BÖLÜM 2

2478 Words
Tabelada Ali’nin uçağının indiğini görünce heyecan bastı beni. Ali askerlik hemen bitsin diye izin kullanmamıştı. Fırsat buldukça ben gitmiştim ama son iki aydır görmemiştim onu. Bahriyeli olmuştu ve bir göreve gitmişlerdi. Hatta bu görev yüzünden askerliği üç hafta uzamıştı. Keşke izine gelseymiş diyordum içimden, tam denk gelirdi o zaman askerliği. Ama neyse ki bitmişti ve geliyordu artık. Bekleme yerinde yüreğim ağzımda beklerken onu gördüm. Kısacık saçlarıyla, elinde valiziyle gözleri beni arıyordu. Elimi kaldırdım ve beni görmesi için salladım. Çok geçmeden fark etti ve elinde ne varsa atıp bana koşmaya başladı. Ben de aynı şekilde ona doğru koştum. Kavuştuğumuz an her şeye bedeldi. Ona sarılmak, dokunmak, koca iki aydan sonra kokusunu içime çekmek olağan üstüydü. Ali beni kucağına aldı ve döndürdü kendi etrafında. Mutluluk buydu, tam olarak buydu. Kucağından indirdi ve gidip saçtığı çantalarını aldık. El ele yürüdük beraber ve otoparka geçtik. Ali sürekli bana bakıyordu. Arabaya binince: “Allah’ım rüya gibi, karşımdasın gerçekten. İnanamıyorum! Seni öyle çok özledim ki az daha görmesem ölebilirdim” dedi soluk almadan konuşarak. “Ben de seni çok özledim aşkım. Sen olmadan o evde tek başıma yaşamak korkunçtu” “Bitti, artık geçti gitti o ayrılık günleri. Beraberiz artık ayrılmamacasına” dedi. Evet, gelmişti sonunda. Onca şeyden sonra Ali’den ayrı kalmak çok zordu ama gelmişti. Yanımdaydı ve artık ayrılık olmayacaktı…         Eve gelince Ali şöyle bir baktı etrafa. Kokuyu içine çekti derin derin nefes alıp. “Ev ya ev! Bu kokuyu nasıl özlemişim” deyip evin her yanını gezdi. Ben de mutfağa geçip ona yaptığım yemekleri hazırlamaya koyuldum. Sofrayı hazırlayıp oturduğumuzda, günlerdir açmış gibi yemek yedi. “Bunu çok özlemişim aşkım, çok güzel olmuş aşkım, ev yemeği gibisi yok aşkım” dedi durdu. Karnı ve gözü doyunca arkasına yaslanıp: “İşte huzur bu, hayat bu!” dedi. Gülümsedim. Arkadaşlarımızdan, ailelerden, olan bitenden konuşurken gece oldu. Artık uyuma vakti gelmişti. Ali yatak odasına girince kendini yatağın üzerine attı. “Bu yatağın hayaliyle geçirdim zamanımı. Bir de senin kokunla uyumanın…” deyip beni de yanına çağırdı. Uzandım, sıkı sıkı sarıldım ona. Kollarında aylardır özlemini duyduğum uykuya daldım.   *** Ali geleli bir ay kadar olmuştu. O geldikten sonra aile ziyaretleri yaptık. Ben işten üç gün izin aldım ve Kayseri’ye de gittik. Mezarları ziyaret edip Turgut amcalarda zaman geçirdik. Sonra Ali’nin ailesiyle de bir akşam yemeği yedik. Babası ciddi anlamda düzelmişti. Bunda kalp rahatsızlığının ilerlemesinin ve biraz yaşlanmasının da payı vardı tabii ki. Ali’yle artık kavga etmeden hatta gerilmeden sohbet ediyorlardı. Şahika Hanımın ölmesinden sonra Hikmet baba biraz fazla duygusal olmuştu. Onu anlıyordum. Annesini kaybeden biri kaç yaşında olursa olsun çocuk gibi oluyor, eksik olan yanını hiçbir şeyle dolduramıyordu. Artık okul bitmişti, askerlik de bitmişti. İkimiz de tamamen hayata atılmaya hazırdık. Ben işle ve evle uğraşıyor ve ikisi arasına arkadaşlarımı, ailemi ve kocamı da sıkıştırmaya çalışırken neredeyse harap oluyordum. Önceleri üzerimdeki sorumlulukları Ali’nin desteğiyle daha kolay atlatırken, sonrasında şirketteki işlerin tamamen onun üzerine kalmasıyla zorlanmaya başlamıştım. Ali geceleri çok geç saatlerde geliyordu bazen. Babasından devraldığı şirkette bazı yeni çalışmalar yapmaya çalıştığı için çok fazla zaman harcıyordu. Babası iyice yaşlandığı için pek şirkete uğramıyordu. Zaten yönetim Ali’de olduğu için de karışmamayı tercih ediyordu. Onlar kayınvalidemle beraber gezip tozuyorlardı her fırsatta. Benim kilo vermem, uykusuz kalmam, sorumluluklarım altında boğulmam Ali’yi huzursuz ediyordu. En sonunda bir yardımcı alma konusunu yeniden gündeme getirdi. Daha önce evde yabancı istemem derken, bu kez kabul ettim. Ya çalışmayı bırakacaktım ki bunu asla istemiyordum, ya da yardımcı alacaktım. “Tamam, alalım birini” dedim Ali’ye. O benden çok sevindi. Hemen ilgileneceğini ve kısa bir sürede bu işi çözeceğini söyledi. Ali’nin ailesiyle aramızda bir sorun yoktu. Gezmelerinden fırsat kaldıkça görüşebiliyorduk. Annesi özellikle benimle çok ilgileniyordu. Ama kayınvalideliğini de yapmaktan geri kalmıyordu arada. En önemli etkisi yardımcı seçiminde oldu. Hatta aramızda görünmez bir savaş bile başladı bu yüzden. Ali bir şirket bulup gelecek adaylarla görüşmemi istedi. Ben de bir gün işten izin alıp görüşme için evde kaldım. Tesadüf ya da planlı, hala çözemediğim bir şekilde Ali’nin annesi de o gün beni aradı ve evde olduğumu öğrenince geldi. Beraber adayları karşılamaya başladık. Gelen adaylar çok kalifiyeydiler. Birçok yerden referansları vardı. Ayrıca bir kısmının çocuk bakımı deneyimi de vardı. Ama hepsi soğuk insanlardı, yanında rahat hissedemeyeceğim kadar mesafeli ve profesyoneldiler. Hepsiyle tek tek görüşürken ciddi anlamda sıkılıyordum. Hatta bazıları sorduğum sorularla çaktırmadan dalga bile geçiyorlardı. “Sen giderken biz dönüyorduk” der gibiydiler. Bu kadar duvara benzeyen insan arasından nasıl uygun birini seçeceğim diye içten içe hayıflanırken içlerinden biri dikkatimi çekti. Sade ve doğal duran, diğerleri gibi profesyonel görünümlü olmayan, güler yüzlü biriydi. Diğer adaylara bakıp yüzünü düşürdüğü çekişti dikkatimi. Heyecanlıydı, elleri titriyordu biraz. Ona bakınca nefes alışımın rahatladığını hissettim. Ali’nin annesi diğer adaylarından birini seçti ben de kendi beğendiğimi. İkimiz mutfakta hararetli bir tartışma yaşadık: “Kızım, bak benim seçtiğim aday çok başarılı. Kariyerine bir bak ne güzel referansları var. Onu seçelim, hem çocuk da bakmış” “Ama soğuk bir kadın, ben onunla aynı evde rahat edemem” “Rahat edip ne yapacaksın, sabah gelecek akşam gidecek nasılsa” “Evimi emanet edeceğim sonuçta. Onu istemiyorum ben” “Sen hangisini beğendin” “Ben Zerrin Hanımı beğendim, şu yeşil hırkası olanı. Çok samimi birine benziyor” “Ay üstüme iyilik sağlık. Kızım çok görgüsüz duruyor o” “Alt tarafı ev işlerini yapacak, neyin görgüsünü arıyorsunuz ki anlamadım?” “Kızım, evinize misafirleriniz gelecek bizim çevreden, onların karşısına çıkarmak için düzgün biri lazım” “Bizim çevremiz belli, arkadaşlarımız da belli. Kimseye kendimizi beğendirme çabasında değiliz. Hele yardımcımızı hiç değiliz. Ben Zerrin’i seçeceğim. Diğerlerini beğenmedim” dedim ‘son sözüm budur’ tonuyla. Tavrımdaki netlikten dolayı ısrar edemedi. “Sen bilirsin tabii, senin evin nasıl olsa” deyip kabullendi. Ama hiç işine gelmemişti. Umursamadan salona çıkıp adaylara kararımı bildirince hepsi biraz önce hiç şans tanımadan aşağılayan tavırlarla baktıkları Zerrin’e bu defa şaşkınlıkla baktılar. İçlerinden biri “Sinem Hanımın aradığı basit bir hizmetçiymiş sanırım. Teşekkür ederiz Leman Hanım” dedi Ali’nin annesine ve başını dikip yürümeye başladı. O an onun saçlarına elimi dolamak istesem de tuttum kendimi “Pardon, bir saniye” deyince bana döndü sevimsiz kadın. “Öncelikle benim adım Sinem değil Sinemis! Ne kadar profesyonel olsanız da buradan kaybediyorsunuz. İkincisi de sizin gibi bir buzdolabıyla çalışmaktansa, sizin deyişinizle basit, benim deyişimle samimi biriyle çalışmayı tercih ederim. Kararıma saygı duyup daha fazla konuşmadan evimden gidin hemen!” dediğimde kadın yüzüme tiksinç biriymişim gibi bakıp arkasını döndü ve gitti. Zerrin’e döndüm, gülümsüyordu. Ali’nin annesininse rengi griye dönmüştü. Onun sosyete tavırlarına hiç uymayan bir gelin modeliydim. Kesinlikle aklından geçenin bu olduğuna emindim. Diğer adaylar da bozularak evden çıktılar. En sona kalan Ali’nin annesi “Ben de gideyim” dedi ve çantasını alıp hızla çıktı evden, öpmedi bile beni. Zerrin’e döndüm yine, ikimiz de birbirimize bakınca kahkaha atmaya başladık. “Hadi bakalım, hayırlı olsun” dedim gülme krizim geçince. “Allah sizden razı olsun Sinemis Hanım. Ben yanınızdaki hanımı görünce, beni hayatta işe almaz demiştim ama siz iyi yürekliymişsiniz. Benim öteki adaylar gibi sayfa sayfa referansım yok ama iş bilirim. Sizi pişman etmeyeceğim, söz veriyorum” deyip bana sarıldı Zerrin. Etkilenmiştim bu halinden. İşe ihtiyacı olduğu belli oluyordu. “Ben zaten eminim pişman olmayacağımdan. Her şey ikimiz için de iyi olur inşallah” “İnşallah. O kadar mutluyum ki tarif edemem size” “O zaman bunu kutlayalım birer kahveyle” deyince “Ben yaparım hemen” dedi. “Bu defalık ben yapayım, sonrası senden olur” deyince gülümsedi ve beraber mutfağa geçtik. Ben kahveyi yaparken ona da düzensiz mutfağımdaki eşyaların yerlerini gösterdim. Gerçekten istediğim gibi bir düzen oluşturamamıştım. Karışık değildi ama hayalimdeki gibi düzenleyememiştim. “Şu mutfağı bir adam edemedim” diye yakındım Zerrin’le masada otururken “Siz merak etmeyin, ben her şeyi yoluna sokarım” dedi gülümseyerek “Bana siz demesen, sen diye hitap etsen olmaz mı? Ben kendimi rahat hissetmiyorum” deyince şaşırdı. “Ama öyle olur mu ilk günden senli benli?” derken bile samimiydi, içtendi. “Olur, ben öyle istiyorum. Öyle hanım falan deyince kendimi kötü hissederim ben her zaman. Hem sen benden yaşça büyüksün, ben sana abla derim sen de bana Sinemis” “Ama o hanımın yanındayken Sinemis Hanım derim, o biraz huysuz sanki” deyince güldüm. “Evet, onun yanında öyle davranırsın. Seni Ali’yle de tanıştırırım ben akşama. Ali benim eşim, tanıyınca çok seversin” “Senin gibi tatlı biri onu sevmişse ben de severim herhalde” deyince gülümsedim. “E sen biraz anlat kendini, seni tanımak isterim” deyince kendinden bahsetmeye başladı “Kendi halinde biriyim ben. Annemle babam rahmetli oldular, iki kız kardeşim vardı onları evlendirdim. Ben de kendi yağımda kavruluyorum işte” “Yalnız mısın? Evlilik falan?” “Evlenmedim ben” “Neden ki?” “Fırsat olmadı diyelim. Annemle babam ölünce kardeşlerimin sorumluluğu bana kaldı. Onları okuttum, yerleştirdim çok şükür. Ama zaman akıp gitti, kendime ayıracak zaman bulamadım. Buradan önce huzur evinde çalışıyordum, orası kapandı bir anda ben de işsiz kaldım. Kendime ev almıştım, onun taksitlerini öderken zorlanıyorum. Bu iş olmasa ne yapardım bilmiyorum.” “Artık üzülme, sıkıntıların da geçecek inşallah Ben aslında senin gibi güzel bir kadının evlenmemiş olmasına şaşırıyorum hala” “Her şey güzellik değil ki Sinemis, eğer annen baban yoksa sana sahip çıkanın da yoksa hayatta tek başına kalıyorsun. İki kız kardeş büyütmek çok zor, onlara sahip çıkmak, korumak, kollamak hiç kolay olmadı. Aslında biri vardı, bizim mahalledeki okulda öğretmendi. Tayini belli olunca evlenelim dedi bana. Uzaktı tayin yeri, kardeşlerimi perişan edemedim. Gitmedim onunla” “Pişman mısın peki?” “O zamanlar değildim ama şimdi yalnız başıma yemek yerken, evde konuşacak kimse olmayınca inceden sızlıyor içim. Ne yaparsın işte, bizim de kaderimiz” “Belli olmaz abla, bakarsın senin de kısmetin bir yerlerden çıkar da bütün bu yaşadıklarına değer olduğunu görürsün. Benim de hayatım şimdi böyle normal gidiyor. Ben de çok acı çektim yıllarca. Annemle babamı on dört yaşında kaybettim, senin gibi öksüzüm ben de. Ablam var, o da senin gibi beni büyütmek için uğraştı çok. O yüzden anlıyorum seni. Bak birbirimizin dilinden de anlıyoruz, iyi anlaşacağız seninle” “İki aydır çalmadığım kapı kalmadı iş için. Her gittiğim yerde buradaki gibi eli kâğıtlarla dolu birileri vardı, kimse benim yüzüme bile bakmadı. Ama demek ki senin gibi güzel kalpli biriyle tanışacağım içinmiş. Varmış bir hayır bu kadar beklememde” “Sağ ol abla, inşallah güzel günlerimiz olur seninle” “İnşallah canım, inşallah” dedi gülümseyerek Çok ısınmıştım Zerrin ablaya. Ona evimi içim rahat emanet edebileceğimi hissetmiştim. Kahveleri içtikten sonra Zerrin ablayla kolları sıvayıp mutfağa giriştik. Öyle güzel düzenliyordu ki her şeyi, ondan bir sürü şey öğrendim ev düzeniyle ilgili. Ben mutfak tezgâhına çıkmış, üste kullanmadığım tencereleri yerleştiriyordum. Bir yandan da gelen adayların dedikodusunu yapıyorduk. Bizim kahkahalarımız arasında Ali’nin sesi geldi: “Kolay gelsin hanımlar” deyince ona döndüm. Gülerek bakıyordu bize. “Hoş geldin hayatım, duymadım geldiğini” dedim ben de gülümseyerek. “Muhabbet koyu ondandır aşkım” dedikten sonra Zerrin ablanın yanına gidip: “Merhaba, Ali ben” deyip elini uzattı. Zerrin abla da onunla tokalaşıp “Ben de Zerrin, memnun oldum” diye cevapladı onu. “Aşkım, Zerrin abla yeni yardımcımız” deyince: “Görüşmeler bugün değil miydi? Bu ne hız, hemen başladınız mı?” dedi Ali şaşırıp “Aslında işe yarın başlayacağım Ali Bey ama Sinemis Hanımla sohbet ederken bazı şeyleri düzenleyelim dedik” “Evet hayatım, ben evdeyken kafamdaki işleri yapalım dedik” diye devam ettim ben de. “İyi bakalım, siz devam edin o zaman ben de duş alayım. İş çok yorucuydu bugün” deyip mutfaktan çıktı Ali “Maşallah, çok yakışıyorsunuz. İkiniz de boncuk gibisiniz” diyen Zerrin ablaya güldüm. Yaklaşık yarım saat sonra ortalığı toparlayıp mutfaktaki işimizi bitirdik. Zerrin abla gitmek için izin isteyince yemeğe kalmasını söyledim ama gitmekte ısrarcı olunca kabul ettim. Onu yolcu ettikten sonra sofrayı hazırladım. Ali hala ortada yoktu. Merak edip bakmak için odaya geçtiğimde yatağın üzerinde uyurken buldum onu. O kadar yoruluyordu ki son günlerde, dayanamayıp uyumuştu. Yaklaşıp kontrol ettim, saçları ıslaktı. Üzerini giyinip kendini yatağa atmıştı belli ki. Saçı ıslak kalınca hemen hasta oluyordu, o yüzden kıyamasam da uyandırmak zorunda kaldım “Aşkım?” diye seslenince hemen açtı gözlerini. “Hayatım saçların ıslak kalmış. Önce onları kurut, sonra da bir şeyler yiyip yatarsın olur mu?” deyince gülümsedi. Cevap vermeden bana öylece bakıyordu. “Ne oldu” dedim ben de gülerek. “Yok bir şey, sadece yıllar geçti ama senin bana bakışın hiç değişmedi. Ona bakıyorum” deyince içimden bir şey koptu. Onu o kadar çok seviyordum ki bu davranışım çok az kısmını gösterebiliyordu. “Sen benim dünyamsın Ali, sana içimdeki sevginin tamamını gösterebilseydim keşke. O kadar kıymetlisin ki sana az bile yapıyorum” deyince elimi tutup dudaklarına götürdü “Seni hak etmiş olmak için nasıl bir iyilik yaptığımı çok merak ediyorum” dedi. Gözleri dolmuştu. Havayı dağıtmak için: “Hadi bakalım koca bebeğim benim, kalk da saçlarını kurutalım. Sonra da karnını doyur. Eminim şirkette doğru düzgün bir şey yememişsindir” deyince yerinden doğruldu. Birlikte banyoya geçip saçlarını kuruttuk beraber. Ben onunla ilgilenirken o da masum bir çocuk gibi duruyordu karşımda. Banyodan sonra mutfağa geçip yemeğimizi yemeye koyulduk. “Yardımcını sevmiş gibisin canım” deyince daldığım yerden sıyrıldım. “Evet hayatım. Henüz çok iyi tanımıyorum ama sevdim ben onu. Samimi bir kadın” “Diğerlerinden hoşlanmadın mı?” “Hoşlanmak mı? Gördüğün anda buz kestim hepsini” “Evet, annem bahsetti” “Annen mi?” “Evet, bugün şirkete uğradı da orada anlattı” deyince gerildim. “Neden uğramış şirkete?” “Öylesine uğramış, beni görmek için” “Hmm. Ne anlattı sana bugünle ilgili?” “Sen niye atarlandın öyle?” “Atarlanmadım, merak ettim” “Anlattı işte, diğer kadınlardan hiçbirini beğenmemişsin. Annem birini beğenmiş, kadın bayağı iyiymiş aslında ama sen Zerrin Hanımı tercih etmişsin” “Evet, annenin beğendiği buzdolabını seçmedim. Annen de bu işten pek hoşlanmadı ama yapacak bir şey yok. Burası benim evim olduğuna göre çalışacağım kişiyi benim seçmem en doğrusu sonuçtu” “İlla ki, zaten ben de aynı şeyi söyledim” dedi. Ben cevap vermedim ve yemek yemeye devam ettim. Ama sinir olmuştum annesinin yaptığına. Bir süre sessiz kaldıktan sonra dayanamadım: “Hayır, benim anlamadığım şey, annen ne diye gelip sana bunları anlatıyor?” diye bir anda çıkışınca Ali şaşırdı “Nasıl yani?” “Yani amacı belli, şikâyet etmek için gelmiş. Neden buna gerek görüyor ki?” “Hayatım ne alakası var. Uğramış sadece. Hem varsayalım şikâyete geldi, ben buna kulak mı asarım sence?” “Asmasan iyi edersin” “Allah’ım ya, neden kulak asayım Sinemis. Ben annemi tanımıyor muyum? Onu da geçtim, senin ne hissettiğinden ve seni neyin mutlu ettiğinden başka ilgilendiğim bir şey yok” “Benim senden yana şüphem yok zaten ama annenin gelip sinsi sinsi benim kararım hakkında seni doldurmaya çalışmasına sinirleniyorum” “Aşkım lütfen şu konuyu kapayalım. Boşu boşuna geriliyoruz ve ben bundan hiç hoşlanmıyorum” “Peki, kapayalım ama bir daha tekrar ederse tepkimi veririm ben” “Tamam, nasıl diyorsan öyle olsun Sinemis. Ama lütfen gerilmeyelim” diye üstüne basa basa söyleyince konuyu kapadım. Sinir olmuştum ama Ali’nin hatırına sustum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD