Bölüm:6 KIRILMA NOKTASI

761 Words
Elif, Aslan’la geçirdiği geceden sonra günlerdir aklını toparlayamıyordu. Onun bakışları, arabada sorduğu o soru, kalbini derin bir sarsıntıya uğratmıştı: “Korkuyor musun benden?” Evet, korkuyordu. Ama aynı zamanda… onu merak ediyordu. İçinde anlam veremediği bir çekim, her geçen gün büyüyordu. ⸻ Bir akşamüstü, proje ekibine ani bir toplantı çağrısı yapıldı. Herkes Karahan Holding’in büyük konferans salonunda toplandı. Aslan salona girdiğinde, yanında birkaç yabancı adam vardı. Sert yüzleri ve siyah takım elbiseleriyle sıradan iş adamlarına benzemiyorlardı. Elif hemen hissetti: Bu adamların buraya geliş sebebi işten fazlasıydı. Toplantı boyunca yabancı dilde konuşmalar yapıldı. Elif her şeyi anlamasa da gergin havayı sezdi. Aslan’ın yüzündeki sertlik artmış, sesi daha otoriter çıkmıştı. Bir noktada, yabancılardan biri sesini yükseltti. Aslan masaya yumruğunu indirdi. O an salondaki herkes sustu. Elif’in kalbine korku saplandı. Bu, alıştığı iş toplantılarından çok farklıydı. Burada başka oyunlar dönüyordu. ⸻ Toplantı bittiğinde, herkes hızla dağıldı. Elif belgelerini toplarken, Aslan yanına geldi. Sesinde alışılmadık bir yumuşaklık vardı. — “İyi misin?” Elif titreyen sesle, “Evet,” diyebildi. Aslan ona yaklaştı. — “Korkmana gerek yok. Ama bu dünyanın kuralları serttir. Eğer benim yanımda duracaksan, her şeye hazırlıklı olmalısın.” Elif’in boğazı düğümlendi. — “Ben… sadece işimi yapıyorum.” Aslan gözlerini kısarak ona baktı. — “Hayır, Elif. Sen sadece işini yapmıyorsun. Farkında değilsin ama çoktan bu dünyanın içine adım attın.” Elif başını eğdi. Kalbi deli gibi çarpıyordu. Aslan’ın sesi kulağında yankılanırken, kendi içinden gelen sesi susturamıyordu: Ona yaklaşıyorsun. ⸻ O gece ofisten çıkışta yağmur yağıyordu. Elif şemsiyesini unuttuğu için girişte duraksadı. Birden arkasında beliren Aslan, ona kendi şemsiyesini uzattı. — “Beraber çıkalım.” Yağmurun altında yan yana yürüdüler. Sokak lambalarının ışığı, yağmur damlalarının üzerinde parlıyordu. Elif’in kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Birkaç dakika boyunca ikisi de konuşmadı. Sonunda Aslan durdu. Yüzünü Elif’e çevirdi. Gözleri karanlıkta daha da derin görünüyordu. — “Benden uzak durmak istiyorsan, şimdi söyle. Ama eğer kalmaya niyetin varsa…” Cümlesini tamamlamadı. Elif’in nefesi kesildi. — “Neden ben?” diye fısıldadı Elif. Aslan’ın bakışları sertleşti, ama içinde bir parıltı belirdi. — “Çünkü sen bana iyi geliyorsun.” Elif’in bütün dünyası altüst oldu. ⸻ O an aralarındaki mesafe neredeyse yok oldu. Aslan’ın elinin ona uzandığını hissetti, ama tam dokunacakken Aslan geri çekildi. Dudaklarının kenarında acı bir gülümseme vardı. — “Ama bu sana zarar verebilir.” Elif’in kalbi parçalandı. Onun sözlerinde gerçek bir uyarı vardı. Ama aynı zamanda, kalbinin derinliklerinde gizlenmiş bir itiraf da… Yağmur altında birbirlerine bakarken, Elif anladı: Bu yol artık geri dönülemezdi. ——— Elif ertesi sabah işe giderken gözlerini aynadan kendine çevirdi. Saçlarını özenle toplamış, sade ama zarif bir elbise giymişti. Ama yüzündeki gerginliği gizleyemiyordu. Aslan’ın söylediği sözler zihninde çınlıyordu: “Benden uzak durmak istiyorsan, şimdi söyle. Ama eğer kalmaya niyetin varsa…” Kendi kendine defalarca, “Uzak durmalıyım,” dedi. Ama kalbi beynini susturuyordu. ⸻ Ofiste gün yoğun geçti. Proje hızla ilerliyordu, herkes hummalı bir şekilde çalışıyordu. Ama Elif’in dikkati sık sık dağılıyordu. Bir dosyayı incelerken bile Aslan’ın bakışlarını hatırlıyor, kalbi hızlanıyordu. Öğleden sonra Aslan ofisine çağırdı. İçeri girdiğinde kapıyı kapatmasını istedi. Elif’in kalbine yine korku düştü. Aslan masanın önünde dikildi. — “Raporları inceledim. Dikkatli çalışmışsın.” Elif başını eğdi. — “Teşekkür ederim.” Kısa bir sessizlik oldu. Sonra Aslan yaklaştı. Masanın kenarına yaslandı, gözlerini Elif’in gözlerine dikti. — “Ama benimle aranda hâlâ bir mesafe var.” Elif şaşkınlıkla gözlerini kaldırdı. — “Ben… sadece işimi yapmaya çalışıyorum.” Aslan hafifçe güldü. — “Hayır, Elif. Sen benden uzak durmaya çalışıyorsun. Ama bu artık mümkün değil.” Elif’in nefesi kesildi. Gözleri Aslan’ın gözlerine kilitlendi. İçinde korku, merak ve çekim birbirine karışıyordu. — “Benim için tehlikelisiniz,” diye fısıldadı. Aslan’ın bakışları karardı. Bir adım daha yaklaştı. — “Evet, öyleyim. Ama senin için tehlike olmayı istemiyorum.” ⸻ O an aralarındaki hava yoğunlaştı. Elif’in kalbi deli gibi atıyordu. Aslan’ın elini uzatıp yanağına dokunduğunu hissetti. Parmaklarının sıcaklığı, içini titretmeye yetti. Ama Elif geri çekildi. Gözleri dolmuştu. — “Bunu yapamayız. Ben… ben böyle bir şeyin içinde olamam.” Aslan’ın yüzünde ilk kez hayal kırıklığı belirdi. Ama öfke yoktu. Sadece derin bir acı… — “Benden kaçabileceğini sanma, Elif. Çünkü sen çoktan benim hayatımın bir parçası oldun.” Elif’in gözlerinden yaş süzüldü. Hemen başını çevirip odadan çıktı. Koridorda yürürken bacaklarının titrediğini hissetti. Kendi kendine fısıldadı: — “Neden kalbim onu inkâr etmiyor?” ⸻ O gece Elif eve döndüğünde hiçbir şeye odaklanamadı. Annesi onun dalgınlığını fark edip sordu, ama Elif anlatamadı. Çünkü bu, sıradan bir hikâye değildi. Bu, hem kalbinin arzusu hem de aklının en büyük korkusuydu. Ve Elif artık biliyordu: Kaçmaya çalışsa da, Aslan Karahan’dan kurtulması mümkün değildi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD