Yorgunluktan bitkin düşmüş bir halde eve girdim. Saat neredeyse 3.30'a geliyordu ve sabah tekrar işe gitmek için sadece 2.5 saatim vardı. Gün boyunca süren yoğun tempodan sonra bedenim artık tamamen tükenmişti. Hızlıca üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup kendimi duşa attım. Sıcak suyun rahatlatıcı etkisi, biraz da olsa yorgunluğumu aldı. Duşun ardından ıslak saçlarımı toparlayıp havluya sardım ve pijamalarımı üstüme geçirdim. Yatağa girerken tek düşündüğüm şey, bu kısacık uyku süresinin bile bana enerji verecek olmasıydı. Yastığıma başımı koyar koymaz gözlerim kapandı ve derin bir uykuya daldım.
Saat 6'da telefonumun alarm sesiyle yeniden uyandım. Gözlerimi açmakta zorlandım ama yataktan kalkmam gerekiyordu. Yataktan kalktım ve banyoya yöneldim. Banyoda günlük rutin işlerimi hallettikten sonra, üstümü giyinmek için odama geri döndüm. Hazırlandıktan sonra tam evden çıkmak üzereydim ki telefonum çalmaya başladı. Çantamdan telefonumu çıkarıp ekrana baktım; patron arıyordu. Sabahın bu saatinde neden arıyor acaba diye düşündüm.
Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Alo?" dedim.
"Günaydın Eylül," dedi patronum. "Sabahın bu saatinde aradığım için üzgünüm ama bugün işe gelmene gerek yok."
Bir anda panikledim. "Ne? Neden? Yoksa işten mi çıkarıldım?" dedim endişeyle.
"Ah hayır, iş yerinde tadilat var," dedi sakin bir sesle. "Bu yüzden 1 hafta boyunca kapalı olacağız."
Derin bir nefes aldım ve rahatladım. "Anladım, tamamdır. O halde 1 hafta sonra görüşmek üzere," dedim.
"Görüşmek üzere Eylül," dedi. "Şimdi diğer çalışanları aramalıyım. Bye," dedi ve telefonu kapattı.
Bir an için çok korktum; işten çıkarıldığımı düşündüm. Bu düşüncenin bile beni ne kadar endişelendirdiğine şaşırdım. Madem iş yok, ben de geri dönüp pijamalarımı giyip yarım bıraktığım uykuma geri döneyim dedim. Tekrar yatağıma girdim ve üzerimi örttüm. Sabahın erken saatlerinde aldığım bu haberin şaşkınlığı geçerken, yeniden uykuya dalmanın rahatlığı içinde kendimi buldum.
Düşüncelerim, iş yerindeki tadilatın ne kadar süreceği ve bu sürede neler yapabileceğim üzerine yoğunlaştı. Uzun zamandır ertelediğim işleri halletmek, kitap okumak ya da sadece dinlenmek için güzel bir fırsat olabilirdi. Bu düşüncelerle uykuya dalarken, günün geri kalanının nasıl geçeceğini merak ediyordum. Bu beklenmedik tatilin tadını çıkarmaya karar verdim ve huzurla uykuya daldım.
Yine telefonumun sesi ile uyandım. Arayan kişi Meltem teyzemdi. Telefona cevap vermek istemedim ama ailemden tek akrabam oydu, benimle görüşüp konuşan. İstemeyerek de olsa telefona cevap verdim. Önce hafifçe öksürerek boğazımı temizledikten sonra, "Merhaba Meltem teyze, nasılsın?" dedim.
"İyiyim kuzum, sen nasılsın?" dedi.
"İyiyim ben de teyze. Uyuyordum da telefonun sesine uyandım."
"Sen bu saatte işte değil misin? Bir şey mi oldu, hasta mısın?" dedi.
"Yok hayır teyze, hasta falan değilim. İş yerinde tadilat varmış, o yüzden 1 hafta işe gitmeyeceğim. Sen neden aramıştın? Bir sorun yoktur umarım."
"Ben aslında seni biriyle tanıştırmak istiyordum kızım. Artık zamanı gelmedi mi sence de? Eşini de bulamadın, bu hayatı tek başına yaşayamazsın," dedi.
"Teyze yaaa, başlama yine. Ben hayatımda kimseyi istemiyorum, o yüzden bana birilerini ayarlamaya çalışmaktan vazgeç. Hem benim daha ödemem gereken bir yığın borcum var, bu tarz şeyler için ayıracak vaktim yok."
"Kızım, hemen reddetme. Önce bir buluş, görüş, sonra istemezsen olmaz yine tamam mı kuzum? Lütfen dinle beni, senin iyi bir yaşam sürmeni istiyorum," dedi.
"Offf teyze yaaa, tamam ama sırf senin hatrın için."
Meltem teyze, beni her zaman önemseyen ve düşünen biriydi. Annem ve babam vefat ettikten sonra bana hem anne hem baba gibi olmuştu. Ama bazen bu ilgisi beni bunaltıyordu. Özellikle özel hayatım konusunda sürekli bir şeyler yapma çabası beni yoruyordu. İçimden "Neden herkes benim yalnızlığımla bu kadar ilgili?" diye düşündüm. Oysa ben yalnızlığımdan memnundum. Kimseye hesap vermeden yaşamak, istediğim gibi zamanımı geçirmek bana iyi geliyordu. Ancak Meltem teyzeye bunu anlatmak ne mümkün!
"Tamam teyze," dedim iç çekerek. "Kimmiş bu tanıştırmak istediğin kişi?"
"Ah kızım, ne güzel soruyorsun! İsmi Murat. Çok efendi, saygılı bir çocuk. Senin yaşlarında, mühendis. Ailesi de çok iyi insanlar," dedi heyecanla. "Seninle bir kahve içmek istiyor. Ne dersin, bu hafta bir gün buluşsanız?"
Bu kadar ısrara karşı koymanın zor olduğunu biliyordum. Üstelik Meltem teyzeyi üzmek istemezdim. Onun iyiliğimi düşündüğünü biliyordum, ama kendi hayatımı da kontrol edebilmek istiyordum. "Tamam teyze," dedim nihayet. "Bu hafta bir gün buluşuruz. Ama sadece bir kahve içeceğim, söz veriyorum."
Meltem teyzenin sesi birden canlandı. "Harikasın kuzum! Senin mutlu olmanı istiyorum. Belki bu Murat senin için doğru kişidir, kim bilir?"
Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldım. Yine kendi hayatıma dair bir şeyi yapmaya zorlanmıştım. Ama belki de Meltem teyze haklıydı. Belki de hayatımda yeni bir başlangıç yapmanın zamanı gelmişti. Bu düşüncelerle yeniden yatağa uzandım, ama artık uyumak imkansızdı.
Telefona gelen bildirim sesi ile telefonu yeniden elime aldım. Meltem teyzem, Murat'ın numarasını atmış ve bir de altına not düşmüştü:
"Bir hafta evde aylak aylak oturmak istemiyorsan, yaz partisi için çalışacak eleman arıyorlar. Senin de elin yatkın böyle şeylere, istersen bir hafta burada çalışabilirsin. Hem ücreti de yüksek, bir düşün kuzum."
Meltem teyzem, Alfa'nın baş kahyası ve aynı zamanda bu tür büyük organizasyonların yöneticisiydi. Alfa'nın sarayında düzenlenecek olan bu yaz partisi, oldukça gösterişli ve yoğun bir etkinlik olacaktı. Bir hafta boş boş durmaktansa, bu partide çalışmak bana hem ek gelir sağlar hem de zamanımı değerlendirmeme yardımcı olurdu. Üstelik Meltem teyze bu işlerin altından kalkabileceğimi düşünüyorsa, ona güvenmemek için bir sebebim yoktu.
Ancak, saray benim yaşadığım yere oldukça uzaktı ve gidip gelmekte zorluk çekebilirdim. Buna rağmen, alacağım ücretin yüksekliği ve teyzemin önerisi, beni bu fırsatı değerlendirmeye itti. Bir an önce karar vermek istiyordum, bu yüzden teyzeme hemen bir mesaj yazdım:
"Ne zaman orada olmamı istersin?"
Teyzemin cevabı fazla bekletmeden geldi:
"Yarın sabah erkenden burada ol, seni karşılayacağım," dedi.
Bu mutlu haberle sevinçten yataktan zıplayarak kalktım. Bir an için, önümdeki bu yeni fırsatın heyecanı tüm bedenimi kapladı. Meltem teyzemin bu kadar hızlı ve kesin bir çözüm sunması beni gerçekten mutlu etmişti. Mutfakta bir şeyler atıştırmak için ilerlerken midemin açlıktan guruldadığını fark ettim. Aslında canım pek bir şey yemek istemiyordu ama enerjik ve dinç kalmam gerektiğini biliyordum.
Kahvaltı için basit bir şeyler hazırlamaya başladım. Bir yandan da düşündüm; Meltem teyzem, beni yalnızca tanıştırmak istediği biriyle buluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda bana maddi anlamda da destek olabilecek fırsatlar sunuyordu. Her ne kadar bazen onun sürekli olarak hayatıma müdahale etmesinden bunalıyor olsam da, bu durumun bana ne kadar faydalı olabileceğini görebiliyordum.
Kahvaltımı hızlıca bitirdikten sonra, yarınki işe hazırlık yapmaya karar verdim. Giymem gereken kıyafetleri ve ihtiyaç duyabileceğim eşyaları düşündüm. Aynı zamanda Murat'la da buluşmam gerektiğini hatırladım. Bu hafta oldukça yoğun ve dolu dolu geçecek gibi görünüyordu. Her iki durumda da Meltem teyzenin beklentilerini karşılamak istiyordum.
Akşam barda mesaim başlamadan önce biraz dinlenmeye karar verdim. Gece geç saatlere kadar çalışmak yorucu olabiliyordu ve önümüzdeki günün erken saatlerinde yola çıkmam gerekecekti. Bu yüzden, dinlenmek için biraz zaman ayırmak iyi bir fikir gibi görünüyordu.
Tüm bu düşüncelerle yatağıma uzandım ve gözlerimi kapattım. Meltem teyzenin beni düşündüğünü ve bana her zaman destek olduğunu bilmek içimi ısıttı. Gelecekte ne olacağını bilmiyordum ama en azından bir hafta boyunca meşgul olacağımı ve yeni insanlarla tanışma fırsatım olacağını bilmek beni rahatlatıyordu.