Çöldeki geminin molozları, geceyi bir metal ve biyoteknolojik kalıntılar deniziyle kaplamıştı. Ay, gökyüzünde soluk bir göz gibi asılı duruyor, sanki bize hem bir zafer hem de bir uyarı sunuyordu. İrfan, demir çubuğunu yere saplamış, nefes nefese bana bakıyordu; yüzünde yorgunluk, ama gözlerinde hâlâ bir savaşçı kararlılığı vardı. Mahir, veri çubuğunu göğsüne bastırmış, etraftaki gölgeleri tarıyordu, her an yeni bir tehdit bekler gibi. Erol, kristal devre dışı bırakıcıyı avucunda sıkıca tutuyor, yaşlı gözlerinde bir korku ve pişmanlık karışımı vardı. Leyla, zırhlı aracın kapısına yaslanmış, silahını omzuna atmış, ama tetikteydi; gülümsemesi keskin, ama gözlerinde bir huzursuzluk, sanki bu zaferin geçici olduğunu biliyordu. Gözlerimdeki biyoteknolojik kristal, susmuş gibiydi, ama zihnimde b

