır dedim hemen. Özellikle iş konusunda artık kimseye minnetle bakmak istemiyorum. Kendim bulacağım yüksek tahsilim olmasada tecrübem var.
İstanbul'da çalıştığım çağrı merkezine başvurdum. Büyük bir şirket olduğu için birçok şehirde çağrı merkezleri var. 2 gün içinde oradan yanıt geldi olumlu olarak tek farkla evden çalışma düzenine geçmişler. Bu aşırı işime geldi. Gittim gerekli ekipmanı aldım, işe giriş evraklarımı verdim ve 3 gündür de çalışıyorum. Asgari ücretle başladım maaşımın yarısını kiraya vereceğim, kalan yarısı da beni idare eder. Hiçbir zaman çok masraflı birisi olmadım zaten..
Yani basit bir hayatım var şuan. Ne holdingler, ne çok paralar, ne lüks mekanlar beni mutlu ediyor. Sade, basit, kendime yetebildiğim bir hayata paha biçemem.
Ayrıca Ankara anlatıldığı gibi gri, soğuk bir şehir değil bence. Bunu söyleyenler bence kendi içindeki griliği şehre bulaştırınca renkleneceğini sananlar.. Hem insanın zihni karanlıksa isterse karnavala girsin renklenmezki.. Mesela akşam olunca Kızılay'a gittim bir akşam. Sokaklar rengarenk, bir sürü satıcı var yol kenarlarına dizilmiş. Hayat sanki yeni başlamış gibi, cıvıl cıvıl ama korktum.. Hala sanki takip ediliyorum korkusu yaşadığım için çok dolaşmadan döndüm eve.. Bu halden de çıkacağım inşaallah ama acelem yok.. Korkuyu da sindirmem lazım..
Kenan Bey her gün en az bir kez arıyor beni. Hal hatır soruyor, kendisine baba demem konusunda çok ısrarcı ama şimdilik Kenan abide anlaştık. Gülce Hanım gidişime çok üzülmüş, Zemheri Bey daha normal tepkiler vermiş ama o da gerildi diyor Kenan Bey. Pars Bey Kenan Beyin himayesinde olduğumu biliyormuş ama kimim hangi şehirdeyim söylememiş Kenan Bey.
..ve Kurt.
Bir haftadır eve gitmiyormuş. Kimse nerede ne halde bilmiyormuş ama Pars Bey takip ettiriyormuş Kenan Beyin dediğine göre. Kötü durumda diyor. Nasıl kötü olmasın ben onun stres topuydum, Mazlumuydum ben onun, ne derdi siniri varsa atıyordu benim üzerimde. Ben gidince boşluğa düşmüştür..
Üzülmedim açıkçası, ağzınızdan çıkan lafın gittiği yeri bilmek zorundasınız.. Karşınızdaki de sabır taşı değil. Kırılabilir, üzülebilir diye düşünmeniz lazım. Ağzım var diye her yere açarsanız ummadığınız anda böyle kapanır.. Herkes kendi kaderini yaşıyor anlayacağnız.
Üzüldüğüm tek bir konu var. Hala abimle konuşamadım. Her şey o kadar apar topar ve üst üste geldi ki gidemedim yanına ama Kenan Beyden alıyorum haberini. Berke onunla konuştuğumu söylediğinden bu yana Esat Beye yalvarıyormuş yerimi söylemesi için ama o da bilmediği için söyleyememiş.
Şimdi ise 10 dakikadır telefonla bakışıyorum abimi arayıp aramam konusunda.. Sonunda dayanamadım ve tuşladım numarasını..
"Efendim"
Öyle yorgun öyle kısık bir ses ki ilk kelimeden anlıyor insan. Halbuki 25 yaşında daha..
"Abi.." dedim ama daha lafım biter bitmez karşıdan feryat gibi bir ses geldi.
"Şimaal"
Nasıl bağırıyor size anlatamam o az evvelki ölü adam gitti sanki..
"Şimal abin sana kurban olsun, Allah aşkına nerdeysen gelip alayım söyle."
"Abi bir dur"
Konuşmak benim için de o kadar zor ki. Ağlıyorum aralıksız.
"Şimal bak çıkıyorum abicim, nerdesin hemen geleyim"
"Abi dur dur.. Gelemezsin ben çok uzaktayım. Sadece bil istedim iyiyim ben. Hem de çok iyiyim.."
"Şimalim çok özür dilerim Allah benim bin türlü belamı versin, yemin ediyorum binlerce kez pişman oldum ama elim kolum bağlandı. Allah aşkına affet beni"
"Abi tamam, konuşmayalım şimdi bunları Dizdar, abin seni sattı deyince inandım ben, ondan cephe aldım sana ama sonra öğrendim öyle olmadığını. Sadece artık kendini perişan etme diye aradım. Sana beni soran olursa ki bu kim olursa olsun ben yokum abi tamam mı, haber almadın benden.."
"Güzel kardeşim yapma, gel yanımıza. Bu defa ben ölmeden dokunamaz kimse sana"
"Abi zamanı var, şimdi gelemem. Ara ara arayacağım tamam mı?"
"Neden gizli numaradan aradın numaranı bari ver"
"Abi şimdi olmaz sen Berke'ye iyi bak tamam mı?"
"Merak etme bizi hem babam bizle kalmıyor artık"
Yüreğime kor düştü o anda. Off ne koru ya ateş düştü!
"Neden, ne oldu babama"
"Pars Bey diye birisi aradı tedavi etmek istediğini söyledi"
"Ne diyorsun sen ne zaman oldu bu?"
"1 ay oldu"
"1 ay mı, anladım abi"
Hayretler içindeyim babam bir aydır Pars Beyin tedavisinde ama bana hissettirmedi bile.. Bunlar nasıl insanlar gerçekten şaşırıyorum her seferinde. Abimle 5 dakika kadar daha konuştuk, iyi olduklarını bilmenin verdiği hafiflikle yattım yatağıma..
Yarın ne getirir bilmiyorum ama Allah'tan tek istediğim şey.. Kaderimi başka insanların eline bırakmasın..
🥀
Kenan Kurt
İlahi adaletin tokadı pek oluyormuş. Bizzat yaşadım. Berduş gibiyim.. Aptal bir kafa taşımanın cezasını sadece ayaklar çekmiyor bu arada kalbe de aşırı yük..
Şimal benden gideli bir hafta oldu ama yer yarıldı da içine girdi sanki. Tüm ülkeyi hallaç pamuğuna çevirdim ama yok. Gece kulüpleri barlar kafeler her yeri geziyorum İstanbul'daki hani işe falan girdiyse diye ama en ufak bir iz yok. Annem perişan halde o gittiğinden bu yana. Babam da tedirgin tek bildiğimiz şey var Moretti'nin ya da Dizdar'ın elinde değil. Basit bir mektup bırakmış gitmiş.
Kurt Beyle yıldızımız barışmadı ama olsun insanı insanı sevmek zorunda değil demiş. Kurt denilen herif anası hariç tam bir orospu çocuğu olduğu için dayanamadım gittim dememiş, edepli kız tabi.
Ne yapar ne eder, ne yer ne içer. Cebinde beş kuruş parası yoktu. Annemin verdiği avansın bile kalanını bırakmış. Abisinin evinin önünde bir koruma bekliyor 24 saat. Oraya da gitmedi. Şirketin kamerası işe bakın ki o çıktıktan sonrasını kaydetmemiş, teknik hataymış cart curt.
Hayat bana koskoca bir nah çekti ne teknik hatası.. Varken kıymetini bilmezsen yokluğunda böyle köpek olursun demek bu. Evin barkın yolunu unuttum sokak sokak geziyorum, bir haftada belki 10 sefer dayak yedim, izbe mekanlarda sağlam dövüyorlar. Hepsinin hakkından gelirim evelallah ama dayak yemek işime geliyor. Anlık unutmak iyi geliyor.
Başka türlü Şimal'i aklımdan çıkarmam mümkün olmuyor çünkü. Ne şirkete uğradığım var ne bizimkileri gördüğüm.. Aslan ve Pars buluşalım diye ısrar ediyorlar ama onlarla da görüşmek istemiyorum. Babadan sebep alkole ambargo konmasaydı deli gibi içerdim herhalde ama.. Ne bok yiyorsanız yiyin ama aklınızı başınızdan alan o pisliği ağzınıza sürmeyin der babam. İçemiyoruz..
Ben de çözümü kendimi dövdürmekte buluyorum işte.
Gücümü az çok biliyorsunuz benim bulamayacağım adam yok ama 2 seferdir Şimal benim ezberimi bozdu hatta işin en garip yanını söyleyin Pars'ta bulamıyor..
Hayatımda ilk defa Pars'ın bulamadım dediğini duydum.. Aklımın içi çorba olmuş vaziyette.. Bu defa fena ezdikleri için bugün dışarı da çıkamıyorum. Attım kendimi yatağa sızmaya çalışıyorum ama fırsat mı var. Baktım kapı açılıyor. Kardeşlerden biri demek bu da.. Odanın kapısı açıldı. Yok bu defa ikisi beraber gelmiş. Aslan iti kahkaha atmaya başladı. Ama nasıl bir kahkaha atmak, sirk var sanki piç.
"Aslan ağzınla burnunun yerini değiştiririm kes şunu"
"Hahahaha he yaparsın yaparsın ayağa kalkabiliyor musun bari."
"Cıks kalkamıyorum ama kalkarsam yaparım"
Yeniden kahkaha atmaya başladı. Madara olduk bunlara iyi mi? Pars daha profesyonel yaklaşmayı tercih etti, yaralarımı temizlerken bağırttırmak gibi.
"Bu defa nerede hallettirdin kendini."
"Ne bileyim ara sokakta bir bardı, müptezel mekanıymış. Şimal'de Şimal diye tutturunca al sana Şimal deyip daldılar."
"Yakışmış"
"Hee ben de beğendim, estetik çalıştılar."
Sırıtıyorlar hala. Beni bir duşa soktular yaramı beremi temizlediler yatırdılar tekrar adamlar üzerimden geçmiş resmen. Sonra.. Bir anda ağlamaya başladım. Yok ki olmuyor... Çıkmıyor ki içimden.. Gülüşün kalbimi tekletiyor diyemediğimden ucuz kahkahan buraya uygun değil dediğim kızın bırak kahkasını öfkesini, nefretini bile özlüyorum.. İkisi de sustu Aslan panik ama Pars her zamanki sakin tavrıyla bakıyor sadece. Gör amına koduğum gör bakarak ta içimi gör gel.
"Kurt ne oldu lan, çok mu acıyor gidelim mi doktora"
"Acıyor be Aslan çok acıyor da türküde diyor ya yaramı sarmaya yar kendi gelsin... O noktadayım.."
"Pars bir şey yap lan ağlıyor Kurt"
Ah Aslan'ın da dayanamadığı şey bu bizden biri üzülse geberir ağlarsa kahrolur..
"Ağlayacak Aslan daha bunlar iyi günleri, hasret dayanılmaz bir noktaya gelecek ölmek isteyecek ama ölemeyecek bile.."
"Ön görünü sikeyim kardeşim"
Aslan'ın dediine canı gönülden katılsam da haklı Pars..
"Ben buna öngörü demezdim Aslan, bu ilahi adaletin tecellisi. Dedem ne der hem, canı yanan sabretsin can yakan da yanacağı günü beklesin. Kor korluğunu yaptı yaktı.. Şimdi yanmayı bekleyecek. Yanacak pişecek köze dönecek sonra küllerinden doğarsa doğar doğmazsa kulağına küpe olur bu da karşısındakine çöp muamelesi yapmamayı öğrenir."
"Ama ağlıyor Pars"
Pars'a baktım Ya sabır çekti çünkü Aslan'da ağlıyor çaktırmadığını sanarak. Sonra çantasından bir iğne çıkardı Pars yanıma geldi.
"Bu seferlik yapıyorum bunu, uyuyabil diye ama ah aldın Kurt. Bu gün uyusan yarın uyutmaz bu ah.. İyi geceler kardeşim"
"Eyvallah kardeşim" dedim sonrası yok.
Haklı bugün uyusam yarın zehir olacak bu uyku bana..
Şimal nerdesin be yürek yangınım...