Bir süre sonra Efsun kapıda belirdi. “Lunam, hazırsanız artık yemek odasına geçelim,” dedi. İçimden derin bir nefes alıp verdim. “Offf,” diye mırıldandım sessizce. Bu kızın bana “Lunam” demesinden çok sıkıldım artık. Henüz bu unvanı kabul etmiş değilim ki! Neyse, bu sorunu daha sonra halledebilirim deyip onu takip etmeye başladım. Geçtiğimiz koridorlar, içinden geçtiğimiz salonlar ve indiğimiz merdivenler oldukça şık ve görkemliydi. Kırmızı kadife halılar, kristal avizeler ve altın varaklı çerçeveler arasında ilerlerken gözlerimi detaylardan alamıyordum. Kendi kendime düşündüm, gerçi kendini beğenmiş Alfa Kral’dan daha azı beklenemezdi, değil mi? Ukala, züppe, şımarık… Eğer böyle devam edersem içimdekileri sıralamanın sonu gelmez, biliyorum. Birden durduk. Efsun, devasa çift kanatlı ahş

