Kıskançlık..

1177 Words
Pars Durmuyor! İstiyor ki yeniden ağzıyla burnunun yerini değiştireyim. Kıskançlıktan geberecek hâlâ kendini tutuyor bu kısmına amenna ama zehirli dilini kıza çıkarıp duruyor. Babamla yaptığımız küçük planımızla babam kıza biraz yakın davranacaktı ama bir insanda ancak bu kadar iğreti durur yakın davranmak. Ben rol yapıyorum diye bağırıyor adeta ama benim kardeşimin bunu görecek hali yok. Masada biraz Kenan amcamın muhabbeti dönünce gülmemek mümkün mü? Hepimiz gibi Şimal'de kahkaha attı ama açık konuşayım gülüşü çok güzel.. Sesi zaten çok etkileyici.. Yemek yiyen kaç tane adamın hayran bakışlarını gördüm ben sayamadım ama benim gördüğümü gören başka biri daha vardı elbet. Oturduğu yerden kulaklarından bile ateş çıkaracaktı az kalsın! Korsun diye yakmadan yaklaşmayı bilmiyor musun be adam! Hepimiz toplantı için ayaklanmışken de yaptı yapacağını. Ucuz kahkahan dedi, dibi düşerek baktığını görmesem... Bizi utandırıyorsun dedi.. Bak burası çizmeyi aşan kısım işte. Usulca yaklaştım yanına Şimal'in yanına. "Şimal hayatımda ilk defa bir kadının bu kadar güzel güldüğüne şahit oldum, herkes gülüşüne baktı hayranlıkla.." "Teşekkür ederim Pars Bey, ben çok güldüğümü fark edemedim" Nasıl mahcup olmuş, kafası yerde.. "Bence daha çok gülmelisin, sana çok yakışıyor bizim de hem gözümüz hem kulağımız bayram ediyor" "Teşekkürler" Kor efendiye baktım şimdi atlayacak üstüme, gel gel de bul belanı gel! "Hadi toplantıya geçelim mi bizi bekliyorlar" "Tabi Par.." "Sen kal otelde Pars ben gideceğim toplantıya" "Sen toplantıya katılabilirsin Kurt ben Şimal'le sohbet ederim o arada" Yumruklarını sıktı, dişleri birbirine kenetli nerdeyse.. Yap hamleni Kurt.. Ne istiyorsun yap hamleni.. "Şimal'le benim konuşacaklarım var, sen kal" Gözlerimi kıstım, acaba neden sana hiç güvenmiyorum canım kardeşim? "Tamam o halde siz konuşun, siz babamla toplantıdayken de ben konuşurum" Garibim Şimal ne olduğunu anlamaz halde bir bana bakıyor bir Kurt'a. Ah Şimal öyle masumsun ki burada dönen Ali Cengiz oyunundan bile haberin yok.. "Pars Bey ben gideyim müsaadenizle, Zemheri Beyi bekletmeyim" "Onlar Arslan abiyle gittiler Şimal biz birlikte gideceğiz" "Ha anladım, peki" Şimal'in araya girmesi konuyu biraz dağıttı ama Şimal Kurt'tan tarafa hiç bakmıyor, kırdı kızın kalbini. Yine! Biz hamle yapamadan bir herifin sesi geldi. "Pardon?" Üçümüz de aynı anda döndük. Amerika'dayız ve Türkçe mi konuşuyorsun yani! "Evet" dedi palazlandı hemen bizim Kurt.. "Şey ben hanımefendiye seslenmiştim de" Şimal o kadar korkuyor ki bütün erkeklerden, bilerek ya da bilmeyerek yaptı bilmiyorum ama Kurt'un arkasına geçti bir adımda.. Benim değil, Kurt'un. Bu da şu demek zaten ki Şimal her şeye rağmen yine de en çok Kurt'a güveniyor, çünkü onu o kurtardı. Gülme isteğimi bastırdım fark etmemiş gibi yaptım ama Kurt bunu saklama konusunda pek de başarılı değildi, yüzü gevşedi bir anlık, daha bir dikleşti sanki Şimal'i görünmez yapmak ister gibi. "Benimle konuş birader hanımefendi benimle." "Ah öyle mi kusura bakmayın, ben yalnız diye düşündüm ve gülüşü bu kadar güzel bir kadınla tanışmak istemiştim." "Kenan Kurt Yiğiter ben. Çok tanışmak istersen tanışırız bir ara." "Iıı anlıyorum. İyi akşamlar o halde" "Eyvallah" Adam gider gitmez Şimal eski halini aldı, hiç fark etmedik canım ya.. Merak etme yani! Ah Aslan olsaydı burada aşırı goygoyunu yapardı şu anın ama çizgimden o kadar çıkamam.. "Gidelim mi Şimal?" "Olur Pars Bey" Şimal önden ilerlemeye başlayınca Kurt bana baktı ama tanıyorum bu bakışı, gördün mü nasıl da benim arkama saklandı bakışı. Çocuk adam... Üçümüz arabaya binip toplantının yapılacağı kısma geçtik biz gittiğimizde toplantı başlamak üzereydi, Kurt babamla girdi. Şimal'de girmek istedi ama gerek yok dedim. Kudursun içerideki biraz daha.. "Sevdin mi Amerika'yı" "Ben ülkemden başka yeri pek sevmeyeceğim galiba" "Haklısın Türkiye'nin yeri başka ben de Amerika'yı sevmem ama Japonya ve İtalya ben de biraz farklı yerdedir. Oralara da gideriz belki" "Tabi tabi neden olmasın" Elleriyle oynuyor, sürekli gözlerini kaçırıyor, ensesini kaşıyor. Huzurlu değil. "Şimal neyin var?" "Hiç hiç, yoruldum sadece" "Hayır korkuyorsun dahası panik haldesin." Derin bir nefes verdi. "Pars Bey o oteldeki adam takip falan etmemiştir beni değil mi?" Hepinizin Allah belasını versin daha 19 yaşındaki kızı kendi gölgesinden korkar hale getirmişsiniz. Gözümün önüne prenseslerim geldi. Birinin başına bunun yüzde biri gelse hiç olmadığım bir adama dönüşürüm kesin! "Hayır Şimal, endişe etme. Güvendesin. Yanında biz varız. Babam var. Lütfen rahatla" "Tamam çok teşekkürler, iyiyim zaten" "Harika. Kurt'un tavırları incitiyor mu seni" Güldü ben öyle deyince. "Açıkçası incitiyordu çok ağır konuşuyor çünkü ama artık rahatsız olmadığımı fark ettim." "Sahi mi?" "Evet" "Bir nedeni var mı peki?" "Ciddiye almıyorum onu. Tavırları bir yetişkin gibi değil. Aramızda yaşanan şeyden dolayı başına bela olacağımı düşünüyor diye düşünüyorum. Hâlbuki ben o anları silebilmek için ömrümden 10 yıl feda edebilirim." "Hmm, evet ihtimal dahilinde ama başka bir sebep yok mudur sana böyle davranmasının sence?" "Bana kenar mahalle dilberi dedi. Sanırım sizlerin arasında olmamdan da rahatsız ona göre ait olduğum yer, o arka sokaklar hatta daha amiyane ifadeyle pavyonlar. Ucuz bir kadınım onun için. Elde edilmesi kolay, elden çıkarılması basit.." Şu cümleler muazzam. İnanılmaz bir hatip. Konuşması çok güzel, diksiyonu muhteşem ve kullandığı kelimeler son derece net.. "O sana kenar mahalle dilberi dediğinde ne hissettin" "Kötü, değilim çünkü. Çocukluğumdan aklımda kalan şey bu tabirin kötü yoldaki kadınlar için kullanıldığı ama ben hiçbir suçu olmadan bu olayların içine düşmüş bir genç kızdım, kardeşim zarar görmesin diye siper etmiştim kendimi ama bu kavramlar kendisine yabancı sanırım. Mecburiyet ne demek, zorda kalmak ne demek. Bir insanın haftalarca penceresi olmayan dört duvar arasında kalması her gün bir öncekinden daha beter işkenceler görmesi ne demek bilmiyor. Bu sebeple yargılaması da kolay oluyor ama şimdi pek etkilenmiyorum. Mesela otelde bana ucuz kahkaların bu ortama uygun değil gibi bir şey söyledi bir de bizi utandırıyorsun dedi. Ne sizden ne Zemheri Beyden ne Gülce hanımdan bu yönde bir geri bildirim almadığım için dikkate de almadım açıkçası. Ben sizler gibi zengin değilim, yüksek tahsilli değilim, entelektüel ya da elit de değilim ama onun sandığı gibi cahil de değilim. Ek iş olsun diye çok yerde garsonluk yaptım, çalıştığım bar zenginlerin uğradığı yerlerdi hepsinden öte hayatım deli gibi kitap okumakla geçti benim. Bu hayatı yaşamıyor olmam, bilmediğim anlamına gelmiyor yani" "Dışarıdan bakınca ne kadar da armut piş ağzıma düş bir hayatımız var gibi duruyor değil mi?" "Kimseye böyle bir yafta yapıştırmam Pars Bey, insanların ne yaşadığını kimse bilmez" "Güzel bir yaklaşım ama zoru biliriz Şimal. Şımartılmadık babam ya da annem tarafından hiç. Çok sevildik, çok takdir edildik ama hepsi ölçülüydü.. " "Gülce Hanımın olduğu bir yerde aşırılık olacağına hiç ihtimal vermiyorum zaten." "Kesinlikle anne konusunda çok şanslıyız.." Biz bu ve benzeri sohbet ederken ki sohbeti çok sarıyor okuyabilseymiş çok iyi bir psikolog ya da psikiyatr olabilirmiş.. Konu konuyu açtı çocukluk anılarımızdan dem vurdum gülüşerek konuşurken de deli fişek çıktı geldi. "Sen gelsene benle bi" Bu tavrı bana yapamayacağına göre.. "Kurt öncelikle ses tonunu ve üslubunu ayarla ardından da ne olduğunu söyle çünkü biz sohbet ediyoruz." "Tamam bitti seans hadi yallah" dedi söker gibi kaldırdı sandalyeden kızı. Şimal'e baktım müdahale etmemi isterse edeceğim ama o bana bakıp. "Kusura bakmayın Pars Bey, ne oldu inanın bilmiyorum" dedi. Rahatsız olmadı ya da kalmak için diretmedi. Ah Şimal sen içten içe bu herifi kabullenmişsin bile.. "Sorun değil Şimal, otelde görüşürüz" dedim cevap deli fişekten geldi. "Nah görüşürsünüz." Genişçe sırıttım arkalarından. Bu defa da o kızı kıracak bir şey yap, bak bakalım bir daha o kızın yüzünü görebiliyor musun Kurt efendi...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD