Bölüm:8 GÖLGEDEKİ TEHDİT

641 Words
Elif, Aslan’ın geçmişine dair bulduğu haberlerden sonra günlerce huzursuzdu. Kalbi bir yandan ondan kaçmak isterken, diğer yandan her geçen gün ona daha da bağlanıyordu. Bu çelişki onu yıpratıyor, ama pes etmesine engel oluyordu. Bir akşam, proje için önemli bir sunum hazırlandı. Elif ve ekibi gün boyu yoğun çalıştı. Sunumun sonunda Aslan, kalabalık bir salonda ayağa kalkıp Elif’e baktı. — “Başarının mimarı sensin,” dedi. Tüm ekip alkışladı. Elif’in yanakları kızardı. Onca insanın içinde Aslan’ın böyle bir söz söylemesi, onun için büyük bir anlam taşıyordu. Ama aynı zamanda kalbini altüst etmişti. ⸻ Sunumdan sonra herkes dağılırken Aslan, Elif’i koridorda durdurdu. — “Gel benimle,” dedi. Onu binanın en üst katındaki teras katına çıkardı. İstanbul’un ışıkları önlerinde bir deniz gibi uzanıyordu. Rüzgâr saçlarını savururken Elif’in kalbi hızla atıyordu. Aslan ona döndü. — “Seninle ilgili kendime hâkim olamıyorum.” Elif’in nefesi kesildi. — “Böyle hissetmemem gerekiyor… Ama ben de…” Sözünü tamamlayamadı. Çünkü Aslan bir adım attı, aralarındaki mesafeyi kapattı. Gözleri Elif’in gözlerine kilitlendi. — “Söyleme,” dedi derin bir sesle. “Zaten biliyorum.” Ve dudakları Elif’in dudaklarına değdi. Önce yavaş, sonra daha tutkulu bir öpücük… Elif’in bütün bedeni titredi. Zihni “yanlış” diye bağırsa da, kalbi kendini tamamen teslim etmişti. Aslan’ın kolları onu sardığında, Elif tüm korkularını bir anlığına unuttu. O an yalnızca ikisi vardı, şehir ışıkları arka planda parlıyordu. ⸻ Ama mutluluk uzun sürmedi. Telefonu çaldığında Aslan’ın yüzü birden karardı. Sert bir sesle konuştu, sonra telefonu kapattı. — “Gitmem gerek,” dedi. Elif şaşkınlıkla baktı. — “Ne oldu?” Aslan bir an tereddüt etti, sonra sadece, — “Düşmanlarım var, Elif. Ve onlar hiçbir şeyi affetmez,” diyebildi. Elif’in kalbine korku saplandı. Onunla yaşadığı en güzel an, aynı zamanda en büyük tehlikenin de kapısını aralıyordu. ⸻ O gece yatağında Elif’in zihni karmakarışıktı. Dudaklarında hâlâ Aslan’ın öpücüğünün sıcaklığı vardı. Ama kalbinin derinlerinde bir ses, “Bu aşk seni ya kurtaracak, ya da yok edecek,” diyordu. Elif gözlerini kapattı. —- Aslan’ın telefon konuşmasından sonra geçen günlerde Elif sürekli tetikteydi. Onun sözleri hâlâ zihninde yankılanıyordu: “Düşmanlarım var, Elif. Ve onlar hiçbir şeyi affetmez.” Bir sabah işe giderken garip bir şey fark etti. Apartmanın önünde siyah bir araba park etmişti. İçinde oturan iki adam, sigara içerek çevreyi gözlüyordu. Elif yanlarından geçerken bakışlarının üzerine çevrildiğini hissetti. İçine ürperti düştü. Ofise vardığında durumu kimseye söylemedi. Ama gün boyu gergindi. ⸻ Öğleden sonra Aslan onu odasına çağırdı. Yorgun ama dikkatli görünüyordu. Elif oturduğunda gözlerini onun gözlerinden kaçırmadı. — “Bugün garip bir şey oldu,” dedi. “Evimin önünde bekleyen adamlar vardı.” Aslan’ın yüzü aniden karardı. Masaya yumruğunu indirdi. — “Sana dokunmaya cüret edemezler.” Elif korkuyla irkildi. — “Kim bunlar? Neden beni izliyorlar?” Aslan derin bir nefes aldı. — “Benim iş dünyasında dostumdan çok düşmanım var. Beni yıkmak için en zayıf noktama saldırmaya çalışıyorlar. Ve farkındalar ki…” Durdu. Gözleri Elif’e kilitlendi. — “…sen artık benim zayıf noktam oldun.” Elif’in kalbi hızla çarptı. Hem gurur, hem de korku hissetti. — “Bunu istemiyorum. Senin yüzünden tehlikeye girmek istemem.” Aslan sert bir sesle, — “Ama girdin, Elif. Bundan sonra seni korumak benim görevim,” dedi. ⸻ O akşam Aslan, Elif’i evine kadar kendi arabasıyla bıraktı. Yol boyunca hiç konuşmadılar. Ama Elif hissetti: Aslan’ın bakışları sürekli çevreyi kontrol ediyor, elleri direksiyonu sıkı sıkıya tutuyordu. Evinin önüne geldiklerinde Aslan arabadan inmedi. — “Kapıya kadar git. Ben buradayım,” dedi. Elif başını salladı. Kapıya yürürken arkasında onun varlığını bilmek bir güven hissi yarattı. Ama aynı zamanda içi ürperdi. Çünkü artık hayatı, sıradan bir genç kadının hayatı olmaktan çıkmıştı. ⸻ O gece Elif pencereden dışarı baktığında yine aynı siyah arabayı gördü. İçinde bu kez kimse yoktu. Ama varlığı bile, Aslan’ın sözlerinin ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyordu: Tehlike artık gölgelerde değil, yanı başındaydı. Artık çok geçti. Geri dönüş yoktu. —-
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD